'IMF'nin açılımı kamunun elini güçlendirir'

Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, ağırlaşan küresel ekonomik koşullar karşısında Uluslararası Para Fonu'nun (IMF), borç verme yapısında gerçekleştirdiği değişikliği değerlendirirken, Fon'un Türkiye gibi ülkelerle muhtemelen daha uzun dönemli, stand-by ilişkisini tercih etmesinin söz konusu olabileceğini söyledi.

Seçim çalışmaları için bulunduğu Gaziantep'te, Reuters' ve Bloomberge'in, IMF'nin yeni açılımına ilişkin sorularını yanıtlayan Şimşek, 'Bu konuda herhangi bir yoruma yapılmadı, ama IMF'nin bizim gibi ülkelerle muhtemelen daha uzun dönemli, stand- by ilişkisini tercih etmesi söz konusu olabilir. Flexible Credit Line'nın bizim gibi ülkeler için 'geçerli değil' açıklaması söz konusu değil. Buna ilişkin çalışma yapılırken 'şu grup ülke ya da bu grup ülke bu işin içinde ya da dışındadır' diye bir değerlendirme söz konusu olmadı, yorum yapmak için erken' dedi.

Özel sektör talebinin ciddi ölçüde daraldığı bir dönemde, kamu sektörünün -uzun dönemli sürdürülebilirliği göz ardı etmeden- imkanlarının ekonomik büyümeyi destekleyici nitelikte kalmaya devam etmesinin önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, şunları kaydetti:

'Yeni yaklaşımla birlikte, tedbir miktarı konusunda yeni bir perspektif olursa, yararlı olur. Mesela biz, bir baz tedbirden bahsettik ve bazı inisiyatiflerin telafi edilmesi üzerinde durduk. O konularda biraz esneklik olursa, bizim için de olumlu olur. Biz her halükârda ekonomideki toparlanmayla birlikte, tekrar mali disiplinin oturtulması gerektiği, orta dönem sürdürülebilirliğin hassasiyetle korunması gerektiği konusunda fikir birliği içindeyiz. Dolayısıyla hem kaynakların önden yüklemeli olması ve başlangıçta önemli imkanların sağlanması hem de koşullarda esnekliğin sağlanması aslında iyi bir açılım. Dünya olağanüstü bir dönemden geçiyor. Bu işin fiiliyatta nasıl uygulanacağını görmek isteriz.'

Yeni borç verme biçiminin ayrıntılarını gördükten sonra daha sağlıklı değerlendirme yapılabileceğini ifade eden Şimşek, 'IMF, bu dönemde hakikaten gelişmekte olan ülkeleri destekleyici nitelik kazanacaksa.... o geleneksel yaklaşımlarını bir kenara bırakılması gerekiyordu. Biz de uzun süredir bunun üzerinde ısrar ettik. O noktaya gelmişlerse önemli... Bu krizden çıkışın dünya ile işbirliği içinde olunması gerekir. Bu krizden kimse tek başına çıkamaz. Uluslararası işbirliği, dayanışma ve politika koordinasyonu özellikle önemli ' şeklinde konuştu.

(Reuters)