Röportaj: Ali Pektaş
Su kabağından yapılan çok telli Afrika çalgısı 'kora'yı bütün dünyaya tanıtan Diabete, insanların kolay tüketilen müziklerden kolay vazgeçtiklerini söylüyor. Sanatçıya göre bir geleneğe sahip olan müzikler, insanların maneviyatını besliyor.
Batı Afrika'ya özgü 'kora' çalgısını Mory Kante'den sonra tüm dünyaya sevdiren Toumani Diabete, İstanbul'a geliyor. Sanatçı geleneksel müziklerini ve son çalışmasını, 22 Mayıs'ta ilk kez Türk izleyicisiyle Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda buluşturacak. Ali Farka ile düet çalışması 'In the Heart of the Moon' ile En İyi Geleneksel Müzik Albümü kategorisinde Grammy ödülü alan sanatçı, müziğini Symmetric Orkestra ile New York'un dünyaca ünlü Carnegie Hall gibi gösteri merkezlerinde seslendirdi. Glastonbury, Nice Caz Festivali ve Montreal Caz Festivali gibi ünlü festivallerde on binlerce müziksevere Afrika'nın sesini taşıdı. Son çalışması 'The Mande Variations' ile yine Grammy adayları arasına girmeyi başaran Toumani Diabete ile İstanbul konseri öncesi, kendi kültürünü, müzik köklerini, geleneksel müziğin durumunu konuştuk. Diabete, Björk'le çalışmasından Ali Farka ile gerçekleştirdiği Grammy ödüllü albüme kadar birçok şey anlattı.
Müziğinizde size en çok ilham veren duygular neler? Hangi duygular yoğunlukla müziğinize etki ediyor?
Müziğimi yaparken düşündüğüm, köklerim. Ailemde kora geleneğini devam ettiren 71. kuşağım ve bunu bilmek bile bana çok farklı duygular yaşatıyor. Mandinga kültürünün müziklerini yeni nesillere hatırlatmak, benim için asil bir görev. Mandinga İmparatorluğu'nun (Mali, Senegal, Fildişi Sahili, Burkina Faso ve Nijerya) farklı yerlerinden gelen müzisyenlerle Symmetric Orkestra'yı kurduğumda da tek amacım bu eski müzikleri yaşatmaktı.
Son zamanlarda dünyada geleneksel müziğe karşı büyük bir ilgi var. Bu büyük ilginin sebebi günümüz müziğinde yaşanan üretememe sorunu mu?
İnsanlar çok kolay tüketilen müziklerden çok kolay vazgeçiyorlar ve hayal kırıklığına uğruyorlar. Arkasında tarih olan, kökleri olan müziklerin zenginliği ise insanların maneviyatını besliyor. Alışılan Batı enstrümanlarından başka enstrüman yokmuş gibi ve Batı müziğinden başka müzik yokmuş gibi davranmak müzik tarihine ve farklı kültürlere haksızlık oluyor. İnsanlar birçok kültürü keşfettikçe dünya müziğini daha çok merak ediyor. Bu yüzden, 22 Mayıs'taki İstanbul konseri dinleyici için çok keyifli ve renkli olacak.
Sürekli değişimlere açık ve üretken bir grafik gösteriyorsunuz. Bunun temelinde ne yatıyor?
Değişimlere açık olmama rağmen esas amacım gelenekseli daha çok kişiye ulaştırabilmek. Son albümüm 'Mande Variations' tamamı akustik bir kora albümü ve 20 yıl önce yaptığım ilk geleneksel albümde olduğu gibi köklerimden uzaklaşmıyor.
Popüler müzik karşısında geleneksel müziğin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Geleneksel müzikler alternatif işlerle çok ilgi görebiliyor. İşin arkasında iyi müzisyenler olduğu sürece daha çok kişiye ulaşmanız mümkün. Björk gibi alternatif işler yaptığı halde indie müziklerine rağmen hem pop listelerine hem dans listelerine girmiş çok başarılı sanatçılar var. Björk'le çalışmak benim için çok büyük keyifti.
Konserlerinizde sürekli sürprizler yapıyorsunuz. Doğaçlama müzik tutkusu farklı açılımlar sağlıyor mu?
Özellikle sahnede, kora müziği başka müziklerle rahatça diyalog kurmaya izin veriyor ve doğaçlamalar caz duygusunu artırıyor. Hatta caz sevenlerin sahnedeki performanslarımızdan zevk aldığını biliyorum. Davul, bas gitar, elektro gitar, perküsyon sahnede ayrı ayrı şov yapıyor olacak. Her enstrümanın zenginliklerinden yararlanabilmek müthiş bir duygu. Tabii ki kora sahnenin yıldızı...
Türk müziğini araştırma imkânınız oldu mu?
Özellikle yurtdışındaki festivallerde dinleyebildiğim birçok müzisyen var. Aynur'un sesi çok etkileyici. Çok içten ve derinden gelen bir sesi, olağanüstü bir vokal yeteneği var. Aşina olduğum bir diğer isim Ömer Faruk Tekbilek. Müziğinize karşı ilgiliyim. Türkiye konserim müziğinizi yakından tanımak için bir vesile olacak.
Yakın zamanda gerçekleştirmeyi düşündüğünüz projeleriniz var mı?
20 yıldan sonra ilk kez akustik bir kora albümü çalışması yapmış oluyorum. Bu projem için çok heyecanlıyım. Çok yoğun bir konser programımız var. Mande Variations'ı tüm dünyada ve dünyanın güzel şehirlerinde sunabilmek istiyorum. İstanbul konserim bunlardan biri olacak.
Ali Farka ile yapmış olduğunuz 'In the Heart of the Moon' adlı çalışma Grammy ödülü almıştı. Son albümünüzle yine Grammy adayısınız. Bunlar sizin çalışmalarınızı nasıl etkiliyor? Bir sorumluluktan söz edebilir miyiz?
Sorumluluk yüklemekten çok, cesaret veriyor. Mali'nin kuzeyinden gelen müzikleri en iyi şekilde temsil eden Ali Farka ile yan yana gelebilmiş olmak bile bir ödül. Bu düet çalışmasına Grammy verilmiş olmasıyla ayrıca gurur duyuyorum. Bunlar daha çok insana ulaşabileceğime olan inancımı artırıyor.
Kaynak: ZAMAN