Haber Merkezi / TIMETURK
Türkiye'nin düşünce birikimine katkı sağlamak amacı ile değerleri merkeze alarak ekonomik, toplumsal ve kültürel çalışmalar yapan Uluslararası Teknik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV), Doç. Dr. Bedri Gencer'in İslam'da Modernleşme eseri vesilesi ile İslam ve modernleşme ilişkilerini irdeleyen bir panel düzenledi. Oturum başkanlığını Prof. Dr. Recep Şentürk'ün yaptığı panelde konuşmacılar Doç. Dr. Bedri Gencer, Ali Bulaç ve Yusuf Kaplan'dı.
Panelin açılış konuşmasında, UTESAV Başkanı İsrafil KURALAY, toplumsal değişimi anlatan modernleşme kavramının kentleşme ve sanayileşmenin de tarihi olduğunu ve son üçyüz yıldır Avrupa'da başlayarak bütün dünyayı etkisi altına aldığını belirterek, modernleşmenin toplumları dönüştürdüğünü dile getirdi. Kuralay, Batı'nın ilerlemesi ile birlikte İslam dünyasına karşı girişilen taarruza karşı, İslam dünyası Tanzimat fermanı ile başlayan modernleşme ile karşılık vermiştir. İslam dünyasının batı'ya karşı gösterdiği tepkinin doğru anlaşılması ve İslam, modernleşme ilişkilerinin çok iyi incelenmesi gerekmektedir'şeklinde konuştu.
Kuralay daha sonra şunları söyledi: 'Türkiye'nin, İslam dünyasının kalbi olarak, tarihi, kültürel derinliği ve stratejik konumu ile büyük bir sorumluluk taşıması nedeniyle, bu sorumluluk çerçevesinde, medeniyet birikimimizi çağın idrakine sunacak bir düşünsel ve estetik yaklaşıma ihtiyaç duyulduğunu belirten İsrafil Kuralay, medeniyet birikimimizden en iyi şekilde yararlanarak yeni bir düşünce, tasavvur geliştirmeliyiz.
Panelde ilk konuşmayı yapan, Bedri Gencer, modernleşmenin İslam dünyasının karşılaştığı problemlerden bir problem değil problemlerin anası olduğunu belirterek Modernin kelime anlamı itibariyle yepyeni demek olduğunu, modernitenin temelinde Tanrı'yı taklit ederek benzersiz bir dünya yaratmak esprisinin yattığını söyledi.
Modernite, modernlik, modernleşme ve modernizm olarak dört temel kavram olduğunu ileri süren Ali Bulaç ise, moderniteyi bir felsefe olarak gördüğünü ve insan merkezli bir dünya görüşünden hareket ederek yeni bir dünya kurma amacında olduğunu, 'modernlik' kavramını ise, toplumsal ve tarihsel bir durum olarak gördüğünü söyledi. Modernliğin üç sac ayağı olduğunu söyleyen Ali Bulaç, bunları birey, sekülerlik ve ulus devlet olarak belirtti.
Türk modernleşmesinin iki makası olduğunu belirten Ali Bulaç, Fransa modelini esas alan modernleşme tipinin II.Mahmut, Mustafa Kemal Atatürk ve CHP'nin devam ettiği modernleşme olduğunu ileri sürdü. Buna göre modernleşme, akıl, bilim ve geleneksel değerlerin parçalanarak yeni değerlerin üretilmesi ve empoze edilmesidir. İkinci tip modernleşme ise Anglosakson bir çerçeveye oturan II. Abdülhamit, Turgut Özal, Milli Görüş ve AKP'nin referans aldığı modernleşme projesidir. Bu tip modernleşme, akıl, bilim ve geleneksel değerlerin korunarak muhtevaların modernleştirilmesidir. Türk modernleşmesinin birinci tipi domine edicidir, bu da mağlup psikolojisine dayanmaktadır. Zira, mağluplar galipleri semboller düzeyinde taklit ederler.
Ali Bulaç, konuşmasının sonunda modernleşmeye ne teslimiyetçi bir psikoloji, ne de reddiyetçi bir psikoloji ile yaklaşılmaması gerektiğini vurgulayarak, Bediüzzaman Said Nursî?nin ?Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlâl? sözünü hatırlattı.
Üçüncü konuşmacı Yusuf Kaplan, modernlik, uygarlık-sivilizasyon-medeniyet, din-medine-medeniyet meseleleri üzerinde durulması gerektiğini ifade ederek bizim bu dünyaya ne söyleyeceğimizi nasıl söyleyeceğimizi anlamaya ve anlamlandırmaya çalışacağını söyledi.
Bulaç'tan moderniteye karşı Said Nursi'li savunma
Gazetecİ-yazar Ali Bulaç modernleşmeye ne teslimiyetçi bir psikoloji ne de reddiyetçi bir psikoloji ile yaklaşılmaması gerektiği belirterek, Said Nursî?nin ?Eski hal muhal, ya yeni hal ya izmihlal? sözünü hatırlattı.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-05-29 11:47:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara