Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Baykal'dan Kürt açılımı ve Meclis Başkanlığı çıkışı

CHP grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkan Deniz Baykal; Meclis Başkanı seçiminden Kürt açılımına, Başbakanın Genelkurmay Başkanı ile yaptığı görüşmeden Ergenekon davasına kadar birçok konu hakkında açıklamalarda bulundu.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-08-04 16:22:00

Baykal'dan Kürt açılımı ve Meclis Başkanlığı çıkışı

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın partilerin mutabık olmadığı bir ismi TBMM başkanlığı için aday gösterdiğini belirterek, “Ne yazık ki bu seçim, TBMM'nin kendisine yakışan yöntemlerle, partililer arası uzlaşmayla gerçekleştirilen seçim olmayacaktır. AKP'nin kendi süreci ile belirlediği bir AKP'li Başkan seçimi olacaktır” dedi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin Grup Toplantısı'nda Meclis Başkanı seçimlerine dikkat çekti. Daha önce yapılarn seçimlerde Meclis Başkanı'nın mutabakatla seçtiklerini anımsatan Baykal, “Şimdi birden bire değiştirme kararını Başbakan veriyor, ve onu da seçimden bir gün önceye kadar kimseye söylemiyor. Partinin iç meselesi gibi davranıyor. Son anda tebliğ ediliyor. TBMM içinde 4 grubu olan Meclis, kimi başkan seçeceğini Başbakanın tebliğine kadar bilmiyor. Başbakan da bunu neye göre alıyor. ‘Benim istediğimi açıklamaları yaptın mı, yapmadın mı' devreye giriyor. Ne yazı ki bu seçim, TBMM'nin kendisine yakışan yöntemlerle, partililer arası uzlaşmayla gerçekleştirilen seçim olmayacaktır. AKP'nin kendi süreci ile belirlediği bir AKP'li Başkan seçimi olacaktır. O da bir AKP Başkanı olacak. Bu Türkiye'deki gerilimin, parçalanmanın; TBMM içine de Başbakan tarafından bizzat taşınmış olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

"KÜRT AÇILIMI"

Son günlerde ortaya çıkan Kürt Açılımı'na da dikkat çeken Baykal, Türkiye'nin yönlendirilmek istendiğini savundu. Açılıma yönelik olarak somut hiçbir açıklama yapılmadığının altını çizen Baykal, “Herhalde yapmak istedikleri bir şey var ama cesaret edemiyorlar. Birileri bir şey yapın demişlerse, bunu yapmak durumundalarsa, o doğrultuda gayret gösteriyorlarsa, bunu paylaşmaya; birilerinde destek alarak, bunu ortaya koymaya gayret ediyorlar. Aslında kendilerini dahi kuşkusu olan bir çözümü Türkiye'ye kabul ettirme gayreti içindeler. Bir politika varsa açıkça ifade ederler. Parti programında olurdu o zaman sahiplenirlerdi. Böyle bir şey yok. Yapmak zorundalar galiba, yapmayı deneyecekler. Ama birileri gelse diye çırpınıyorlar” dedi. Açıkça ne yapılmak istendiğinin söylenmeden “birşey yapmak lazım” açıklamalarının yaygınlaştırıldığını söyleyen Baykal, toplumu bir beklenti içinde soktuğunu söyledi. Hükümetin kendi kendine “gereksiz sorumluluk” üstlendiğini ifade eden Baykal, “Şimdi onun altından nasıl kalkacaklarını düşünüyorlar. Yapılmak istenenin ne olduğunun söylenmeden açıklanması fevkalade tehlikelidir. Başbakan ister itiraz etsin, ister itiraf etsin. 15 Ağustos İmralı açıklaması, Başbakanın arkasında hareket noktasıdır. Bu yanlış bir kurgudur. Böyle bir şeye Türkiye'yi sokmak ve belirsiz bırakmak yanlıştır. Düzeyi, niteliği belirsizdir ama yük altına girdiler ve şimdi Türkiye'yi yük altına sokmaya çalışıyorlar. Bu konuyu götürürken izledikleri yöntem de çok sakıncalı olmuştur” dedi.

“ÇÖZECEĞİZ DİYE ÇÖZÜLMESİNE GÖTÜRMEYELİM”

Söz konusu açılımı güven veren iyi niyetli bir yaklaşım olarak görmediklerini kaydeden Baykal, Türkiye'nin de çok ciddi kaygı ile durumu izlediğini söyledi. Kürt açılımıyla ilgili olarak Polis Akademisi'nin kullanılmasının ise “derin yaralara” neden olacağını belirten Baykal, “Yani bula bula bu işin sorumluluğunu yıkacak polisi mi buldunuz? Bunun arkasına saklanarak mı bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz. Polisi mi öne sürüyorsunuz? Kamuflaj diye polisi mi gördünüz? Ne kadar sorumsuzca, kendini düşünen bir anlayış. Kurumların duyarlılıklarını bile dikkate almayan bir anlayış. Kaygım; Türkiye'yi ayrıştıracak olmasıdır” diye konuştu. Türkiye'de insanların etnik kimliği olduğunu ve etnik kimlik ile milli kimliğin çatışmayacağını söyleyen Baykal, bunun ayrıştırılmaması gerektiğini vurguladı. Türkiye'de devletin “etnik köken körü” olması gerektiğinin de altını çizen Baykal, “Kaygım; bugün ülkeyi yönetenlerin o hissiyatı taşıması. Onu oraya taşıyacak nitelikte olduklarını görüyorum. Hele dışardan birisi yönlendiriyorsa; yaptıklarının ne sonuç vereceğinin hesabını yapmadan yapıyorlar ve Türkiye'nin başına çok ciddi sorunlar açacaklar. Milleti ayrıştırmaya yönelik mekanizmaları devreye sokmaktan kaçınmamız lazım. Bu yönde arayışlar ortaya çıkabilir diye düşünüyorum. Türkiye'yi tekrar çözeceğiz diye çözülmesine götürmeyelim. Sorun çözeceğiz diye Türkiye'nin çözülmesine yol açmayalım” diye konuştu.

Kürt açılımının sağlanması için bölgede yaşayan insanların Türkiye'nin tümüne entegre olduğunun hissettirilmesi gerektiğini kaydeden Baykal, bu durumun sağlanamadığına dikkat çekti. Eğitim politikasının yenilenmesi gerektiğine de işaret eden Baykal, tüm imkanların seferber edilmemesi halinde doğu bölgelerde yaşayan insanların “yanlış istikamete” yöneleceğini ifade etti. Var olan ayrışmanın aşılarak kaynaştırma yapılması gerektiğini söyleyen Baykal, Erdoğan'ın “İmralı'dan vekaletle siyasi müzakere süreci” başlatmakla suçladı. Baykal, “Bu müzakerelerle çözüm çıkmaz. Terörün sorumluları ile yapılacak müzakere, terörü etkisizleştirmez.. Bu kişilerin projeleri bitmiş, Türkiye'yi bölme projesi unutulmuş, böyle bir izlenim. Hiçbir geçerliliği yoktur. Başbakanın kendisine bölücü denilmesinden son derece rahatsız olduğunu görüyorum. Ama kimse ben bölücüyüm diye ortaya çıkmaz. Kendisini bölücü konumuna getirecek politikalardan uzak durmasını öneriyorum” diye konuştu.

Kaynak: ANKA
SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara