Dolar

34,8725

Euro

36,7333

Altın

3.035,83

Bist

10.058,47

Kürt sorununa farklı bir bakış

Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve Başbakan Erdoğan arasındaki uyum ile akıllıca kullanılabilirse bu yılın sonuna kadar önemli adımlar atılmış olur.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-05-27 09:52:00

Kürt sorununa farklı bir bakış


Hekimoğlu Süleyman Özcan*

35 yıldır süren fiili şiddet ortamında bugüne kadar 30 bin insan ölürken, binlerce aile dağıldı. Bu anlamsız çatışmadan en çok siviller zarar gördüğü açık. Köylerini terk edenler, terk ettirilenler, evini-ocağını bırakıp başka şehirlere göç edenler, göç ettikleri şehirde zor koşullarda yaşamaktatırlar. Bunların hepsi Kürt sorununun ağır bilançoları olarak önümüzde durmaktadır.

Bugüne kadar gücünü gerçekten toplumdan almayanlar sorunun çözümü konusunda somut adım atmadılar. Süleyman Demirel, ?Kürt realitesini tanyoruz? dedi ama devamında somut hiç bir adım atılmadı.

Ancak AK Parti dönemi ile birlite Kürt sorunun çözülmesinde zaman zaman ciddi fırsatlar yakalanmaya başlandı. Son dönemde yeniden yakalanan fırsat bunlardan birisi. Bu yılın başında hayata geçen TRT 6, bize toplumun da çözüm bir an önce gerçekleşmesi konusunda duyarlı olduğunu gösteriyor. Yani bu noktada atılacak adımlara toplumunda destek vereceği bir noktadayız.

Geçtiğimiz ay Genelkurmay Başkanı Sayın İlker Başbuğ'un yıllık değerlendirme konuşmasında; 'Kürt açılımı' denilebilecek sözler sarf etti. Bunların en olumlusu ise altını özelikle çizdiği; 'Türkiye halkı' vurgusu idi. Bir diğeri ise terör ile mücadele de şehit düşen 'Kürt ve Zaza' kökenli kahramanlara yaptığı vurgu idi.

KÜRT AÇILIMININ ŞEFİ CUMHURBAŞKANI GÜL

Kürt açılımı konusundaki çalışmaların Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün başkanlığında yürütüldüğü belirtiliyor. Bu olumlu havayı daha da anlamlaştıran ise Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün; 'İster terör, ister Güneydoğu, ister Kürt meselesi deyin, bu Türkiye'nin birinci meselesidir. Mutlaka halledilmeli' demesi ve akabinde de; '2009 yılında güzel şeyler olacak' sözleridir. Bu sözlerin yankıları hem Ankara da hem de Türkiye çapında yankı buldu. Açılım altı ana başlıkta toplanabilir;


Temel şart silah bırakma,

TCK 221'e işlerlik kazandırma,

Öcalan'a tecriti bitirilme,

Yurtdışındaki Kürtler'e vatandaşlık verme,

Bölge vatandaşına şef,kat

Kürtçe kullanabilme,

Yılarca hiç hak etmedikleri halde iki ateşin arasında kalmış olan Kürtlerde bu süreci destekleyeceklerdir. Bu vatanın mihenk taşı olan halklar kültürlerinden ve dillerinden dolayı yılarca dışlanmış olabilirler. Yalnız geçmişte yapılan hataları şimdikilere fatura etmek insani değildir. Şunu da unutmayalım ki; 'Çözümsüzlük hiçbir zaman çözüm değildir.'

DEVLETİN ATACAĞI SOMUT ADIMLAR

Devlet bu açılımda samimi ise şu adımları atmalıdır;


Haksız yere toprağından-evinden göçe zorlanmış ve sefilliğe itilmiş suçsuz ve masum halka haklarını iade etmelidir.

Terörle hiçbir bağlantısı olmadığı halde iftira sonucu sicil yemiş insanlara haklarını iade etmelidir.

Silah zoruyla yardımda bulunmuş ve daha sonra 'teröre destekten hapis yatmışlara' tazminat ödenmelidir.

Bölge halkına suçsuz yere faili meçhulleri uygulayanları bulup cezalandırmalıdır. Devlet adına yapılan bu katliamları temize çıkarmalıdır.

KURUMLAR ARASI UYUMUN ÖNEMİ

Devlet kurumlarının üzerinde çalıştığı 'Kürt açılım' ile sorunun kökünden çözülmesi planlıyor. Kürt açılımı konusunda Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere hükümet, Genelkurmay ve MİT ile devlet kurumları arasında uyum olduğu belirtiliyor.

Genelkurmay Başkanı Sayın İlker Başbuğ'un en çok önemsediğim cümlesi olan; 'Toplumun bu mesleği icra edenlerin bilgisine ve uygulamalarına güven ve itimat duyması hayatidir. Aslında bir kurumun güvenilirliği, güvene layık oluşu; kurumun sorumluluğu ile etkinliğine ilişkin değerlendirmelere dayanır. Silahlı kuvvetlerin halkın vergisiyle oluşturulduğu da unutulmamalıdır' demesidir. Başbuğ, en cesur ve açık yüreklikle konuşan Genelkurmay Başkanlarından birisidir. Özelikle terör konusunu açarken ve yol gösterici telkinlerde bulunurken gerekeni yapılmasının siyasilere kaldığına vurgu yapması ise siyasi iktidar ile uyumlu çalışacağının ve kuvvetler ayrılığı uyumlu olması gerektiğini vurgulamıştır.

HALK İLE TERÖRİST AYRILMALI

Devamlı vurgu yaptığımız bölge halkı ve terörü birbirinden ayırma gerekliliğine Başbuğ'un bizzat vurgu yapması sevindiricidir. Başbuğ; 'Üzerinde önemle durulması gereken bir diğer konu da terörist ile masum bölge halkının karıştırılmamasıdır. Terör olaylarının yaşandığı bölgelerde, toplumun bütününü potansiyel terörist olarak görmek ve düşünmek, terörle mücadelede yapılabilecek en büyük hatadır' dedi. Bir diğer cümlesinde; 'Terörist de neticede insandır. Bölücü terör örgütüne katılanların, örgüte neden katıldıklarının tespiti ve bu katılımları engellemek için gerekli tedbirlerin devlet tarafından alınması terörle mücadelede önemli hususlardandır' demesi önemlidir. Bu demektir ki; sorunlardan kaçmak yerine sorunları cesurca çözmek gerekmektedir. Korku dünyası yaratmak yerine var olan korkuları el elle aşmak gerekmektedir.

ŞİMDİ SAĞDUYULU OLMA ZAMANI

Ordusuyla-sivili ile- yargısıyla- siyasetçisi ile el elle verip tüm olumsuzlukların üstesinden gelmiş ve müreffeh ülkelerin seviyesine ulaşmış bir Türkiye'ye kavuşmak pekte uzak olmadığı anlaşılmaktadır. Derin komploların bittiği, halkın potansiyel terörist ilan edilmesinin son bulduğu yarınları hayal edelim.

Bunun içinde sağduyulu olalım. Arkasında gittiklerimizi detaylıca inceleyelim. Kör körüne kimseye kapılmayalım. Olur ki; sadece söylenenler dudağa bal çalmaktır. Söylemlerin eyleme dökülmesinin takipçisi olalım.

* Araştırmacı-Yazar


SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara