Erdoğan, Show TV'de canlı yayınlanan 'Akşam Yazarları Başbakan'a Soruyor' adlı programda soruları yanıtladı.
Gazeteci Hüsnü Mahalli'nin, Başbakan Erdoğan'a, sokaktaki vatandaşın telefon dinlemelerinden çok endişelendiğini dile getirerek, bunun nasıl önleneceğini sorması üzerine, gazeteci Deniz Gökçe de 'Sayın Başbakanım çok üzgünüm. Benim telefonum maalesef dinlenmiyormuş. Sınıf düştüm ben' diye espri yaptı.
Başbakan Erdoğan da gülerek, 'Onun teminatı var mı?' diye sordu. Erdoğan, telefon dinlenmesi konusunda yasal durumun belli olduğunu ifade ederek, 'Ancak yasal durum belli olsa da bugün telefon operatörlerinin hepsi telefon dinleyebilir mi?' diye sordu.
Başbakan Erdoğan, gazetecilerin, 'Evet. O zaman sizi de dinleyebilirler' sözleri üzerine, 'Tabii, ne zannediyorsunuz? Onun için ben ne konuştuğuma çok dikkat ediyorum. Telefonlarda rahat değilim. Ben de çok dikkat ediyorum. Bu sadece Türkiye'ye münhasır bir şey değil. Dünyanın her yerinde bu böyle. Ne yazık ki bu bir sıkıntı. Bunu çıkaracağınız yasa ile engellemeniz görüldüğü gibi pek de mümkün değil. Ama bu işin yasal bir karşılığının olmasını istiyorsanız, yasal müsaadesini alacaksınız. Ve ona göre bu dinlemeyi yapacaksınız. Yasal müsaadesi olmadan bunu yaparsanız, yasal karşılığını bulamazsınız' dedi.
Ergenekon davası
Başbakan Erdoğan, 'Ergenekon davasında ikinci iddianameyi mahkeme kabul etti. Bu iddianamede darbe girişimlerinden söz ediliyor. 3 Kasım 2002'den beri iktidardasınız. Siz 2003-2004 yıllarında darbe girişimlerini hissettiniz mi? Bu sizin gözünüzde nasıl görünüyor?' şeklindeki soru üzerine, 'Olay yargı sürecindedir. Bu yargı sürecinde sizler bize göre çok daha hürsünüz. Olay yargı sürecinde. Bu noktada bir değerlendirme içerisine girmem doğru olmaz, yanlış olur. Biz yürütme organıyız. Yargı bizden talepte bulunur. Güvenlik güçlerimiz de bunun gereğini yapar. Bunun dışında herhangi bir yorum yapamayız. Temennim odur ki bu süreç içerisinde hak ne ise yerini bulsun. Onun dışında müdahale asla...' dedi.
Başbakan Erdoğan, 'İddianameye göre Türkiye'de darbe girişimleri var. Bu girişimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusu üzerine de, 'Artık dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bu tür darbe girişimleri dönemi çok çok geride kaldı' dedi.
'İddianamede muhalefet partilerinin de hedef alındığı yolunda iddialar var. Bu sizi şaşırttı mı?' şeklindeki soru üzerine de Başbakan Erdoğan, 'Sayın Baykal öyle bir şeyi kabul etmiyor zaten. 'Benimle ilgili öyle bir şey yok' diyor. Bu bir iddianamedir. Bunun üzerine yoruma girmek doğru değil' diye konuştu.
Sivil-asker ilişkisi
Başbakan Erdoğan, 'İktidarınız boyunca askerlerle ilişkileriniz nasıl seyretti, şu anda nasıl?' sorusu üzerine de, 'Gerek Sayın Özkök, gerek Sayın Büyükanıt, gerek Sayın Başbuğ döneminde 6 yıllık Başbakanlık dönemimde bir iki ufak olay dışında herhangi bir sıkıntı yaşamadık. Birbirini tanımak, anlamak bu süreci hem çok kolaylaştırıyor hem de aranızdaki güveni çok daha güçlü hale getiriyor. O zaman ülkeniz için yapabileceğiniz işler konusunda da çok daha farklı gelişmeler olabiliyor. Çünkü bir ülkenin hükümeti ile ordusunun birbirine güven kaybı sıkıntıların nedeni olur. Bir tarafta AB'ye girme sürecinde olan bir Türkiye var. Oradaki standartlar neyse onu A'dan Z'ye yakalayacaksınız. Burada da o güvenin olması esas. Şu anda Türkiye bunu yakalıyor. İnanıyorum ki çok daha iyi günler ülkemizi bekliyor' diye konuştu.
