Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Talat:'Türkiyenin garantörlüğü kaçınılmaz'

Mehmet Ali Talat, Kıbrıs Türk halkının çözüm istemeyi sürdürdüğünü, ancak çözüm olacağına dair umutlarının yüksek olmadığını söyledi.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-08-07 07:44:00

Talat:'Türkiyenin garantörlüğü kaçınılmaz'
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, garantörlüğün hassas bir konu olduğunu ve bir anlaşmanın referanduma gidildiğinde onaylanması isteniyorsa garantilerin kaçınılmaz olduğunu belirterek, 'Türkiye'nin garantörlüğü kaçınılmaz' dedi.

Mehmet Ali Talat, Kıbrıs Türk halkının çözüm istemeyi sürdürdüğünü, ancak çözüm olacağına dair umutlarının yüksek olmadığını söyledi.

Talat, Bayrak Televizyonu'nda (BRT) bu akşam yayımlanan 'Akis' programında yaptığı açıklamada, Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'ı, 'Kıbrıslı Türkler'in Türkiye'nin garantörlüğünün olmadığı bir yapıya girmeyeceği' konusunda uyardığını ifade ederek, garanti sisteminden sözederken, mevcut sistemi kastettiğini, AB ülkelerinin içinde olacağı bir garanti sisteminin söz konusu bile olmadığını kaydetti.

'Bugün içinde buluduğumuz koşullarda görüyoruz ki, Türkiye'nin garantörlüğü kaçınılmaz' diyen Talat, garantörlüğü savunmasının, içinden geldiği ideolojiyle çelişmediğini bildirdi.

Müzakerelerin ilk turunun bugün tamamlandığını hatırlatan Talat, müzakerelerde daha harita aşamasına gelinmediğini dile getirdi.

Talat, 'Siyasi eşitlikten ne anlıyoruz, neyi tarif ediyor?' sorusu üzerine, federal organlarda karar almada pozitif katılımcılığa vurgu yaparak, 'Siyasi eşitlik her kurumda sayısal eşitlik anlamına gelmemekle birlikte, her kurumda ve her karar alma mekanizmasında Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar'ın doğrudan etkili olmasının sağlanması' dedi.

Talat, başka bir soru üzerine, Birleşmiş Milletler'in Annan Planı'nı hazırlarken, 'Kıbrıs Rum tarafına ne kadar çok toprak verirseniz o kadar az Rum içinize gelecek, içinizde o kadar az toprağı Rum'a vereceksiniz. Ama iade edeceğiniz toprak daha az olursa daha çok Rum'u içinize kabul etmek durumunda kalacaksınız' ilkesinden hareketle planı oluşturduğunu hatırlattı.

Talat, BM'nin ilkesinin, '1974'de göç edenlerin yüzde 55'nin geri dönmesi sağlansın ki, toplumun çoğunluğu anlaşmaya olumlu oy versin ve anlaşma kabul edilsin' olduğunu ve bunun doğru çalıştığının Annan Planı'nda görüldüğünü bildirdi ve Annan Planı'nın, 1974 sonrası göç edenlerin yüzde 55'ten fazlasının geri dönüşünü sağladığını, ama bunun çalışmadığını kaydetti.

Talat, varılacak anlaşmada deragasyonların AB'nin birincil hukuku olmasını istediklerini de vurgulayarak, varılacak anlaşmada Türk-Yunan dengesinin korunmasının önemli olduğunun altını çizdi.

-HALK İRADESİNDE DEĞİŞİKLİK-

Müzakere süresinde, 19 Nisan seçimlerinden sonra, Ulusal Birlik Partisi (UBP) hükümetiyle bir sorun yaşamadığını ve hükümetin seçim kampanyası boyunca da süreci desteklediğini açıkladığını vurgulayan Talat, Türkiye ile de bir sorun olmadığını ve çok yakın istişare içinde olduklarını anlattı.

Son seçimle beraber Kıbrıs Türk halkının iradesinde bir değişiklik olduğunu gördüğünü ve bunu dikkate aldığını dile getiren Talat, 'Kıbrıs Türk halkı çözüm istemeye devam ediyor, ancak çözüm olacağına dair umutları yüksek değil. Yapılan kamuoyu yoklamaları da bunu böyle gösteriyor. Çözüm talebi neredeyse aynen devam ediyor, ama umutlar aşağıya gidiyor' dedi.

Talat, çözüm umutlarının azalmasını, sürecin uzamasına, Rum tarafının tutumuna ve dünyanın haksızlığı kaldırmadaki isteksizliğine bağladı.

Talat, kendisiyle UBP hükümetinin Kıbrıs konusunda izlediği politika arasında şu an itibariyle bir farklılık olmadığını ifade ederek, 'Şu sıralarda sonuçta bir iktidar bölüşümü yaşıyoruz ve bu iktidar bölüşümü içinde birbirimizi anlamak durumundayız' dedi.

Ekonomide bir düzenlemenin ve reformun şart olduğunu belirten Talat, reform yapılırken diyaloğun da şart olduğuna vurgu yaptı.

Talat, Başbakanlık Denetleme Kurulu Yasası'nı Anayasa Mahkemesi'ne göndermesiyle ilgili eleştirilerin hatırlatılması üzerinde de, 'kimsenin kendisini anayasaya aykırı olabilecek bir yasayı imzalamaya zorlayamayacağını, yasa anayasaya aykırı bulunmazsa en büyük yararının hükümete olacağını da sözlerine ekledi.

Zaman

Haber Ara