Dolar

34,8712

Euro

36,6793

Altın

3.042,26

Bist

10.058,47

'En iyi denetçi tüketicinin kendisidir'

Bakan Eker, Rixos Grand Ankara Oteli'nde düzenlenen 'Global Gıda Güvenliği 'AB ve Türkiye Uygulamaları'' konulu konferansa katıldı.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-05-13 14:37:00

'En iyi denetçi tüketicinin kendisidir'


Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, 2008 yılında gıdayla ilgili denetimlerde alınan yaklaşık 73 bin numunenin yüzde 98'inin mevzuata uygun olduğunun belirlendiğini, bu yıl 76 bin 700 civarında numune alınmasının planlandığını söyledi.

Bakan Eker, Rixos Grand Ankara Oteli'nde düzenlenen 'Global Gıda Güvenliği 'AB ve Türkiye Uygulamaları'' konulu konferansa katıldı. Burada yaptığı konuşmada, Türkiye gıda sanayinin toplam imalat sanayi içindeki payının yüzde 20'nin üzerinde olduğunu belirten Eker, gıda satan 400 bin civarında toplu tüketim yeri olduğunu, bu büyüklüğün de sorunun ele alış şeklini belirleme konusunda ipucu verdiğini kaydetti.

Kamuoyu bilinci oluşturulması amacıyla 2009 yılının 'gıda yılı' olarak ilan edildiğini ifade eden Bakan Eker, 'En iyi denetçi tüketicinin kendisidir' anlayışından yola çıkarak, toplumun her kesiminde güvenilir gıda bilinci oluşturmaya çalıştıklarını vurguladı.

Tüketicilerin gıda denetim sisteminde daha iyi rol almasını sağlamak istediklerini kaydeden Eker, bu çerçevede Alo 174 Gıda Hattı'nı uygulamaya koyduklarını, 'www.güvenilirgida.com' internet adresine de gıda ile ilgili başvurular yapıldığını hatırlatarak, bu adrese 4 bin 500'ün üzerinde başvuru yapıldığını ve 3 bin 500 başvurunun sonuçlandırıldığını, diğerleriyle ilgili işlemlerin de sürdüğünü bildirdi.

Gıda güvenliği konusunda 2008 yılında 340 binin üzerinde denetim gerçekleştiğini, bunun önemli bir rakam olduğunu belirten Eker, bu yılın ilk 2 yayında 40 bin denetim yapıldığını söyledi.

2002 yılına oranla 2008 yılında denetim sayısının 9 kat arttığını bildiren Bakan Eker, '2008 yılında alınan yaklaşık 73 bin numunenin yüzde 98'inin mevzuata uygun olduğu belirlendi, yüzde 2'sinde olumsuzluk tespit edildi.

Bu, toplumda genel anlamda bu konuyla ilgili olumsuz algının çok da yerinde olmadığını göstermesi açısından önemli. Bu yıl içerisinde de 76 bin 700 civarında numune alınması planlanıyor' dedi.

Eker, 5179 Sayılı Kanunun gıdayla ilgili, özellikle karar mekanizmasının Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nda toplanması açısından önemli bir gelişme olduğuna da işaret ederek, Kanunun 2004'te çıkarıldığını ancak bitki sağlığı, veterinerlik, hayvansal ürünler, yem konusunda ayrı mevzuatlar, kanunlar olduğunu kaydetti.

Eker, AB çerçevesinde bu konuların birlikte ele alınması gerektiği için dörtlü paket olarak bir taslak hazırladıklarını söyledi.

Eker, bu taslağın hazırlanması sırasında ilgili kuruluşların görüşlerinin alındığını da ifade ederek, 'Federasyon bir kez daha son şeklini görmek istiyorsa onu sağlarız. Bu gizli saklı bir şey değil' dedi.

Sebze meyve üretiminde kullanılan kimyasal ilaçların olumsuz etkisini bertaraf etmek amacıyla bir dizi düzenleme yaptıklarını hatırlatan Eker, 74 civarında aktif kimyasal maddenin Türkiye'de uygulamasına son verildiğini, bitkisel üretimde kullanılan kimyasal maddelerin reçeteyle satılması uygulamasına geçildiğini kaydetti.

AB Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Konfederasyonu (CIAA) Proje Koordinatörü Giorgio Bosetti ise AB Uyumu İş Geliştirme Programı Projesi'nin 3 yıldır Türk gıda sektörüne yönelik olarak TGDF-CIAA işbirliğiyle başarılı şekilde yürütüldüğünü söyledi.

Bosetti, proje kapsamında Türkiye'de de çeşitli aktiviteler düzenlendiğini, bazı işletmelere ziyaretler gerçekleştirildiğini, bu ziyaretlerde durum tespitlerinin ardından gıda güvenliği alanında öneriler ve destekler sunulduğunu ifade etti.

Türkiye Gıda ve İçecek Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz da yaptığı konuşmada, Türk gıda ve içecek sektörünün 2008 yılı TOBB ve TÜİK verilerine göre, GSYİH'nin 181 milyarı, yüzde 172 dış ticaret karşılama oranına sahip olduğunu söyledi.

Türk gıda ve içecek sektörünün Türkiye'nin 4. büyük sektörü olduğunu belirten Kopuz, TGDF'nin stratejik öncelikleri bulunduğunu, bunlardan ilkinin tüketicinin ve paydaşlarının yüksek düzeyde güvenliğinin sağlanması, ikincisinin sektörün sürdürülebilir rekabet gücünün yükseltilmesi olduğunu kaydetti.

Kopuz, bu önceliklerin en temel argümanının da 'gıda güvenliği' olduğunu vurguladı. Gıda Kanunu çalışmalarına sektör olarak katkı sağlamaya çalıştıklarını ifade eden Kopuz, 5179 Sayılı Kanun yerine geçecek olan 'Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı'nın son şeklinin sektörün görüşü alınmadan Başbakanlığa sevk edildiğini, bu konuda bakanlıktan destek beklediklerini söyledi.

Gıda sanayi için gıda ürün etiketlerinin çok önemli olduğunu da vurgulayan Kopuz, 'Tüketicilerimize doğrudan, bilimsel, açık ve anlaşılır bilgi verilmesini destekliyor ve teşvik ediyoruz. Bu amaçla tutarlı, bilimsel ve anlaşılır bir mevzuat çerçevesinde 'Beslenme ve Sağlık Beyanları'nın yapılabilmesini son derece gerekli buluyoruz' şeklinde konuştu.

Ekonomik krizin kendini en çok 'istihdam kaybı' olarak gösterdiğini ve bu noktada krize karşı günlük tedbirler yerine, sektörel hassasiyetlerin baz alındığı dile getiren Kopuz, istihdam eksenli bir teşvik yaklaşımına ihtiyaç olduğunu da dile getirdi.

Kopuz, sektörün finansman sıkıntısını çektiğini de anlatarak, finans sektörünün gıda ve içecek sanayini diğer sektörlerle aynı kefeye koymaması ve bu yönde tedbir alınmasını beklediklerini kaydetti.

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara