Yaşar YEŞİL
Öncelikle Abdulaziz Tantik?in özel hayatından bazı kesitler sunmak istiyorum. Daha sonra onun düşünce hayatından, yazın hayatından ve olaylara bakış açısından söz ederek konuyu açacağım. Umarım renkli bir kişiliğe ve derin bir düşünce dünyasına sahip olan Abdulaziz Tantik?i bu yazı vesileyle bir nebze olsun tanıtmış olurum.
Abdulaziz Tantik aslen Mardinlidir. Küçük yaşlarda Adana?ya taşınmış ve hayatının çoğunluğu burada geçmiştir. Bu nedenle bütün arkadaşları, dostları Adana?dadır. Son 6 yıldır İstanbul?da yaşıyor.
Sekiz çocuk babası olan Tantik?in iyi bir aile reisi olduğunu söylememiz yerinde bir tespit olacaktır. Muhammed Esed?in ?Kur?an Mesajı? isimli üç ciltlik Meal Tefsirini her gün bir çocuğuna okutturarak bitirmiş belki de tek aile babasıdır. O, çocuklarının eğitimine oldukça önem vermiş ve çocuklarına küçük yaşta okuma sevgisi aşılamıştır.
Üstadın iş hayatı, İstanbul?a geldiği 2003?ün Eylül ayında Sultanahmet?teki kitap fuarında, 1 ay boyunca kitap standına bakmakla başlamıştır. 1 aylık iş sonucunda elde ettiği ücretin tamamıyla kitap almış, işsiz kaldığı 4 ay boyunca evde bu kitapları okumuştur. 2004 yılının Nisan ayında Özgün İrade Dergisinin Yazı İşleri müdürlüğüne başlamıştır.
Abdulaziz Tantik 10 yıla yakın Adana?da memuriyet hayatında bulunmuş daha sonra istifa etmiştir. İstifa ettikten sonra serbest meslekle hayatını idame ettirmeye çalışmıştır. İstanbul?a geldiği 6 yıldan beri Özgün İrade dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaparak yaşamını sürdürmektedir.
Fizik olarak en belirgin özelliği, sempatik, sevecen, güleryüzlü, esprili, hareketli, canlı ve delikanlı bir görünüşe sahip olmasıdır. Konuşurken kendinden emin, gür ve diri konuşur. Onu çoğu zaman gülerken ve güldüğü zaman da inci dişlerini parlarken görürsünüz. Her şeye rağmen neşesi hiçbir zaman yüzünden gitmeyen, coşkulu, Müslüman yüzlü, güzel bir dosttur Abdulaziz Tantik? Sürekli mütebessim olması, ?müminin gülmesi de sadakadır? hadisini akla getirmektedir.
Üstad, Adana İmam Hatip Mezunudur. Bunu her defasında gururla söylüyor. Prof., Dr., Doç. vb. unvanları koca bir mızrak gibi gözlerimize sokanlara inat, O, mektepli değil alaylı olduğunu yüksünmeden söylüyor.
Abdulaziz Tantik?in en büyük özelliği, kimliğinin ve kişiliğinin şeffaf olmasıdır. Hayatının hiçbir döneminde, gerek özel hayatında gerekse fikri hayatında karanlık, kuşkulu, gizli-saklı, marazlı bir tarafın bulunmamasıdır. Her konuda tavrı açık, net ve şeffaftır. Bu nedenle kendine olan özgüveni tamdır. Bu özgüven; kendinden emin, gür, canlı, kendiyle barışık ve cıvıl cıvıl bir kişilik olarak karşımıza çıkar.
Konuşmalarımız esnasında sevgili Üstad sık sık Adana?daki geçmişine vurgu yaparak, oradaki yaşantısından, dostlarından, sohbetlerinden mutlaka birkaç kesit anlatır. Özellikle arkadaşlarıyla yapmış olduğu dersleri, fikri tartışmaları anlatırken adeta gözlerinin içi ışıldar. Bu da uzun süre birlikte yaşanılan şehrin ve dostların insan üzerinde bıraktığı etkiyi göstermesi açısından oldukça anlamlı.
