İhsan Kabil yazdı...
Aslında bu başlık, bir filmi seyretmeye başlayıp da çeşitli sebeplerden filmi seyredememeyi çağrıştırıyor. Ki seyircinin hakları çerçevesinde böyle bir mazeret dahi yeterli neden sayılabilir, hoşunuza gitmeyen veya tasvip etmediğiniz bir sahne veya bölümden dolayı filmi yarıda bırakıp seyretmekten vazgeçmeye. Ancak durum biraz bundan farklı. Bugünkü yazımın muhtevasını oluşturmak üzerine 11.30 seansında, Beyoğlu?nda bir sinemada görmeye gittiğim Benim ve Roz?un Sonbaharı filmini benden başka seyredecek biri olmayınca sinema gösterimi iptal etti. Daha sonra 12.00 seansında başka bir sinemada oynayan Pazar Bir Ticaret Masalı?nı seyretmeye niyetlendim fakat yine aynı şey başıma geldi. Herkes haklı galiba, bunun sebeb-i hikmeti, buradan da bir yazı çıkacakmış herhal.
SALON SEYİRCİSİ BİTTİ
Sinema-seyirci ilişkileri, hep önemli bir seyir takip etmiş. Televizyonun istilası veya sinemanın yozlaşması dönemlerine kadar sinemanın dolu dolu, sıkı bir seyircisi olmuş, her daim sinema işletmecisinin veya yapımcının yüzünü güldürmüş. 1970?lerle televizyonun yaygınlaşması, sinemanın başka mecralara kaymasıyla salonlar da kan kaybetmeye başlıyor. 1980?ler, video çağı olarak karşımıza çıkar, film seyir süreci kişiselleşir. Dolayısıyla ikinci bir alt kırılma ortaya çıkar.
Sinema salonları artık eski vazgeçilmez imtiyazlarına sahip olmaktan çıkmıştır, yine de sinema tadında film seyretmek isteyenlerin en değişmez kaynağıdır. Video olgusu, televizyondaki sinema kuşakları gibi sinema tutkunu seyirci için dünya sinemasının farklı örneklerini, sinema tarihinin önemli çalışmalarını kazandırdığından başka bir açılım da getirmiştir. Adeta kısmi bir sinematek işlevi görmektedir. Sinema dağıtım ağının Amerikan şirketlerinin tekeline girmesi, özel televizyon kanallarının çoğalması seyirciyi artık çok değişkenli bir seyir ortamıyla karşı karşıya bırakacaktır. Tek kanalın daha seçmeci bir sinema kuşağı uygulaması, kanalların artmasıyla ufalanacak ve değerle değersizliğin baş başa gittiği bir seçenekler toplamıyla kalacaktır seyirci.
1980?lerde video kasetinin yaptığı büyük değişikliği misliyle 1990?larda VCD ve DVD formatları gerçekleştirecektir. Hele ki daha vizyondaki filmlerin tezgahlarda CD olarak kaçak kopyalarının yer alması, seyir sürecinin iyice çığırdan çıkmasıyla eşanlamlıdır artık. Daha sonra devreye girecek olan bilgisayar internet ortamındaki DIVX seçeneğiyle dananın kuyruğu kopacaktır. Artık toplu halde film seyretme geleneği, kişisel film seyretme karşısında inkıtaya uğramakta, çok özel zamanlar için insanlar sinema salonlarını tercih etmektedir. Bunların en önemli ayaklarından bazıları, çok çarpıcı filmler, festivallerdir. Sinemalar genelde az sayıda seyirciyle ayakta durmaya çalışmakta, o yüzden de mekanlarını küçültmekte, ancak belirli saatlerde ve filmlerde dolabilmektedir. Seyirci için artık vazgeçilmez değildir sinemada film seyretmek. Ekonomik olandan zaman kullanımına kadar değişik mazeretlerle beraber.
Star gazetesi