Haber Merkezi / TİMETURK
Guernica: Samantha Power?ın A Problem from Hell isimli kitabı bize Amerikalıların Soykırım Konvansiyonunu imzalamak için kırk yıl geç kaldıklarını ve hiçbir ABD başkanının görev sırasında ?soykırım? kelimesini kullanmadığını hatırlattı. Bush yönetimi hakkındaki dikkate değer şey ise ?soykırım? kelimesinin kullanılması fakat hiçbir şey yapılmamasıydı. Durumun bir iç savaş, bir isyan karşıtlığı olduğunu fakat buna rağmen kitapta ?soykırım? olarak adlandırıldığını belirttiniz.
Mahmood Mamdani: Bu kitapla ilgili iki problem vardı. Bunlardan birisi Amerika?nın dünyada dolaşarak insani nitelikte askeri müdahalelerde bulunacağı varsayımıydı. Bu varsayım dünyadaki problemlerin dahili fakat çözümlerinin harici olduğunu varsaymaktaydı. İkinci problem ise dünyanın tek bir yer olduğu varsayımıydı ? problemlere neyin neden olduğunu düşünmek zorunda değildiniz. Soykırım olaylarında siyaseti bir kenara bırakmak problemli bir durumdur. Dolayısıyla da her şey ?soykırım? kelimesi etrafında dönmektedir. Dünya siyasallaştırılmış ve araçsallaştırmıştır.
Guernica: Fakat bu bir Kanun ve yazar da kanunun uygulanmadığını belirtiyor. Sizce bu kayda değer bir şey değil mi?
Mahmood Mamdani: Tabi ki kayda değer bir şey. Fakat kendinize niçin böyle olduğunu bir sorun... Soykırım olarak nitelendirilebilecek en büyük çapta ölümlere yol açan en muhtemel aday ABD olacaktır. Vietnam zamanında hiçbir ABD başkanının soykırım ifadesini kullanmaması nasıl oldu? Bir soykırım siyasete bağlıyken Amerikan başkanlarından bunu kabul etmelerini nasıl beklersiniz ? kitap ise bu konuya değinmemektedir?
Guernica: Daha önce 2003 ve 2004 yıllarında Darfur?da gerçekleşen toplu katliamlardan bahsettiniz. Benim okuduklarımdan ve sizin de son bölümde yazdıklarınızdan bunları soruşturan Uluslararası Ceza Mahkemesine (ICC) muhalif olduğunuz düşüncesini çıkardım. Acaba bu durum mülteci kamplarında açıkça işlenen ve halen devam eden sizin de kabul ettiğiniz tecavüzlerin ve toplu vahşetin hiç soruşturulmadan ve cezalandırılmadan devam etmesi gerektiği anlamına mı geliyor?
Mahmood Mamdani: Benim iddiama göre büyük ölçüde siyasi adalet isteği sonucu ortaya çıkan günümüzdeki çatışmalara bakıldığında politik reformlar bireysel liderlere yönelik cezai süreçlerden daha fazla ön plana çıkarılmalıdır. Bunun örnekleri ise hâlihazırda Aparthayd Sonrası Güney Afrika?da, Mozambik?teki iç savaşın sonunda ve Güney Sudan?da görülmüştür. Darfur için niye yapılmasın? Kanun gücünün baskın olabilmesi için sadece suç işleyenleri değil aynı zamanda kanun uygulayıcılarını da sorumlu tutmamız gerekmektedir. Kanun uygulayıcıları sorumlu tutmak için yeterli siyasi düzenleme olmadığı takdirde kanun özel bir mesele haline dönüşecektir. Hindistan hükümetinin Uluslararası Ceza Mahkemesini (ICC) kuran Roma Yasasını imzalamayı reddetmesinin altında neden de buydu zaten. Hindistan Hükümetine göre ICC?nin sadece Güvenlik Konseyine karşı hesap verebilir olmasından dolayı ICC Güvenlik Konseyinin hiçbir daimi üyesini adalet karşısına getirilemeyecekti. ABD?de özel savcılarla yaşanan tecrübe ise benzer şekilde yeterli siyasi hesap verebilirlik olmadığı müddetçe bu kişilerin kendi özel gündemlerini takip eden hilekâr savcılara dönüşebildiğini göstermiştir.
