Adil Yurtkuran / Endonezya / TİMETURK
Siyasetin rengarenk bir havaya büründüğü bu reform ortamında başta İslamcı partiler olmak üzere ülke siyasetinde egemen olmaya çalışan güçlerin ilkesel bir eksiklik içerisinde olduğu görülüyor. Diktatoryal dönemin ardından, devlet eliyle zengin kaynaklara hükmetme arzusu, gerçekte gündelik ve sloganik söylemi aşmayan bir siyasal literatür geliştiriyor. Güçlü devlet aygıtının parçalara ayrılmaya başladığı bir ortam, aynı zamanda, güç merkezlerinde rol alma savaşına dönüştü. Bu bağlamda, ülke politik panoramasında İslamcılarla, ultra milliyetçilerin, askerlerle liberal kesimin sözcüsü işadamlarının kolkola girmesi doğal bir alışkanlıkmışcasına sergilenir.
Gücün merkezde toplandığı, çevrenin her anlamı ile gözardı edildiği Suharto?nun Yeni Düzen?inin ardından merkezden çevreye doğru genişleme taleplerinin yoğun bir şekilde dile getirilmeye başlandı. Ancak yukarıda dile getirildiği üzere, onyıllar içerisinde başkentten en ücra yerdeki köy muhtarına kadar hiyerarşik bir yapılanya gerçekleştiren siyasal ve yönetim sistemi kısa sürede çözmek ve çevredeki siyasal elitlere politik arenada rol alma olanağı tanımak mümkün değildi. Çevrenin taleplerinin arzu edilen hızla gerçekleşmemesinin başta gelen sebebi, köklü partiler kadar yeni kurulan partilerin de merkezde ve merkeze yakın yerlerde konuşlanmış olmasıydı. Yani, başta Cakarta olmak üzere, yoğun nüfus yoğunluğunun görüldüğü Cava Adası?nın orta ve doğu kesimleri siyasal partilerin toplumsal zeminini teşkil ediyordu. Oysa, ülke dört büyük ada ve beşbin kilometre genişliğinde bir bölgeyi kapladığı dikkate alındığında Cava siyasetinin bu bölgelerde etkin olabilmesi ve bu bölge halklarının Cava siyasetiyle uyuşabilmesi mümkün değildi.
Endonezya seçimlerinin bu yılki ilginç yanlarından biri, halkın politikacılara güvenmediklerini ortaya koyuyor. Son yapılan kamuoyu araştırmalarına göre, seçmenlerin önemli bir bölümü hangi partiye oy verecekleri konusunda kararsızlar. Uzun yıllar yolsuzlukla anılan Endonezya?da son yıllarda üzerine hassasiyetle gidilen bu konunun seçim döneminde bir kez daha bu sefer halkı da içine alacak şekilde gündeme geliyor. Seçmenlerin bir bölümü bu durumu açıkça ortaya koyarak, oylarını kendilerine maddi yardım yapacak politikacılar lehine kullanacakları yönünde. Öte yandan, kararsız seçmenlerin oy oranındaki bu yükseklik nedeniyle, siyasal partiler 9 Nisan günü büyük bir süprizle de karşılaşabilirler.
2009 Seçimleri ve İslamcı Partiler
İslamcı partiler ülkenin kuruluşundan bu yana ülke siyasal yaşamında yer aldılar. Kimi zaman yasaklamalara maruz kalan, kimi zaman zorunlu ittifaklar altında seçimlere katılan İslamcı partiler, 1998?dan itibaren ülkeyi saran görece ?özgürlük? ortamında kendilerini ifade etme fırsatı buldular. Ancak bugüne değin, söz konusu İslamcı partilerin ne içlerinden biri ne de bir koalisyon olarak ülke yönetiminde söz sahibi olmalarını sağlayacak bir ortam ortaya çıkmadı.
Tabii bu arada, ülke siyasal yaşamını farklı kategoriler içerisinde ele almakta fayda var. Ülkede yapılan ulusal ve yerel parlamento seçimleri, valilik seçimleri ile devlet başkanlığı seçimleri farklı değerlendirilmeli. İslamcı partiler valilik ve parlamento seçimlerinde görece düşük bir temsil gücü elde etselerde, iş başkanlık seçimlerine geldiğinde farklı bir görüntü kazanıyor. Devlet başkanlığı için yarışan ülkenin önde gelen seküler milliyetçi parti liderleri, başkan aday adayı olabilmek için genel oyların %25?ine sahip olmayı hedefliyor Ardından da, iktidarı rakiplerine kaptırmamak için İslamcı siyasal partilerle koalisyon kurmaları bir zorunluluk arz ediyor. Bu durumda, elbette İslamcı partilerin seçimleri büyük önem taşıyor. Tarihsel olarak Golkar ve PDI-P?ye mesafeli duran İslamcı partiler, örneğin 1999 yılında Abdurahman Vahid?i, 2004 yılında Demokrat Parti adayı Susilo Bambang Yudyohono?yu seçtikleri gibi, ülkeye reform yaşatma olasılığı taşıyan parti ile koalisyon kurmayı tercih ediyorlar.
İslamcı partiler, Endonezya siyasal hayatında iktidar mücadelesinde varlık göstermekten uzak olsa da, yakında yapılacak seçimlerde kilit rolü oynacaklarına kesin gözüyle bakılıyor. 2004 yılı seçimlerinin ardından 550 milletvekilinin temsil ettiği parlamentoda İslamcı partilerin elde ettiği sandalye dağılımı şöyle :
Birlikte Kalkınma Partisi (PPP) : 58
Ulusal Emanet Partisi (PAN) : 53
Ulusal Uyanış Partisi (PKB) : 52
Adalet ve Kalkınma Partisi (PKS) : 45
Reformcu Yıldız Partisi (PBR) : 14
Hilal ve Yıldız Partisi (PBB) : 11
İslamcı Partilerde Kimlik Krizi
1998 yılından sonra ortaya çıkan görece siyasal özgürlük ortamında kurulan İslamcı partiler Endonezya halkı nezdinde arzu edilen kabulü gördüğünü söylemek güç. Daha ülkenin kuruluş yıllarında önemli bir siyasal rol oynayan Masyumi gibi bir siyasi mirasa sahip Endonezya siyasal İslamcı hareketin bugünkü geldiği nokta, aradan geçen onyıllar sonunda bu mirası iyi değerlendiremediğinin de bir ifadesi olarak okunabilir. Elbette bunda, aradan geçen süreçte, ülkeyi baskı ve tek adam ideolojisi etrafında yöneten Sukarno ve Suharto gibi faktörleri unutmamak gerekir.
Zorla modernleştirici uzunca bir dönemin ardından, Endonezya?da halkın aktif ve serbest siyaset yapabilmesinin yolu açılınca, neredeyse her meşrebe uygun 181 adet partinin kurulmasıyla bir anda parti enflasyonu yaşandı.
Bu partiler arasında kuruluşunda rol alan ve reform yanlısı olarak bilinen siyasiler ve akademisyenler aradan geçen 10 yıllık süre zarfında başarılı olamadılar. Başarısızlığın temel nedenleri arasında böylesi bir oluşumun henüz köklü bir geçmişe sahip olamaması ve dolayısıyla ülkedeki bütün İslam toplumunu kuşatacak siyasi bir referans noktasına sahip olamaması geliyor. 1999 yılı hatırlandığı o dönemde kurulan 181 ulusal partiden 44?ünü İslamcı kimlikle ortaya çıkan partiler temsil ediyordu. Daha o zamanlardan başlayan ideolojik ve siyasal ayrımlar, neredeyse her meşrepten Müslüman topluluğunun siyasi açılım içerisinde olduğunu gösteriyor. Bugün gelinen noktada ayrışmanın siyasi faturasını da ortaya koymaktadır. Söz konusu partilerden o dönemde sadece yarısı yani 20?si 1999 seçimlerine katılabilmişti.
İslamcı partilerin bugün geldikleri nokta, aslında ülkenin kuruluşundan başlayarak Sukarno ve Suharto dönemlerinde devam eden bir sürecin devamı niteliğindedir. Bu süreçte İslamcı siyasal eğilimler, hareketler ve partiler ile devlet yönetimi arasındaki uyuşmazlık sürekli gündemde olmuş; tek adam ve diktatoryal dönemlerde baskıya maruz kalmış ya da günün ?reel-politiği? gereği meşruiyet kaynağı olarak kullanılagelmiştir.
İslamcı partilerin varlığına gerek ülke içerisindeki ultra-milliyetçi çevreler gerekse bölge ülkelerindeki islamcı gelişmeler karşısında oldukça hassas yaklaşımlar sergileyen Avustralya, Avrupa Birliği ve elbette ABD tarafından yakından izleniyor. Milliyetçi çevreler, ülkede yönetimi ele geçirecek bir İslamcı partinin veya ittifakının ülkenin 1945?de belirlenen siyasal temellerini ortadan kaldıracağı endişesini taşıyorlar. Batılı unsurların çekincesinin temelinde ise, tarihsel olarak, toplumda ılımlı ve senkretik bir İslam anlayışının hakim olduğu Endonezya topraklarında ortaya çıkacak ve Ortadoğu İslamı ile yakın bağlantı içerisindeki siyasi partilerin varlığının gerek bölge gerekse dünya politikaları açısından katlanılması zor sonuçlar doğuracağı endişesi içindeler.
Reform döneminde ortaya çıkan ve bugünkü siyasal ortamda dikkat çeken İslamcı partilere kısaca göz atacak olursak şöyle bir tablo ile karşılaşırız: PKB ve PKNU, Nahdatul Ulema cemaatinin ağırlıkta desteğini alan partilerdir ve bu bağlamda homojen bir yapı arz eder. PAN ve PMB ise, Muhammediyye cemaatine bağlılıkları ile bilinir. PBB, Endonezya Cumhuriyeti?nin kuruluşundan itibaren önemli bir rol oynayan bir anlamda ülkedeki İslamcı hareketlerin ve partilerin geçmişteki gururu Masyumi?nin takipçisidir. PKS ise, ortadoğu kökenli örneğin Mısır?daki Müslüman Kardeşler hareketinden esinlenerek, son dönemde üniversite çevrelerinde ortaya çıkmış toplumsal bir hareketin siyasal alana yansımış yüzü olarak dikkat çeker.
Başkanlık Seçiminin Kilit Partileri
Birlikte Kalkınma Partisi (PPP), Adalet ve Kalkınma Partisi (PKS), Ulusal Emanet Partisi (PAN) gibi ülkenin önde gelen İslamcı partileri devlet başkanlığı ve devlet başkan yardımcılığı için kendi adaylarını seçemeseler de Demokrat Parti, Golkar ve PDI-P?nin yarışacağı seçimlerde belirleyici rolü oynacaklar.
Bu görüntü aslında Endonezya siyasal seçimlerinde karşılaşılmayan bir durum değil. Uzmanlar, 2004 yılındaki seçimlerde Demokrat Parti adayı Susilo Bambang Yudyohono ile PDI-P adayı Megawati yarışında belirleyici olan İslamcı partilerin, bu yılki seçimlerde de Demokrat parti ile koalisyon kurma seçeneği oluşturduğunu dile getiriyorlar.
İslamcı Partilerde İttifak Arayışları
İslamcı partilerin içinde bulunduğu krizi aşmanın en rasyonel açılımı aralarında bir ittifak kurmaları olacak. Yukarıda dile getirildiği üzere ülke tarihinde İslamcı siyasal hareketin başarıya koştuğu dönem, ilk kuruluş döneminde Masyumi etrafında kurulan koalisyon olmuştu. Suharto sonrasının özgürleştirici ortamında daha çok duygusal bir tepki ile kurulmuş olan İslamcı partilerin tek başlarına varlık gösteremedikleri aradan geçen on yıllık sürede kanıtlanmış oldu. Bu durumu gören kimi liderler, bugünden başlayarak bir ittifak arayışını gündeme getirmeye başladılar bile.
Örneğin, Muhammediyye Cemaati lideri Din Şemsuddin, ülkedeki İslamcı partiler ve hareketleri biraraya getirecek koalisyonun, Endonezya?nın karşı karşıya kaldığı büyük sorunların üstesinden gelinmesinde önemli rol oynayacağı kanaatinde. Şemsuddin, kurulacak bir ittifakın %40 gibi bir oy oranına ulaştıracağını ve kısa vadede ülkede yapılacak olan seçimlerde Müslümanların önünü açacağı, uzun vadede ise özellikle küresel ekonomi krizinin yaşandığı son bir yıl içerisinde alternatif ekonomik yaklaşımların gündeme geldiği Endonezya?da İslam ekonomisinin daha güçlü ve etkin bir şekilde uygulanabilmesi ve dünyada daha coğrafyayı içine alacak şekilde uygulanabilmesinin önünü açabileceğini düşünüyor. Ancak, seçimlere birkaç ay kala gündeme getirilen bu görüş, 9 Nisan seçimleri için pek fazla bir anlam ifade etmiyor. Bu seçimde ortaya çıkacak siyasal tablo, Şemsuddin?in önerisinin daha ciddi bir şekilde tartışılmasına yol açacak.
Bu genel ifadelerin akabinde, önde gelen İslamcı partileri tek tek ele almakta fayda var.
PPP: Birlikte Kalkınma Partisi
PPP, Suharto sonrası dönemde ortaya çıkan reform döneminin en büyük ve en önemli İslamcı partisi olarak ortaya çıktı. PPP, Suharto?nun ülke siyasal yaşamını şekillendirmesinin bir ürünü olarak İslamcı partileri tek bir parti çatışı altında toplama zorunluluğunun bir ürünüdür. Bu bağlamda, söz konusu bu parti, Parmusi (Partai Muslimin Indonesia), Partai Serikat Islam Indonesia (PSII), Partami Islam Persatuan Tarbiyah Islamiyyah (Perti) ve Partai Nahdatul Ulema biraraya gelmesiyle kuruldu.
Kuruluş temelleri İslam olan PPP, reel politiğe teslimiyet bağlamında tavizler vermeye başlayınca, gerek parti içinden ve dışından tepkiler gelmeye başladı. Bu tepkiler, parti?nin kuruluşunda ortaya konulan İslami değerlere bağlılığın yeniden ortaya konması şeklinde gerçekleşti.
Parti başkanı Endi Sufiharan, PPP?nin amacının İslamı Endonezya genelinde pratikte yaşatmak olduğunu söylemesine rağmen, bugüne değin bu amaç gerçekleştirilemedi.
1999 seçimlerinde %10.7, 2004 seçimlerinde ise %8 oyla 58 sandalye kazanan PPP, o dönemde dördüncü parti olma şansını yakaladı. Önümüzdeki seçimlerde de -diğer İslamcı partiler gibi- oy oranında düşme eğiliminin devam edeceği tahmin edilen PPP?nin sadece %4 civarında oy alması tahmin ediliyor.
Batı Cava, Kuzey ve Batı Sumatra ve Orta Kalimantan?da etkin güce sahip olan PPP?nin Suharto sonrasında kurulan diğer İslamcı partilerle siyasal alanda yaşanan rekabetten ötürü popülaritesinin azaldığı görülüyor. Son dönemde yapılan seçim araştırmalarında, 2009 yılı seçimlerinde PPP gücünü kaybetmeye devam edeceğini ortaya koyuyor.
PPP yetkilileri, Megawati?ye karşı alternatif bir cephe oluşturmak amacıyla Demokrat Parti, PKB, Golkar ile koalisyon görüşmeleri, 9 Nisan seçimleri öncesinde muhtemel bir ittifakı gündeme getirebilir. Yetkililer, koalisyonun genelde kabinedeki sandalye üzerinden yapıldığını, ancak bu görüşmelerin partiler arasında vizyon birlikteliği sağlayarak yeni devlet başkanının belirlenmesinde de rol oynayabileceğini belirtiyorlar.
PPP sözcüleri, yukarıda adı geçen partilerin yanı sıra, önde gelen diğer iki İslamcı parti PKS ve PAN?ı da aralarında görmek istiyorlar.
Golkar, bu gelişmeye bekle gör politikası ile yaklaşırken; ülkenin önde gelen araştırma kuruluşu LIPI?den bir siyasal gözlemci, bu partiler arasında ideolojik ve siyasal programlarının benzerliğinden bahsetmenin mümkün olmadığını ve biraraya gelmelerinin zor olduğunu dile getirdi.
PAN: Ulusal Emanet Partisi
23 Ağustos 1998 tarihinde kurulan ve siyasal yaşamda dikkat çeken partilerden Ulusal Emanet Partisi (PAN), ülkenin temeli olan ?pancasila?nın (beş temel esas) yanısıra, çoğulculuk, insan hakları ve dini/ahlaki değerlere dayanıyor. Parti kadrosu içerisinde yer alan entellektüeller, din adamları ve akademisyenler bir anlamda PAN?ı bir buluşma noktası olduğunu ortaya koyuyor.
