Engin Günaydın'ın, doğaçlamalarıyla zirve yaptırdığı 'Burhan Altıntop' karakteri, son zamanlarda öne çıkan diğer iki 'melez' komikten, yani Arog'daki 'Halıcı Arif' ve 'Recep İvedik'ten ciddi anlamda ayrılıyor ve onlardan çok daha önemli...
İtiraf edin, ?Burhan Abi?nin bir mıknatıs etkisi var üzerinizde; bir yandan sinir oluyor, yaptıklarını komik bile bulmuyor ama katıla katıla gülüyor ve üstelik, görünce zap yapacağınıza, ekrana kitleniyorsunuz. Güldüğünüz ev dışındaki dünyada yaşadıklarınız olmasın sakın, Burhan karakteri her gün önünüze çıkan ?buhranları? hatırlatıyor olabilir mi size? Yok, hasta falan değilsiniz, sadece metropolün yeni ?melez? karakterlerini (evet çoğul kullanıyorum, nedenini açıklayacağım) hatırlıyor, Burhan Abinin ?sahnelediği? insan tipleriyle hemen her gün mücadele ettiğinizi fark ediyorsunuz. Modern sosyolojinin üç kurucusundan (diğerleri Marx ve Durkheim) biri olan Weber?in toplumsal analizde kullanıma sunduğu en önemli araçlardan biri ideal-tip kavramıdır. İdeal-tip, sözcüğün çağrıştırdığı ?ideal? anlamıyla (?en iyisi?) alakası olmayan, aksine ilişkili olduğu olguyla ilgili tüm ?gerçeklikleri? kapsayan kavramsal bir soyutlamadır. Örneğin, ?devlet? ideal tipi, tarihte ve günümüzde varolan tüm gerçek devlet tiplerini (faşistinden feodaline, demokratından otokratına, az gelişmişinden endüstriyeline) kapsayan, onlardaki ortak özellikleri sınıflamayı amaçlayan soyut bir kavramdır. Peki, bu soyutlama ne işe yarar? Ancak böyle bir kavram yoluyla, her türden gerçek devlet deneyimini birbirleriyle kıyaslayabilir, farklarını, eksikliklerini, fazlalıklarını söyleyebiliriz. ?Burhan Altıntop? da bir ideal-tipten, şehrin hem ?kaybeden? hem de ?kazanan?, yeni ve karmaşık bir insan tipi soyutlamasından başka bir şey değildir.
Evet, melezdir, aksanına bakarak şehre göç ettiğini, bir türlü ortaya çıkmayan ailesini düşünerek, kökeninin ?çevrede? (ya şehrin varoşunda ya da taşranın bir köşesinde) kaldığını çıkarsayabiliriz. Üniversiteyi bitirmiştir de en iyisi olmadığı ortadadır, yabancı dil de bilmez, koleje falan gitmemiştir. Fakat çok heveslidir, merkezdekilerin her hareketini kapmaya çalışır, onların markalarını kullanmaya, onların mekânlarına gitmeye, onlardan daha çok ?onlar? olmaya azmetmiştir. Dedim ya, hem ?kazanan? hem de ?kaybeden? biridir. Dışardan bakınca, tipik bir ?ezik? prototipi gibi görünür. Yabancı dil bilir ?gibi yapar? ama bilmez; evinden giysilerine, jestlerinden konuşurken yaptığı vurgulara kadar bir kitsch harikasıdır. Gülünç duruma düşer ama utanmaz, aslında arkadaşı falan da yoktur, kızlar konusunda her zaman sınıfta kalır, tek bulabildiği merkezi kültürden bihaber, eğitimsiz ve saftikozun önde gideni olan Makbule?dir. Yanılmayın, aynı zamanda ?kazanan?dır da Burhan, Cem?i bertaraf etmiş müessese müdürü koltuğuna oturmuştur, hiçbir zaman sokakta kalmamış, apartmanı terk etmemiş, zengin kızın kalbini çalmıştır. Özetlersem, çevreden şehrin merkezine gelen, ilk anda ?ezik? gibi görünen, ama biraz daha düşününce ?kazanma? potansiyeli kolayca fark edilen, merkezin tepesinde belki hiçbir zaman olmayacak, yine de çevreye asla dönmeyecek, çevre ile merkezi aynı anda temsil eden ?ara? bir karakterdir Burhan. ?Arada? kalan/duran varoluşu, yarılmış kültürü, yarı-okumuşluğu ve yarım ahlakı çıldırtır izleyicisini.
Karakterler toplamı
Aslında, böyle bir perspektiften bakınca, Burhan Altıntop?un birbirine benzer bir sürü karakterin toplamı olduğunu, sokakta asla tek bir kişi olarak karşımıza çıkamayacağını, etrafımızın bir sürü benzer karakterle çevrili olduğunu anlarız. Üstelik, bu tiplerden dizide resmedildiği gibi, örneğin Nişantaşı?nda, yani sadece şehrin merkezinde bulunmaz, çevrede de mebzul miktarda bulunur, şehrin her yerinde fink atar, apartmanda, sokakta her an karşınıza çıkabilir.
Ruh itibarıyla ?dışavurumcu?, aklen de biraz ?delibozuk? olduklarından, kendilerini gizlemek bir yana, varlıklarını hissetmezseniz size bozuk atarlar. Büyük konuşan ?küçük? hesapların adamıdır bunlar, sürekli böbürlenir ama üç-beş liraya kolayca tamah ederler. Aşağılık kompleksinin tarifi gibidirler, diyelim ki bir işi başarmışlardır, buna bir türlü inanamazlar; inandıktan sonra ise durum daha da vahim olur, kendilerini arsızca överler, yerlere göklere koyamazlar. İlkeler, kurallar, adetler onları ırgalamaz, kolayca ?yalan söyleyebilmek? bizatihi bir hayat tarzıdır. Afra tafra, karşındakini güçsüz gördün mü ?babalanma?, aşırma fırsatı çıktı mı ?hacılama?, ele geçti mi anında ?paralama? gırla gider ama, karşısındaki ?sert? yaptı mı hemen ?geriye patinaj?, güce ?secdeye durarak? biat ve ?iktidarın? kokusunu kilometrelerce uzaktan hissetme gibi faydalı hasletlere sahiptirler.
Arif, Recep, Burhan
Oyuncu Engin Günaydın?ın, kişisel doğaçlamalarıyla zirve yaptırdığı ?Burhan Altıntop? karakterinin, son zamanlarda öne çıkan diğer iki ?melez? komikten (Arog?daki ?Halıcı Arif? ve ?Recep İvedik?) ciddi anlamda ayrıldığı ve çok daha önemli olduğu düşüncesindeyim. Diğer iki karakteri bir süre izledikten sonra birazdan nasıl davranacağını hemen anlıyorsunuz? sıkıcı derecede derinliksiz ve klişelerle düşünen ve konuşan karakterler Arif ve Recep. Üstelik, hemen fark ediyoruz, pratik zekaya sahip bu tiplerin özü ?tertemiz?, en derinlerinde ?iyilikten? karılmış insanlar, ne yazık ki, hayatın ?dikenli yollarında? sonradan ?bozulmuş? ama gerektiği yer ve anda ?özüne? dönebilen tipler. İşin en ?hoş? tarafı, neticede her zaman kazanıyorlar, bu da Türk?ün makûs talihi olsa gerek; sonunda mutlaka ?iyi? ve ?ahlaklı? olan hakkını alır, kazanır! Burhan Abi karakteri ise asla karikatür bir tip değil, aksine çok boyutlu, karmaşık ve beklenmedik davranışlarda bulunabiliyor. Kötücül yanı ağır basan sıradan ve tanıdık biri. Ne bir şeyi tam olarak kaybediyor ne de tam olarak kazanıyor. İşyerinde müdür ama tek bir müttefiki bile yok, onu yerinden etmeye azmetmiş düşmanları da bulunmuyor. Arada derede tuhaf bir boşluğa işaret ediyor, hepsi bu. Ve daha da önemlisi, soğuk nevale espriler dışında komiklik yapmıyor (Arif bu konuda bayağı yetenekli, Recep?in espri anlayışı ise kabasaba), çünkü buna ihtiyacı bile yok. Komik etkisini kendisi yaratmıyor, gülünen şey dizinin içinde değil, aksine işaret edilen dış dünyada. Tam olarak nerede? En baştaki soruya tekrar dönelim; bu ?antikahraman?a gülerken kendi gündelik yaşamınızla hesaplaşıyor olabilir misiniz? Ece Ayhan, en sıkı dizelerinden birinde, devletle bitmez tükenmez cebelleşmemizi hatırlatarak, ?biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük kardeşim? demişti. Metropol insanı, siz de her gün Burhan?larla çarpışarak yolunuza devam ediyorsunuz, üstelik Altıntop sülalesinin ortadan kalkacağı, azalacağı falan yok. Biz ancak güleriz ağlanacak halimize...
ORHAN TEKELİOĞLU: Bahçeşehir Üni. / Radikal