Törende konuşan Vardan, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim üyeliği, TRT Genel Müdürlüğü yapan, İslam Kalkınma Bankası'ndaki görevinin yanı sıra Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın danışmanlığı, TOBB Başkanı danışmanlığı yapan, 2 dönem milletvekili olarak hizmet eden Prof. Dr.
Yalçıntaş'ın bu görevlerin hepsini layıkıyla yerine getirdiğini belirtti.
''Bizim inancımızda ilme ve alime önem vermek zorundayız. Elimizden geldiğince bunu yapmaya çalışıyoruz'' diyen Vardan, daha önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ve Prof. Sabahattin Zaim'e sunulan beratın bu kez ''İslam'a Türkiye'ye ve Türk gençliğine yaptığı katkılardan dolayı'' Prof. Yalçıntaş'a verildiğini ifade etti.
-TÜRKİYE VE ORTADOĞU-
Toplantıda Türkiye'nin Orta Doğu politikalarına ilişkin görüşlerini aktaran Yalçıntaş, Türkiye'nin yeni politika anlayışının Orta Doğu ülkeleriyle dost olmak yönünde olduğunu söyledi. Irak konusunda ise ABD'nin Irak harekatı başladığında 1 Mart tezkeresinin Meclis'ten geçmesi gerektiğini savunan Yalçıntaş, o dönem yaşananları dile getirdi.
ABD askerlerinin Irak'a kuzeyden girmesi için bu ülke tarafından Türkiye'ye 8 sayfalık bir protokol sunulduğunu, Türkiye'nin eklediği şartlarla bunun 80 sayfaya çıkarıldığını ifade eden Yalçıntaş, o dönem konuyla ilgili AK Parti'nin yaptığı 2 kapalı toplantıda savunduğu görüşleri anlattı.
Kuzey Irak'taki bazı Türk ve Kürt aşiretleri ile görüşmelerinde, Saddam yönetimini kastederek ''Bizi ne zaman bu zulümden kurtaracaksınız?'' şeklinde kendisine sorduklarını bu toplantıda ifade ettiğini aktaran Yalçıntaş, Türkiye tarafından hazırlanan plan ve strateji içerisinde, barışı sağlamak için Türk birliklerinin bölgeye girmesi ve önemli tarihi ve kutsal merkezlerin korunması şartlarının olduğunu dile getirdi.
Yalçıntaş, ''Saddam'ın güçlerinin dağıldığı bölgeye Türk askeri girmediği takdirde o bölgenin PKK ve diğer güçler tarafından 'sakin liman' olarak kullanılma tehlikesinin mevcut olduğunu'' söylediğini belirterek, bu konuda gruptaki vekiller arasında bir tek kişinin kendisinin fikirlerine karşı çıktığını, ''Hocam harp mi yapalım?'' diye seslenen vekile, ''gerekirse bunun olacağı, İstiklal savaşında da harp yapıldığı'' cevabını verdiğini bildirdi.
Tezkere Meclis'ten geçmese de çoğunluğun kendileri gibi düşündüğünü ifade eden Yalçıntaş, bugün ABD Başkanı Obama'nın Türkiye'ye bir rol biçmek istediğini, oysa bölgede oynayacağı role Türkiye'nin karar vermesi gerektiğini söyledi.
Yalçıntaş, ''Orada çıban başı gibi duran Barzani ve Talabani, yani ayrımcı güç var. Bunların arkasında Türkiye'ye bir şeyler empoze etmeye çalışan Batı var. Bugün böyle bir soru işareti ile karşı karşıyayız'' diye konuştu.
ABD'nin Irak'tan çekileceğini hatırlatan Yalçıntaş, ''konuşmasını bir soru işareti koyarak bitirmek istediğini'' ifade etti.
-TÜRKİYE'NİN ORTA DOĞU'YA İHRACATI ARTTI-
MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan da Hükümetin dış politikasını, ''Komşu ve bölge ülkelerle sıfır sorun'' politikası çerçevesinde yürüttüğünü, gelişen ikili ilişkilerin ekonomik ve ticari ilişkilere büyük bir ivme kazandırdığını vurguladı.
Türkiye'nin ikili ilişkilerini geliştirirken, dış pazarlardaki çeşitliliğini artırmak konusunda da önemli mesafeler kat ettiğini ifade eden Vardan, 2002'de, AB'ye üye ilk 15 ülkenin Türkiye'nin ihracatı
içerisindeki payı yüzde 51 iken, 2008'de yüzde 41'e gerilediğini, aynı dönemde Orta Doğu ülkelerinin payının iki kat artarak yüzde 16 olduğunu, komşu ve çevre ülkelerin payının ise yüzde 44'ü geçtiğini kaydetti.
Vardan, ''Bugün tüm dünyayı kasıp kavuran mali krizle birlikte taşlar yerinden oynarken, dengeler yeniden belirlenmekte, hem siyasal hem ekonomik güçler yer ve şekil değiştirmektedir. Bir dönem finans piyasalarından dışlanan Körfez fonlarının, şimdi son 80 yılın en kötü krizi ile karşı karşıya kalan ve milyarlarca dolarlık kurtarma paketlerine rağmen köşeye sıkışan batı ekonomileri için çare olarak ilan edildiği görülüyor'' diye konuştu.
-BATI ÜLKELERİ ORTA DOĞU'YA YÖNELDİ-
AB ülkelerinin son 2 yıl içinde Orta Doğu ile ticaretini artırmak için yeni stratejiler geliştirdiklerini dile getiren Vardan, AB üyesi ülkelerin, 2003 yılında Körfez ülkelerine yönelik 37 milyar avro olan
ihracatlarını 2007'de 61,5 milyar avro'ya yükselttiklerine işaret etti.
2006 yılında ABD'de 6 limanı işleten İngiliz şirketin Dubai şirketleri tarafından satın alındığında Washington yönetiminin Kongre'den gelen baskıların ardından anlaşmayı bozduğunu hatırlatan Vardan, şöyle konuştu:
''Bu olayın üzerinden sadece 2 sene geçti ve şimdi işler tam tersine döndü. Batı, o zaman kovduğu Körfez sermayesi ve pazarlarına bugün muhtaç duruma düştü. Bir başka deyişle, denize düşen batı ekonomileri, parası için Orta Doğu'ya sarılmak zorunda kaldı. Bugün artık, yaşanan mali krizin ardından neredeyse borç batağına saplanan bazı ülkeler dünya gündemine oturdu. En borçlu ülkeler sıralamasının ilk 10 basamağını, ABD ve Japonya ile Avrupalı devletler oluştururken, doğumuzda bulunan İran gibi, Çin gibi, ülkeler hızla tasarruflarını artırmaktadırlar.
Buradan şu çok net olarak görülüyor ki, dünya ekonomisinde yaşanan bu gelişmeler sonucunda, denge artık iyiden iyiye doğuya doğru kaymaktadır. Bu değişimi yakalayacak, yeni şekillenecek yapıya uyum sağlayacak politikalara, önümüzdeki yıllarda ülkemizin her zamankinden daha fazla
ihtiyacı olduğu açıktır.''
Toplantıda 2009 yılında MÜSİAD'a katılan 42 üyenin 22'sine rozetleri de takıldı.