AİHM ve Kolluğun Güç Kullanma Sınırı
Timeturk.com Güneydoğu Temsilcimiz ve 100 Başlıkta Soruşturma Evresi isimli kitabıyla tanınan Şanlıurfalı genç avukat Cüneyt Altıparmak'ın dünkü Radikal Gazetesi ekinde yayınlanan makalesi...
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-08-04 10:21:00
Polisin 'etkili, kanuna uygun ve insani bir hizmet' sunabilmesi için güç kullandığı zaman nelere dikkat etmesi gerekir?
Av.CÜNEYD ALTIPARMAK / Hukukçu
Son günlerde yaşanan birkaç olay, kolluk kuvvetleri yani polis ve jandarma gibi güvenliği sağlamakla yükümlü kimselerin mesleğini yaparken, suçlu-suçsuz ayrımı yapmadan, dikkatsiz ve özensiz davrandığını gösterdi. Oysa kolluk görevlisi olan polisin, toplumun güvenliğini sağlarken uyması gereken belli başlı ilkelerin olduğu unutulmamalı. Çünkü, polis güvenliğimizi sağlarken, bir görevi ifa etmekten çok, bir kamu hizmeti görüyor. Sokakta yürürken herhangi birimize “Polisin görevi nedir?” diye sorulacak olsa, vereceğimiz cevap oldukça basittir: “Suçluları yakalar”... (1) Oysa “suçluyu yakalamak” polisin görevleri arasında çok küçük bir kısmı ifade eder. İnsanların böyle bir yanılgıya düşerek, polisin asli görevleri arasında yer alan, toplumun esenliğini sağlamak, asayişi düzenlemek, insanlara yardım etmek, sokak çocuklarını izlemek ve yardımcı olmak vb gibi hususları belirtmek yerine, “güç kullanımına dayalı” bir ifade ile suçluları yakalamak şeklinde cevap vermelerinin en önemli nedeni, kolluğun görev tanımının toplum hafızasının hizmet sunumu olarak değil de, şiddet içerikli olaylarla oluşmasıdır. Belki de kısaca şöyle denebilir: Toplum kolluğun ne yaptığını anlamıyor, çünkü kolluk çoğunlukla hata yapıyor ya da görevini tam anlamıyla ifa edemiyor (2).
Polisin “etkili, kanuna uygun ve insani bir hizmet” sunabilmesi için güç kullandığı zaman nelere dikkat etmesi gerekir? Bu soruya; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Kararları çerçevesinde bakacak olursak, iki kavram karşımıza çıkıyor.
Buna göre kolluk güç kullanımında öncelikle “orantılı olmalı”, ikinci olarak da “kademeli davranmalıdır”. Bu konuda AİHM’in birkaç kararından örnekler vermemiz mümkün:
AİHM’in Santana Kararı (3): Santana kolluğun yakaladığı bir suçludur. Polis görevlilileri avukatın yanında yaptıkları sorgunun ardından, bir kez daha bu sefer avukatının yokluğunda sorgulamak istediler. Bu esnada çıkan tartışmada, Santana’nın; bir polisin silahını belinden alıp, diğer polis’lere yöneltmesi sırasında polis merkezindeki bir başka polis tarafından öldürülmesinde, polisin haklı olabileceğinin (meşru müdafaa hali) fakat; polislerin tahriklerinin ve Santana’nın vücudundaki darp izlerinin varlığı nedeniyle, tam anlamıyla meşru müdafaa uygulanamayacağı yönündeki Temyiz Mahkemesi kararına vurgu yaptı. Böylece, polisin işlemlerini yaparken kurallara uymasının zorunlu olduğu fikrini tekrarladı.
Lefteris Andronicou ve Elsie Constantinou/Kıbrıs Rum Kesimi Kararı: Nişanlısını alıkoyan ve öldürmeyi planlayan Andronicou’nun evine polis tarafından gece yarısı yapılan baskında; öncelikle evin içerisine pencerelerden göz yaşartıcı bomba atıldı, ardından evin kapısı kuvvet kullanılarak kırıldı, içeri girildi. Tüm bu olaylar yaşanırken, Andronicou tarafından iki el ateş edildi. Bu atışlardan ilkinin bir polisi, diğerinin ise Constantinou’yu vurduğu sanıldı. Bir süre sonra içeri giren diğer tim görevlileri, yarı otomatik silahlarla ateş açtı. Bu olaylar sonunda Constantinou ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede, Andronicou ise olay yerinde vücuduna 25 kurşun alarak öldü. Yapılan otopside ulaşılan bulgular ise çok ilginç; Constantinou’nun ölüm nedeni sanılanın aksine yarı otomatik silahtan çıkan kurşunlardır. AİHM bu olayda “görevlilerin müdahalesini uygun” bulmakla beraber, “kullanılan öldürücü gücün öngörülen sınırı aştığı ancak operasyon için gerekli olduğu” düşüncesiyle sözleşmenin “yaşam hakkı” başlıklı 2. maddesinin ihlal edilmediği kanaatine ulaştı.
Türkiye’den davalar
Mahkeme’nin aradığı bir diğer unsur ise; kolluğun somut olayda kademeli davranıp davranmadığı yönünde. Nitekim Mahkeme, Oğur/Türkiye Kararında terör örgütü mensubu olmaları halinde bile, yeterli uyarı ve ikazın yapılmasının önşart olduğu ve somut olayda bu imkan varken, doğrudan atış yapılma suretiyle şahsın öldürmesinin “operasyonun planlanması ve uygulanmasındaki şimdiye kadar görülen tüm eksiklikler, yasa dışı şiddetten korunmak veya maktulü tutuklamak için karşı kuvvet kullanılmasının ne uygun ne de kesinlikle gerekli olduğu sonucuna vardı. Bu itibarla ikinci maddenin ihlali söz konusu”.
Yine Mahkeme Gül/Türkiye Kararında; terör örgütü bağlantısı olduğu şüphesiyle geceleyin evine gelen polislere kapıyı açan Mehmet Gül’ün, kapı sürgüsünü açarken çıkardığı sesi “silahın horozunu kaldırma sesi olarak” algılayan polisler, silah kullandı ve yaklaşık 50-55 kurşun sıktı. Bunun ardından kapı açıldı ve maktülün elinin parçalanmış olduğu görüldü. Kaldırıldığı hastanede böbreklerine isabet eden kurşun nedeniyle öldü. Mahkeme bu konuda “polisler muhtemelen, kapı sürgüsünün çekilmesi sırasında çıkan sesi, karşılaşacakları teröristlerin ateşine hazırlık zannederek, bu sese karşılık ateşe başladılar. Kadın ve çocuklar gibi masum sivillerin oturduğu bir apartmanda görülmeyen bir hedefe otomatik silahlarla ateş edilmesinde çok büyük orantısızlık var” kararına vardı. Ayrıca kademelenme açısından da sorun olduğuna dikkat çekiliyor. Mahkeme, operasyon açısından daha farklı bir yöntemin izlenmesi mümkünken, polisler tarafından kullanılan gücün, yaşamı korumak için “olmazsa olmaz düzeyinde gerekli” ve bir güç olarak görülemeyeceği kanaatinde.
Tüm bu örneklerin çoğaltılması mümkün. Özellikle ülkemizde yaşanan olaylara ilişkin AİHM’in verdiği olumsuz kararlar azımsanmayacak kadar çok. Bunun yanında benzer mahiyette kararlara diğer ülkeler açısından da rastlıyoruz. Polisin uygulama hataları tüm ülkelerin sorunu. Bu sorunun çözümünün tek yolu var; güvenliğin toplumun esenliği için hizmet olduğu, bu yapılırken insan haklarının ve demokratik toplum fikrinin önplanda tutulması gerekliliğinin kolluk görevlilerince “içselleştirilmesi”.
Çünkü insan hayatı en kutsal şeydir ve özgürlüğün bir anı, ihmal dahi edilemez...
1. Çağlar, 2001:134
2. Cerrah, 2000:5; Crawshaw, 2002:155
3. Diaz Ruano/İspanya Kararı, K.T: 26.04.1994
Kaynak: RADİKAL 2
SON VİDEO HABER
Haber Ara