TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, Komisyon Başkanvekili, AK Parti Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici, CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, AK Parti Bingöl Milletvekili Kazım Ataoğlu ve DSP İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş'tan oluşan alt komisyon, 44 kişinin yaşamını yitirdiği, 4 Mayıs'ta Mardin'in Mazıdağı İlçesi Bilge Köyünde yaşanan saldırı olayına ilişkin raporunu hazırladı.
Raporda, bu katliamın, tüm milleti derin bir acıya boğduğu ifade edilerek, '21. yüzyıl Türkiyesine yakışmayan bu olay üzerinde düşünülmesi ve ders çıkarılması gerektiği kuşkusuzdur' denildi.
Raporda şöyle denildi:
'Sebep ne olursa olsun, şiddetin bu derecede ilerlemesi ülkemiz adına endişe vericidir. Hiçbir sebep, 44 insanın aynı anda kadın ve çocuk ayrımı yapılmaksızın öldürülmesine gerekçe teşkil edemez. Şiddet, son zamanlarda önü alınamaz bir şekilde toplumun bütün kesimlerine yayıldı. Şiddeti besleyen unsurlar çok iyi belirlenmeli ve bunların topluma nüfuz etmesi engellenmelidir.
Burada ihmal edilmemesi gereken unsur insan unsurudur. Olay itibariyle bölge insanı baz alınarak, tüm insanımızın eğitimi büyük önem arz etmektedir. Yapılan tahkikat neticesinde olayın gerçek sebebi bulunup failler cezalandırılsalar bile yeni olayların önüne geçilebilmesi, ancak köklü önlemlerin alınmasıyla mümkün olabilecektir.
'Jandarmayla irtibat gecikti'
Olayın meydana geliş saati ile köye çok yakın olan jandarma karakolundan olay yeri ile irtibatın çok geç kurulması ve intikalin gecikmesi, köye yapılan saldırının niteliğinin uzun süre teyit edilememesi, teyit edildikten sonra da 'terörist saldırısıdır' şeklinde değerlendirilerek intikalin gecikmesi, bu bilgiyi veren kişinin tespit edilememesi, İl Jandarma Alay Komutanlığı'nda bulunan 156 telefon ihbarlarının kayıt edildiği cihazın olaydan bir hafta önce bozulması gibi konular ve bu konudaki sorulara verilen cevaplar komisyonumuzu tam olarak ikna etmemiştir.
İl Jandarma Komutanına ve mülki makamlara böylesine önemli bir olayın İlçe Jandarma Komutanınca çok geç haber verilmesi ve bunun sebebi sorulduğunda, İl Jandarma Komutanınca verilen 'hazırlık yaptığından dolayı vakit kaybetmemek için aramamıştır' şeklindeki cevap da etkili bir idari soruşturmanın yapılmasını gerekli kılmaktadır. Terörün yoğun olduğu bir bölgede koordinasyon ve istihbaratın mükemmel olması gerekir.'
'Koruculuk sistemi incelenmeli'
Koruculuk sistemine de değinilen raporda, İçişleri Bakanlığı'nın Mart 2009 verilerine göre; 1985'ten bugüne kadar 123 bin 476 kişinin geçici köy korucusu olarak görev yaptığı, bunlardan 38 bin 945'i hakkında adli veya idari işlem yapıldığı için görevine son verildiği bildirildi.
Halen 47 bin 689 geçici köy korucusunun görev yaptığı, gönüllü köy korucusu sayısının da 23 bin 769 olduğu belirtildi.
'Devlet yanlısı' veya 'ajan' nitelemeleri
Raporda, korucu olanların 'devlet yanlısı' veya 'ajan' gibi nitelemelere maruz kalması, korucu olmayanların ise 'devlet düşmanı' olarak algılanmasının, bölgede yeni bir sosyal ayrışımın oluşmasına neden olduğu dile getirilerek, köy korucularının temin edilmesi ve görevde bulundukları dönemde hizmet içi eğitime tabi tutulmaları, disiplinlerinin sağlanması konularında eksikliklerin olduğu bildirildi.
Raporda, bu olaya bakarak tüm korucuların suçlanmasının da yanlış olacağı ifade edildi.
'Her kesimde suça karışmış kişiler olabilir. Bunların varlığı, bulundukları camianın tümden ortadan kaldırılmasını değil, bu kişilerin elenmesini gerektirmeli ve ortaya atılan görüşler de bu çerçevede olmalıdır' denilen raporda, köy korucularının hukuk, psikoloji eğitimine tabi tutulmaları; silah nerede, hangi hallerde kullanılır konularında bilinçlendirilmeleri gerektiği vurgulandı.
Raporda, olayın hemen ardından hem şüphelilerin yakınlarına hem de mağdurlara götürülen hizmetlerin takdirle karşılanması gerektiği belirtildi.
'Hoşgörü ile karşılama alışkanlığı'
Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için neler yapılması gerektiği irdelenen raporda, şöyle denildi:
'Bu olayların 'töre cinayeti', 'namus cinayeti' gibi kalıplar içine sokulması, kafalarımızda bir yerde hoşgörü ile karşılama alışkanlığı ve kısa sürede unutma eğilimini ortaya çıkarmaktadır. Olay, toplumsal bir yara, yaşama hakkına ve insani değerlere karşı aşağılık bir saldırıdır. Olayın haber alınmasından intikal ve sonrasına kadar yapılan bütün işlemler tespit edilerek; adli soruşturmanın yanında gerek görülürse idari bir soruşturma da yapılarak olayın tüm detaylarıyla açığa çıkarılması, ihmali tespit edilen görevliler için yasal prosedürün uygulanması, bir ihmalin tespit edilmemesi durumunda ise ilgililerin aklanması, her iki sonucun da ayrıntılarıyla kamuoyu ile paylaşılması, spekülasyonların yapılmasına engel olacaktır.
1994 yılında meydana gelen ve 6 kişinin ölümü ile neticelenen saldırıyla ilgili soruşturma ve bölgede daha önce meydana gelen petrol hırsızlığı gibi bazı olaylar henüz aydınlatılamamıştır. Kendisinden sonraki bazı eylemleri tetikleyecek nitelikteki bu tür vakaların etkin bir soruşturma ile araştırılıp aydınlatılması, faillerinin tespiti, daha sonra meydana gelecek benzer olayları önleyici nitelikte olacaktır. Aynı şekilde mevcut katliamın da tüm yönleriyle araştırılıp olayın failleri ve amaçlarıyla birlikte tespit edilmesi, hem hukuka olan inancı artırarak kişilerin yasal olmayan yollara başvurmasına mani olacak, hem de toplum vicdanı bir nebze olsun rahatlayacaktır.'
'Koruculuk sistemi, terörün sebebi değil sonucu'
'Koruculuk sistemi, terörün sebebi değil sonucudur' denilen raporda, geçici köy koruculuğunun yapısı, işleyişi ve hiyerarşisi bakımından yeniden yapılandırılması gerektiği kaydedildi.
Şüpheli şahısların ailelerinin bölge dışında güvenli bir yere yerleştirilmeleri ve yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli önlemlerin alınması gerektiği de vurgulandı.
Alt komisyon üyesi CHP'li Ersin, raporun, 'jandarmanın görev ihmali olduğunu ima eden' bölümüne katılmayarak, şerh koydu.
Meclis komisyonunun Mardin raporu hazır
'Mardin'deki katliama' ilişkin raporda, 'İhmali tespit edilen görevliler için yasal prosedür uygulanmalı' tespitinde bulunuldu.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-05-22 18:44:00
Haber Ara