Kemal Özer/Time Türk
Deccal' dan Türkiye Başbakanı?na mektup
Bugünlerde Türkiye'de en çok konuşulan konuların başında GDO'lu ürünler geliyor. Türkiye GDO'lu ürünlere hukuki zemin hazırlayacak ?Ulusal Bio Güvenlik Yasa Tasarısı?nın yasalaştırmak üzere. Siyasi irade söz konusu yasa tasarısını tıpkı ?kırmızı kitap? gibi saklayarak erişimi engelliyor. Muhtemel nedeni tasarının ayrıntılı bir şekilde tartışılması, yükselecek çığlıktan ve olumsuzlukların bir bir ortaya serilmesi nedeniyle TBMM'nin etki altında da kalması ve IMF'nin dayattığı tasarının yasalaşmasının engellenmesi korkusu.
Söz konusu yasa tasarısının hazırlıklarına 2004'lerde başlansa da siyasetçilerin ve bürokratların kulaklarına kar suyu kaçırma süreci 1996'lara kadar uzanıyor. Tasarının hazırlık süreci ile ilgili toplantılara GDO'lu ürünleri istemeyen tüketici temsilcileri davet bile edilmezken, genetiği değiştirilmiş ve insanlığın ortak malı tohumları patenti altında geçirmede bir dünya devi olan ABD'li Monsanto'nun yetkilileri, toplantılara resmi davetli olarak katılmışlar. Hatta Tarım Bakanlığı'nın test çalışmalarında Monsanto, Pioneer ve Deltapine isimli yabancı tohum firmaları da yer almış.
Özetle 'GDO yasası' demekten hiçbir beis olmayan ?Ulusal Bio Güvenlik Yasa Tasarısı?, çok yakında TBMM'ye gelecek. Ülkesi ve insanlık bir tarafa, nefsini ve çoluk çocuğunu seven bir milletvekilinin bu tasarıya oy vermesi düşünülemez.
Bu tasarı muhalefet partileri içinde çok önemli bir sınav. Özellikle muhalefetin Meclis kürsüsünden hakkı haykırıp haykıramayacaklarını göreceğiz. Halkçı olduğu iddiasındaki CHP'yi, milliyetçi olduğu iddiasındaki MHP'yi, büyük çoğunluğu tarım ve hayvancılıkla ilgili kitlelerden oy alan DTP'yi büyük bir sorumluluk bekliyor. Özellikle sadece Güneydoğu sorunları konusunda konuşan DTP için ülkeni diğer sorunları ile ilgili olup olmadığını şimdi gösterme vakti.
Toprağımızı yabancılara 'peşkeş' çekiliyor diyenlerin, 'ülkemi seviyorum' diyenlerin, 'Montasanto'mu halk mı sorusuna ne münasebet elbette halk' diyenlerin samimiyetleri, bu tasarının yasalaşma(ma) sürecinde test edilecek.
Bekleyip göreceğiz. Ancak bu tasarının yasalaşması durumunda ?elveda Türkiye tarımı, merhaba açlık ve hoş geldin Monsanto köleliği? (dünya çapında halen tohumculara kredi borcunu ödeyemediği için köleleştirilen 1 milyon çiftçi var) demekte hiçbir sakınca olmadığını buradan haykırarak bir kıyamet vakıası Deccal, bir ülkenin Başbakanı'na mektup yazar mı bilmiyoruz. Ancak farz edelim ki yazdı. O halde acaba hangi acı gerçekleri itiraf ederdi?
'O mektubu' okumak için tıklayın