Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Erdoğan'ın gözü Gül'ün koltuğunda'

Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gözünün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün koltuğunda olduğunu savundu.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-07-26 18:14:00

'Erdoğan'ın gözü Gül'ün koltuğunda'
Bahçeli, Erdoğan'ın 2011 yılında 3 sene milletvekilliği yapanları milletvekili yapmayacağını söylemesi ve kendisinin de milletvekilliği için aday olmayacağını söylemesini Cumhurbaşkanlığı koltuğuna heveslenmek olarak yorumladı.

Erdoğan'ın bunları söylemekte gündem değiştirdiğini öne süren Bahçeli, Erdoğan'dan demokratik kültürde yeni bir gelenek oluşturacaksa bir il kongresinde millete seslenerek, "Cumhurbaşkanı olmak istemiyorum" diyerek söz vermesini istedi.

Partisinin, Edip Buran Spor salonundaki Mersin İl Kongresinde konuşan Devlet Bahçeli, hükümete ve Başbakan Erdoğan'a sert eleştirilerde bulundu. Hükümetin, ekonomideki başarısızlıkları, gündem değiştirerek örtbas etmeye çalıştığını savunan Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın 2011 yılında 3 sene milletvekilliği yapanları milletvekili yapmayacağı ve kendisinin de milletvekili olmayacağı şeklindeki sözlerini hatırlattı.

Bu sözlerin bazılarına hoş geldiğini ve "Helal olsun başbakana 3 dönem milletvekilliği yapanları bir daha milletvekili yapmayacak, milletini düşünüyor, milletinin geleceğini düşünüyor ve milletinin içinden yeni insanlara siyaset yolu açıyor" gibi göründüğünü anlatan Bahçeli şöyle devam etti: "Gerçek öyle midir ?. Sayın Başbakan 2011 yılında milletvekilliğinden vazgeçiyorsan o zaman bir başka gündemin var demektir. O zaman can arkadaşın Abdullah Gül'ün yerine gözünü dikmen demektir. Cumhurbaşkanlığına heveslenmen demektir. Eğer demokratik kültürde yeni bir gelenek oluşturacaksan çık bir il kongresinde millete seslen, "Vallahide Billahi de Cumhurbaşkanı olmak istemiyorum de". İşte bunların hepsi gündem değiştirmedir. Ekonomideki sıkıntının üzerini örtmedir. İşsizliği gölgelemedir. Kamu açıklarını yok farzetmedir. Sadece ve sadece Recep Tayyip Erdoğa'ın konuşulması demektir."
Son günlerde etnik, inanç ve mezhep temelinde bölüştürme ve ayrıştırmaya yönelik faaliyetlerin son dönemde hızla arttığına dikkat çeken Bahçeli, "Bütün bunların hesabı bu ülkeyi yok etmektir. Bunların hesabı "Şark meselesi" diye batının rüyası halinde bulunan hedefleri gerçekleştirmek için Türkiye'nin sosyal dokusunu tahrip etmek, toprak bütünlüğünü parçalamak ve devletini milli ve üniter yapıdan koparma faaliyetleri olarak düşünülmelidir. Onun için Türkiye'de cepheleşme, kargaşa, kaos, kamplaşma hafife alınacak konular değildir" diye konuştu.

Türkiye'de her şeyin demokratikleşme sürecindeki kavramlar aracılığıyla yapıldığına dikkat çeken Bahçeli, demokratikleşme sürecinin Türkiye'nin demokratik kültüre kavuşması açısından bir faaliyet olarak değil, Türkiye'nin zafiyete, yokluğa ve parçalanmaya yönelik bir amaç olarak kullanıldığının iyi anlaşılması gerektiğini kaydetti. MHP olarak demokrasiyi benimsediklerini anlatan Bahçeli, demokrasi havariliği yaparak Türkiye'yi cephelere kamplara, çatışmalara sürekleyip gerilim stratejisi uygulayan zihniyetlere, aydınlara, sosyal gruplara ve sivil toplum kuruluşlarına karşı partilileri çok dikkatli olmaya çağırdı.

Bahçeli, son günlerde bunun örneklerinin tekrar görüldüğünü belirterek şöyle devam etti: "Böyle bir ortamda bu milleti incelediğimizde ve bu milletin fertleri ile samimi bir ortamda sohbet ettikçe bu yüce millet kavga, cepheleşme, kamplaşma, çatışma istemiyor. Bu yüce millet bin yıllık kardeşliğin bozulmasını istemiyor. Doğulusu-Batılısı, Kuzeylisi-Güneylisi ile birlikte yaşamanın hülyası ile sabahtan akşama kadar memleketini ve vatanını düşünüyor. Bu sebepten dolayı MHP kavgadan çatışmadan, cepheleşmeden parçalanmadan yana değil bunlarla mücadele eden tek siyasi partidir."

Bahçeli, 6 yıl 8 ay 9 gün ülke yönetiminde hiç de başarı gösteremeyen iktidarın başarısızlığının üzerini gerilim stratejisi ile ülkeyi cephelere kamplara ayırıp çatıştırarak kendi iktidarının devamını arzuladığını iddia etti. Bahçeli, şu an askeri yargı - sivil yargı, darbeciler- demokratlar, laikler-laik olmayanlar, inananlar-inanmayanlar şeklindeki bir ikilemde de hükümetin kendi iktidarını devam ettirme arzusu ve kurnazlığının yattığını öne sürdü. "Şu an Türk ekonomisini birinci meselesi ekonomik büyümenin küçülme haline dönüşmüş olmasıdır" diyen Bahçeli "2009 yılının ilk 3 ayında yüzde 13.8 ekonomi küçülmüştür.

Bahçeli, "Ekonominin küçülmesi üretimin düşmesi demektir. Üretimin düşmesi ile küçülen ekonomi bir araya gelirse o zaman Türkiye'nin iç ve dış talebinin daralması demektir. İç ve dış talebin daralması ise yeni yeni sorunları çıkartmak ve sorunları artırmak demektir. O sebepten dolayı küçülen ekonomi, düşen üretim, daralan piyasa bir araya geldiği vakit var olan işsizlik artmaktadır. Şu an Türkiye'de iş aramak için başvuranlar 3 milyon 600 bin. İş aramadan ümidi kesenleri de düşününce 6,5 milyon bu ülkede işsiz var. Her gün de kapanan iş yerleri ve nüfus artışı dikkate alınınca işsizlik sürekli artmaktadır. Bu nedenle bu ülkenin en büyük meselelerinden biride işsizliktir" şeklinde konuştu.

Ekonomideki bütçe açıklarının artmasının son günlerde dikkat çekici olduğunu ifade eden Bahçeli şunları kaydetti: "Son 3 ayda Türkiye'de bütçe açığı 23 milyar TL'yi bulmuştur. 23 milyar TL Türkiye'ye gelen sıcak paranın nereye gittiği nasıl Türkiye'den kaçtığını da işaret eder ki böyle bir açığın kapatılması demek zam demektir, vergi demektir. Fakirden fukaradan sabit gelirliden dolaylı olarak zamlar yoluyla bir başka vergi alarak fukaraya daha fukaralaştırmak demektir. Yoksullaştırma demektir. Yoksullaşmanın sınırı 2 bin 369 bin TL'dir. Açlık sınırı 633 TL iken asgari ücret 594 TL'dir. Türkiye'nin büyük bir kesimi yoksulluk sınırı altına düşmüş demektir. Kredi borçları öyle tarım kesimi felç olmuş esnaf çökmüş. Emekli perişan bunlar böyle iken Sayın Başbakan gündem değiştiriyor."

Kaynak:CİHAN

SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara