İstanbul Türbeler Müze Müdürü Hayrullah Cengiz, 1925'te 677 sayılı 'Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun' ile Türkiye'deki türbelerin kapatıldığını anımsattı.
Cengiz, 1950'de İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı ve dönemin hükümetince 5566 sayılı ek bir kanunla 'Türbelerden, Türk büyüklerine ait olanlarla büyük sanat değeri bulunanlar, Milli Eğitim Bakanlığınca umuma açılabilir. Bunlara bakım için gerekli memur ve hizmetliler tayin edilir. Açılacak türbelerin listesi Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanır ve Bakanlar Kurulu'nca tasvip olunur' hükmünün getirildiğini hatırlattı.
Bu kapsamda, Türkiye genelinde 19 türbenin açılışının onaylandığını, İstanbul'da ise Fatih Sultan Mehmed, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, 2. Mahmud, Mustafa Reşid Paşa, Mimar Sinan, Barbaros Hayreddin ve Gazi Osman Paşa türbelerinin açıldığını kaydeden Cengiz, türbelerin 25 yıl kapalı olması nedeniyle bakımsızlık ve ilgisizlikten dolayı tahribata uğradığını, daha sonraki dönemlerde bu tahribatın telafisinin güçlükle yapılabildiğini ifade etti.
Hayrullah Cengiz, türbelerdeki sanduka puşidelerinin, Kabe ve Ravza-i Mutahhara örtülerinin, çeşitli sarık ve feslerin, rahlelerin, giysilerin, yazma Kur'an-ı Kerim'lerin tahrip olduğunu bildirdi.
Cengiz, 1990'da çıkarılan 3612 sayılı ek kanun ile 'Türbelerden Türk büyüklerine ait olanlarla büyük sanat değerleri bulunanlar Kültür Bakanlığı nca umuma açılabilir. Bunlara bakım için gerekli memur ve hizmetliler tayin edilir' hükmünün getirildiğini ve böylece türbeleri açma ve yürütme işinin bakanlığa verildiğini belirterek, tarihi ve mimari değeri olan türbelerin böylece bir anıt eser statüsü kazandığını vurguladı.
Türbelerin mevcut durumu karşısında, 2005'te, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Vakıflar Genel Müdürlüğü arasında yapılan protokole göre belediyenin İstanbul Türbeler Müze Müdürlüğüne bağlı 120 türbeyi onarma işini üstlendiğini ifade eden Cengiz, 'Belediye şu ana kadar Koruma Kurulu tarafından onaylı 32 türbeyi, ihale yapılabilecek safhaya getirdi. Ancak burada tıkanıp kalındı' dedi.
Hayrullah Cengiz, türbelerin onarımının Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılması gerektiğini, bu kurumun bazı türbeleri onardığını, ancak bunun yetersiz olduğunu kaydederek, cam, çerçeve, kilit, şebeke, kapı gibi ufak tamirleri ise kendilerinin yaptığını belirtti.
Fatih Sultan Mehmed'ten Sultan Mehmed Reşad'a kadar bütün padişahların mezarlarının İstanbul'da bulunduğunu, ayrıca sadrazam, kaptan-ı derya, Osmanlı dönemi dini liderlerinin de türbelerinin kentin değişik bölgelerinde yer aldığını kaydeden Cengiz, İstanbul'da müdürlüğe bağı 120 türbe olduğunu, bunlardan 57'sinin açılma izninin bulunduğunu bildirdi.Hayrullah Cengiz, şu bilgileri verdi:
'Yoğun bir ziyaretçi trafiği olan, ancak güvenlik personeli eksikliği nedeniyle Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan, Hatice Turhan Sultan, Havatin ve Cedid Havatin, 2. Mahmud ve aynı türbe içerisindeki 2. Abdülhamid ve Abdüllaziz türbelerini kapatmak zorunda kaldık. Buraları sadece bilimsel araştırma yapan, çekim izni olanlar için açıyoruz. Vatandaşlar da sadece dışarından ziyaretlerini ederek buruk bir şekilde ayrılıyorlar.
2005'te Büyükşehir Belediyesi Vakıflar Genel Müdürlüğü arasındaki protokolde, türbelerin yaşatılması maddesi de vardı. 2008'te 10 türbedeki 29 güvenlik görevlisi belediye tarafından sağlanıyordu. Sanırım ekonomik kriz belediyeyi de etkiledi. Çünkü 2009'da belediyenin güvenlik ihalesi içerisinde türbeler yer almadı. Bu nedenle 10 türbedeki güvenlikçilerini çektiler.'
Hayrullah Cengiz, göreve 2009 Ocak ayında başladığını, türbelerde elektronik güvenlik sisteminin iyi çalışmadığını, alarm sistemlerinin yıllık bakımlarının yapılmadığını tespit ettiğini belirterek, bu eksiklikleri gidermek için çalıştığını söyledi.
Cengiz, müdürlük bünyesindeki 10 özel güvenlikçi, 5 bekçi ve 4 uzman elaman kadrosuyla 120 türbeye hizmet vermeye çalıştıklarını, ancak maalesef yeterli olamadıklarını vurguladı.
Personel eksikliği nedeniyle halen bazı türbelerdeki sandukaların sahiplerinin tespit edilemediğini, bu nedenle türbelerde envanter çalışmasını zorluklar içerisinde sürdürdüklerini ifade eden Cengiz, amaçlarının bugüne kadar ihmal edilen türbelerin onarımını bitirmek, ziyarete açmak ve güvenliklerini sağ lamak olduğunu bildirdi.
Hayrullah Cengiz, içerisinde kıymetli eser bulunan ve vatandaşların yüksek oranda ziyaret ettiği yaklaşık 30 türbenin kamera kontrol sistemi, hırsız alarmı ve diğer güvenlik unsurlarının tamamlandığını, geriye kalan türbelerin ise eksiklerinin tamamlanmaya çalışıldığını kaydetti.
Cengiz, 'güvenlik sistemi bulunmayan ve içerisinde kıymetli eserler olmayan türbeleri değişik yöntemlerle hırsızlık olaylarına karşı korumaya çalıştıklarını' vurgulayarak, şunları söyledi:
'Güvenlik ve kamera sistemi ile bekçi bulunmayan türbeleri düzenli olarak uzmanlarla birlikte ziyaret ediyoruz. İçerisinde sadece mezarların olduğu türbelerin bulundukları bölgelerde çevre sakinleriyle kurduğumuz ilişkiler var. Gittiğim her yerde esnafa, berbere, mahallenin ileri gelenine, muhtarına iletişim bilgilerimizi veriyoruz. Onlara, 'türbelerde gördüğünüz en ufak anormalliği bize bildirin, telefonumuz 24 saat açık' diyoruz. Güvenlikçi kadromuz ile türbelerdeki kamera ve güvenlik sistemi yeterli olmayınca türbeleri korumak vatandaş düştü. Vatandaşlar tarihe sahip çıkı yor. Önemli veya önemsiz birçok ihbar alıyoruz. Geçmiş dönemlerde türbelerdeki kubbe kurşunları çalınıyordu. Ancak bu sistemle bunun önüne geçtik. İletişim kurduğumuz insanlar genellikle bölgede tarihe ilgili duyan insanlar oluyor. İnsanlar tarihine, geçmişine ve kimliğine sahip çıkıyor. Onlar bizim ellerimiz ve gözlerimiz oldular. '
Cengiz, izin verilen 57 türbeden 29'unun açık olduğunu, ancak bunlardan 10'unun da restorasyon veya güvenlikçi elemanı eksikliği nedeniyle kapatıldığını, şu anda 19 türbenin ziyaret edilebildiğini bildirdi.
Hayrullah Cengiz, güvenlik elemanı eksikliği nedeniyle Kanuni Sultan Süleyman'ın türbesini dahi kapatmak zorunda kaldıklarını, ancak hırsız alarm ve kamera sistemlerini yenilediklerini dile getirerek, Kanuni Sultan Süleyman'ın türbesinin açılması için ziyaretçilerin olumsuz tepkisiyle karşılaştıklarını vurguladı.
Cengiz, 'Şüpheci hareket etmesek, birçok şeyde sınırları zorlamasak 1. Ahmed türbesi hariç tüm türbeleri kapatmak zorunda kalırız. Çok vahim durumdayız. Müzeler iç hizmetler yönetmeliğinde bir müdürün alması ve yerine getirmesi gereken önlemler vardır. Ama biz tüm riskleri göze alarak, vatandaşların ecdadını layıkıyla ziyaret etme talebini yerine getirmeye çalışıyoruz. Bu konu hakkında her türlü resmi yazışmayı yaptım, ama bugüne kadar olumlu bir cevap alamadım. Gönül ister ki tarihi öneme ve kimliğe sahip olan türbeleri ziyarete açık hale getirelim' diye konuştu.
İstanbul Türbeler Müze Müdürü Cengiz, müdürlüğün en büyük sıkıntısının bir müzesinin bulunmaması olduğunu, müdürlüğe ait birçok eserin depolarında beklediğini, bazılarının Topkapı Sarayı veya Türk İslam Eserleri müzelerinin depolarında bulunduğunu ya da sergilendiğini bildirdi.
Depolarında da Hacer-ül Esved taşından, Hazreti Muhammed'in sakallarına, Kabe örtülerinden, kıymetli sanduka puşidelerine, padişahlara ait hatlardan, el yazması Kur'an-ı Kerime, şamdanlardan, rahlelere kadar Türk-İslam ölüm kült ürünü de içine alan birçok eserin bulunduğunu kaydeden Cengiz, şöyle konuştu:
'Amacımız bu eserleri halkla buluşturmak. Müdürlüğe bir mü ze kazandırmak istiyoruz. Bunun için de 1. Ahmed türbesinin yanındaki Sultan Ahmet külliyesinin bir parçası olan 26 odalı Sultan Ahmet medresesini almak istiyoruz. Bina Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğüne tahsisli, ama atıl durumda. Uzun dönem arşiv deposu olarak kullanılmış. Binanın bize verilmesi halinde idari, müze ve restorasyon çalışma atölyesi olarak kullanmayı planlıyoruz. Bunun için de gerekli mercilere başvurularımızı yaptık.'