Helena Cobban*
Hem NATO üyesi hem İslam Konferansı Örgütü üyesi Türkiye son yıllarda Batı ve İslam dünyası arasında çok önemli bir köprü görevi yapmakta. Bunu en iyi şekilde ifade eden isim ise nisan ayında Türkiye?yi ziyaret eden ABD başkanı Barack Obama oldu.
2002?den beri AKP hükümetinin yönettiği laik Türkiye?nin Ortadoğu ve İslam dünyasındaki önemi giderek artıyor.
İsrail ve Suriye arasında arabuluculuk yapan Türkiye iki ülkeyi birbirine ve barış antlaşmasına oldukça yakınlaştırmıştı. Ancak taraflar arasındaki barış görüşmeleri İsrail?in Aralık 2008?de Gazze?yi işgal etmesiyle sona ermişti.
Hamas?ın Filistin seçimlerini kazanmasından bir ay önce Ankara, Hamas lider Halid Mişal?e ev sahipliği yapmış, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan uluslar arası toplumu defalarca demorkratik Filistin seçimlerinin sonuçlarına saygıya ve Hamas?ı tanımaya davet etmişti.
Türkiye Hamas?la ilgili bu tavrına rağmen İsrail?le ilişkilerini sağlam tutmayı da başarabilmişti. Gül ve Erdoğan ABD-İran ilişkilerinde müzakere önermiş ve İran?la ikili ilişkilerini bir adım ileriye götürmüştü. İstanbul Sabancı Üniversitesi Siyaset Merkezinde Perşembe günü konuşan eski diplomat Can Buharlı, Türkiye ve İran ilişkilerinin son on yılda giderek güçlendiğini belirtti.
Çoğunluğun Sünni olduğu Türkiye?de, iddia edilenin aksine Ortadoğu'yu eline alan bir Şii veya İran?ın nükleer silah kapasitesi tehdidi algılanmıyor.
Türkiye 2003?te Bush yönetiminin İran işgaline karşı çıkmış ve ABD ordusunun Türkiye koridorunu kullanmasına izin vermemişti.
Türkiye?nin dünya siyasetindeki ulaştığı yadsınamaz konumu pek çok kritik 1 Mayıs?ta Dışişleri bakanı olarak atanan Dr. Ahmet Davutoğlu?na atfediyor. Davutoğlu, Erdoğan?un özel danışmanı olarak Türkiye?nin İsrail-Suriye arabulucuğunu ve diğer bir çok uluslararası girişimi Erdoğan adına yürütmüştü.
Ermeni ve Irak?ın kuzeyindeki Kürt bölgesine komşuluk eden Türkiye?nin yaklaşımı ile son derece gergin olan gergin ilişkiler epeyce gelişti.
Nisan ayının sonunda Türkiye Ermenistan?la yol haritası antlaşmasında mutabakata vardı. İki ülkenin mutabakata vardığı konulardan biri de 1915?teki Ermeni meselesini araştıracak bir tarih komisyon kurmak.
Türkler, Kuzey Irak?ın PKK?lılara sığınak sağlamayacağından artık daha emin. İsrail Türkiye?nin sınır komşusu olmasa da Türkiye İsrail?le ilişkilerini sıkı tuttu. Filistin konusundaki anlaşmazlıkları ise Erdoğan?ın Davos çıkışıyla gündemin zirvesine oturdu. Erdoğan?ın Davos?taki çıkışına Peres özür dileyerek karşılık verdi.
Türkiye?nin dış politikası her ne kadar Ortadoğu?ya yoğunlaşmış olsa da dış politikadaki en önemli amacı Avrupa Birliği?ne girebilmek. Buharlı, Sabancı?da yaptığı konuşmasında ?kendimizi şüphesiz Batı?nın bir parçası olarak görüyoruz, komuşlarımız da bunun farkında ve bizi onlara çekici kılan da bu,? dedi.
Soğuk savaş döneminde defalarca askeri darbenin gerçekleştiği ülkeye AKP?nin 7 yıllık iktidarı ile istikrar gelirken, AKP dünyaya İslami bir partinin demokraik ilkelere bağlı kalarak siyasi hayata integre olabileceğinin ilginç bir örneğini veriyor.
Türkiye 1923?te bir Türk devleti olarak ilk cumhurbaşkanı Kemal Atatürk tarafından kurulduğunda laik ve milliyetçi prensipler üzerine kurulmuştu. O günden bu yana Türk kadınları devlet üniversitelerinde ve dairelerinde başörtüsü giymekten men edildiler.
Atatürk, ülkeyi tek partili sistemde yönetirken her türlü muhalefete resmi kısıtlama getirdi. O ve müteakibindeki Türk hükümetleri askeri güç de kullanarak ülkenin Kürt azınlık üyelerinden gelen kültürel veya siyasi ayrılık sinyallerini amansızca bastırdılar.
AKP 2002?de iktidara geldiğinden beri tartışmalı konular konusunda daha dikkatli yol aldı. Başörtülü kadınlara ekonomik ve sosyal hakların verilmesinden yana olmalarına rağmen konuyu çok fazla gündeme getirmediler.
İstanbul sokaklarındaki kadınların çeyreği gibi Gül ve Erdoğan?ın eşleri de başörtüsü kullanıyor. Ülkenin kırsal kesiminde bu oranın daha yüksek olduğu belirtiliyor fakat çoğunluğu Müslüman olan diğer ülkelerde de olduğu gibi başörtü taksın takmasın genç kadınlar kolayca kaynaşabiliyorlar.
AKP Kürt sorunu konusunda ise daha kararlı, yapıcı ver barışçıl bir yol izledi. Bu yılın başlarında devlet bir ilke imza atarak Kürtçe yayın yapan bir televizyon kanalı açtı.
AKP genel olarak ideolojik seviyede ?yaşa ve yaşat? ilkesini destekleyerek ve sağladığı kamu hizmeti ile güçlü bir siyasi taban kazandı.
AKP ideolojisini desteklemediğini söyleyen bir liberal laik IPS?e yaptığı açıklamada ?Türkiye?de bir liberalseniz AKP ihtiyaçlarınızı ve çıkarlarınızı destekleyecek en iyi parti,? dedi.
Ancak pek çok Türk laik aynı fikirde değil. Pazar günü ordu ve Atatürk?ün laikçilik anlayşını destekleyen 20,000 kişi Ankara?da AKP ve 2007?de başlatılan geniş çaplı Ergenkon davası karşısı gösteriler düzenlediler.
İstanbul sakinleri IPS?e Ergenekon davalası ile ilgili farklı görüşler açıkladı. Kimisi davanın AKP?nin abartması olduğunu savunurken kimisi cadı avı dedi. Ancak pek çoğu yargının güvenilirliği ve eninde sonunda doğru kararı vereceği konusunda hemfikir.
Son yıllara kadar yasaların açıkça çiğnendiği bir ülkede, hukuka olan bu güven dahi çok önemli bir başarı olarak kabul edilebilir.
*Helena Cobban: Amerikalı Ortadoğu analisti ve yazar.
Bu makale Afra Arslan tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.