Guernica: The Nation?da belirtmiş olduğunuz üzere bu mahkemeyi neye dayandırarak bir batı mahkemesi olarak görmektesiniz?
Mahmood Mamdani: Mahkemenin Güvenlik Konseyine hesap verebilir olduğu gerçeği gerek Konseyin daimi üyeleri gerekse bunların müvekkil ve müttefikleri için bir çeşit dokunulmazlık yaratacaktır. Kuruluş tarihinden bu yana mahkemenin uygulamalarını takip eden herkes bu endişelerin doğru olduğunu görecektir. Aynı zamanda adaleti dışarıdan anahtar teslimi bir ithalat haline dönüştürmek Sudan içinde kanun gücünü arttıramaz. The Nation?da belirttiğim üzere Afrikalılar savcının yakalama emri çıkardığı dört kişinin hepsinin de Afrikalı liderler olduğunu fakat Batı?daki kuvvetli patronları içermediğini gördüklerinde bu durum onların söz konu kurumun bir Batı Mahkemesi olduğu ve ?haydut devletleri? yöneten kişiler olarak damga yemiş Afrikalı liderleri sorumlu tutmak için kurulmuş olduğu yönündeki endişelerini teyit edecektir.
Guernica:, ICC Başsavcısı Luis Moreno Ocampo?ya sizin suçlamalarınızdan bahsettiğimde kendisi bu fikre tepki vererek kendisinin bir ?Batılı? olmadığını ve bir Arjantinli olarak kendisini Güneyli olarak kabul ettiğini belirtti. Aynı zamanda Afrika?da Sudan/Darfur?dan farklı üç vaka üzerinde de çalışmakta olduğunu ve bunlar için kendisine bu ülkelerdeki Afrikalı liderlerden davet geldiğini söyledi. Sudan vakası Güvenlik Konseyinde ele alınmaya başladığında kendisine tayin edilen dava öncesi hâkimler Gana?dan Akua Kuenyehia, Brezilya?dan Sylvia Steiner ve Letonya?dan Anita Usacka idi. Tam bir Batılı Mahkeme olduğunu söylemek biraz güç. Tabi kendisinin şu sıralarda İsrail/Gaza türü yerlerde ele aldığı ön soruşturmalar da ayrı bir konu. Fakat kendisi Afrika?da işlenen suçlardan etkilenen Afrikalı kurbanları koruduğu konusunda ısrar etmektedir. Acaba Vietnam sonrası sömürgecilik hakkında devam eden tartışmalar Afrikalı kurbanları koruma ihtiyacını boşa mı çıkarmaktadır?
Mahmood Mamdani: Acaba Moreno Ocampo ICC?nin ?Afrika?da işlenen suçlar için Afrikalı kurbanları korumak? türünde özel bir görevi olduğunu fakat bunun Amerikan suçlarından etkilenen Irak veya Afganistan?daki kurbanları korumayı içermediğini veya Afrika?da işlenen bazı suçlardan etkilenen bazı kurbanları korumakla kısıtlı olduğunu mu düşünüyor? ?Teröre karşı savaş? diye adlandırılan bir dönem yaşadık ve burada da büyük çaplı bir savaş dünya çapında teröre karşı verilen birçok küçük savaş için örnek gösterildi. Tüm durumlarda dokunulmazlık içeren bir devlet terörü sivillerin üstünde uygulandı. Bu kurumu nasıl bir Uluslararası Adalet Mahkemesi olarak ele alabiliriz ki ? zira çalışanları Dünya Bankası, IMF takımı veya herhangi bir Wall Street Bankasından istihdam edilmiştir ve kendi bünyesinde bulunup da büyük çaplı terör savaşlarının veya bazı bölgesel savaşların suçluları durumundaki kişileri adalet önüne getirmeyi reddetmekle beraber Amerikan korumasına sahip olmayan diğer kişilerin yol açtığı devlet terörü üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu durum daha ziyade kanun yerine sokak çeteleri veya savaş beyleri tarafından sağlanan bir korumaya benzemiyor mu? Size savcının belirtmiş olduğu hedeflerden daha ziyade ICC?nin fiili eylemlerine bakmanızı öneririm.
Guernica: Howard French The New York Times?ta kitabınız için oldukça önemli bir değerlendirme yaparak ?Bu önemli kitap tüm bu önemli hususlar için birçok kritik meseleyi açığa çıkartmakla beraber kitabın Darfur?da son dönemlerde yaşanan şiddet için yeterince şey içermediği söylenebilir? şeklinde bir ifade kullandı. Darfur?u Kurtarma Koalisyonunun kimi üyelerinin mülteci kampları ve ülkesinde yerinden edilmiş kişilere (IDP) ait kampları ziyaret etmek konusunda ne kadar aktif olduğu göz önüne alındığında, kitabınız için saldırılardan kaçan kaç kişiyle röportaj yaptığınızı merak etmekteyim? Kaç tane mülteci ve IDP kampını ziyaret ettiniz
Mahmood Mamdani: Afrika Birliği Darfur-Darfur Diyalogu ve Danışmanlığı (DDDC) için bir yıl boyunca müşavir olarak görev yaptım. DDDC Darfur?un üç eyaletindeki Darfur topluluklarının farklı kesimleriyle görüşmeler düzenledi. Tipik olarak görüşmelerin takvimi şu şekildeydi: Birinci gün geleneksel liderlerle (şefler vb); İkinci gün siyasi parti temsilcileri, hükümet ve muhalefetle; Üçüncü gün topluluk tabanlı örgütlerle; Dördüncü gün Darfur?un her üç eyaletindeki üç üniversitede yer alan kadın grupları ve aydınlarla; ve Beşinci gün ise kamplardaki IDP?lerin temsilcileriyle. Benim görevim farklı gruplardan gelen önerileri okumak, her görüşmedeki tartışmaları dinlemek ve hangi konuların daha çok dikkat gerektirdiğini ve hangilerinin gündem dışında bırakıldığını belirlemekti. Bu bir araştırmacı için ideal bir işti.
Guernica: Fakat halen kaç tane mülteci ve IDP kampını doğrudan ziyaret ettiğinizi belirtmediniz?
Mahmood Mamdani: Darfur?daki herhangi bir IDP kampında bulunmadım fakat Darfur?da bulunan IDP?ler ile yoğun görüşmelerde bulundum. Aynı zamanda mülteci/IDP kamplarına yabancı değilim zira İdi Amin?in 1972?te Asyalıları Uganda?dan sürmesinden sonra yaklaşık bir ay boyunca şahsen mülteci olarak kaldım ve aynı zamanda kuzey Uganda?daki IDP kamplarında birçok röportaj yaptım.
Guernica: Darfur?u Kurtarma Koalisyonuyla müzakereye başlamak istediğinizi belirtmişsiniz. Bunun için herhangi bir adım attınız mı?
Mahmood Mamdani: Kitabın en son basımından bu yana gerçekleştirilen tek temas Kolombiya?daki John Prendergast ile yapılan görüşmedir.
Guernica: Daha sonra ne yapmayı planlıyorsunuz. Anladım kadarıyla kitap turunuzdan kısa zaman içerisinde geri döneceksiniz. Darfur?u Kurtarma Koalisyonundaki herhangi bir kişiyle başka temaslarda bulunmayı düşünüyor musunuz?
Mahmood Mamdani: Kısa bir zaman sonra kitap hakkında bilgi vermek için Toronto ve Chicago?ya gideceğim. Temmuz ayı başında İngiltere?de Guardian Hay Festivaliyle başlayan bir haftalık bir taahhüdüm var ve daha sonra da Cape Town Kitap Festivali için 10 günlüğüne Güney Afrika?ya gideceğim. Gelecekte Darfur?u Kurtarma Koalisyonuyla herhangi bir temas olup olmayacağına dair şu an için herhangi bir fikrim yok.
Röportajın ilk bölümü için tıklayın:
Mamdani ile Darfur kitabı üzerine röportaj