Sanatçı Şanar Yurdatapan, gazeteci Abdurrahman Dilipak ve Vakit Gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Mustafa Karahasanoğlu gibi askerî mahkemelerde yargılanan aydınlar, Meclis'in mutabakatla aldığı kararı, Türkiye'nin demokratikleşmesi noktasında önemli bir adım olarak görüyor.
2003 yılında yazdığı bir yazıdan dolayı yargılanan Dilipak, değişikliği 'Doğru yönde, ileri doğru atılmış, geç kalmış bir adım.' olarak değerlendirirken, Karahasanoğlu, Yaşar Kaplan'ın askerî mahkemenin aldığı karar doğrultusunda cezaevinde yattığını, kendilerinin yargılanmasının ise 8 yıldır sürdüğünü belirtiyor. 12 Eylül darbesi sonrasında vatandaşlıktan çıkartılan sanatçı Yurdatapan da, 'Yargı bir bütündür. Askerî yargı ayrı, adli yargı ayrı diye bir şeyin olması düşünülemez.' diyor.
Yargıdaki çift başlılığın mağdurlarından Dilipak, değişikliğin Ergenekon davası ve darbecilerin yargılanmaları açısından umut verici bir gelişme olduğunu ifade ediyor. 'Türkiye'de yargı bağımsız değil, askerî yargı hiç değil.' diyen Dilipak, şunları kaydediyor: '3 üyeden birini, herhangi bir kişiyi, müşteki olan kendisi de olsa kendisi atıyor. Askerî yargı diye bir şey olmamalı. Askerî disiplin kurulu olabilir.' Mustafa Karahasanoğlu ise eski yasadan en fazla gazetelerinin mağdur olduğunu vurguluyor. Bu durumun AB standartlarına da aykırı olduğunu ifade eden Karahasanoğlu, yeni düzenlemeyle Türkiye'nin demokratikleşme yolunda önemli bir adım attığının altını çiziyor. Sanatçı Şanar Yurdatapan da değişiklikle birlikte Türk demokrasisinin çıtasının yükseltildiğini söylüyor. Yurdatapan, şu görüşü dile getiriyor: 'Askerî yargı ayrı, adlî yargı ayrı diye bir şeyin olması düşünülemez. Askerliğin kendine özgü niteliklerinden ötürü disiplin kuralları olabilir. Ve askerliğini yapmakta olan kişilerin askerlikle ilgili olarak işlediği disiplin suçlarıyla ilgili karar alır. Hepsi o kadar. Türkiye gerçekten demokratik bir hukuk devletiyse iki başlılığa bir son vermelidir.' (Zaman)