Röportaj: Hüseyin Altınalan / Milli Gazete
Özellikle 20. yüzyılda hammadde ve kaynak merkezi olarak algılanan Asya kıtası, son yıllarda yaşanan hızlı ekonomik ve sosyolojik değişim dolayısıyla dünyada yeni dengelerin kurulabileceği bir stratejik alan haline geldi. Artık tüm dünya 21. yüzyılda gözünü bu yönüyle Asya kıtasına çevirdi.
Asya kıtası sadece ekonomik gelişimiyle değil aynı zamanda siyasi alanda da ağırlığını hissettiriyor. Sahip olduğu nüfusuyla, doğal kaynaklarıyla ve teknolojik gelişmesiyle stratejik öneme sahip Asya, bir kez daha dünya sahnesinde etkin bir güç olma hazırlıkları yapıyor. Gelişmelere soğuk savaş döneminde ABD ve Avrupa'nın etkisinde kalan dünyanın, yeni şekillenen çok kutuplu düzende Asya kıtası ile artık daha çok muhatap olacağını gösteriyor.
Bu gelişmeleri, TASAM tarafından düzenlenen Uluslar arası Türk-Asya Kongresi'ne katılan CICA (Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı), İcra Direktörü Dulat K. Bakishev ile ayaküstü konuştuk.
Asya'da güvenlik problemleriyle ilgili konsensüs esnasında diyalog, danışma, karar alma ve önlemlerin gerçekleştirilmesi için devletlerarası bir forum olarak tanımlanan CICA'nın İcra Direktörü Dulat K. Bakishev, söyleşimizde kısa ve çarpıcı ifadeler kullandı:
Kanlı çatışmaların yaşandığı büyük kaynaklara sahip olan Asya kıtasının geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Asya'daki sorunların geleceği de bize bağlıdır. Biz bu problemlerin çözümünü başkalarında ararsak ve de başkalarını suçlarsak sorunumuzu çözemeyiz. Kendi meselemizi kendimiz çözmemiz lazım.
Kuzey Kore'nin nükleer füze denemelerine tepki gösteren ülkelere baktığımızda hepsinin bizzat nükleer silaha sahip olan ülkeler olduğunu görüyoruz. Bu çelişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu bir çifte standarttır, elbette. Nükleer silah meselesi, herkesi ilgilendiren bir konudur. Uluslar arası anlaşmalara uyulmalıdır.
Obama ile görüştükten sonra Pakistan'ın Svat denen bölgede iç savaşa sürüklendiğini görüyoruz. Pakistan'da yaşanan olayları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Pek çok mesele güvensizliğe bağlıdır. İnsanların birbirlerine güvenmesi gerekir. Bizim forumumuz da bu güveni artırmaya dayalı bir organizasyon. Pakistan ve bahsettiğiniz diğer ülkeler bizim üyemiz. Dolayısıyla biz güç kullanmadan güvene dayalı bir çare bulmayı tercih ediyoruz. Bunun için de biraz zaman gerekir.
Tüm dünyanın Asya'ya eğilmesi, bölgede enerji kaynaklarının bulunmasına mı bağlı acaba?
Ben böyle düşünmüyorum. Buna tek kelimeyle cevap vermek zor. Bunu etkileyen pek çok siyasi, ekonomik ve sosyal faktörler var. Evet, Asya'nın devasa yeraltı zenginliklerine sahip. Bu durum, dünyanın burayla ilgilenmesinin bir nedenidir fakat tek nedeni değildir.
Dünyanın geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Her şeyden önce tüm dünya toplumunun arzusuna, umuduna ve o ülkeyi yönetenlerin alacağı kararlara bağlıdır bu. İnsanlar arasındaki ilişkiler güven temeline dayanırsa sorun kalmayacaktır. Ben de bunu umut ediyorum.
Obama ile birlikte ABD politikalarında bir şey değişecek mi sizce?
Yavaş yavaş değişiyor.