Dolar

34,8934

Euro

36,7717

Altın

3.006,65

Bist

10.058,63

İslam Dünyası Kalkınma Projesi

İslam dünyasında geleceğe dair bir vizyon ortaya koymak adına taslak mahiyetindeki kalkınma projesini gündeme getiriyoruz.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-04-13 01:32:00

İslam Dünyası Kalkınma Projesi

Kalkınma Projesi Taslağı/Belgesi

 

Dr. Casim Sultan*

 

GİRİŞ

 

Yeryüzü çapında büyük değişikliklerin yankılarının kulakları sağır edecek derecede hissedildiği bir dönemeçten geçiyoruz. Bu değişiklikler, yüzlerce yıl varlık sahnesinde yerini almış ümmetimizi küllerinden yeniden dirilten ve onu derin uykusundan uyandıran büyük değişikliklerdir. Böylesine önemli bir süreçte ümmetimiz her alanda jeopolitik üstünlük elde etmek için birbirleriyle yarışan gelişmiş ülkelerin tehditlerine karşı bağrı açık ve savunmasızdır?

 

Her ne kadar İslam coğrafyasında ürperten bir manzara söz konusu ise de tarihin akışını iyi kavramış birisi şunu çok iyi bilir: Her sabah (Diriliş) uzunca süren zifiri karanlık gecenin ardından gelir. Bütün milletlerin geçirdiği bu tarihi evreyi şimdilerde ümmetimiz yaşamaktadır. Hiç tereddütsüz ümmetimiz uzun zaman geçmiş olsa da eski gücüne, ihtişamına ve saygınlığına erişme imkânına sahiptir.

 

Bundan dolayı bizler zihinlerde var olan bir takım soruları cevaplandırmak, ihtiyaçları belirlemek ve geleceğe dair vizyon ortaya koymak adına taslak mahiyetindeki kalkınma projesini gündeme getiriyoruz.

 

Taslağın özeti:

 

İçinden geçtiğimiz şu tarihi dönemeçte ümmetimiz çok büyük ve köklü değişikler yaşamaktadır. Bilinçlenme sürecinden diriliş sürecine geçiş olarak tanımlayabileceğimiz, ciddi aksiyon ve eylem gerektiren yeni sürecin şartlarına denk bir bilinçlenmeyi ümmetimiz bu günlerde yaşamaktadır. Gündeme getirdiğimiz kalkınma taslağı özü itibariyle yaşanmakta olan büyük değişiklikleri tetikleyen başlıca düşünce sorunlarını çözümlemektedir.  Bunu yaparken aynı zamanda ümmetimizin düşüncesini şekillendiren sağlam referansları gün yüzüne çıkarmayı amaçlamaktadır. Ümmetimizin geleceğiyle bir şekilde ilgili olan çevrelerin bilgi birikimlerini sistematize etmemize imkân verecek olan taslak, ümmetimizin içinde bulunduğu konjektüre dair yapılan tespitleri gözden geçirmeyi ve gerekli adımları atmayı amaçlamaktadır.

 

Elbette ümmet için düşünsel bir çerçeve ortaya koymak tek başına bir anlam ifade etmiyor. Bunun yanında kalkınma taslağını benimsemiş kişilerin başarılı adımlar atmaları gerekir. Bir noktada değerlendirmeler yapmak sadece o şey hakkında düşünce geliştirdiğimizi gösterir.

 

Geçiş sürecinin gereksinimleri göz önünde bulundurularak gayretlerin iki eksen üzerinde yoğunlaşması gerekiyor. Birincisi: Kalkınma projeleri noktasında görüş ayrılıklarına yol açan temel meseleler. İkincisi: Kalkınma projesiyle etkileşime girecek bireyler için gerekli olacak bilgi ve kültürel donanımlar.

 

Her şeyden önce kalkınma meselesinin gündemimize soktuğu ve İslam Dünyasının karşılaştığı çağdaş meydan okumaların icad ettiği sorunları çözümlemek öncelikli gündemimiz olmalıdır.

 

Bu bağlamda toplumlarımızı oluşturan en temel öğe olması bakımından dinin doğru anlaşılmasının önündeki engellerin giderilmesi gerekir. Bu manada karşı karşıya olduğumuz sorunlar, dinin naaslarını doğru anlamayı, çağların getirdiği değişimlerin naaslar üzerindeki etkisini kavramayı ve naasları doğru bir şekilde kendi konjektürümüze indirgeyebilmeyi gerektiriyor.

 

Daha sonra bilginin sistematize edilmesi için gerekli normların belirlenmesi gerekmektedir. Bunu için:

 

1-Genel çerçevenin belirlenmesi için model olacak ön çalışmanın yapılması.

2-Kalkınmanın gerçekleşeceği sosyo-kültürel ortamın anlaşılması ve söz konusu koşullara uygun projeler geliştirilmesi için Sosyal Bilimlerin dikkate alınması.

3-Bir uygulama bilimi olarak yönetim bilimlerinin dikkate alınması.

 

Taslak, son tahlilde arzulanan değişiklikleri gerçekleştirmek için elzem olan araçlar ve bir takım temel meseleler konusunda ayrıntılı değerlendirmeler içermektedir.

 

Kalkınma/Nahda:

 

Kalkınmadan söz edenlerin birçoğu maalesef bu kelimeyi tanımlamaktan acizdirler. Terminolojik açıdan; insan kaynaklı üretimin artırılması ve büyümeyi ifade eden bu kavram ilk olarak Avrupa?nın tarihinde ortaya çıkmış ve Arap diline ?en-Nehda? kelimesiyle geçmiştir. Daha sonradan bu kelime genel anlamda bütün Avrupa uygarlığının kalkınmasını ifade eden kapsamlı bir anlam içeriğine haiz olmuştur. Avrupalı insanın düşünsel, duygusal, bilimsel ve sanatsal yaşamını baştan aşağıya yenileyen bir etki yaratan bu fenomen esasında içsel itici bir güçtür.

 

Avrupa?nın kalkınma çağı olan 16. y.y. büyük olaylara; genel anlamda bütün Avrupa devletlerinin yapısal, köklü değişimlerine tanık olmuştur. Kalkınma çağı Avrupa?sında inanç, düşünce, ahlaki, siyasi ve iktisadi alanlarda devrim denilebilecek düzeyde büyük gelişmeler, olaylar yaşandı. 16. y.y.?da başlayan bu değişim süreci geleceğe dönük olmaktan daha çok geçmişin mirası üzerine kurulmuştur. Avrupalının anlayışında kalkınma asla geçmişle bağları koparmak anlamına gelmiyordu. Aksine o mazisiyle iletişimini sürdürüyordu. Çağdaş reformları gerçekleştirirken mazide yaşanmış ama kalkınmasına olumlu katkı sağlayacak şeyleri dikkate alarak geleceğin fırsatlarını araştırıyor ve bu fırsatları kaçırmamaya çalışıyordu. 

 

Bir milletin mazisiyle bağlarını koparmaması son derece önemlidir. Günümüzde bazıları geçmişi iyisiyle kötüsüyle bir tarafa bırakmamız gerektiğini, bugün elimizde olanla yetinmemiz ve geleceğe bakmamız gerektiğini söylüyorlar. Doğrusu bu hayret verici bir yaklaşımdır. Sözüm ona gelişmiş uygarlıklarda bile böyle bir yaklaşım söz konusu olmamıştır. Avrupa uygarlığının gelişimine fikirleri ile yön veren, Avrupa kalkınmasının öncüsü olan aydınlar da insanlara geçmişin güzelliklerini ve gelecek inşa etmenin imkânlarını anlatıyorlardı. Avrupa kalkınmasının tarihinde ne geçmişle bağlarını koparmak ne de gelecekten ümit kesilmesi gerektiği fikrini savunan bir akım olmamıştır.   

 

Söz konusu dönemin fikir adamlarını incelediğimizde onların inanç, doğa, bilgi, bireysel ve toplumsal ahlak kavramlarına yeni ve farklı tanımlar getirdiklerine tanık oluyoruz. Beklide onların yepyeni, modern çağı hayal dünyalarında kurguladıklarını söyleyebiliriz. Bu reformistlerin davranışlarına bakan kişi onların yaşadıkları zamana öncülük etmiş olduklarını görür. Hatta bundan dolayı onların düşüncelerini kavrayamayan çağdaşlarının baskılarına maruz kalmışlar.

 

Dirilişi / Kalkınmayı Nasıl Tanımlıyoruz?

 

Kalkınma/Nahda: Kapsamlı bir düşünce hareketidir. Dinamik ve yayılmaya müsaittir. Geçmişle bağlarını koparmaksızın yeni yaklaşımlar getirir. Böylece bütün zamanlarda öncül, lokomotif rolünü üslenir. Elbette kalkınma her şeyden önce düşünsel bir harekettir. Her hangi bir toplumda ortaya çıkar ve yaşamın değişik alanlarında kendini hissettiren faaliyetler içine girer.

 

Bir döneme kalkınma çağı denmesinin nedeni, o dönemin evrene dair farklı bir perspektif getirmiş olması, tarihi yeniden inşa etme olanağı sunan yeni hayat algısı ve tasavvur ortaya koymuş olmasıdır. Tabiatı gereği böylesine köklü kalkınma hareketleri rahat hareket alanı bulamazlar. Toplumda meydana getirdikleri kalkınmaya yönelik kıpırdanmaların bir bedeli olarak baskı, cezalandırılma ve dirençle karşılaşırlar

 

Kalkınma Hangi Alanlarla Kendini Gösterir?

 

Kalkınma daha çok inanç, bilim, siyaset, ekonomi, toplumsal hayat ve eğitim alanlarında kendini gösterir.

 

Kalkınma Süreçleri:

 

Her uygarlık olursa olsun kalkınma döneminde şu dört süreci muhakkak yaşar:

 

Uyanış/Bilinçlenme süreci: Bu süreç uykudan yeni yeni uyanma halidir. Tam olarak bilinç yerine gelmemiş, ortalık aydınlanmamıştır. Ancak bu bilincin emekleme aşamasıdır. Toplum kendi kimliğine ve aidiyet duygusuna sahip olur. Fakat tam bir kavrayış ve uyanıklıktan uzaktır. Çoğu zaman kendi içinde çelişkiler, gelgitler yaşar. Bununla beraber benlik algısı gittikçe gelişir.

 

Dirilme süreci: Tam bir aydınlanma dönemidir. Ortamı ve kendisini çevreleyen koşulları tanır. Bu süreç tam bir farkındalık ve olgunlaşmanın yaşandığı tutkulu bir dönemdir. Bu dönem bütün gayretlerin sistematik bir şekilde bir tek hedefe yoğunlaşmalı ve içinde yaşanılan gerçeklik çok iyi kavranmalıdır.

 

Kalkınma süreci: bilinçlenme döneminin sonunda gerçekleşir. Fikirlerin devrimler meydana getirmesi ancak; o fikirlerin hayatın teorik ve pratik bütün alanlarında doğru yolu izleyen tutkulu bir kitlenin bünyesinde mücessem hale gelmesiyle mümkündür. Kalkınma hamlelerinin tamamlanabilmesi için söz konusu fikirlerin devlet otoritesiyle teorik düzlemden pratiğe, hayatın içine, uygulama alanına geçişinin sağlanması gerekmektedir.

 

Uygarlık oluşturma süreci: Uygarlık; düşünce, imar, sanat, üretim vs. hayatın her alanında gözlemlenebilir, maddi gelişmelerin, ürünlerin tümü olarak tanımlanabilir. Bu manada uygarlık her toplumun arzuladığı bir şeydir.  

 

 

Ümmetimiz İçinde Kalkınma Hareketlerini Tetikleyen Etkenler:

 

Bunlar içinde en önemlisi ümmetimizin karşı karşıya olduğu büyük meydan okumalardır. Bu meydan okumalar şunlardır:

-         Geri kalmışlık.

-         Sömürgecilik.

-         Bölünmüşlük.

 

Bu üç büyük meydan okumaya karşı ümmetimizin geliştirdiği çözümler ise şunlardır:

-         Geri kalmışlığa karşı kalkınma

-         Sömürgeciliğe karşı özgürlük/bağımsızlık

-         Bölünmüşlüğe karşı birlik.

 

Peki Kalkınma İşine Nereden Başlamalı??

 

Acaba ümmet olarak yozlaşmamızın nedeni coğrafyalarımızın sömürülüyor olması mıdır?

Yoksa geri kalmışlığımız mı?

 

Geri kalmışlık sömürgeden daha önce karşı karşıya kaldığımız bir sorundur. Fakat sömürge, emperyalizm toplumlarımızın geri kalmışlığını sürekli olarak körüklemiştir. Toplumlarımız ne zaman geri kalmışlığın pençesinden kurtulmak istemişse sömürgeciliğin uzantıları, maşaları yakasına yapışmış ve o girişimleri akamete uğratmıştır.

 

O halde sürekli şikâyet edip durduğumuz geri kalmışlık sorunumuzu besleyen şey sömürgeciliğin varlığını sürdürmesidir. O halde ümmetimizin kalkınmasını gerçekleştirecek formülleri şu şekilde özetleyebiliriz:

 

1-Geri kalmışlık sorunu çözmek: Şu taslak bu sorunsalı gündeme getirmek üzere yapılmış bir çalışmanın ürünüdür.

 

2-Sömürge olmaktan kurtulmak: Sömürgenin boyunduruğundan kurtulmak bir dizi kapsamlı proje ve aksiyon geliştirmeyi gerektirmektedir.

 

 Kalkınma neyi gerektirir?

 

Toplumumuzda kalkınma anlamında devasa reformların değişikliklerin yaşanabilmesi için iki şeye ihtiyaç vardır:

 

1-Geniş halk kitleleri: Şu anda bu hiç de azımsanmayacak şekilde mevcuttur. Bizler bu kitleleri meydanlarda, üniversitelerde, seçim sandıklarının başında ve düşüncelerini ifade etmesi için imkân verilen her platformda görebiliyoruz.

 

2-Öncü bir kitle: Geniş halk kitlelerinin enerjisini, büyük potansiyeli etkin ve gerçek bir güce dönüştürecek öncü hareket. Buna göre değişim ve harekete geçme söz konusu lider ve öncü hareketin inisiyatifinde gelişecektir.

 

Kalkınma Projesi Neyi Hedefliyor?

 

Ümmetimizin kalkınmasından söz ederken bizler onun geçmişteki saygın konumuna kavuşması, medeniyetinin varlık sahnesine çıkarak gerçek ve beklenen kalkınmanın gerçekleşmesini ve ümmetin evlatlarının insanlık ailesinin birinci dereceden vatandaşları olma konumuna yükselmelerini istiyoruz.

 

Bu hedef doğrultusunda ümmetimizin geldiği noktayı değerlendirirken kanaat önderleri ve duyarlı toplumsal dinamikler açısından meseleye baktığımız gibi resmi kurumlar, hükümetler ve ya devletlerin geldikleri nokta açısından da bakmalıyız. Şunu kesinlikle belirtmemiz gerekir ki, aydınlar ve devlet adamlarının arasında oluşacak uzlaşma, ortak hareket etme bilinci ancak kalkınmanın kapılarını aralayabilir. Bundan dolayı biz bu projemizi hassaten bütün toplumlarda çok önemli güç unsuru olan bu iki sınıfın dikkatlerine sunuyoruz.

 

Kalkınma Projesine Kim Öncülük Edecek?

 

Kalkınma projesi başlangıçta düşünsel olarak kendisine önderlik edecek etkin bir kadroya ihtiyaç duyacaktır. Bu kadrolar siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin veya her hangi bir toplumsal hareketin ya da bağımsız bireylerin yararlı çabalarını proje kapsamında değerlendirmelidirler. Kalkınmanın teorik çerçevesini hazırlamak elbette aydın ve düşünürlerin yapabileceği bir iştir.

 

Toplumların kendi başlarına kalkınmayı gerçekleştiremeyeceklerini biliyoruz. Tıpkı Malezya ve Japonya hükümetlerinin yaptığı gibi kalkınma projesini hükümetlerin, devlet erkinin gündemine alıp uygulaması gerekir.  Uygulamaya konulan projenin başarıya ulaşması, iç ve dış meydan okumalara karşı direnebilmesi için halkın desteğinin sağlanması gerekir. Hükümetler nezdinde kalkınma projelerini yönetenler diriliş aşamasından kalkınma dönemine geçiş sürecinde projelerini uygulamaya başlarlar. Teoriden pratiğe geçinceye kadar, düşünceler zihnin sınırlarından gerçeğin dünyasına taşıncaya ve hayaller dünyasından çıkıp rasyonel gerçekliğe dönüşünceye kısaca bir uygarlık üretinceye kadar devam eder.

 

Uygulama sahasında kalkınma projelerini tabii olarak hükümetler yönetirlerken seçkin öncü fikir adamları da projelerin üretilmesi, toplumun aydınlatılması ve değişime hazırlanması noktasında üzerlerine düşen görevleri yerine getirirler.

 

Şu Anda Hangi Aşamadayız?

 

İslam Ümmetinin içinde bulunduğu durumu gözlemleyen her kes ümmetimizin uyanış/bilinçlenme sürecinin sonuna yaklaştığını görebilir. Bu süreçte ümmetimiz artık ne yapması gerektiğini biliyor. Zira bu süreç içinde ümmetimiz kendisini kalkındıracak projeler ile ortaya çıkan birçok akımla karşılaştı ve bunlardan beslendi. Gelinen noktada yapılması gereken şey, uygun stratejik bir bakış açısıyla ümmetimizin enerjisini kalkınma hedefi doğrultusunda yönlendirerek süreci diriliş aşamasına taşımak.

 

Uyanış süreci şiddetli hamasetin, bazen bir biriyle çatışan ve çelişen fikirlerin, kısaca olgunlaşmamış bir mücadelenin hâkim olduğu bir süreçti. Bizler şimdi kalkınmayı hedefleyen bütün tarafları bir araya getirecek stratejik ortaklıkların ve kalkınmanın yöntemlerinin araştırılıp devreye sokulmasının elzem olduğu daha derin ve etraflı düşünmeyi gerektiren bir süreci yaşıyoruz.

 

Uyanıklık dönemi:

 

İşte sıçramak için çalıştığımız aşama bu aşamadır. Mücadele ortamının ürettiği enerjinin bir potada, bir tek proje kapsamında, gayet açık ve net bir hedefe yönelik olarak değerlendirilmesi gerekir. İçinden geçtiğimiz bu süreç görüş ayrılıklarının azaldığı ve daha çok zihinsel anlamda olgunlaşmanın yaşandığı bir aşamadır. Bu süreçte görüş ayrılıklarımız olsa da bir birimizi daha iyi anlayarak meselelerimizi tartışabiliriz.

 

Diriliş Sürecinde Hedeflenenler:

 

Ümmetin çoğunlukla heyecanları ile hareket ettiği (olayları net görmesini engelleyen buğulu bakış açısına sahip olduğu) bir süreçten bütün çabaların tek bir strateji eşliğinde planlanabilmesine imkân verecek daha rasyonel ve ayakları yere basan diriliş sürecine geçilmesi.

 

Projede Kimler Yer Alabilir?

 

Hangi vatandaş, düşünce akımı, sivil toplum örgütü, siyasi parti ya da hükümet olursa olsun İslam ümmetinin kalkınması doğrultusunda yararlı ve olumlu katkı sağlayan her kes projeye katılabilir.

 

Diriliş Sürecinde Göz Önünde Bulundurulması Gerekenler

 

Kanaatimize göre bu aşamanın üç temel evreyi tamamlamış olması gerekir.

 

1-İslam ümmetini umutsuzluktan kurtaracak, İslam?ın karşı karşıya kaldığı sorunları çözebileceğine dair ümmete öz güvenini yeniden kazandıracak kapsamlı bir düşünsel hazırlığın, proje çalışmalarının yapılması. Bu evrede kalkınmanın nasıl gerçekleşeceğine dair zihninde var olan soruların cevaplandırılması ve şüphelerin giderilmesi ve geleceğe dair bir umudun yeşertilmesi gerekir. Ayrıca içinde bulunduğu aşamaya uygun yeni faaliyet alanlarının belirlenerek bir yol haritasının çizilmesi bu dönemin ajandasında not edilmesi gereken ödevlerdir.

 

2-İslam medeniyetinin yeniden inşası için en uygun yöntemin araştırılması bu bağlamda kanaat önderlerinin görüşlerinin alınması ve öncelikler göz önünde bulundurularak tespit edilen yol haritası eşliğinde toplumla fikir alış verişine girilmesi lazımdır.

 

3-İslam ümmetini kalkınma noktasında kesin başarılı sonuca götürecek ?kalkınma heyecanı ve sorumluluğunu taşıyan- akımlar arasında ortak çalışma platformlarının oluşturulması.

 

Diriliş Döneminde Takip Edilmesi Gereken Yol Haritası

 

1-Gelişi güzel ve sadece duygusal hareket ederek anlık tepkilerden kaçınılması. Bu dönemde her adım bilimsel yöntemlere son derece riayet ederek atılması gerekir.

2-İslam ümmetinin kalkınması için çalışan kişilerin ortak bir sözleşmeyle ve bu sözleşmeye uygun hareket etmek.

3-Her hangi bir mezhep ya da kliğe bağlı kalmamak.

4-İslam ümmetinin kalkınmasına olumlu katkı sağlayacak hiçbir çabayı küçümsememek. Zira kalkınma projesi İslam davetçileri ve bağımsız bireylerin yanında siyasi partiler, cemaatler ve düşünce kuruluşlarının değerli yöneticileri, kanaat önderleri ve muhlis yönetici ya da sıradan insanların katılabileceği bir projedir.

 

Diriliş Döneminin Öncelikleri

 

 

 

İslam ümmetinin sorunlarına ilgi duyan her samimi Müslüman, ümmetin değer yargılarının örselenmiş olmasının İslami sorumluluklarını yerine getirmesi noktasında ne büyük kara delikler oluşturduğunu gayet açık bir şekilde görmektedir.

 

Diriliş döneminin öncelikler listesinin başında ivedilikle yer alması gereken iki husus vardır: Bunlardan,

 

Birincisi: Her hangi bir olgu ya da olay hakkında tam ve doğru bilgi sahibi olmak çok önemlidir. Zira bilgisiz eylem geri dönülmesi imkânsız yanlışlıklara yol açabilir. Eylemin yerinde oluşu onu ortaya çıkaran bilginin doğru oluşuyla ilgilidir.

 

İkincisi: Birincisi ile bağlantılı olarak kalkınma sahnesinde yer alanların zihinsel ve bilgi anlamında doğru formatlara sahip olmaları zarureti vardır.  Nitekim ümmetinin meseleleriyle ilgilenen her kesin geçmişte şu ya da bu kanaldan edinmiş olduğu bilgilerin olması doğaldır. Ve bunlar bazen çelişkili fikirler olabilir. Sahip olduğu bilgileri sistematize edecek temel bir çerçeveye, paradigmaya sahip olmadığı için bireyler hangi bilgiyi nerede nasıl değerlendirmesi gerektiğini bilemeyebilir.

 

Diriliş Döneminin Stratejisi

 

Diriliş dönemi doğası gereği düşünsel değişimlerin yaşandığı bir süreçtir. Ve bu süreç şu konuları gündemine alması gerektirir

 

Öncelikle kalkınma meselesinin ve İslam dünyasının karşı karşıya olduğu meydan okumaların gündemimize soktuğu problemleri çözmek:

 

Bu problemler şu başlıklar altında özetlenebilir.

  • İslam ve Cihad Kavramları
  • İslam ve Siyasi koalisyon
  • İslam ve Birlikte Yaşama
  • İslam ve Kadın
  • İslam ve Uluslararası İlişkiler
  • İslam ve İktisad (Ekonomi)
  • İslam ve Tasarım (Sinema, Estetik, Sanat..)
  • Milliyetçilik ve Çok Ulusçuluk

 

İkinci olarak kalkınma stratejisinin belirlenebilmesi için zaruri olan temel bilimlerden yararlanılmalıdır. Bunun için;

 

1.                  Çalışma stratejisi noktasında kapsamlı bir yöntem geliştirmek. Bunun için şu dört kitaptan yararlanılabilir.

 

  • Hareket için bilinç stratejisi. (Bilinç döneminden diriliş dönemine)
  • Medeniyet savunması ve çatışması noktasında stratejik ilkeler. (Kalkınma ilkeleri)
  • Tarihi anlamada stratejik düşünce. (Tarih felsefesi)
  • Tarihe stratejik gözle bakmak. (Tarihi bellek)

 

2.                  Sosyal bilimler kesinlikle göz önünde bulundurulmalıdır. Kalkınma ile ilgili başlıklar şu şekilde sıralanabilir:

 

  • Siyaset Bilimi
  • Siyasi Analiz
  • Siyasi Propaganda
  • Jeopolitik
  • Sosyoloji
  • Toplumsal İletişim
  • Mantık
  • Strateji

 

3.                  Yönetim Bilimleri şu alt başlıklar altında muhakkak ele alınmalıdır.

 

  • Genel İdare
  • Stratejik Planlama
  • Proje Hazırlama
  • Rapor Hazırlama
  • Sunum
  • Diplomatik Görüşme
  • Zaman Planlaması
  • Etkili İletişim
  • Değişiklik Yönetimi

 

Sonuç:

 

Bizim burada yapmaya çalıştığımız şey kalkınma projesinin ana çerçevesini seri bir şekilde sunmaktan ibarettir. Bu projeyi muhlis her Müslüman?ın, ümmetini seven ve kalkınmasını arzulayan herkesin dikkatlerine sunuyoruz.

 

Ortaya koyduğumuz bu taslağın ümmetin kanaat önderleri, hükümetler ve genel olarak meseleye duyarlı olan bütün çevreler nezdinde etkili diyaloglar ve yapıcı tartışmalara zemin hazırlayıcı olmasını umuyoruz. Nitekim gündeme getirdiğimiz taslak, İslam ümmetinin bilinçlenme aşamasından diriliş aşamasına geçişi noktasında ilk olarak yapılması gereken;  geçmişin herkesçe kabul edilen gerçeklerini, bugünün ihtiyaçlarını ve geleceğin bizlerden beklentilerini içeren model bir çalışmadır.

 

 *Katarlı ünlü Müslüman düşünür ve yazar.

 

Bu makale Abdurrahim Şen tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.

 

 

SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara