RUSYA?DAKİ IRKÇI SALDIRILARIN PERDE ARKASI
Hayri Polat*
Rusya?da neredeyse her gün meydana gelen ırkçı saldırılardaki artış endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Ancak saldırıların boyutu, sayısı, hedef kitlesi vs. özelliklerinden ziyade, saldırılar hakkında yapılan değerlendirmeler ile uygulamada herhangi bir iyileşmenin olmaması endişeleri daha da artırıyor.
Başlangıçta ?ekonomik temelli basit adli vakalar? şeklinde yorumlanan saldırılar, mevcut iş olanaklarının paylaşımından memnuniyetsiz kesim tarafından ortaya konan bir tepki olarak değerlendirilmişti. Ne var ki saldırıların bu defa ülkeye öğrenim için gelen öğrencilere yoğunlaşması, iddianın ne ölçüde geçersiz olduğunu ortaya koydu. Uzun zamandır Rusya?nın çeşitli şehirlerinde yabancı öğrencilere sistematik olarak saldırılar düzenleniyor. Öğrenciler dövülüyor, soyuluyor ve öldürülüyorlar.
Moskova merkezli SOVA insan hakları örgütü, sadece 2008?de meydana gelen ırkçı saldırılarda 96 kişinin hayatını kaybettiğini, 400?den fazla kişinin de yaralandığını açıkladı. Değişik meslek, sınıf ve yaş gruplarına karşın saldırıya uğrayan kurbanların ortak özellikleri, Kafkasya kökenli veya Orta Asya Cumhuriyetleri vatandaşı olmaları. Aslında olayların meydana geliş şekilleri ve sonuçları, ortaya çıkan durum hakkında önemli ipuçları vermişti. Defalarca saplanan bıçak darbeleri ile kesilen boğazlar sonrasında vücutlara bıçakla çizilen ?gamalı haç? sembolleri, bugün gündeme gelen ırkçı saldırıları çok önceden işaret etmişti. Ancak meseleyi basit değerlendirmelerle geçiştirmeye çalışan yöneticilerin gerekli önlemleri almayışları, bir süre sonra ırkçı ve şiddet yanlısı akımların gelişmesine ve taraftar bulmasına neden oldu.
Devlet Başkanı Medvedev, ırkçı saldırıların büyük artış gösterdiğini, bunun da ulusal güvenliğe karşı tehdit oluşturduğunu kabul ediyor. Hatta bu gruplara yönelik mücadelenin artırılması talimatını verdiğini söylüyor. Ancak ülkede özellikle Rus gençleri arasında ırkçılığın hızla arttığı açıkça görülüyor.
Uzmanlara göre ırkçılığın artış sebeplerinden en önemlisi, devletin ve siyasetçilerin yürüttükleri politikalar. Yüzden fazla etnik grubun birlikte yaşadığı Rusya?da, siyasi partilerin ?Rusya, Ruslar İçindir?, ?Yabancılar ülkelerine gitmeli? gibi sloganları kullanması, halklar arasındaki barış atmosferinin kirlenmesine neden oluyor. Bütün bunlar yapılırken, ülkeden kovulmak istenen halkların topraklarındaki Rusya hakimiyeti ve hak iddiaları unutuluyor tabi. Üstelik, Rusya dışına gönderilmesi istenen bu insanların bir çoğunun aslında kendi topraklarında yaşadıkları, Rusların bu coğrafyaya sonradan gelerek hakimiyet kurduğu gibi bir tarihi gerçek hiç dikkate alınmıyor.
Başlangıçta Kırgızistan vatandaşlarına yönelik gerçekleşen saldırılara daha sonra Özbekistan ve Tacikistan gibi Orta Asya cumhuriyetlerinden gelen insanlar eklenmişti. Son bir yılda meydana gelen saldırılarda ise Kafkas bölgesi insanları hedef seçiliyor. Bu durumdan, ülkede yaşayan Kafkas kökenli vatandaşlar büyük sıkıntı duymaya başladılar. Kafkasya Halkları Rusya Kongresi başkanı Aslambek Paskaçev, Rusya?daki bütün problemlerden Kafkasyalıların sorumlu tutulduğunu söylüyor.
21 Mart?ta Moskova?da düzenlenen ?Kriz Yönetimi, İstihdam ve Toplumsal Hareketler? konulu toplantı, Rusya?daki ırkçı anlayışın hangi seviyelere ulaştığına ilişkin vahim durumun tespiti açısından hayli önemli ve dikkat çekici.
Rusya Azerileri Kültür Derneğine bağlı ?Stratejik Modelleme Merkezi? ile Rusya Slav Vakfı tarafından düzenlenen ve Federal Yahudi Milli Kültür Merkezi, Rusya Bilimler Akademisi ?Sosyo Politik Gelişim Kurumu?, ?RAN Ekonomik Teşkilatı? ve bazı Duma üyelerinin de iştirak ettiği toplantıda; Duma üyesi Mişenko?nun ?Moskova?da çalışan tüm göçmenlerin sürülmesi gerektiği? şeklindeki önerisi, Rusya?da gelişen ırkçı anlayışın ulaştığı seviyenin görülmesi açısından ibret verici. Yaklaşık 70 kişinin katıldığı toplantıda, Mişenko?nun sürgün önerisine, ekonomist Aleksandr Orlov?un ?göçmenlerin sınır dışı edilmesi gerektiği? şeklindeki destek mahiyetindeki açıklaması ise vahim manzarayı daha da netleştiriyor.
Akademik düzeyde organize edilen bir toplantıda, konularında seçkin/elit sayılabilecek kişiler tarafından seslendirilen bu düşüncelerin, nihayetinde ırkçı sokak saldırılarını cesaretlendireceği açıktır. Halklar arasında gereksiz düşmanlıkların oluşmasına zemin hazırlayan bu açıklamalar, aslında Rus elitinin de ne ölçüde Rus emperyal zihniyetinin etkisinde olduğunu göstermektedir.
Umarız tüm bu gelişmelerden, Kafkasya?da Rusları bir kurtarıcı gibi karşılayan ve Rusya?yı bir teminat gibi gören Kafkas halkları ders alıyordur. Zira Kafkas misafirperverliği ve iyi niyetiyle karşıladıkları Ruslar, çoğu yoksulluktan, kendileri ve aileleri için iyi bir yaşam umuduyla Rusya?ya giden akrabalarının canlarına kast ederek sürgün etmeyi planlamaktadır.
*Hayri POLAT: Araştırmacı-Yazar [email protected]