Aradan geçen 10 yıllık süre zarfında milliyetçi bir partiye evrilen PAN kendine has bir özellik arz ediyor. Ülkenin önde gelen entellektüel ve politikacılarından ve partinin kuruluşunda önemli rol alan reformcu bir isim olan Amien Rais, Muhammediyye Hareketi?nden destek almasına rağmen, 1999 ve 2004 devlet başkanlığı seçimlerinde başarılı olamadı. Ardından, parti bir anlamda kabuk değiştirerek milliyetçi isimlerin eline geçti. Aynı süreçte, parti Muhammediyye ile yollarını bir anlamda ayırdı. Amien Rais?in başarısızlığı ve ardından milliyetçi kimlik sahiplerinin partiye hakim olmasını hazmedemeyen ve Muhammediyye Cemaatine yakın kimi partililer, Ulusal Güneş Partisi (PMB) adıyla yeni bir parti kurdular.
Bu gelişmenin ardından son dönemde, partinin kan kaybetmesine yol açan önemli gelişmelerden biri de, PAN?lı milletvekillerinin de içinde yer aldığı bir yolsuzluk olayının ortaya çıkmış olmasıydı. 9 Nisan?daki seçimlerde, genel halk katmanlarının ve genç seçmenlerin oyuna alabilmek için genç politikacılara ve ülkenin eğlence ve sinema dünyasından isimleri kadrolarında yer verdi.
1999?da %7.12, 2004?de %6.4 oy aldıkları ve aradan geçen beş yıllık süre zarfında siyasi anlamda ülkenin temel sorunlarına yönelik herhangi kayda değer bir politika üretememiş olmaları, 2009 yılı için öngörülen hedefin, gerçekliğinin sorgulanmasını gerektiriyor.
PAN siyasal kadroları 2009 seçimlerinde %15 civarında bir oyu hedeflese de, 2004 seçimlerinde PAN?a oy verenlerin sadece %45?i yeniden PAN?a oy verecek. Geri kalan %55, başka partileri hedefliyor. Bu sonuca göre, PAN?ın oy oranının %5?lerin altında olması bekleniyor.
PAN?ın hedef kitlesini şehirli İslamcı ve milliyetçi çevreler oluşturuyor. Geniş Endonezya coğrafyasında PAN?ın etkin olabileceği alanlar Cava, Sumatra, Kalimantan ve Sulavesi Adaları?ndaki şehirli seçmen. Nihai noktada, PAN için söylenebilecek söz, İslamcı kimliğini arka plâna atmış, milliyetçi bir renge bürünmüş olan partinin seçimlerde büyük bir varlık göstermesi beklemek zor. Son birkaç yılda eyaletlerde yapılan valilik seçim sonuçları, PAN?ın hedef kitlelerinden olan İslamcıların PKS?e yöneldiklerini gösteriyor. Büründüğü milliyetçi renk, ülkenin köklü ve ordu gibi güçlü bir desteğe sahip milliyetçi partileri arasında kendini ortaya koyması mümkün değil.
Muhammediyye Cemaati, 2009 seçimlerinde önemli gücü temsil ediyor. Ülkenin modern tarihi boyunca, Nahdatul Ulama?dan sonra en büyük ikinci cemaatini teşkil eden Muhammediyye hareketinin bugün kırk milyon sempatizanı ve bağlısı bulunduğu tahmin ediliyor. Bu rakamın önemli bir seçmen kitlesi oluşturduğunun bilincinde olan siyasi partiler arasında, söz konusu İslamcı hareketin önde gelenleri ile dirsek teması kurması önemli bir gündem maddesini teşkil ediyor.
Bu gücü kendi lehlerine kullanmak isteyen siyasi partiler arasında bir rekabet kaçınılmaz gözüküyor. Ulusal Emanet Partisi üst düzey yetkilileri, daha önce parti başkanlığı da yapmış olan ve halen Muhammediyye çevrelerinde önemli bir gücü temsil eden Amin Reis?ten Muhammediyye oylarının bölünmeden PAN?a yönlendirilmesi konusunda destek istedi. Bu bağlamda PAN ile PMB (Partai Matahari Bangsa) arasında yaşanacağı bildiriliyor. Ayrıca PPP, PBR, PKS, gibi İslamcı partilerin yanı sıra, Golkar, PD ve PDI-P gibi milliyetçi partiler de Muhammediyye Cemaatinin oylarını kendi lehlerine kullanma konusunda istekli görünüyorlar.
1999 ve 2004 seçimlerinde PAN, Muhammediyye Cemaatinin siyasi kanadı rolünü üstlenmişti. Geçen süre zarfında Muhammediyye içinden bazı akımlar PMB gibi kendi partilerini kurdular. İslamcı sivil örgütler halk tabanında yaygın bir işlev gören Amin Rais?in 1999-2004 Ulusal Danışma Meclisi (MPR) başkanı olduğu dönemde PAN?ın önemli mevkilerine Muhammediyye Cemaatinin önemli isimlerinin getirilmesi, partinin, Muhammediyyenin siyasi kanadı olarak anılmasına yol açmıştı. Soetrisno Bakhir döneminde ise PAN, Muhammediyye Cemaati dışına açılması politikası izledi. Partinin bugünkü lideri Hakam Naja, Muhammediyye Cemaatinin partinin ulaşılması gereken birincil seçmen gücünü temsil ettiğini söyledi. PAN, 1998 Ağustos?undan bu yana, partinin kurucuları ve seçmen kitlesi Muhammediyye cemaati içerisinde yer alıyor.
PKS: Adalet ve Kalkınma Partisi
Hidayat Nur Vahid, Lütfi Hasan İshak, Salim Segaf, Nur Mahmudi İsmail gibi ülkenin önde gelen 50 entellektüel İslamcı aktivisti 1998 yılında Partai Keadilan (PK)?nı kurdu kuruldu. 1999 yılında yapılan seçimlerde, %1.26 oy alan parti 48 siyasal parti arasında 7. Konuma ulaştı) ve parlamentoda yedi sandalye kazandı. Bu sonuç üzerine, 2002 Nisan ayında partinin adı PKS olarak değiştirildi. Aradan geçen beş yıl zarfında parti olumlu bir imaj kazandı ve 2004 seçimlerinde oylarını %7.34?e yükseltti ve 45 sandayle kazandı. Şehirli seçmenlerin partisi olmayı hedefleyen PKS?in önde gelen üyeleri akademisyenlerden ve entellektüellerden oluşuyor. 2005-2009 yılı arasında PKS, ülkenin değişik bölgelerinde yapılan bölgesel valilik veya belediye seçimlerinde 76 merkezde başarılı oldu.
Ilımlı İslamcı parti olarak bilinen PKS, diğer islamcı partilerden farkı üniversite çevrelerinde ve şehirli seçmen kitlesine yönelmesiyle dikkat çekiyor. Karizmatik bir lider etrafında siyasal yaşamda yer almak yerine, genç ve dinamik bir kadro ile hareket eden PKS?in kuruluş temelleri İslam?a dayanıyor. Siyasi hareketin temelini İslam?a dayandırmasının yanı sıra, hedef kitlesini genellikle genç, eğitimli ve şehirli Müslümanların oluşturması nedeniyle batılı ülkeler tarafından dikkatle izleniyor. Partinin, İslami esasları toplumsal hayatta somut bir şekilde gerçekleştirme ideali, ülkenin iki güçlü cemaati ve kurulu düzenle geniş tabanlı ilişkileri bulunan NU ve Muhammediyye?nin Abdurrahman Vahid (Gus Dur), Amian Rais gibi önde gelen entellektüel çevrelerden tepki alıyor.
Partinin kurucularınca İslam?ın temel hareket noktası alınmasının ardında, Endonezya?yı bir anlamda baştanbaşa saran yolsuzluktan kaynaklanan adaletsizliğin önüne geçmek ve kahir ekseriyetini Müslümanların oluşturduğu bir ülkede bu ikilemi ortadan kaldırmak.
PKS, özellikle yolsuzluğa bulaşmamış kadroları ve İslamcı ideolojiyi ön plâna çıkarmasıyla ilgi topluyor. Ancak PKS, siyasal gözlemcilerinden aldığı pozitif imajın etkisinde çok fazla kalmış olmalı ki, bu seçimlerde %20?lik bir başarı göstermek suretiyle kendi devlet başkanları adayını ilân etmeyi plânlıyordu. Öyle anlaşılıyor ki, PKS yönetim kadrosu bu süreci hızlandırma adına partiyi merkez partisi haline getirme yönünde bir çaba içine girdi. Ancak bu yönelim, parti tabanında ve 9 Nisan?da yapılacak seçimlerde potansiyel PKS seçmenlerinde hayak kırıklığı yarattı. Bu durum, aynı zamanda, son birkaç aydır periyodik olarak yapılan kamuoyu yoklamalarına da yansımış durumda. Bu bağlamda, PKS farklı nedenlerle de olsa, diğer İslamcı partilerle aynı kaderi paylaşacağı yönünde bir tahminde bulunabiliriz.
Nahdatul Ulama ve Muhammediyye gibi iki büyük cemaat, her ne kadar, doğrudan doğruya siyasal yaşamın içinde yer almasalar da, PKS?in varlığından huzursuz. Özellikle PKS?in siyaseti ve dini konuları birbirinden ayırmaması ile ülkenin kurulu düzenini İslami esaslara dayalı olarak değiştirme konusunda bir potansiyele sahip olması bu sıkıntıların temel nedeni. Yakın dönemde Muhammediyye Cemaati lidedi Din Şamsuddin siyaseti dine alet etmediklerini ifade ederek, bu gerçeğe bir kez daha vurgu yaptı.
Partinin en güçlü olduğu yer başkent Cakarta, Batı Cava ve Güney Sumatra.
PKB: Ulusal Uyanış Partisi
Nahdatul Ulema?nın bir organı olarak siyasal hayata girdi. 1952 yılında o dönemde ülkenin önde tek ve güçlü İslamcı partisi Masyumi?den ayrılan Nahdatul Ulema yanlıları kurdukları PKB ile 1955 seçimlerine girerek %18.4 oy aldı. Böylece, Endonezya siyasal yaşamında Masyumi ve Endonezya Milliyetçi Partisi?nin ardından üçüncü en büyük parti konumuna ulaştı. 1971 yılındaki seçimlerde, Golkar?dan sonra ikinci parti olarak %18.7 oya ulaştı. Bu dönem, partinin bir başka evrilme dönemine şahit oldu. Bu seçimlerin ardından Suharto?nun Yeni Düzen politikaları döneminde zorunlu bir seçim olarak Parmusi (Partai Muslimin Indonesia), Partai Serikat Islam Indonesia (PSII), Partami Islam Persatuan Tarbiyah Islamiyyah (Perti) ve Partai Nahdatul Ulema biraraya gelerek Birlikte Kalkınma Partisi?ni (PPP) kurdular. Suharto?nun 32 yıllık iktidarı boyunca Nahdatul Ulema siyasetçileri Suharto yönetimi ile yaşanan siyasal çatışmalar nedeniyle siyaset arenasından uzaklaştılar.
Nahdatul Ulema, Suharto?nun 1998 yılı Mayıs?ında görevden ayrılmasının ardından 1998 Temmuz ayında PKB adıyla yeniden ülke siyasal yaşamına girdi. Reform döneminde gerçekleştirilen 1999 seçimlerinde ulusal parlamentoda 51 sandayle, 2004 seçimlerinde ise 52 sandayle elde ettiler. PKB?nin seçmen kitlesini, Nahdatul Ulema?nın merkezi olarak da bilinen Doğu Cava?daki kırsal bölge oluşturuyor.
PKB, son yıllarda yaşanan özellikle genç liderlerden Muhaimin İskender ile ülkenin önde gelen siyasetçilerinden ve bir dönem NU?nın liderliğini de yapmış olan ve günümüzde liberal İslamcı olarak adı medyala sıkça geçen Abdurrahman Vahid (Gus Dur) yaşanan parti içi mücadale sonundada M. İskender parti liderliğini ele geçirdi.
Yapılan kamuoyu araştırmalarında, önceki seçimlerde PKB?ye oy veren seçmenlerin yaklaşık üçte biri 2009 seçimlerinde başka partilere oy vereceklerini açıklıyorlar. Bunlar arasında %24?lük oranla Demokrat Parti?yi destekleyenler önde geliyor. Partinin geleneksel merkezi konumundaki Doğu Cava?daki seçmenlerin bir bölümü oylarını PKNU (Partai Kebangikan Nasional Ulema)?ya vereceklerini ifade ederken, olası dağılma sürecinde oyların ulusalcı partilere kayması ihtimali yüksek gözüküyor. Bu durumda, PKB bu seçimlerde önemli bir kan kaybı yaşayacağını öngörmek zor değil.
Yazının ilk bölümü için tıklayın:
Endonezya seçime kilitlendi -1-