Kaveh L. Afrasiabi*
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama?nın dış ilişkilerinde önemli bir hafta yaşandı ve geriye bir alandaki başarının diğer sorunlardaki başarıyı tamamlayacağı mı yoksa o konuları etkisizleştireceği mi sorusu kaldı.
Soruyu Obama?nın Çarşamba günü Londra?da yapılan G-20 zirvesinde Çin ve Rusya liderleriyle yaptığı kazançlı toplantılar ışığında sorarsak yaptıkları işbirliğinin diğer alanların yanı sıra İran?ın nükleer meselesiyle de ilişkilendirebiliriz. Toplantıların ABD ve İranlı yetkililerin Birleşmiş Milletlerin desteklediği Lahey?deki Afganistan konferansında ABD Başkan Yardımcısı Hillary Clinton?ın Afganistan konusunda İran ile işbirliği yapılmasını dikkate aldıklarını söylediği benzer sözleri ifade etmesinden bir gün sonrasına denk geldi.
Bu olumlu işaretlere rağmen Obama yönetiminin yine de yoğurdu kendi bildiği şekliyle yemesi şeklinde tezahür edebilecek bir durumla karşılaşabiliriz. Yani Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi?nde İran?a çullanırken eş zamanlı olarak aşırı derecede tehlikeli bölgesel ve zorlu konuları İran ile işbirliğini kullanarak çözmeye kalkışmak.
Ama belki de iki hamle arasında temel bir çelişki yoktur. Obama?nın İran açılımı geniş kapsamlı stratejik bir vizyonun parçası değil de geçici bir taktik olabilir. Bu tespit ABD?nin neden Çin?e önerdiği gibi İran?a da ?stratejik diyalog? önerisinde bulunmadığını açıklar niteliktedir. Obama?nın Çinli lider Hu Jintao ile yaptığı görüşme her iki liderin ?bir ABD-Çin stratejik ve ekonomik işbirliği diyalogu? çağrısında bulunmalarıyla sonuçlandı.
Benzer şekilde Obama ile Rusya Federasyonu Başkanı Dmitry Medvedev de ortak bir açıklama yaparak ilişkilere yeni bir yaklaşım getirme ve farklı sorunların üstesinden gelmek için sözbirliği yaptılar. İki lider İran?a uranyum zenginleştirmeden vazgeçme ve denetim faaliyetlerine daha fazla izin verme? çağrısı yaptılar.
Tahran?ın bakış noktasına göre Obama?nın konuşma dili dış politika hususundaki kurnazlığını ele vermektedir. Tahran da buna cevaben Lahey konferansında kendisine bildirdiği iyi niyetten bir adım geri attı. Hükümet yetkilileri Clinton?ın ABD ve İran diplomatlarının kısa süreli değişimi konusundaki iyimser betimlemelerini pek önemsememekte ve bu diplomatik ilişkilerin devam edeceği şeklinde söz verdiğini de inkâr etmektedirler.
İran, George W Bush yönetiminin 2000-2001 yıllarında Taliban konusundaki taktik görüşme teklifi gibi bir teklifin yeniden yürürlüğe konulduğundan şüphelenirse işte o zaman Tahran ile Washington arasında premature bir proje başlatılarak sözde ?yeni dönem diplomasi zamanı? başlamış olacaktır.
Beyaz Saray?ın Tahran?a yeniden çok daha fazla güvence vererek İran?ın gardını düşürmek için ?akıllı güç? politikası gütmeyeceğini söylerken aynı zamanda nükleer cephede ona karşı müthiş bir uluslar arası koalisyon kurmasının nedeni de budur. Bazıları böylesi bir senaryoyu bir alandaki başarının başka bir alanda getireceği başarısızlık durumu olarak nitelemektedirler.
Uzmanlara göre Obama yönetimi Çin ve Rusya ile yapılan toplantılarda alınan kararlardaki gibi İran?a daha geniş kapsamlı ve stratejik işbirliği seçeneğini sunarak bu tatsız durumdan kurtulabilir. Aksi takdirde İran eski haline dönerek bölgede gittikçe artan derecede engelleme siyaseti güdebilir. Böylesi bir hamle ABD?nin bilhassa Irak ve Afganistan?daki politikasını ve çıkarlarını raydan çıkarabilir.
Washington?da Savunma Bakanı Robert Gates gibi önemli yetkililer açıkça İran?a karşı daha sert politikalar güdülmesi gerektiği yönünde tercih belirttiler. İran?a karşı meydan okuyucu olmayan bazı görüşler dile getirerek eski işini devam ettirebilen Bush artığı Gates yeni yönetimde duruşunu değiştirmiş gibi görünüyor. Birçokları bunu felaket belirtisi olarak görüyorlar.
ABD ve BM yaptırımları sayesinde İran şu an oldukça zor bir durumda bulunuyor. Bu yaptırımlar biraz daha ağırlaştırılırsa hem İran?daki yöneticilerden hem de sıradan vatandaştan ABD?ye yönelik aşırı bir siyasi kızgınlık sesi yükselecektir. İngiliz Dışişleri Bakanı David Milliband şu an zamanı olmadığını söyleyerek İran?a yeni yaptırımların uygulanmasını onaylamadığını belirtti.
ABD ve diğer Batılı güçler İran tesisleri hakkında şeffaf ve ikna edici yöntemlere başvururlarsa kendileri için daha yararlı olabilir. Afganistan konusunda İran ile işbirliği yapma seçeneği güçlendirilirse akla yatkın sonuçlar alınabilir.
İran Afganistan konusunda işbirliği yapmaya başlarsa Batı?nın yaptırımları haklılaştırması daha da zorlaşacaktır. ABD?nin Afganistan ve Pakistan özel temsilcisi Richard Holbrooke Afganistan?da istikrar için İran yardımının kesinlikle şart olduğunu söyledi.
Afganistan konusundaki en büyük potansiyel tehdit Batılıların İran?ın ?nükleer niyetleri? konusudur. Bu paranoya derinleştirilirse vahim bir krizin eşiğine gelmekte olan Afganistan konusunda İran ile sürdürülebilir işbirliği çabaları heba edilmiş olacaktır.
*ABD?de faaliyet gösteren İranlı siyaset bilimci. After Khomeini: New Directions in Iran's Foreign Policy adlı kitabının yazarı.
Bu makale Mehmet Aslanoğulları tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.