Üstadın çok iyi futbol oynadığını duyduğumda şaşkınlığımı gizleyememiştim. İlk başlarda inanamadığım bu gerçek, aslında onun canlı, diri ve hareketli fizikiyle birebir örtüşüyor. Futbolda kendine has, rakibini yanıltma hareketlerini anlatırken adeta o anı yaşar gibi oluyor ve aniden kahkahalara boğuluyor. Ne kadar iyi futbol oynadığını anlatırken ki sağlam ve sahici mimik hareketleri fazla söze hacet bırakmıyor.
Abdulaziz Tantik müzik dinlemesini çok sever. Kendisinin sesi pek güzeldir. Bazen herhangi bir Kürtçe parçayı, ağıt formatında, dokunaklı bir şekilde söylemesi bu görüşümüzü desteklemektedir. Özellikle yüksek sesle Marş dinlerken eliyle masaya vurarak tempo tutması ruhunun çoşkunluğuna gem vuramayışından kaynaklanıyor olsa gerek. Yeri gelmişken Abdulaziz ağabeyin müzik serüveni ile ilgili ilginç bir enstantane aktarmak istiyorum. Sevgili üstad, Adana?da arkadaşlarıyla bir müzik grubu kurmuş. Sözlerini yazıp bestesini de yine kendisinin yaptığı Halepçe ile ilgili Kürtçe bir parça yapmışlar. Halepçe parçasının da içinde olduğu bir teyp kaseti hazırlamışlar. Parçaların müzikleri ise boş bir fabrikada tamamen amatör olarak yapılmış. Halepçe parçasında kendisinin boş bir bidonu darbuka gibi kullandığını anlatırkenki gülüşü Abdulaziz Tantik?in yüzünde çocuksu bir masumiyet ve mutluluk oluşturuyor. Neden boş bir fabrikayı tercih ettiklerini ise; ?sesimiz yankı yapsın? diye açıklıyor. Üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen Halepçe parçasını bazen Kürtçe olarak mırıldanması yılların anıları eskitemediğini gösteriyor.
Abdulaziz Tantik?in İstanbul?a taşındığında, tanıştığı ilk dostları arasında Turan Kışlakçı ve iş arkadaşı Mehmet Turgut yer alıyor. Sohbetlerimizde birçok kere bu iki ismi zikretmesi İstanbul?a geldiği ilk yıllarda bir hayli yalnızlık çektiğini gösteriyor. İstanbul?da birçok dost ve çevre edinmesine rağmen Abdulaziz Tantik?in hâlâ yalnızlık çektiği söylenebilir.
Şu an Özgün İrade Dergisi editörlüğünü yürütüyor. Üç aylık Özgün Düşünce dergisi, Timeturk.com, Akhaberler.com, Tekilhaber.com, Tevhidyolunda.com?da yazıyor. Bu kadar yerde nasıl yazıyor? sorusu aklınıza gelebilir, hatta buna ?sözün düşüşü? diyebilirsiniz. Öncelikle yanıldığınızı söylemeliyim. Abdulaziz Tantik deyince akla iki şey gelmeli; okumak ve yazmak? Okumak ve yazmak onda hayat kadar, su kadar, ekmek kadar öneme haizdir. Bu nedenle bir dünya yerde yazmasını ?sözün düşüşü? olarak değil ?sözün yükselişi? olarak yorumlamak gerekir.
Bu arada Üstadın günde 100 ila 200 sayfa arası kitap okuduğunu belirtmeliyim. O, küçük yaşta başladığı okuma serüvenine hiçbir zaman ara vermemiştir. Hiçbir zaman mazeretlere sığınmamıştır. Okumayı varlığının ayrılmaz bir parçası olarak görmüştür.
Abdulaziz Tantik, hayata, aşka, siyasete, edebiyata, felsefeye dair birçok konuda vukufiyetle kalem oynatabilen bir düşünür olarak karşımızda durur. Sözü bir vicdanın çığlığı olarak yalın ve muhkem söyler. Yazıları daha çok ironi, düşündürme, iğneleme, ti?ye alma, aforizma ağırlıklıdır. Hemen hemen tüm yazılarında felsefi bir arkaplan mevcuttur. Yazılarının bir kısmı didaktik olmakla birlikte daha çok yukarıda belirttiğimiz gibi düşündürme ağırlıklıdır. Siyasi tahlil yapmayı sever ve çoğu kez de isabet eder. Felsefi yazıları ağır olsa da diğer yazıları anlaşılır ve yalındır. Özü gür olan Abdulaziz Tantik?in yazıları da diri, akıcı ve sürükleyicidir.
Abdulaziz Tantik kendine has bir okuyucu profili oluşturmayı başarmıştır. Her yazısı mutlaka okuyucunun adrenalini yükseltir, onların kafasında bir soru işareti bırakır ve düşünmeye sevkeder. Üslubuna yabancı olan okuyucuların ise zaman zaman tepkisini çeker. Yazılabilecek her konuyu cesurca yazar ve zaman zaman bir kısım okuyucuların gazabına uğramaktan korkmaz.
Güçlü olan edebi denemeleri ilk kez Sonbahar dergisinde yayınlanmıştır. Hâlâ edebi metinler yazmaya devam ediyor. Bir öykü üzerinde ısrarla çalışıyor. Zaman zaman bazı edebiyat platformlarına edebi yazılarını gönderiyor.
Abdulaziz Tantik?in Çıra Yayınlarından çıkan ?Şehrin Yalnızlığında Benliğin Aşk Düşü? ve ?Yüzleşme? isimli iki kitabı bulunmaktadır. İlk kitabı deneme ağırlıklıdır. Yüzleşme isimli ikinci kitabında İslamcılık?la ilgili manifesto niteliğinde esaslı tespitler yer almaktadır. Üstadın bu kitapları da ayrıca bir araştırma ve yazma konusudur.
Velut bir yazar olan Abdulaziz Tantik?in yayınlanmamış 4 çalışması bulunmaktadır.
Aşağıda Üstadın bizzat kendi kaleminden derlediğimiz görüşlerini istifadenize sunuyorum.
Okuma hakkında:
Okuma gayretini ve kaygısını sürekli diri tutmaya çalışıyorum. Bir derdim olduğunu biliyorum ve bu derdimin çaresi üzerine sürekli düşünüyorum. Arabada giderken veya yayan yürürken sürekli kafamda düşünceler dans ediyor. Bu durumun kendisi beni sürekli yazmaya ve konuşmaya teşvik ediyor. Hayatın kuşatıcılığına dair bütün kitapları okumaya çalışıyorum. Ama ağırlıklı olarak son dönem edebiyat ve felsefe ağırlıklı okuyorum.
Benim için okumak, toprak gibi, su gibi, ekmek gibi, hava gibi ve aşk gibidir. Okuma yoksa bende yokumdur. Okuma eylemine biraz ara verdiğimde hemen onu özlerim, aşıkın maşukunu özlediği gibi? Okumak anlamaktır, yaşamaktır ve yaşatmak için gereken enerjiyi bulabilmektir. İnsanın kendisini gerçekleştirmesinin yegâne koşulu okuma serüvenine sahip olmasıdır. Varlığını, varlığı, varoluşu ancak okuma sürecinde anlamlandırma öyküsü kazanabilir. Hayatın ve güncelin daralttığı ruhu ancak okuma ile sükûnete erdiririm? Düşünceyi derinleştirme ve yeni ufuklar ancak okuma sürecinde ortaya çıkar?
Yazma hakkında:
Bir sorumluluğun, kutlu bir eylemin ve varlığın temaşasının benim tarafımdan varlık kazandırılmasıdır yazma eylemi? Hayata ve eşyaya, olaylara ve siyasal olana yönelik ilgimin mücessemleşmesidir, yazmak! Kendimi gerçekleştirirken varlığın gerçekleşmesine imkân tanımaktır yazma eylemim! Bir insan olarak etrafımda oluşa gelen psikolojik, sosyolojik ve siyasal gelişmelerin özü üzerine bir paylaşma deneyimidir benim yazma serüvenim? Okuma belli bir düzeye geldiğinde bir tecelli, bir taşma sonucu bilgi, deneyim ve tecrübeler yazı ile karakter kazanırlar?
Hayata bakışı:
Hayata bakışımız Peygamberane bir bakış olmalı? Erdem, onur, ahlak ve basiret üzere bir yaşamı hikmetle süsleyerek mümince bir duruşla hayata bakmalıyız. Korkunun ve sevginin kaynağının sadece Allah olması gerektiği bilinç haline dönüşürse, o zaman hayata karşı duruşumuz netlik ve sahihlik kazanır. Modernitenin dayattığı kültürün kodlarını red ederek ?la? makamına ulaşır. İslam düşüncesinin derinliklerine yönelerek hikmet arayışını sürdürmeli ve illallah mertebesine çıkmalı ve oradan hayatı yorumlamalı bir mümin. Basiret, hikmet ve bilgi ile baktığı zaman kişi mümince olur hayata bakışı?
Aşk hakkında:
Hayatın ve mematın anlamlandırılması ancak aşk ile varlık kazanır. Aşk, ölümü güzelleştirir, hayatı bütün kahırlara rağmen yaşanılır kılar! Hayatın doruklarında sarhoş vakitler geçirmektir aşk. Hayata dur diyebilmek ve güncel ile popüler olanın dışına çıkıştır aşk?
Şiir hakkında:
Şiir olmadan gerçeğe dayalı bir muhalefetin varlığı ketum kalır. Sözü peygamberane bir söyleyişle ancak şairler söyleyebilir. Toplumu ve doğayı da ancak bu sözler tetikler ve harekete geçirir. Muhalefet ancak şiirle bütünleştiğinde keskinlik ve derinlik kazanır. Şair insanlığın vicdanı olurken kainatın sesi ve soluğu haline dönüşür. Ozanca söyleşiler yapar, Hakikate dair! Yeni bir toplumu inşa ederken bu toplumun millete dönüşmesinin imkânı haline gelir? O yüzden Şairlere kulak vermek gerek?
Hayat hakkında:
Hayatın mayasında aşk vardır, sevgi vardır, fedakârlık vardır, diğerkâmlık vardır. Özveri olmadan hayatın kendisi olmaz. Hayata karşı merhametle buluşmayı tercih eder hale getirmek lazım. Bu hayatı dostane, vefakârane ve sevinçle hüznü barışık kılarak yaşamak lazım. Hayatı iman ve aşk üzere yaşamalı?
Felsefe hakkında:
Felsefenin insan düşüncesini bir üst seviyeye ve düşünmenin ne?liği üzerine bir yaklaşım geliştirme bağlamındaki yerini önemsiyorum. Felsefe okumadan bir toplumsal hareket meydana getirmenin beyhudeliği üzerine yaşadığımız bu zaman kesiti de tanıklık ediyor. Düşünmeden insan olunmaz, felsefe okumadan sağlıklı ve metodik düşünmeyi gerçekleştiremezsiniz?
Ölüm hakkında:
Ölüm, insanlığın yegâne gerçeklik dünyası... İnsanlığın aşkın doğasını belirleyen yegane kurtarıcı misyon! Vuslatın ateşini söndüren tek hakikat! Aşk ateşinin sönerek yangınlığını sürdüren bir vasat! İnsanın dinginlik alameti farikası... İnsanın oto kontrol mekanizması... Dünyanın geçiciliğinin teminatı? Hayatın bir üst gerçeklik düzleminde sürdürülecek yegâne kapısı.