Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Merkez'in IMF'siz B Planı hazır

Hükümetin IMF ile ilişkileri yılan hikayesine dönerken, Merkez Bankası pazartesi günü ise IMF ile bir anlaşma olmaması durumunda B planını hazırladı. İşte Merkez'in planı...

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-05-20 11:31:00

Merkez'in IMF'siz B Planı hazır
30 Nisan'da yaptığı açıklamada, 'Hükümetin piyasa oyuncularına bir perspektif vermesi lazım, 3 yıllık stand-by uygun olur' diyen Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, pazartesi günü ise IMF ile bir anlaşma olmaması durumunda B planlarının hazır olduğunu söyledi.
 
Eylül 2008'de Lehman Brothers'in batışıyla patlak veren küresel krizde henüz dip seviyelerin görünmediğini bildiren Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, hükümetle Uluslararası Para Fonu (IMF) arasında aylardır devam eden görüşmelerin olumsuz sonuçlanması durumunda ellerinde bir B planı bulunduğunu söyledi. Türkiye Finans Yöneticileri Vakfı Finans Kulüp tarafından pazartesi günü düzenlenen 'Küresel Mali Kriz ve Merkez Bankası' konulu toplantıda konuşan Yılmaz, Referans'ın 'IMF ile görüşmeler anlaşmazlıkla sonuçlanır ve piyasalardan ani para çıkışı yaşanırsa, ani bir faiz artırma ihtimali söz konusu olabilir mi' sorusuna şu cevabı verdi: 'Bu konuda 30 Nisan tarihli toplantımızda söylediğimiz görüşleri koruyoruz. Kamu borcunun milli gelire oranı önemli. Kamu borcunun milli gelire oranı azalıyorsa ve siz bunu kontrol altında tutabiliyorsanız bu durum ekonomiye olan güveni artırıyor. Merkez Bankası'nın, politika yapıcısının mutlaka bir B planının olması gerekir diye düşünüyorum.' Yılmaz 30 Nisan'da yaptığı açıklamalarda IMF ile anlaşmanın siyasi bir karar olduğunu, ancak kamu kesiminin artan finansman gereksiniminin, para politikası kararlarının olumlu etkilerini zayıflatma potansiyeli taşıdığını belirterek, hükümetin mümkün olduğu kadar piyasa oyuncularına bir perspektif vermesi gerektiğini söylemişti. Yılmaz, 3 yıllık bir stand by anlaşmasının daha uygun olacağını, IMF'den gelecek paranın da Hazine'ye gitmesinin doğru olacağını vurgulamıştı.
 
Krizde dip görülmedi
 
ABD'de bankalara uygulanan stres testleri sonuçlarının beklenenden olumlu gelmesi, şirket bilançoları ve son dönem verilerinin krizin dip seviyelerinin görülmüş olabileceğine yönelik algıları artırdığını belirten Yılmaz, küresel krizin kısa sürede sona erebileceğine yönelik söylemlere ihtiyatla yaklaşılması gerektiğini söyledi. Yılmaz, 'Son dönemde uluslararası piyasalarda gözlenen iyimserlik, açıklanan verilerin bir toparlanma sinyali vermesinden ziyade, bu verilerin beklendiği ölçüde olumsuz çıkmamasından kayaklanmaktadır' dedi. Finansal kuruluşların toplam zararının 2 trilyon dolara ulaştığına ve artmaya devam ettiğine dikkat çeken Yılmaz, 'Toparlanma kademeli ve yavaş olacak. Uluslararası kredi piyasalarındaki sorunlar devam ediyor ve küresel ekonomide henüz belirgin bir toparlanma gözlenmiyor' diye konuştu. Yılmaz, '150 kilometre hızla yokuş aşağı giden bir otomobilin hızı 140'a düştüğü zaman aşağı doğru gitmiyor anlamına gelmez. Sadece aşağı doğru gidişte bir azalma var' dedi.
 
Türkiye erken toparlanacak
 
Bazı göstergelerin yılın ikinci çeyreğinden itibaren toparlanma sinyali verdiğini belirten yılmaz, 'Son dönemdeki politika faizlerindeki indirimler ve alınan tedbirler sonrasında içinde bulunduğumuz yılın ikinci çeyreğinde yurt içi talebin göreli olarak istikrar kazanabileceğini ve son çeyrekte büyümenin pozitif rakamlara geçeceğini öngörmekteyiz. Türkiye ekonomisindeki toparlanmanın daha erken başlayabileceğini öngörüyoruz. Bu toparlanma da iç talepteki canlanma ile başlayacaktır' açıklamasında bulundu.
 
Özel sektörün yatırım harcamalarındaki daralmanın ve işsizlik oranındaki olumsuz seyrin 2009 yılı boyunca devam edeceğini ifade eden Yılmaz, politika faizlerinde yapılan 750 baz puanlık indirimin aşırı dalgalanmaların şiddetini hafiflettiğini belirtti.
 
Finansal sistemin sağlam ve istikrarlı yapısı ve hane halkının borçluluk oranının düşük bir düzeyde olmasının bu öngörüyü destekleyen iki temel unsur olarak niteleyen Yılmaz, bu krizden çıkışın yavaş ve kademeli olacağını, kısa vadede toplam talepte belirgin bir ivmelenme yaşanmasını beklemediklerini söyledi.
 
Özel sektör dışlanamaz
 
Kamu finansmanının giderek özel sektöre gidecek olan kaynaklara talip olur hale gelmesini 'sürdürülemez ve sürdürülmemelidir' sözleriyle değerlendiren Yılmaz, 'Özel sektörün dışlanmasını öngören, kamunun daha fazla kaynak kullanması, daha fazla borçlanması sürdürülemez, sürdürülmemelidir' dedi. Türkiye'deki bankalarda mevduatın vadesinin en fazla üç ay olduğunu hatırlatan Yılmaz, 'Bu kısa vadecilik Türkiye'ye özgü bir şey de değil, Akdeniz kültürü. Bu ülkelerde de mevduatın en uzun vadesi 3 ay. 3 ay vadeli mevduatlara 15-20 yıllık kredileri finanse etmek pek kolay değil. Bankalar yurt dışından döviz borçlanıp, içeride ihraç ettikleri uzun vadeli tahvillerden elde edilen Türk liralarını dövizle swap edip uzun vadeli kredi verebiliyorlardı. Şimdi bu piyasa kurudu. Bu mekanizmanın tekrar çalışması lazım' açıklamasında bulundu.
 
Merkez bankalarının hedeflerini revize etmemeleri gerektiğini ifade eden Yılmaz, 'Merkez bankaları belirledikleri hedefi revize etmeyecek şekilde politika uygulamalıdırlar. Enflasyon hedefi toplumla yapılan mutabakattır. Merkez Bankası sık sık hedef revize ederse hiçbir güvenilirliği kalmaz. Hedef şu anda yüzde 7,5 ama elimizdeki verilere göre enflasyon bunun altında olacak' değerlendirmesinde bulundu.
 
Bütün ezberler bozuldu
 
Bugünkü krizin çok ezber bozduğunu ifade eden Yılmaz, 'Eskiden etkin politika için merkez bankalarının ketum olması, piyasayı şaşırtması ve zaman zaman şok dalgaları vermesi gerektiği düşünülürdü. Bizim öğrendiğimiz merkez bankacılığı bu. Son dönemdeki krizde bu ezber cidden bozuldu' dedi. Yılmaz, 'Para politikalarının etkin olabilmesi için merkez bankalarının şeffaf olması ve piyasayı önceden alacağı karar doğrultusunda yönlendirmesi gerektiği söylendi. Önümüzdeki dönemde görebildiğim şu ki bazı kurallar yeniden yazılacak' dedi.
 
 
Faiz indirimi erken başlasaydı kriz derinleşirdi
Durmuş Yılmaz, küresel kriz başladığı dönemde faiz indirimlerinde geç kalındığı yönündeki eleştirilere katılmadığını belirterek, 'Merkez Bankası politika faiz kararlarını elinde bulunan verilere bakarak yapıyor. Merkez Bankası iddia edildiği gibi o dönemdeki verilerden hareketle yaptığı politikaların tersini yapsaydı ve faiz oranları indirimine başlasaydı, biz bu günkü yaşadığımız krizi çok daha derin yaşayacaktık ve bize maliyeti çok daha yüksek olacaktı' açıklamasında bulundu. Faiz indirimlerinin ekonomik faaliyetleri etkilemesinin üç ay ile dokuz ay arasında zaman alacağını kaydeden Yılmaz, fiyatlara yansımasının ise 18 ay ile 24 ay arasında olacağını söyledi. Merkez Bankası ekim ayından bu yana gerçekleştirdiği yedi Para Politikası Kurulu toplantısında faizleri 7.5 puan indirdi.
 
 
Bankalar tavuk gibi yumurta üstünde oturuyor
Faiz indirimlerinin kredi faizlerine yansımamasını finansal sistemdeki eli sıkılığın devam etmesine bağlayan Durmuş Yılmaz, 'Bankaların kredi vermesini sağlayacak likiditeyi yerinde ve zamanında sağlamak görevimiz, biz de bunu yapıyoruz' dedi. Ancak kredi piyasasındaki sıkılığın devam ettiğini vurgulayan Yılmaz, 'Bu işler zorlamayla olmaz. Kredi faizlerini piyasa belirler. Biz üzerimize düşen görevi yapıp likidite sağlıyoruz. Bugün hala likidite sorunundan söz ediliyor. Bankalar tabiri caizse tavuk gibi yumurtanın üstünde. Yani likiditenin üstünde oturuyor' diye konuştu. Yılmaz, şirketlerin kredi taleplerinin yatırım amaçlı olmaktan ziyade, mevcut kredilerini yeniden yapılandırma amaçlı olduğunu hatırlattı.
 
Referans
 
 
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara