Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından yapılan araştırma 'Hâkim ve savcılar ile toplumun yargıya bakışı' hakkında ilginç sonuçlar ortaya çıkardı.
TESEV?in 51 hakim ve savcıyla yaptığı araştırma sonucuna göre yargıçlar, seçim halinde devletten taraf olduklarını söylüyor. Vatandaşlarda da güçlü olanın her zaman kazanacağı inancı hakim.
ADALET SAFINI BELİRLEDİ!
TÜRKİYE Ekonomik Sosyal ve Etütler Vakfı?nın (TESEV) araştırması, Türk yargı sisteminin yurttaşın hak ve özgürlüklerini korumaktan çok devleti koruyup kolladığı gerçeğini teyid etti. Uluslarası hukuk gereği bireyi devlete karşı korumakla yükümlü olan hakim ve savcılar, ?Seçim yapmak zorunda kaldığında devletten yana karar alacaklarını? söylediler.
TESEV tarafından ?Yargıya İlişkin Algı ve Zihniyet Yapıları: Hakimler, Savcılar ve Toplum? konulu panel dün Taksim Point Hotel?de düzenledi. Panel öncesi TESEV Yayınları?ndan çıkan Prof. Sancar ve Doç. Suavi Aydın?ın hazırladıkları ?Adalet Biraz Es Geçiliyor: Demokratikleşme Sürecinde Hakimler ve Savcılar?? ile ?Biraz Adil Biraz Değil: Demokratikleşme Sürecinde Toplumun Yargı Yapısı? adlı kitapların tanıtımı yapıldı.
TESEV Başkanı Can Paker, yaptığı konuşmada, şunları söyledi: ?Türkiye?de yargı bağımsızlığından öte yargının tarafsızlığı konusu daha önce gündeme geliyor. Hukukçular, kendilerini, yargının ötesinde bir siyasi duruşun uygulamacısı olarak görüyorlar. Tabii halkın yargıya karşı bir güvensizliği olduğunu bunun sonucu olarak da bireylerin kendi adaletlerini sağladıklarını görüyoruz.? Paker, Türkiye?deki yargı sorununun birey değil devleti koruyan bir sistemin varlığından kaynaklandığını söyledi.
TEMEL SORUN YARGI BAĞIMSIZLIĞI
PROF. Sancar da 51 hakim ve savcıyla görüştüklerini ve mülakatlar sonucunda bu kitabın ortaya çıktığını belirterek şunları söyledi: Türkiye?de en önemli sorun yargı bağımsızlığı. Doğru. Ama tarafsızlık diye çok önemli bir sorunumuz daha var. Ve bu tarafsızlık çok çeşitli şekillerde bozulabiliyor. Türkiye?de devletçilik bu çalışmada konuşan hakim ve savcıların büyük bir kısmının ?Evet devletçiyim? demesi ile ortaya çıkıyor. Evet biz biliyoruz ki yargıda devletçilik var.? Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Suavi Aydın da kitabı için 20 ilde rastgele olarak 59 kişiyle görüşme yaptıklarını, yargı bağımsızlığının önündeki engeller, mahkemelerin adilliği, adalet sistemi dışında hak arayışı gibi farklı konular üzerinden vatandaşların hukuk sistemi ve yargısal işleyişe ilişkin algı ve bakış açılarını incelediklerini kaydetti.
?TARAF OLMAK ZORUNDAYIM?
?ADALET Biraz Es Geçiliyor: Demokratikleşme Sürecinde Hakimler ve Savcılar?? adlı kibabın bir bölümünde Cumhuriyet Savcılarının görüşlerine yer veriliyor. İşte o görüşlerden bazıları: ?Ben Cumhuriyet Savcısıyım. İşin içine devlet girdiği zaman taraf olmak zorundayım?, ?Türkiye?de hukukun üstünlüğüne kimse inanmıyor.?, ?Benin hakimim anlayışı vardır Türkiye?de.? Aynı kitapta vatandaşın izlenimleri ise şöyle: ?Adalet (...) bence adaleti tanımlayamıyorum, çünkü adalet güçlünün yanında...? ?Yargı kesinlikle düzgün işlemiyor.?
Güçlü olan kazanır
?BİRAZ Adil Biraz Değil: Demokratikleşme Sürecinde Toplumun Yargı Algısı? isimli 86 sayfalık kitabın sonuç bölümünde şu görüşlere yer verildi: Burada devleti, yurttaşlara hizmet sunan bir organizasyondan çok, toplumu terbiye etmeyi hedefleyen dışsal bir güç olarak gören zihniyetin etkisinin önemli rol oynadığı söylenebilir. Görüşmeciler arasında, devletin taraf olduğu davalarda mahkemelerin az ya da çok ama mutlaka devleti kolladıkları yönündeki algının yaygın olduğunu hatırlayalım. Yargıya güven duygusunun zayıflığı, çalışmamızın bir başka duygusudur. Bunun temelinde, kayırmacılığın, güç ilişkilerinin yargılamayı etkilediği inancı yatıyor. İster devlet ister özel şahıslar olsun, güçlünün haklı çıktığı algısının belirleyici olduğunu söyleyebiliriz.
Yargı denetimi şart
?ADALET Biraz Es Geçiliyor: Demokratikleşme Sürecinde Hakim ve Savcılar? adlı 190 sayfalık kitabın sonuç bölümünde, araştırmada elde edilen bulgular değerlendirildi. Türkiye?de değişim kavranının AB ile bağlantılı geliştiği vurgulanırken, yargıçların, yargı bağımsızlığının özünü kendi kendilerine yönetmelerinde gördüğü konusuna atıfta bulunuldu. Şöyle denildi: Yargının toplumsal denetim ve kamusal sorumluluktan ?bağımsız? bir güç haline gelmesi, demokratik mekanizmaların güç kaybetmesine yol açar. Bu durum, yargının varlık temeli ve meşruluk kaynağı olan tarafsızlık ilkesinin güvencesini de münhasıran yargının kendisine terk etmek sonucunu doğurur. Toplumda yargının tarafsızlığı konusuda ortaya çıkan kaygıları, böyle bir işleyiş içinde izale etmek son derece zor, hatta imkansızdır.
(Star gazetesi)