Dolar

34,8613

Euro

36,7629

Altın

3.042,55

Bist

10.141,62

Resme dökülen mahkûmiyet psikolojisi

49 ülkeden 1500 mahkûm uluslararası bir yarışmada hislerini resimlere döktü. Sergiye, Birleşmiş Milletler?in Cenevre?deki Avrupa merkezi ev sahipliği yaptı.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-04-12 21:35:00

Resme dökülen mahkûmiyet psikolojisi

Haber Merkezi / TİMETURK 

Avrupa?da Katolik bir cemiyet tarafından düzenlenen yarışmada ilk defa mahkûmlar hislerini resme döktüler. 

Birlşemiş Milletler?in Cenevre?deki Avrupa merkezinde açılan resim sergisine 90 mahkûmun duygularını ifade eden çalışmaları katılıyor. Uluslararası Mahkûmları Gözetme Katolik Cemiyeti tarafından düzenlenen ve mahkûmların hislerinin keşfedilmesini hedefleyen mahkûmlar arası resim yarışmasına 49 ülkeden 1500 resim katıldı. Yapılan seçmeler sonunda sergiye katılmaya hak kazanan 90 resimde çok farklı ifadelerle karşılaşmaktayız. Bazıları karamsar, bazıları ümitli, bazıları pişman, bazıları özgürlük aşkıyla yanan bu ifadeler arasında dikkati çeken ise hapis hayatından etkilenenlerin en çok kadınlar olduğu. 

49 ülkeden 1500 mahkumun katıldığı daha önce benzeri görülmemiş sanat yarışması neticesinde seçilen 90 resmin sergilenmesine Birleşmiş Milletler?in Cenevre?deki Avrupa merkezi ev sahipliği yapıyor. Sergi, mahkûmların geçen hapis süresi boyunca topluma ve kendilerine bakış açılarının ne şekilde etkilendiğini ortaya koymaya çalışıyor. 

Uluslararası Mahkûmları Gözetme Katolik Cemiyeti tarafından düzenlenen sergideki resimlerin konuları çok çeşitli. Bazıları içinde bulunulan hale isyanı bazıları bir anda yapılan dikkatsizlikten duyulan pişmanlığı, bazıları daha iyi bir gelecek hususundaki ümitsizliği bazıları da geleceğe dair ümitleri yansıtıyor. 

Bazı resimler de kendilerinin mazlum olduklarına inananların ya da açıkça zincirleri kırıp, duvarları yıkıp özgürlüğe kavuşmak isteyenlerin duygularını ortaya koyuyor. Bazı yüzlere ise öfke ve isyan hâkim. 

En Çok Etkilenen Kadın  

Görülen o ki demir parmaklıkların ardında acılara karşı en hassas olanlar kadınlardır. Kendi yüzünü resmeden kadın, yılların geçmesiyle yüzünde oluşan kırışıklıkları görmüyor. Kendisini hala gençliğinin baharında zannediyor. Sanki hapishaneye girdiğinden itibaren zaman durmuş. Yılların getirdiği kırışıklıkları çizdiği resimde görmek istemiyor.  

Ayrıca hapishanenin duvarlarıyla da yetinmiyor. Kendisini, emin bir şekilde çiziyor. Çevresindeki mutluluk emarelerini yok saymış, etrafını kuşatan başka bir engelin de var olduğunu ifade etmek için koyu renkleri birbirine karıştırmış. Sanki bedeni duvarların ardında kapalı kaldıktan sonra ruhu da hapsolmuş. 

Resimlerden bir tanesinde de kadın mahkûmlardan bir tanesi resim ve gerçek arasında ayırım yapmıyor. Parmaklıkların doğa ile arasına girdiğini kabul etmiyor. Gerçeğinin, fikirlerinden ilham alan cansız bir fotoğraf olmasını tercih ediyor.  

Bazı resimlerde ise pişmanlık duyguları ortaya çıkıyor. Bunlardan bir tanesi neredeyse gözyaşlarının içinde boğulacak. O kadar ki gözyaşları kuruduktan sonra gözlerinden kan akmaya başladığı görülüyor. Gözler, geri gelmeyecek olan dahası unutulmuşluk denizinde boğulup gitmesi umulan geçmişe hayıflanıyor. 

Geçmiş ve Hapis Hayatı Kıyaslaması  

Mahkûmlardan bir tanesinin resminde geçmiş ve mahkûmiyet esnasının karşılaştırmasını buluyoruz. Bu resimde yüz hatlarının, hapis öncesine nispeten çirkinleştiği, şahsın sanki önceki kişi olmadığı imajı verilmeye çalışıldığı dikkat çekiyor. Resimde çirkinleştirilen sadece yüz değil aynı zamanda mahkûmun hapse girmeden önce hayatındaki mevcut tüm güzellikler; sevimli kuzu vahşi bir domuza dönüşüyor, nefsin arzuladığı her şey kaybolmuş, gözler, resmin sahibinin kurtla karşı karşıya gelmesinde mahkûm olsun diye gerçekleşmeyen selamete ağlıyor.  

Açıkçası bazıları kendilerinin hapiste olmalarını şaşılacak bir durum olarak gösteriyorlar. Resimlerden birisinin sahibinin kafası karışmış. Kendisi serbest ya da mahkum olsa yaptığını kimin izleyeceğini bilmiyor. Zindanın parmaklıklarını elbisesine geçirmiş. Parmaklıkları kendi hatlarından bir kısım yaptığı için bu haliyle bakışları görünmez bir hal almış.  

Bazıları karanlık geleceği beklerken geçmişini kaybedilmiş olarak görüyor. Başka bir çalışma ise çizenin bildiği mutlu, bunalımda, kızgın ve kırgın suratlara odaklanmış.  

Başka bir tanesi de hapisteki hayatını, acı ve tatlısıyla dönüp giden bir tekere benzetmiş. Bu resim, çizenin iyimserliğini ortaya koymaktadır. Çünkü her zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Bir tanesi de fikirlerini resimlerden fışkıran bir nehre dökmüş. Üçüncüsünün ise zindan zincirleri, fikirlerini dizginlerden kurtarmasına engel olamıyor.

Ödül alan resimleri görmek için tıklayın:

 

 

Haber Ara