Helen Mould*
Zorla göçe tabii tutuldukları yıllardan sonra bir çok Rohingya (Arakan) Müslümanı vatanına geri döndü. Bununla beraber bir çok Rohingyalı Myanmar?dan Bangladeş?e sürekli seyahatler yapıyor. Çünkü bu halkın bir parçası geri dönmedi ve sınırın öte tarafında. Resmi rakamlara göre yaklaşık 200 bin Rohingyalı Müslüman halihazırda Bangladeş?teki mülteci kamplarında yaşıyor.
Runa Hatun isimli yaşlı bir kadınlar karşılaştım. Evini kendisi inşa ediyordu. Temeli kazmıştı bile ve şimdi bambu parçacıkları ve plastik levhalar kullanarak kendisine küçük bir barınak yapmaya çalışıyordu. Runa bu işi yapan tek kişi değildi şüphesiz. Çevresinde bulunan diper bir çk aile dekendilerine benzer geçici evler inşa etmek için kıyasıya çalışıyor ve buldukları her materyali değerlendirmeye çalışıyorlardı. Runa Myanmar?daki Arakan bölgesinden göçen ve güney Bangladeşin Cox?s Bazaar bölgesine yerleşen bir Rohingyalı. Bangladeşte yaklaşık 200 bin Rohingya(Arakan) Müslümanı yaşıyor ancak bunlardan sadece 26 bini ülke nüfusuna kayıtlı ve resmi kamplarda barınıyor.
Runa gibi diğerleri ise temel ihtiyaçlarının karşılanmadığı ve bir çok haktan mahrum olarak gayri resmi kamplarda yaşam mücadelesi veriyor.
Rohingya?lar ana yurtlarında baskı ve sindirme operasyonlarına maruz kalan Müslüman bir azınlık. Runa ailesinin bütün zorluklara rağmen nasıl Myanmar?da yaşamaya devam ettiklerini geçmiş yaşantılarını ve Myanmarda yaşadıkları ciddi problemlere rağmen kendisini hala nasıl Burma?lı olar gördüğünü anlatıyor. Bununla beraber hayat koşullarının kendisi ve ailesi için çok zor olduğu ana vatanına da bir daha asla geri dönemeyeceğini biliyor.
Runa Myanmar?dan bir yıl önce bir gecede dört çocuğu da birden öldürüldükten sonra göç etmiş.O tarihten beri Runa o kamptan bu kampa sürekli dolanmış. Runa ve ailesinin şimdi yaşadığı kamp bir tepenin üzerine inşa edilmiş. Tepenin hemen yanında yaz aylarında bataklığa dönüşen bir nehir akıyor.
Kerpiçten yapılan ve duvarlarında bir çok delik bulunan evler ve küçük sac çatılı sığınaklar. Bölgede ne temiz su, ne birkaç sağlık ocağından başka sağlık altyapısı var. Çürüyen çöpler ve kanalizasyon iğrenç bir koku saçıyor etrafa. Runa?nın yaşadığı yerde ilk dikkatinizi çeken şey etrafta bir çok çocuğun olması. Bu çocuklardan bir çoğu hep geçici barınaklarda yaşıyorlar ve bir kısmı da bu mülgeci kampında doğmuş. Bu çocuklarda beslenme yetersizliği en üst düzeyde, bir çok hastalığın pençesindeler ve eğitimim adına hiçbir şeye sahip değiller.
Yeni mülteci kampı
Resmi ve gayri resmi mülteci kamplarda yaşayan Rohingya?lıların yanı sıra bazı Rohingyalılar İslami Yardım Kuruluşu tarafından inşa edilen yeni bir kampta yaşıyorlar. İslami Yardım Kuruluşu temmuz 2008?de tam 10 bin mülteciyi NAf nehrinin kıyılarındaki derme çatma barakalardan alıp Teknaf?ta inşa ettiği Leda mülteci kampına yerleştirdi.
Bu kampta her bir ailenin kendisine ait bir ev inşa etme izni var ve ayrıca burada mültecilere temiz su, yiyecek ve sağlık hizmeti sunuluyor. İnsanlar o kadar kötü bir durumda ki bazı mülteciler verilen sağlık hizmetlerinden faydalanabilmeleri için evlerini diğer Rohingya?lılarla paylaşıyorlar. Bu sebeple kampta halihazırda 13 bin den daha fazla insan yaşıyor ve bu da zaten kısıtlı olan kaynakların karşılayamayacağı ek bir yük anlamına geliyor.
Şiddetli yoksulluk
Bangladeş nüfusunun neredeyse yüzde 40?ının günlük en fazla bir dolar ile yaşamaya çalıştığı dünyanın en yoğun nüfuslu ülkelerinden biri. Ülke aynı zamanda düzenli olarak meydana gelen ve bir çok cankaybına sebep olan, temiz su imkanını yok eden ve evlerin yıkılmasına neden olan doğal felaketlere maruz kalıyor. Bu doğal felaketler artan bir şekilde meydana geliyor ve ülke insanının sefaletten kurtulmasına bir türlü izin vermiyor. Her ne kadar bir çok Bangladeşli Rohingya?lılara sempati beslese ve yardım etse de diğer bir çoğu da onları zzaten sefaletle boğuşan ülkeleri için ekstra bir yük olarak görüyor. İslami Yardım Kuruluşunun sağladığı yardım imkanından yerel halk da faydalanabiliyor. Bu bölge halkı ile mülteciler arasında yükselmesi muhtemel olan tansiyonun da düşmesini sağlıyor.
Beslenme yetersizliği
Bölge halkının ve mültecilerin karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan bir yetersiz beslenme. UNICEF raporlarına göre Bangladeş?teki çocukların yaklaşık yüzde 45?i yeterli kilonun altında yüzde 13?ünün durumu ise çok kötü. Yetersiz beslenme sadece çocukların gelişimini olmsuz etkilemekle kalmıyor aynı zamanda çocukların oldukça ölümcül hale gelebilen, ishal ve solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanmalarına neden oluyor.
Beslenme yetersizliğini engellemek için İslami Yardım Kuruluşu multeci kampındaki insanlara kyüksek kalorili yiyecekler içeren bir yemek proğramı ile gıda imkanı sağlıyor. Bu terapik beslenme merkezinde çalışan Şehid-ul İslam yaptıkları işi şöyle açıklıyor; ?aşırı bir şekilde yetersiz beslenmenin pençesinde olan çocuklar yaklaşık 12 hafta merkezimizde bakım altına alınıyor. Bu çocuklar her gün sabah 8:30?da geliyorlar ve akşam 21?e kadar merkezde bakım altında kalıyorlar?
İslam sözlerine şöyle devam ediyor; ?bu süreçte çocuklar her iki saatte bir besleniyorlar. Orta düzeyde beslenme yetersizliği çeken çocuklar ise merkeze günde iki defa geliyorlar ve evlerine biraz gıda götürüyorlar. Aynı zamanda halihazırda 149 çocuğa bakım hizmeti sağlıyoruz. Bunların çoğu mültecilerin çocukları ve bölgedeki yerli köylülerin çocukları da var. Özellikle muson mevsiminde çalışma imkanlarının azaldığı dönemde bölge halkı yardımlara çok ihtiyaç duyuyor.
Bangladeş?te doğum yapan kadınların çoğu yetersiz beslenmenin pençesinde bu sebeple doğan çocukların yüzde 36?sı yeterli kilonun çok altında doğuyor. Bu nedenle merkezin hamile kadınlara yönelik de bir proğramı var. Yetersiz beslenme Bangladeş?te doğan bebeklerin ve ülkedeki kadınların problemlerinden sadece biri.
Birçok kadın hamilelik sırasında ve doğum sonrasında gerekli bakımdan yoksun. Ve bir çoğu evlerde ebelerin yardımıyla doğum yapıyor. Bu sebeple Bangladeş?te çocuk ve anne ölümleri oldukça yüksek.
Anne bakımı
Leda mülteci kampında her ay yaklaşık 40 bebek doğuyor. Depali sağlık merkezinde anne bakım bölümünde çalışıyor. Görevi annelerin ve bebeklerin güvende ve sağlıklı olmasını sağlamak. Depali şöyle diyor: ?Hamile kadınların kampta yaşadığı ana sorunların başında kansızlık ve yiyecek kıtlığından kaynaklanan yetersiz beslenme geliyor. Maalesef bu problem bir çok bebeğin aşırı zayıf ve bir çok sağlık problemine sahip olarak doğmasına neden oluyor. Ben şu an bütün kampta kadınlara doğum sırasında yardım eden tam 30 ebeyi eğitiyorum.
Hamilelik döneminde bakım için gelen her hamile kadına havlular, eldivenler, sabun gibi temel hijyen malzemeleri içeren bir yardım paketi veriyoruz. Bununla doğumun olabildiğince hijyenik olmasını amaçlıyoruz.
Ben hamile bayanlara doğum sırası ve doğum sonrası dönemlerle ve ön beslenme ile alakalı eğitim vererek kendilerinin ve bebeklerinin sağlıklı kalmasına yardımcı olmaya çalışıyorum. Yeni anneler bebeklerini yanıma getiriyorlar ve ben de bu bebeklerin gelişim evrelerini kontrol ediyorum ve varsa hastalıklarını tespit ediyorum. Annelere ayrıca emzirme ile alakalı da eğitim veriyorum.
Kamptaki durumlar düzenli olarak gelişiyor ve anneler gün geçtikçe kendilerini ve çocuklarını nasıl sağlıklı tutabilecekleri konusunda daha bilinçli oluyorlar. Ama yine de yapılacak çok şey var. Bu bebeklere hayatları için iyi bir başlangıç yapma imkanı vermeyi umuyorum?
Gelecek yok
Kampta yaşayan Arakan çocuklarının tek problemi yetersiz beslenme ve diğer hastalıklar değil. Bir çok çocuk düzenli bir tedavi olmadan tespit edilemeyecek ve iyileştirilemeyecek zihinsel hastalıklarla karşı karşıya.
Bir arakan çocuğu için travma, izolasyon, şiddet ve yalnızlaşma oldukça sık görülen bir şey. Bu insanlar yaşamlarını ve sevdiklerini geride bırakmışlar ve şimdi Bangladeş?te oldukça zor şartlarda yaşıyorlar. Bunun sonucu olarak da bir çoğu depresyon gibi zihni problemlerle karşı karşıya. Bu problemlerle müzadele edebilmek için merkez kişisel ve grup rehberliğini içeren bir ekip kurmuş ve bu ekip insanlara danışmanlık hizmeti veriyor.
Runa?nın dediği gibi bir çok Arakanlı bir tür belirsizlik hali yaşıyor. Ne ülkelerine geri dönebiliyorlar ne de ufukta bir çözüm yolu görünüyor. Runa içinde bulundukları durumu şöyle anlatıyor:
?Geleceğe dair hiçbir umudum yok. Sadece günlük olarak yaşamaya çalışıyorum. Eğer bana yiyecek verirseniz yerim eğer su verirseniz içerim vermezseniz hiçbir şey yapamam. Hiçbir şeye sahip değilim. İşin gerçeği hiç birimizin yapacağı bir şey yok.
*Rohingya Müslümanları aslen Burmalı (Myanmar)?dırlar. Askeri cuntanın Dini baskı, tecavüz, yıkım ve tahribat gibi vahşi uygulamaları sonucu 1.5 milyonun üzerinde Rohingya Müslümanı ülkeden hicret etti. Bunlardan 200 bin?i 1978 yılında Bangladeş?e göç etti. Uluslararası İslami Yardım Ajansı çalışanı Helen Mould yakın zamanda Bangladeş?in güneyindeki Teknaf?taydı. Mould bu makalede Bangladeş?e yerleşen Rohingya Müslümanları için yaşamın nasıl olduğunu ele alıyor.
Bu makale Abdulkadir Şen tarafından Timetürk.com için tercüme edilmiştir.