Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin, geçen ay NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer'e ilettiği resmi mektupta, ülkesinin ittifakın askeri kanadına tam dönüş iradesini aktardığı biliniyor, ancak Fransızların dönüş süreçlerine ilişkin senaryolar şaşırtıcı düzeyde belirsiz ve karmaşık gözüküyor.
Fransa'nın NATO'daki yeri
Fransa'nın NATO'daki yeri, özellikle Irak krizinin başladığı, Paris'in Washington'a karşı tavır aldığı dönemden beri sorgulanıyor ve tartışma konusu oluyor.
Fransa'nın eski Devlet Başkanı General Charles de Gaulle, yayımlanan anılarında da anlattığı gibi, 'NATO'ya her zaman şüpheli bakan' bir devlet adamıydı.
De Gaulle, 1966 yılında 'Fransa'nın bağımsız bir savunma politikası olması gerektiği' düşüncesiyle, ülkesini NATO'nun askeri kanadından geri çekti.General de Gaulle, 1949'da kurucusu oldukları Kuzey Atlantik Antlaşması Teşkilatı'nın (NATO) askeri yapılanmasının, bütün müttefiklerin ABD'nin kontrolüne geçmesine neden olduğunu düşünüyordu.
İktidara döndüğü 1958 yılından itibaren 'bağımsızlık' ilkesi üzerinde duran de Gaulle, Amerikalıların tepkilerini topluyordu.
Kennedy cinayetinden sonra gerginlik arttı ve Fransa, 7 Mart 1966'da NATO'nun askeri kanadından ve yapılanmasından çekildiğini açıkladı.
NATO'nun Paris'teki Genel Merkezi ve askeri karargahları 1 Nisan 1967'de boşaltıldı, 'apar topar' Belçika'ya taşındı.
Sovyetler Birliği bu kararları alkışlarken, ABD, Hollanda, İngiltere ve Almanya gibi ülkelerde Fransa aleyhinde gösteriler düzenlendi.
Gerginlik, 1968'den itibaren 'askeri kanat dışındaki Fransa'nın sadık müttefik olarak kalacağı' açıklamalarıyla giderildi.
Dönüş
Devlet Başkanı Jacques Chirac, 5 Aralık 1995'te Fransa'nın NATO askeri kanadına 'aşamalı olarak' döneceğini açıkladı. Hükümet kararı, Fransa'nın Askeri Komite bünyesinde temsil edileceğini, savunma bakanları düzeyinde toplantılara katılacağını bildiriyor, ancak kuvvetlerini ittifakın askeri planlamalarına dahil ettirmiyordu.
Fransa 'askeri kanada' dönüyor, 'askeri yapılanma' dışında kalıyordu.
Bu karar şöyle değerlendirildi:
'Fransa hükümeti, kamuoyunun tepkisinden çekinerek, NATO'nun askeri kanadına yavaş dönüş yapıyor. Askeri kuvvetleri NATO kararlarına ve komutanlıklarına otomatikman bağlı olmayacak.
Paris, NATO'nun askeri kanadı dışında kalarak Avrupa'da etkinlik yitirdiğini, karar mekanizması dışında da kaldığını fark etti. AB bünyesinde Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (AGSP) projesine de destek vererek, askeri alanda söz sahibi olmanın arayışını başlattı.'
Öte yandan Balkanlardaki krizin ardından bölgeye NATO kontrolünde kuvvet ve asker göndermek durumunda kalan Fransa, bir yandan da NATO'nun askeri karar mekanizması dışında daha fazla kalamayacağını görüyordu.
Paris, Soğuk Savaşın son bulmasının ardından NATO'nun yeni bir yapılanmaya girdiğini de görmüş, askeri karar mekanizması dışında kalmasının, kontrolü tamamen kaybetmesi riskini beraberinde getirdiğini kamuoyuna kabul ettirmeye başlamıştı.
Bununla birlikte NATO Avrupa Kuvvetleri Komutanlığı'nda (SHAPE), 'Avrupa Kuvvetleri Komutanının (SACEUR) her zaman bir Amerikalı olması koşulu, Fransa'nın halen hazmedemediği bir unsur olarak kalıyor.
Ayrıca Soğuk Savaş sonuna kadar sadece 'savunma alanını' koruması söz konusu olan NATO, kendi kendine, savunma alanı dışında müdahale, etki ve yetki imkanları tanıdı.
Balkanlardaki ihtiyaçlar, ittifakın bu kararı için gerekçe oldu.
Fransa nerede?
Fransa, NATO'nun Savunma Planlama Komitesi (DPC) ve Nükleer Planlama Grubu (NPG) oluşumları dışında kalıyor. Ancak aynı Fransa, NATO'nun en yüksek askeri karar organı olan Askeri Komitede ve diğer askeri birimlerde temsil edildiği gibi, Kuzey Atlantik Konseyinin savunma bakanları düzeyindeki oplantılarında da hazır bulunuyor.
NATO'da, Fransa öncülüğünde Almanya ve Belçika gibi bazı müttefiklerin Irak müdahalesine karşı çıkmasıyla ortaya çıkan ve 'ittifak tarihinin en büyüğü' olarak nitelendirilen kriz, ABD'nin Fransa'yı 'yok saymasıyla' noktalanmıştı.
ABD, NATO açısından son derece önemli olan bir kararı, 'Fransa ile' veremeyince 'Fransa'sız' verebileceğini kanıtlamış, Almanya ve Belçika'nın 'ikna edildiğini' gören Fransa, hedef olduğu 'dışlama yöntemini' kabul etmek durumunda kalmıştı.
Kriz döneminde, 'Fransa ile NATO'nun ilişkileri hangi mantığa dayanıyor' sorusunu yanıtlayan ittifak kaynakları, 'NATO-Fransa ilişkileri, ittifak tarihi boyunca hiçbir mantığa dayanmamıştır' yanıtını vermişti.
Son açıklamalar
Fransa, 'NATO ile ilişkilerini güncelleştireceğini' belirtirken, 'ABD'den bağımsız ve hükümran bir müttefik' olarak kalacağını da ileri sürüyor.
Fransa Savunma Bakanı Herve Morin, 'ülkesinin NATO askeri kanadına dönüşünün 1995 yılından bu yana adım adım gerçekleştiğini, ittifak genelkurmayında halen 120 Fransız subayının görev yaptığını, Fransa'nın tüm NATO askeri operasyonlarına katıldığını, Kosova ve Afganistan'da komutanlıklar üstlendiğini' hatırlattı, 'bunlara rağmen askeri planlamalara katılamadıklarını' belirtti ve 'bu anlamsız duruma son verileceğini' ifade etti.
Fransızlar, askeri kanada dönüş pazarlıklarında, halen ABD kontrolünde bulunan bazı üst düzey komutanlıkların kendilerine ve diğer Avrupalı müttefiklere aktarılmasını, 'NATO'nun Avrupalılaştırılmasını' istiyor.
NATO sözcüsü James Appathurai, Sarkozy'nin, askeri kanada dönüş sürecinde 'bürokratik ve teknik prosedüre uyacağını' belirttiğini açıkladı.
İttifakta bazı üyeler ise bu sürecin 'teknik, hukuki ve siyasi değerlendirmelerden geçeceğini' anlatıyor, hiçbir somut senaryo veya takvim bulunmadığını söylüyor.
Askeri yapısında 13 bin kişilik kadrosunu yeniden düzenlemekte olan NATO'nun, bu çalışmalar kapsamına Fransa'yı da dahil ettiği belirtiliyor.
Arnavutluk ve Hırvatistan'ın da katılımıyla 28 müttefik tarafından askeri kadroların paylaşılması, bu yıl sonunda tamamlanacak.
Fransız askeri kaynakları, NATO'nun yapısında yerlerini tam olarak 2010'da alacaklarını bildiriyor, Savunma Planlama Komitesi (DPC) ve Nükleer Planlama Grubu (NPG) oluşumlarına ise çok daha kısa zamanda, muhtemelen gelecek haziran ayında dönmüş olacaklarını savunuyor.
Sarkozy, zirvede Fransa'nın askeri kanada dönüş iradesini tekrarlarken, bunu 'ittifakı güçlendirmek için' yaptıklarını da anlatacak.
AB bünyesinde oluşturulacak savunma mekanizmalarından umudu kesen Fransızlar, NATO'da Avrupa Savunma ve Güvenlik Politikasının (AGSP) güçlendirilmesinden söz ediyor.
Fransa'nın askeri kanada dönüşünün 'usul ve yöntemlere göre' gerçekleşeceği ileri sürülüyor, ancak bu 'usul ve yöntemlerin' hangileri olduğu açıklanamıyor.
Bazı uzman ve kaynaklar, Fransa'nın askeri kanada dönüşünün tamamlanmış ve kabullenilmiş sayılabileceğini savunuyor.
Fransa Cumhurbaşkanı'nın zirve arifesinde yaptığı bir açıklamada, Fransa'nın NATO'nun Savunma Planlama Komitesi (DPC) bünyesindeki yerini alacağını, ancak Nükleer Planlama Grubu (NPG) dışında kalacağını açıklaması ve buna bir gerekçe göstermemesi de şaşırtıcı oldu.
Türkiye'nin, Fransa'nın dönüşünü 'sevindirici bir gelişme' olarak algıladığı ve ittifakı güçlendirecek adımlara her zaman olumlu baktığı ifade ediliyor.
Yeni genel sekreter arayışları...
NATO'nun yeni genel sekreter arayışlarına ilişkin yorum ve spekülasyonlar devam ederken, bu konunun NATO zirvesi resmi gündeminde yer almadığı, ancak kulislerde ve çeşitli ikili görüşmelerde ön plana çıkacağı ifade ediliyor.
Genel sekreterliğe 2004 yılının ocak ayında atanan Hollanda'nın eski Dışişleri Bakanı Jaap de Hoop Scheffer, 31 Temmuz 2009'da koltuğunu devrederek Brüksel'den ayrılacak.
NATO genel sekreterliğine aday olarak ismi geçenler arasında, Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen, Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski ve Kanada Savunma Bakanı Peter Mackay bulunuyor.
İttifak kulislerinde, Rasmussen'in adaylığına destek konusunda ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın uzlaşma sağladığı, ancak Türkiye'nin tavrının belirleyici olacağı ifade ediliyor.
Batı Avrupa basınında çıkan haber ve yorumlarda 'karikatür krizi' üzerinde duruluyor, Rasmussen'in bu kriz sırasındaki hatalı tavrının Ankara tarafından hoş görülmediği ileri sürülüyor.
Bazı haber ve yorumlarda, Rasmussen'e destek konusunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında fikir ayrılığı olduğu iddia edilirken, NATO zirvesinde Türkiye'yi, Rasmussen'e karşı olunmadığını söyleyen Gül'ün temsil edeceği belirtiliyor.
NATO'daki yabancı diplomatik kaynaklardan elde edilen bilgilere göre, 'çeşitli baskılara rağmen' olaya 'aceleci olmayan ve soğukkanlı bir tavırla yaklaşan' Türkiye, 'NATO'nun başında, ittifakın en önemli tehdit olarak algıladığı terörizme karşı ortak mücadelenin öneminin bilincinde olan bir genel sekreter' istiyor.
Terör örgütünün yan kuruluşu olan Roj TV'yi barındıran Danimarka'nın başbakanının, terörizme karşı mücadeledeki 'bilinç ve kararlılık düzeyinden şüphe duyulduğu' ifade ediliyor.
Türkiye, 2004 yılından beri Roj TV'nin Danimarka'daki lisansının iptali için diplomatik girişimlerde bulunuyor. Liberal Rasmussen'in, terör örgütünün televizyon kanalını savunurken 'ifade özgürlüğünden' söz ettiği hatırlatılıyor.
Bazı diplomatik gözlemciler, NATO'nun güçlü müttefiklerinden Türkiye'nin bu koşullarda Rasmussen'in genel sekreterliğine yeşil ışık yakmasının mümkün gözükmediği, bunun, uzun yıllardır terörizmden acı çeken Türk kamuoyuna kabul ettirilemeyeceği, Ankara'nın, 'olası ısrar ve baskılara rağmen' veto kartını öne sürebileceği, aksi takdirde 'itibar kaybının' söz konusu olacağı görüşlerini savunuyor.
Türk diplomatik kaynakları ise ortada acil ve ciddi bir sorun bulunmadığı mesajını verirken, yeni genel sekreter belirlenmesi konusunun NATO zirvesinin gündeminde yer almadığını, 31 Temmuza kadar vakit bulunduğunu, çeşitli adayların isimlerinin gayri resmi olarak geçtiğini, 'ittifaka ve hedeflerine uygun bir isim' üzerinde uzlaşma sağlanacağını ifade ediyor.
NATO bünyesinde genel sekreterlik konusunda hararetli pazarlık ve tartışmaların devam ettiği gizlenmiyor, ancak ittifak yetkilileri ve Türk tarafı hiçbir resmi açıklama yapmıyor.
NATO'da genel sekreter, bir Avrupalı müttefik ülkenin bakanlık yapmış siyasetçileri arasından seçiliyor. Avrupa Kuvvetleri Komutanı (SACEUR) ise Amerikalı oluyor.
Fransa, NATO genel sekreterinin ittifakın İngilizceyle birlikte resmi dili olan Fransızca bilmesine önem ve öncelik veriyor.
NATO'ya eski Varşova Paktı üyelerinden, bir Doğu Avrupalı genel sekreter seçilmesi önerisi de gündemde kalıyor, ancak 'yabancı dil olarak Rusça bilen bir NATO genel sekreterinin göreve gelmesinin olası sakıncalarından' söz ediliyor.
Fransa'nın NATO'ya dönüş iradesi...
NATO zirvesinde, Fransa'nın ittifaka dönüş iradesini yansıtmasının 'memnuniyetle karşılandığının' ifade edilmesi bekleniyor.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-04-02 12:40:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara