İngiltere basınında Irak'taki gelişmeler öne çıkıyor.
Bunlardan birincisi, Amerikan askerlerinin kent merkezlerini terk ederek yerleşim birimleri dışındaki üslerine çekilmesi.
İkincisi ise, 8 petrol ve doğal gaz sahasının işletimi için açılan ihalede, yaklaşık 40 yıl sonra ülkeye davet edilen yabancı şirketlerin, Irak hükümetinin öne sürdüğü şartları kabul etmemesi ve sahalardan sadece biri için anlaşma sağlanabilmesi.
Enerji ihalesini başyazısında değerlendiren Independent şu yorumu yapıyor:
'Yabancı şirketlerin Irak'ın petrol sahalarını işletmeye davet edilmesi, iç politikada tartışma yaratan bir konu. Saddam Hüseyin'in bundan 30 yıl önce petrolü millileştirmesi, siyasi mirasının az sayıda popüler unsurundan biriydi. Batılıların geçmişte Orta Doğu'nun enerji kaynaklarının üzerine oturma girişimleri, hafızalardaki olumsuz yerini koruyor. İhale de bu nedenle, vatana ihanet korkularını gidermek amacıyla, televizyondan canlı yayınlandı.'
'Aslında ihale şartları, yabancı petrol şirketleri açısından hiç de avantajlı değil. Petrolün varil fiyatının 50 dolar olarak baz alındığı 20 yıllık anlaşmalardan, Irak hükümetinin 1,7 trilyon dolar, petrol şirketlerinin ise sadece 16 milyar dolar kazanacağı tahmin ediliyor. Yine de birçok Iraklı siyasetçi, Petrol Bakanı Hüseyin el Şehristani'yi parlamentoyu devre dışı bırakmakla suçlayarak ihaleye karşı çıkıyor.'
Peki bu tablo göz önüne alındığında, petrol Irak'ı birleştiren bir unsur mu, yoksa bölen bir unsur mu olacak? Independent da bu soruyu soruyor ve şu yanıtı veriyor:
'Teoride birleştiren bir unsur olması gerekir. Irak dünyanın en büyük üçüncü petrol rezervine sahip. Üretimin geliştirilmesi konusunda büyük bir kapasite söz konusu. Petrol fiyatı bundan bir yıl öncesine kıyasla bir hayli düşük seyretse de, bu kaynakların ihracatından elde edilecek gelir, ülkede refahın temellerini atabilir.'
'Ancak petrolün siyasi ve mezhepsel ayırılıkları körüklemesi ihtimaline de hazırlıklı olmak gerekiyor. Kuzeydeki Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Bağdat'ın onayı olmadan yabancı şirketlere lisans vermeye başladı. Bu da, Kürtlerin ayrılıkçı niyetleri olduğuna dair korkuları körükledi. Kürtlerin Kerkük çevresindeki zengin petrol sahalarını da sınırlarına dahil etmeye hazırlandığından şüpheleniliyor zaten.'
'Güvenlik konusundaki belirsizlik de, tüm bu kaygıları şiddetlendiriyor. Amerikan askerlerinin kent merkezlerinden çekilmesinin ardından, Irak güvenlik güçlerinin bu boşluğu doldurup dolduramayacağı meçhul.'
Irak petrolünün yabancı şirketlere açılması girişimi, Financial Times'ın da gündeminde. Gazete başyazısında şu görüşlere yer veriyor:
'Büyük petrol şirketleri, mali kaynak ve teknolojiye sahip, ancak rezervleri eriyor. Milli petrol şirketlerinde ise kaynak bol, ancak bundan doğru şekilde faydalanacak sermaye ve uzmanlıktan yoksunlar. İşletmeci olarak yabancı şirketlerle ortaklığa gitmek, iki tarafın da karlı çıkacağı bir model. Tabii eğer bu ortaklık meşru bir zemine oturtulabilirse.'
'Burada şeffaflık hayati önemde. Yasal çerçevede uzlaşı ve gelirin bölgeler arasında eşit şekilde dağıtılması da öyle. Ayrıca Nijer Deltası'ndan elde edilen tecrübe, bunlar kadar hayati bir unsuru daha hatırlatıyor: Milli kaynaklardan elde edilen gelirin, halka okul, hastane ve alt yapı hizmeti olarak geri dönmesi. Milli kaynakların yabancılara açılmasının meşruiyetini sağlayacak olan budur.'
Times gazetesi ise, Irak'taki enerji ihalesinden çok, Amerikan askerlerinin dün kent merkezlerinden çekilmesine ağırlık vermiş. Bu tarihten önce artış gösteren saldırıların, bundan sonra daha da şiddetlenebileceğine dikkat çeken gazete, şu yorumu yapıyor:
'Başbakan Nuri el Maliki liderliğindeki Irak hükümeti, kabul etmek gerekir ki, beklenenden çok daha başarılı oldu ve istikrarlı bir yönetim sergiledi. Ancak gerilim yine de yüksek. Kürtler Bağdat'ın niyetlerinden şüphe duyuyor. Petrol ve toprak kaynaklı bir çekişme neticesinde, hükümetin yarı özerk statülerini ellerinden alacağından endişeliler.'
'Şii ağırlıklı Maliki yönetimi, Sünnilerden oluşan Uyanış Konseyleri adlı grubun bazı liderlerini de tutukladı. Amerika Birleşik Devletleri ordusunun desteğiyle taraf değiştiren eski El Kaide üyelerinden oluşan bu grup da, Şii ağırlıklı hükümete güvenmiyor.'
'Eğer şiddet sokaklardaki yerini tekrar alırsa, Amerikan ordusu dün boşalttığı 120 üsse geri dönebilir. Ancak bu Maliki hükümeti için son derece küçük düşürücü olmanın yanı sıra, Amerika Birleşik Devletleri'nin 2011 sonunda Irak'tan tamamen çekilme planlarını suya düşürür. Ayrıca teröristler için de bir propaganda zaferi olur.'
'Dün Irak için tarihi bir gündü. Yarın ise, Iraklılar kendi geleceklerini yazmaya başlayacak.'
İran'ın insani yüzü
Guardian yazarlarından Jonathan Freedland Irak'ın işgalinden yola çıkarak İran'daki gelişmeleri yorumlamış. Freedland, İran'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerini takip eden protesto gösterilerinin, bu ülkeye yönelik bir askeri harekatı gündemden düşürdüğünü savunuyor. Yazıda dikkat çeken satırlar şöyle:
'George Bush bundan 7 yıl önce, İran'ı şer ekseninin bir parçası saymıştı. Uzakta, soyut, karalara bürünmüş, yok edilmesi gereken bir ülke tasviriydi bu. Ancak şimdi dünya kamuoyu, İranlıların özgürlük arzusunu, internetteki sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden dakika dakika takip etti. Her akşam çatılara çıkıp, 'Allahüekber' diye bağırdıklarını duydu. Dünya, İran'ın insani yüzünü gördü.'
'Tahran'daki protestocular yöneticilerini devirmeyi başaramamış olabilir. Ancak İranlıların, savaşta zayi olmasında mahsur olmayan birileri değil, insanoğlu olduklarını dünyaya gösterek büyük bir zafer kazandılar.'
Kaynak: BBC