Her geçen gün daha fazla ülke kendi sınırları içerisindeki gıda yeterliliğini sağlamak için yabancı tarıma daha fazla yatırım yapıyor. Fakat Patrick Seale?nin de dediği gibi yabancıların sahip olduğu çiftlikler yerli çiftçiler için geçim sıkıntısı demek olduğundan zenginleri beslemek fakirlerin aç kalmasına sebep olabilir.
Patrick Seale*
Her gün bir milyardan fazla insan aç kalıyor; bu da 6.5 milyar olan dünya nüfusunun altıda biri (1/6) demek. İşin kötüsü bu insanlar bazen değil, her zaman aç. Hiçbir zaman çocuklarını doyurmak ya da kendi ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyeceği bulamıyorlar ve sayıları gittikçe yükseliyor.
Peki, dünya bu konuda ne yapıyor? Cevap: Çok az şey.
Problem maalesef çok büyük, çok yaygın ve zengin ülkelerin gerekli önceliği verebilmeleri için ?çok yavaş? ilerleyen cinsten. Küresel açlık sorunu geçenlerde Londra?da yapılan G-20 zirvesinde de öncelikli konular arasında yer almıyordu.
Neyse ki gıda yetersizliğinin küresel istikrara bir tehdit oluşturduğu yavaş yavaş anlaşılmaya başlanıyor. Geçen hafta İtalya?da buluşan G-8?in tarım bakanları problemin kapsamının farkına vardılar ve açlıkla mücadeleye devam edeceklerini bildirdiler. Fakat resmi sonuç bildirilerinde tarım sektörüne kamusal ve özel yatırımları teşvik etmekten öte, yeni bir öneriye yer verilmedi. Tek iyi haber Obama Hükümeti?nin önümüzdeki yıl fakir ülkelerdeki tarımı desteklemek için 1 milyar dolar ayıracağını ilan etmesiydi.
İtalyan başkanlığı, bakanlara eğer yaygın açlık sorununun engellenmesi isteniyorsa küresel zirai üretimin 2050 yılına kadar ? dünya nüfusunun 9 milyar gibi şaşırtıcı bir rakama ulaşacağı yıl ? ikiye katlanması gerektiğini bildiren bir rapor sundu. Rapor ?acil önlemler?in alınması gerektiğini bildirdi, fakat acil hiçbir şey önerilmedi.
Tarımsal ürünlerin fiyatlarının arttığı 2007-2008 yıllarında içlerinde Haiti, Mısır ve Bangladeş?in de bulunduğu yaklaşık otuz ülke yiyecek isyanlarıyla sarsıldı. Mağriplerden ve Sahra altı Afrika?dan Avrupa?ya kaçak göç arttı. Somali kıyılarındaki korsanlıklar dünyada yankı uyandırdı fakat çok az insan bunun fakirlikten kaynaklandığını biliyordu.
Açlığın dünya çapında yayılmasının altında birçok farklı etken var. Yılda 80 milyon olarak tahmin edilen hızla artan bir dünya nüfusu, özellikle de kurak Ortadoğu?da var olan su ve ekilebilir arazi kıtlığı, çok değişken gıda fiyatları, finansal kısıtlamaların birçok hükümeti gıda fiyatlarını sübvanse etmekten alı koyması, genç kuşakların ülkeleri terk etmesi ve yeni bir sorun olarak etkileri henüz tam olarak ölçülemeyen iklim değişikliği bu etkenler arasında.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu dünya çapında aile çiftçiliğine her yıl 30 milyar avro ayrılırsa açlığın kontrol altına alınabileceğini ve hatta önüne geçilebileceğini bildirdi. Fakat örgüt maalesef çağrısını sağır kulaklara işittiremedi.
Dünya güçlerinin kolektif bir eylemliliği beklenmediğinden, imkânı olan ülkeler gıda yetersizliği sorununu sınırları dışında kalan geniş ekilebilir arazileri satın alarak ya da kiralayarak halletmeye çalışıyorlar.
Örneğin Suudi Arabistan, Endonezya?dan 1.6 milyon hektarlık tarımsal arazi satın aldı bile. Sınırlı su kaynaklarını koruma altına almak için buğday üretimini aşamalı olarak durduran Suudi Arabistan, tarımsal projelerini ülke dışında kaydırmayı planlıyor. Devlete ait, 800 milyon dolar başlangıç sermayeli Suudi Zirai Yatırım ve Hayvancılık Şirketi kredi sağlayarak ve Avustralya ile Arjantin?in dışında, Afrika, Asya ve Doğu Avrupa?dan birçok ülkeyle anlaşmalar yaparak Suud yatırımcıları yabancı ülkelerdeki tarım projelerine yönlendirmeye çalışıyor.
Bu tarz pek çok kontrat imzalandı ya da görüşme aşamasında. Dünya çapında sanki bir toprak kapışması vuku buluyor. Birleşik Arap Emirlikleri de çoğu Sudan ve Pakistan?dan olmak üzere 1.3 milyon hektarlık toprağı satın aldı. Geçen hafta yayınlanan bir Reuters raporuna göre ise Pakistan yiyecek kaynaklarının yeterliliği konusunda endişe içinde olan ülkelere geniş tarım arazilerini satabileceğini ya da kiralayabileceğini bildirdi. Katar Endonezya?da; Kuveyt Burma?da tarım arazilerine sahipken, Libya Ukrayna ile tarım arazileri üzerine büyük bir anlaşma yapmaya hazırlanıyor. Ürdün ise gözünü Sudan?a dikti.
Aşırı nüfuslu fakat kaynak fakiri olan Güney Kore de Sudan, Moğolistan, Endonezya ve Arjantin?den bir milyon hektardan fazla toprak temin etti Geçen hafta Financial Times?da çıkan bir haberde Güney Kore şirketi Hyundai Heavy Industries?in Rusya?nın uzak doğusundan 50.000 hektarlık tarımsal araziyi kiralamayı planladığı bildirildi.
Çin de Rusya?nın uzak doğusundaki gelişmemiş topraklarla uzun zamandan beri ilgili. Fransız gazetesi Le Monde?a göre 400.000 ile 700.000 arasında Çinli çiftçi coğrafi olarak Beijing?e Moskova?dan daha yakın olan Rus bölgesine kalıcı olarak yerleşti bile. Ayrıca bir milyondan fazla Çinli çiftçinin önümüzdeki bir ya da iki yıl içinde Afrika?ya doğru yol alacağı da tahminler arasında.
Birleşik Devletler Tarım Departmanı?na göre, Çin dünyadaki tarım arazilerinin sadece %10?u ve su kaynaklarının %6?sı ile dünya nüfusunun %20?sini besliyor.
Bu yeni yarı-kolonyal arazilerin problemlerinden bir tanesi de buralarda üretilen gıdaların üretildikleri yerde tüketilmeyecekleri ve kendisini finanse eden ülkelere ? Çin?e, Güney Kore?ye ve Arap dünyasına ? ihraç edilecekleri gerçeğidir. Bu da söz konusu topraklara ev sahipliği yapan ülkelerde gıda yetersizliği probleminin artmasına neden olabilir. Ayrıca yabancıların sahip oldukları çiftlikler yerli çiftçilerin hayatlarını tehlikeye sokabilir. Zira artık bir yerlere sahip olmadıklarından, yeni gelenler tarafından kovulma tehdidiyle karşı karşıya kalabilirler.
Kısacası zenginleri beslemek fakirlerin aç kalmasına neden olabilir.
Patrick Seale Ortadoğu konusunda önde gelen Britanyalı yazarlardan biridir. Eserleri arasında: The Struggle for Syria; Asad of Syria; The Struggle for the Middle East ve Abu Nidal: A Gun for Hire.
Bu makale Ersen Akyıldız tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.