BBP'nin helikopter kazası
Erdoğan, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nu taşıyan helikopterin bulunmasına ilişkin havadan tarama çalışmalarına yarın sabahtan itibaren devam edileceğini belirterek, 'Hava koşulları biraz daha elverirse, öyle zannediyorum ki çok daha kısa zamanda ulaşmak mümkün olacak' dedi.
Erdoğan, sinyalle ilgili olarak 3-4 tezin ileri sürüldüğünü belirterek, 'Bu sinyal ya sert bir çarpma ile devreye girer veya pilot devreye sokar. Ama burada görünen o ki, ya karlı bölge hava yastığı vazifesi yaptı sinyal devreye girmedi, ya da sinyal arızalıydı' şeklinde konuştu.
Başbakan, ihmal iddialarıyla ilgili olarak da, 'Böyle bir şey yok. Elimizdeki teknik bütün imkanlar neyse hepsi kullanılıyor, çalışmalar dayanışma içinde sürüyor' diye konuştu.
Kendisinin gördüğü bir başka şey daha olduğunu dile getiren Erdoğan, helikopterin aslında güçlü bir helikopter olmadığını ifade ederek, 'Bir defa, tek kanadı olan bir helikopter. Ve helikopterde tabii 6 kişi. Mesela bu seçim kampanyasında çalıştığımız helikopterlerde şu anda biz de 6 kişiyle biniyoruz, ama tek değil dörtlüdür kanatları. Ve güçlü helikopterler. Bu güçlü helikoptere rağmen mesela ben geçen gün Bolu mitingine gittim. Kaynaşlı'dan öteye pilotlar, 'Buradan geçemeyiz, çünkü siz bize lazımsınız, biz bu riski göze alamıyoruz. Çünkü aşırı bir sis tabakası var ve bunu geçme riskine biz giremeyiz' dediler. Kaynaşlı'da indik, ben oradan arabayla geçtim. Aynı şeyi daha önce mesela Yozgat, Çorum olayında yaşadım, ki Skorsky güçlü helikopter, gidemedik. Orada da aşırı sis ve tipi vardı. Mecburen Çorum'da bir ilçeye indik, oradan araçla geçtik. Burada tabii bunlar hakikaten bir hassasiyeti gerektiriyor' dedi.
Bu arada Erdoğan, bugün ve yarınki miting programını iptal ettiğini açıkladı.
Gül'ün Irak ziyareti
Erdoğan, 'Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Irak ziyaretinde 'Kürdistan' dedi mi, demedi mi tartışmaları oldu. Bu tartışmaları ve geziyi nasıl değerlendiriyorsunuz?' sorusuna da, 'Gezinin çok çok verimli olduğu izlenimini aldım. Özellikle bölücü terör örgütüne yönelik yapılan açıklamalar, özellikle Talabani'nin açıklamaları çok net. Süreç hem ekonomik hem terörle ilgili bana göre çok olumlu geçti. Bu noktada karşı taraftan da o istikamette bazı adımlar atıldığı yönünde haberler alıyoruz. Bu ziyaretle birlikte atılan adım, orada söylenenlerle kalmamalı. Bunun arkası gelmeli. Bunun takipçisi hem oranın yönetimi olmalı hem de biz olmalıyız. Eğer bu takibi yaparsak hem Irak huzur bulur hem de biz' yanıtını verdi.
'PKK sorununun çözümünü nasıl gördüğü ve genel af konusuna nasıl baktığı' yolundaki soru üzerine de Başbakan Erdoğan, 'Bölgedeki ülkelerin ikili münasebetleri gayet iyi. Terörün hiç kimseye fayda getirmediği aşikar. Bunu kendileri de biliyor. Geçmişte halk arasında 'Eve Dönüş Yasası' diye bilinen yasa ile bu işi çözüme kavuşturmayı istedik. Değişik olaylar söz konusu. O nedenle beklenen netice alınamadı. Şu anda Irak, Suriye ve İran münasebetlerinde bu konuda farklılık yok. Aynı şeyi düşünüyoruz. Bu kararlılık içinde çember daralıyor. Batıda da benzer gelişmeler var. Batılı ülkeler eskisi gibi konuya bakmıyor. ABD, Irak ve Türkiye'nin başlattığı süreç bu açıdan önemli. Süreci böylece sağlıklı şekilde aşacağımıza inanıyorum, umut varım' dedi.
Obama'nın Türkiye ziyareti
Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama'nın Türkiye ziyaretindeki gündemin ne olacağına ilişkin soru üzerine de gündemde Türkiye'nin Ortadoğu'daki konumu, ABD askerlerinin Irak'tan tahliyesi, Afganistan'daki Türkiye'nin rolü gibi konuların olacağını ifade etti.
'Türkiye-ABD ilişkilerini yeterli bulmuyorum. Çok ileri taşınması lazım' diyen Erdoğan, görüşmelerde 'sözde Ermeni soykırımı' iddialarının da görüşüleceğini dile getirerek, Amerika'da bazı lobilerin bu sorunu kaşımaya çalıştıklarını söyledi.
Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu konusu, Azerbaycan-Ermenistan ve Rusya-Gürcistan arasındaki sıkıntıların da görüşülerek ele alınacağını ifade eden Erdoğan, bu sorunların bitirilmesinde ABD'nin başat rol oynayabileceğini vurguladı.
Erdoğan, 'Sayın Obama'nın göreve başladığı dönemdeki açıklamalarından hareketle Sayın Obama'nın sessiz yığınların sesi, kimsesizlerin kimsesi olması özelliğini kendisinde görüyorum, görmek istiyorum. Ve 'bunu başarmalı' diyorum. Amerika'ya düşen de aslında budur. Çünkü güçlü ülkeler her zaman farklı yorumlanır. Farklı yorumlanmayı Obama ile Amerika tersine çevirebilir. Başarmasını beklemek doğaldır' şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, 'Obama bu söylemlerini yapabilir mi? Lobileri aşabilir mi?' sorusu üzerine, Amerikalı ilgililerin bölgeye atadıkları kişilerin olumlu tavırlar içerisinde olduğunu dile getirerek, Kıbrıs sorunuyla ilgili adımlarda da olumlu gelişmeler gördüğünü söyledi.
Bu gelişmelerin bazı mahfilleri rahatsız ettiğini belirten Erdoğan, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile yaptığı görüşmelerin çok olumlu geçtiğini belirtti.
Erdoğan, 'Obama'nın ziyareti, geleceğe yönelik çok ciddi temel taşların konulacağı bir zemin olacaktır' dedi.
Yerel seçimler
Erdoğan, yerel seçimlerle ilgili bir soruya verdiği yanıtta, hizmet üzerine siyaset yaptıklarını belirterek, 'AK Parti Diyarbakır'da seçimi alırsa kimse şaşırmasın' dedi.
Erdoğan, İzmir'de de seçimi alma konusunda iddialı olduklarını kaydederek, İzmir'de çok kaliteli ve ufku geniş bir adayları olduğunu söyledi. Türkiye'de krizin dibinin ne zaman görüleceğine ilişkin soruya da Erdoğan, 'Altıncı ay ve yıl sonu arasında bu işin dibini görmüş oluruz. Bu çok fazla uzamaz' yanıtını verdi.
Erdoğan, 'İstanbul'da Kılıçdaroğlu'nu kendinize doğrudan muhatap kabul ettiniz kampanya başladığından beri, tepki de gösterdiniz kendisine. Bunun sebebini merak ediyorum' şeklindeki bir soruya verdiği yanıtta, Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili bir veya iki defa açıklaması olduğunu belirtti.
Başbakan Erdoğan, 'Bunun dışında muhatabım değil zaten. Benim Büyükşehir Belediye Başkan Adayım onunla mukayese edilecek noktada değil. İstanbul'u artık 5 yılda çok çok iyi tanıyan, mesleği itibari ile de bu işin içinde, aynı zamanda da İstanbullu olan bir başkan. Yaptığı eserler ortada. Kaldı ki şu 5 yıl içerisinde Kadir Topbaş Bey'in İstanbul'a kazandırdıkları tartışılır gibi değil. İnşallah zaten 29 Mart akşamı göreceksiniz, yine İstanbul açık ara 'Kadir Topbaş' diyecek' diye konuştu.
'(AK Parti'ye oy verenler aslında Erdoğan'a oy verir) tespiti var. Sizin böyle bir tespitiniz var mı?' sorusu üzerine de Başbakan Erdoğan, 'Eğer, şahsıma oy veriliyorsa, bunu iki yönlü değerlendirmem lazım. Ben de istediğim hedefe tam varamıyorum demektir. Çünkü bizim kalıcı kılmak istediğimiz partimizdir. Ben faniyim, her an ölebilirim. Ben öldüğüm zaman benimle beraber partim ölecekse, o zaman ben geriye iyi bir miras bırakmış olmam. Ama partime seçmeni yönlendirme başarısını gösterebiliyorsak, o zaman başarılıyızdır. Yola çıkarken de dedik ki (Ben yok, biz var). Fakat Türkiye'deki siyasi kültür hep lider endeksli olduğu için bu sıkıntı hep var' dedi.
'Davos'taki çıkışınızın düzmece, seçim yatırımı olduğu söylendi. Seçim meydanlarında Davos konusuna girmediniz, neden?' şeklindeki soru üzerine Erdoğan, 'Bu bir istismar olurdu. Böyle bir gündemi belirleyen ben değilim. Bunu Davos yöneticisi belirledi. Davos'ta koymuş olduğum tavır benim kişisel tavrım değil. Temsil ettiğim milletin milli tavrıdır. Bu milli tavrı kalkıp da oya tahvil etmek bizim karakterimizle bağdaşmaz. Onu söylemeye, konuşmaya ne kişiliğimiz, ne kimliğimiz asla müsaade etmez. Çünkü o bir milli tavırdır. Bulunduğum makama yönelik bir tavırdı, bu tavrı koyduk. O iş orada bitmiştir. Bundan sonraki süreçle ilgili ne getirir ne götürür, o tartışma konusudur. Ama bunun seçim meydanlarına yansımaması gerekir' dedi.
''NE PADİŞAH OLMAKTA GÖZÜM VAR, NE SULTAN OLMAKTA NE DE İMPARATOR OLMAKTA'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ne padişah olmakta gözüm var, ne sultan olmakta, ne de imparator olmakta... Onlar birilerinin olsun'' dedi.
Erdoğan, Show TV'de canlı yayınlanan ''Akşam Yazarları Başbakan'a Soruyor'' adlı programda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
''Dış basında son zamanda birtakım olumsuz ifadeler var şahsınıza yönelik. ''Sultan'' denilmesi gibi... Bunların neden çıktığını düşünüyorsunuz?'' şeklindeki soru üzerine Erdoğan, bunların hiçbirini paylaşmadığını, hiçbiriyle uzaktan yakından alakası olmadığını ve böyle bir derdi de bulunmadığını ifade ederek, şunları söyledi:
''Ne padişah olmakta gözüm var, ne sultan olmakta, ne de imparator olmakta... Onlar birilerinin olsun. Kime aitse onun olsun. Bana bu millete hizmetkarlık yeter. Tek arzum bu. Yoldan geçen bir vatandaş 'Allah razı olsun' desin yeter. Çünkü biz, 'baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş meğer' deyip, bu anlayışla hizmetimize devam ediyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, 'Millete efendilik olmaz, millete hizmetkarlık olur' ifadesi var. Bu anlayışla yolumuza devam edeceğiz.
En az gittiğim ile ben Başbakan olarak 3 kez gittim. Bunların içinde 27-28 kez gittiğim iller var. Antalya'ya 28 kez gittim. Çünkü Antalya bir değişim yaşamalıydı. Biz göreve geldiğimizde Antalya turizmde neredeydi, şimdi nerede? Şimdi bir numara oldu. Bir yılda 9 milyon turist aldı. Antalya artık katlı köprülü kavşaklarıyla selin bastığı yer olmaktan çıktı. Aynı şeyi Diyarbakır'da da göreceğiz. Diyarbakır'daki tüm tarihi eserleri ayağa kaldıracağız. Altyapısını ciddi manada ele alacağız. Bir Dicle projesi var ki, bu hep seyredilmiş. İçinden pislik akıyor. Madem bu işi bu kadar iyi biliyordunuz, 10 yıldır aynı zihniyet orada iş başında, niye bir kolektörler zinciri içerisine almadınız.''
Ekonomik gelişmeler
Erdoğan, Türkiye'de ekonomik krizin etkilerinin azalmaya başlayacağı tarihi açıkladı, haziran ayı ile yıl sonu arasında krizin dibe vuracağını söyledi.
Seçimden sonra birkaç maddelik tedbir paketinin açıklanabileceğini de ifade eden Erdoğan, IMF ile görüşmelerde Türkiye için önemli konuların aşıldığını söyledi.
'IMF ile görüşmeler seçim sonrası canlanacak mı?' sorusunu da Erdoğan, 'Ben canlanacağından eminim' şeklinde yanıtladı. Başbakan Erdoğan, 1-2 Nisan'da Londra'da G-20 Zirvesinde IMF Başkanı ile görüşme yapacaklarını, hemen haftasında da IMF ile ilgili çalışmaları tekrar masaya yatırıp görüşeceklerini belirtti.
Erdoğan, 'Görüşmelerle ilgili olarak bizim için çok önemli olan konuların aşıldığını görüyorum. Bundan sonraki süreçte bizi çok çok sıkıntıya sokacak konular kalmadı gibi geliyor. Tabii bunu aşmamız halinde böyle bir anlaşmayı imzalarız. Aşılmaması halinde şu andaki durumumuzu koruyarak yolumuza devam ederiz' şeklinde konuştu.
'Bu arada ilginç bir gelişme olarak, üçüncü G-20 Zirvesinin belki Türkiye'de yapılma durumu söz konusu' diyen Erdoğan, bu yıl IMF toplantısının burada yapılacağını, o toplantıyla zirvenin de Türkiye'de yapılması gibi bir düşüncenin oluştuğunu, buna olumlu baktıklarını da onlara söylediklerini aktardı.
Milli takıma taktik de verdi
'İspanya'da oynanacak milli maça gidemeyeceksiniz. Peki Türkiye'de oynanacak rövanş maçına gidebilecek misiniz?'sorusuna karşılık da Erdoğan, rövanş maçına katılmayı planladığını, Medeniyetler İttifakı çalışmalarının bulunduğunu, ancak o maça gitmeye konsantre olduğunu da söyledi.
Erdoğan, 'Tek korkum, inşallah takımdaki sakatlar bizi fazla olumsuz etkilemez. Bir de işin sıkıntılı tarafı, 4 gün arayla bu maçların yapılması da çok ilginç oldu. Bu iki maçın neticesi grubu ciddi manada etkileyecek. Niçin böyle bir sisteme girdiler anlayamadım. Takımda benim en çok sevdiğim şey, milli takımımızın artık bir öz güveni oluştu. Son Avrupa Şampiyonasından sonra daha da pekişti. Bu öz güven rehavete götürmezse takımı çok daha iyi olacak. Ama kolektif bir dayanışma içerisinde, özellikle karşı alanda presi bir başlatabilirsek çok önemli. Kendi sahamıza çekilip de oraya kapanırsak bizi çok ciddi sıkıntıya sokar. Presi karşı alanda başlatabilirsek, tabii bu da çok ciddi bir kondisyon istiyor, iyi bir fizik güç istiyor. Bu noktada hazırsak bu işi başarırız' dedi.
Başbakan Erdoğan, 'Fenerbahçe'nin durumu ne olacak?' şeklindeki soruya verdiği yanıtta da, Fenerbahçe'nin durumunda ciddi bir istikrarsızlık bulunduğunu belirterek, 'Nerede ne yapacağı hiç belli olmuyor. İçeride anormal neticeler aldı. Şu anda birinci ile aradaki puan farkı ciddi manada açılıyor. Sivasspor'da hırs var, azim var, kolektif dayanışma var. Çok iyi bir presi görüyoruz. Fenerbahçe'nin bir futbolcusunun fiyatına oluşturulmuş bir takım. İnşallah Sivas'a da iyi bir stat yapılmasını kararlaştırdık. Güzel bir stadı oraya kazandıracağız' dedi.
(CNNTÜRK)