Dolar

34,8959

Euro

36,5882

Altın

3.011,31

Bist

10.058,63

Çiçek'ten Bakanlar Kurulu sonrası açıklama

Bakan Cemil Çiçek, bugünkü Bakanlar Kurulu Toplantısı'nda, ?Türkiye İnsan Hakları Kurumu? kurulmasına ilişkin kanun tasarısının kabul edildiğini söyledi.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-05-18 20:14:00

Çiçek'ten Bakanlar Kurulu sonrası açıklama

Bakanlar Kurulu Toplantısı'nda bazı kanun tasarılarının görüşüldüğünü anlatan Çiçek, bu tasarılardan bir tanesinin iş dünyası tarafından yakından takip edildiğini söyledi.

Kredi garanti fonu sistemiyle ilgili tasarının ekonomik krizle de ilgili olduğunu belirten Çiçek, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin finansman imkanlarına erişimlerini kolaylaştırmayı teminen Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek kredi garanti kurumlarına kaynak aktarılması amacıyla tasarının TBMM'ye sevk edildiğini ifade etti.

4749 sayılı Kamu Finasmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlemesi Hakkındaki Kanun'da ve kredi garantisi veren kredi garanti kurumlarıyla ilgili bazı düzenlemelerin gerçekleştirilmesini teminen 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun ilgili maddelerinde de değişiklik yaptıklarını belirten Çiçek, bu değişikliğin 1 milyar TL'ye kadar nakit, özel tertip devlet iç borçlanma senedi kaynak aktarılmasını ön gördüğünü ifade etti.
Çiçek, böylece dış piyasalarda iş yapan bunun için de teminat sıkıntısı çeken işletmeler ve iş dünyası bakımından önem arz eden kanun tasarısını bugün imzaya açtıklarını, tasarının en kısa sürede yasalaşmasını arzu ettiklerini belirtti.

Çiçek, Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kurulmasına Dair Kanun Tasarısı'nı da ele aldıklarını söyledi.

Geçen haftaki Bakanlar Kurulu toplantısında AB Genel Sekreterliği ile ilgili tasarıyı TBMM'ye sevk ettiklerini anımsatan Çiçek, şunları kaydetti:
?Bugün de Türkiye İnsan Hakları Kurumu'nun kurulmasına ilişkin kanun tasarısını Bakanlar Kurulu'nda kabul ettik. Başbakanlığa bağlı İnsan Hakları Başkanlığı var. Şu an 25 kişilik bir kadroyla çalışıyor. Ancak, insan hakları çağında bu 25 kişilik kadronun çoğu başka kurumlardan burada görevlendirme suretiyle çalışıyor. Halbuki, AB ilerleme raporlarında özerk bir kurumun kurulması arzu edilmektedir. Böyle bir kurumun Türkiye'de bulunmamış olması eksiklik olarak ifade edilmiştir. Dolayısıyla, böyle bir kurumu kurmak suretiyle insan haklarının korunmasını ve geliştirilmesini sağlamak, ulusal ve uluslararası düzeyde insan hakları alanındaki gelişmeleri izlemek, insan haklarıyla ilgili konularda ilgili kişileri, kurumları ve kamuoyunu bilgilendirmek, insan haklarıyla şikayet ve başvuruları incelemek, araştırmak ve sonuçlarını takip etmek, ihlaller varsa bunların önlemesiyle ilgili çalışmaları yapmak üzere böyle bir kuruluş kurulmaktadır.
Bu kuruluşun yönetim kurulunda tüzüklerinde ve programlarında insan haklarıyla ilgilenen kuruluşlar varsa onların da geniş çapta temsiline imkan veren özerk yapıda bir kuruluş kurulmuş olacaktır. Bu da hem Türkiye hem de AB süreci açısından önemlidir diye düşünüyoruz.?

ÇİÇEK: 'CUMHURBAŞKANLARININ DA DOKUNULMAZLIĞI VARDIR'

Bu arada Bakanlar Kurulu sonrası bir açıklama yapan Hükümet Sözcüsü Cemil çiçek Cumhurbaşkanlığı makamının ülke için çok önemli olduğunu, milletevekilli için uygulanan dokunulmazlık uygulamasının Cumhurbaşkanları için de söz konusu olduğunu söyledi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, 'Bugün Anayasada ifade edilmemiş olmasının, Cumhurbaşkanının dokunulmaz olmadığı sonucuna götürülemeyeceğini' belirterek, 'Yani milletvekili için bile dokunulmazlık varken Sayın Cumhurbaşkanlarından bunun esirgenmiş olmasını düşünmek mümkün değildir, doğru da değildir' dedi. Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamanın ardından gazetecilerin Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında verdiği kararla ilgili soruları üzerine, bu konuyu toplantıdan çıktıktan sonra öğrendiğini, gerekçelerini tam olarak bilmediğini ifade etti. Konunun geçmişte de kamuoyunda tartışıldığını belirten Çiçek, şunları kaydetti: 'Evvela şunu görmemiz lazım, Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı makamı devletin en yüce makamıdır. Anayasa'nın 104. maddesine göre sayın cumhurbaşkanları devletin birliğini temsil eder. İkincisi, Türkiye Cumhuriyeti'ni ve milletin birliğini temsil eder. Anayasanın uygulanmasını gözetir ve devletin kurumlarının uyum içerisinde çalışmasını gözetir. Bu dört tane görev bile Sayın Cumhurbaşkanının, bugünkü, dünkü veya gelecekteki, nasıl önemli bir konumda olduğunu ortaya koymaya yeter. Dolayısıyla bu 104. maddedeki görevler aslında 1961 Anayasası'ndaki görevlerle de benzeşir. O zaman dokunulmazlığı ifade edilmişti. Bugün anayasada ifade edilmemiş olması bizi dokunulmaz olmadığı sonucuna götürmez. Yani milletvekili için bile dokunulmazlık varken sayın cumhurbaşkanlarından bunun esirgenmiş olmasını düşünmek mümkün değildir, doğru da değildir. 1982 Anayasası yapılırken Fransız Anayasasından önemli ölçüde istifade edilmiştir. Orada da benzer bir durum söz konusudur. Dolayısıyla ben kişisel kanaat olarak sayın cumhurbaşkanlarının da dokunulmazlıklarının olduğu kanaatindeyim. Anayasamıza göre de vatana ihanet dışında cumhurbaşkanlarının yargılanması söz konusu değildir, görevde bulundukları süre içerisinde. Benim kanaatin bu ama bu kararın gerekçesi nedir, ne değildir, onu şahsen bilmiyorum.'

SON VİDEO HABER

Annenin uyuşturucu isyanı: 'Oğlumu kurtarın, artık kafayı yedim!'

Haber Ara