Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Kürt sorununa Cezayir modeli

AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan'ın çözüm reçetesinde gündeme getirdiği formül tartışılıyor. Ankara, "Bu model Türkiye'ye uyar mı" sorusuna cevap arıyor.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-07-20 10:32:00

Kürt sorununa Cezayir modeli

AKŞAM'ın manşetten duyurduğu AKP'li İhsan Arslan'ın Kürt sorununu bitirmek için önerdiği 'Cezayir modeli' gündem oluşturdu. CHP ve MHP modele tepki gösterirken, DTP temkinli yaklaştı. Uzmanlar ise ithal formül arayıp duracağımıza Türkiye'nin kendi çözümünü üretmesi gerektiğinde birleşti. Peki nedir bu 'Cezayir modeli'...

AKP'nin Kürt politikalarındaki en etkili isimlerinden birisi olan İhsan Arslan'ın Kürt sorununun çözümü için örnek gösterdiği Cezayir modeli, Cezayir'de 13 yılda 150 bini aşkın kişinin ölümüne yol açan iç savaşın sonunu getirdi. Kanlı süreç 1992 yılında İslami Selamet Cephesi'nin (FIS) seçimlerin ilk turunu büyük farkla kazanmasının ardından başladı. Ordu devreye girdi ve ikinci turu iptal etti. Fransa destekli askeri cunta 'Üst Düzey Hükümet Komitesi' adıyla yönetimi devraldı ve işe FIS'i yasaklamakla başladı. Askeri hükümet, terörle mücadele amacıyla özel timler oluşturdu ve çok sert kanunlar çıkarttı. Cezayir'deki FIS lideri Abbasi Madani ve Ali Bedjah 1992'de 12'şer yıl hapis cezasına çarptırıldı. FIS'ın önemli liderleri hapse atılınca binlerce İslamcı militan silaha sarılarak yer altına indi ve ülke iç savaşa sürüklendi.

REFERANDUMA GİTTİLER

150 bini aşkın kişinin ölümünün ardından 2000 yılı başlarında, asker ve sivil tüm taraflar aynı masanın etrafında buluştu. Komisyonlarda çeşitli çözümler ele alındı ve nihayetinde kabul edilen çözüm referanduma götürüldü. 'Barış ve Ulusal Uzlaşma Sözleşmesi' adı verilen çözüm, şiddetten bıkan ve geçmişi geride bırakmak isteyen halkın yüzde 97'lik desteğiyle referandumda kabul gördü.

MİLİTANLARA AF GELDİ

İç barışı yeniden kurmayı amaçlayan 'Barış ve Ulusal Uzlaşma Sözleşmesi', İslamcı militanlarla güvenlik güçlerinin çoğuna af getiren bir tasarıydı. 'Gelin geçmişi unutalım' diyen Cumhurbaşkanı Abdülaziz

Buteflika, halka referandumda ülke tarihindeki kanlı dönemi kapatmak için 'Evet' oyu vermeleri çağrısında bulundu. Affın gündeme gelmesinden sonra sert tutumlarıyla tanınan Silahlı İslami Grup (GIA) militanlarından 300'ü silahlarıyla birlikte teslim oldu. FIS askeri kanadı İslami Kurtuluş Ordusu (AIS) 1997'de ateşkes ilan etmişti. Ancak hükümete karşı savaşı sürdüren ve 7 bine yakın militanı bulunan GIA ve Salafist Grubu (GSPC) genel af olmadan silah bırakmayacaklarını açıkladı.

Her iki örgüt de cuntanın genarellerinin İslamcı militan kılığında bir gecede 400 kişinin katledildiği katliamlara karıştığını belirterek plana karşı çıktı.

Neyi oyladılar?

İç savaşta 150 binden fazla kişinin ölümünden sorumlu tutulan İslamcı militanlarla onlarla savaşan ordu ve milis güçlerin çoğu affedilecek. Bu cezaevinde bulunan, aranan veya halen çatışmaları sürdüren militanları da kapsıyordu.

Ordu kaybolan 6 bin kişinin hesabını vermek
zorunda kalmayacak.

İç savaşta yaşamını yitirenlerin ailelerine tazminat
ödenecek.

Sadece katliam, tecavüz ve halka açık yerlerde bombalı saldırılara karışmış olanlar gibi en ağır suçları işleyenler af kapsamı dışında kalacak.

Teröre destek suçundan aranan ve gıyaplarında mahkum olanlara kadar birçok kişiyle ilgili yasal kovuşturma sona erecek.

Apo'dan medet ummak Türkiye'ye yakışmıyor

CHP sözcüsü ve Genel Saymanı Mustafa Özyürek: 'Soyut konuşmasınlar somut öneri getirsinler. Bunu yapmayıp ABD ve Apo'dan medet ummak Türkiye'ye yakışmıyor. Kürt sorunu Türkiye'nin önemli bir sorunudur. Ancak bu sorunu çözmek için terör örgütü liderinin açıklamalarını beklemek doğru değildir. Kürtçenin önündeki engellerin kaldırılması, özel TV'lerde Kürtçe yayın yapılması, üniversitelerde enstitüler kurulması ve Kürtçe'nin seçmeli ders olması bizim savunduğumuz görüşlerdir. Başbakan ve Cumhurbaşkanının 'tarihi fırsat var' söylemlerinin gerisinde bir şey çıkmamıştır.'

Sadece aş ve iş yetmez dağa giden yolu kesin

DTP Muş Milletvekili Sırrı Sakık: 'Ankara'nın Kürt sorunu konusunda bir yol haritası oluşturma çabaları olumlu bir gelişme. Ancak Abdullah Öcalan'ın 15 Ağustos'ta açıklayacağı yol haritasının da dikkate alınması gerekir. Bu konuda komplekse gerek yok. Bütün siyasi partilerin ve kurumların birbirlerini ön yargılardan kurtularak dikkate alması lazım. Sorunun çözümü için tek başına aş ve iş yetmez. Dağa gidenlerin, dağa çıkış nedenlerini ortadan kaldıracak ciddi çözümlemelere ihtiyaç var. Anayasa boyutunda düzenlemeler gerekli.'

'Tarihi fırsat'ın eşiğinde

KÜRT sorununun çözümünde 'tarihi fırsat' tabirini ilk kez Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, mayıs ayında Suriye'de kullandı. 'Türkiye'nin en önemli sorunu budur' diyen Gül'e ilk önce 'Fırsatın içinde af mı var' diye soran CHP lideri Deniz Baykal, daha sonra yaptığı Güneydoğu ziyaretinde, olumlu mesajlar verdi. Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında da gündemin birinci maddesini oluşturan Kürt sorununun çözümü konusunda, DTP lideri Ahmet Türk de Başbakan Erdoğan'dan randevu talep etti.

Geçen hafta yapılan 'mini Bakanlar Kurulu'nda ise Erdoğan, beş bakanını topladı ve 'güvenlik ile terör sorunu' üzerine yoğunlaştı. Akabinde İmralı'da Abdullah Öcalan'la görüşen avukatların yaptığı açıklamalar ise Öcalan'ın çözüm için 'bir yol haritası' hazırlığında olduğu ve 15 Ağustos'ta bunu açıklayacağına dairdi. AKŞAM Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya'ya konuşan AKP milletvekili İhsan Arslan, çözüme yaklaşıldığı konusunda hemfikir.

Hükümetin, Öcalan'dan önce davranıp bir 'çözüm paketi' açıklayacağını söyleyen Arslan'a göre bunun içinde 'Dağda ölenlerin ailelerine yardım' dahi olabilir. Arslan, hükümetin Cezayir modelinden esinleneceği görüşünde..

PKK ve İslami Selamet farklı

AKP Diyarbakır Milletvekili İhsan Arslan'ın PKK terörünün bitirilmesi için önerdiği 'Cezayir modeli'ne, terör uzmanları sıcak yaklaşmadı. PKK'nın etnik, İslami Selamet Cephesi'nin ise dini terör yaptığına dikkat çeken uzmanların görüşleri şöyle:

Uluslararası Terör ve Ortadoğu Uzmanı Dr. Nihat Ali Özcan: 'Her sistemin bir maliyeti vardır. Eğer kararı alanlar maliyetini kestirebiliyorlarsa girişebilirler. Ancak unutulmaması gereken şey, her ülkenin terörle mücadelesi, mücadele ettiğin terörün nitelikleri birbirinden farklıdır. İslami Selamet Cephesi ile PKK her bakımdan birbirinden farklıdır. PKK'nin etnik bir yapısı vardır. Cezayir'deki İslami Selamet Cephesi ise dini referans alan bir örgüttü. Cezayir'de hükümet terör örgütünü muhatap alıp, masaya oturdu. Böylece koşulsuz af ilan edildi. Örgüt de büyük ölçüde kendisini lağvetti. Ben Türkiye'nin yapısının pek uyabileceğini sanmıyorum.'

TARAF KABUL ETTİLER

Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası Güvenlik ve Stretjik Araştırmalar Merkezi (BUSAM) Başkanı Dr. Ercan Çitlioğlu: 'Türkiye'nin önüne hep Bask ve IRA gibi örnekler getirilirdi. Şimdi de Cezayir örneği konuşuluyor. Bir ülkeye uygun olan çözüm diğer ülkeye uymaz. Bu önerinin de Türkiye'ye uygun olduğunu düşünmüyorum. PKK'nın yapısı, ideolojisi ve örgütlenmesi farklı. İthal çözümler yerine, Türkiye'nin kendi gereksinimlerine yanıt verecek bir çözüm ortaya çıkarması gerekir. Cezayir örneğinde, hükümetin kurduğu bir komisyon ile terör örgütü arasında görüşmeler yapıldığını; yani kökten dinci örgütün taraf olarak kabul edildiğini biliyoruz. Türkiye'de ancak dolaylı bir görüşme süreci kullanılabilir. Bunun şu anda yapılmadığını da zaten söyleyemeyiz.'

Akşam

Haber Ara