İsmail Zelvi / TİMETURK
Arap Su Konseyi Başkanı Mahmud Abdel-Halem Abu-Zeid, dünyada desalinasyon (deniz suyunu tuzdan arıtma) yöntemiyle elde edilen suyun yüzde 60'ının Arap bölgesinde kullanıldığını açıkladı.
5. Dünya Su Forumu Bakanlar Konferansı'nın açılış töreninden sonra söz alan Arap Su Konseyi Başkanı Mahmud Abdel-Halem Abu-Zeid de, Arap bölgesindeki 22 ülkenin dünyanın en kurak bölgeleri olduğunun altını çizerek, ''Dünyanın her tarafında su kaynakları bakımından sorun yaşanırken, Arap bölgesi bu konuda çok daha fazla sorun yaşıyor'' dedi.
Bölgede su kaynakları zaten mevcut ihtiyaca cevap vermediğini, şimdi de iklim değişikliğinin etkilerinin de hissedilmeye başlandığını ifade eden Abu-Zeid,''Arap bölgesinde yenilenemeyen su kaynakları olan yeraltı sularını tek kaynak olarak kullanırsak bu kaynakları tamamen kaybedeceğimizden endişe ediyoruz. Bu nedenle temelde deniz suyunu kullanıyoruz. Dünyada desalinasyon (deniz suyunu tuzdan arıtma) yöntemiyle elde edilen suyun yüdze 60'ı Arap bölgesinde kullanılıyor. Çünkü biliyoruz ki, yenilenebilir su kaynaklarının yüzde 60'ı Arap sınırlarının ötesinde bulunuyor'' şeklinde konuştu.
Rusya Federasyonu Ulusal Kaynaklar ve Ekoloji Bakanı Yury Trutnev, dünya su kaynaklarının yüzde 20'sini oluşturan Baykal Gölü'nün Rusya'da bulunduğunu hatırlatarak, bu gölün UNESCO tarafından dünya mirası olarak korumaya alındığını, Rusya parlamentosunun da gölün korunmasına yönelik bir yasa çıkardığını aktardı.
Rusya'da sürdürülebilir kalkınma programının uygulandığını, bu çerçevede su tüketiminin yarıya düşürüldüğünü aktaran Trutnev, su kirliliğinin de 2,5 kat azaltıldığını söyledi.
Trutnev, konferansta bir öneri de getirmek istediğini belirterek, ''Biz suyu moleküler düzeyde arıtıp temizleyebiliyoruz. Bu, Rusya'da geliştirilmiş bir teknolojidir. Bir de deniz suyunun tuzdan arıtılması çalışmalarını yapıyoruz. Susuzluğun en yoğun yaşandığı yerlerden birisi Afrika kıtası. Dolayısıyla deniz suyunu tuzdan arıtma teknolojisi, burada kullanılabilir'' diye konuştu.
Kongo Demokratik Cumhuriyeti Bakanı Dunia Pius Bitakuya da, Kongo'nun su kaynaklarını oluşturan denizler, nehirler ve gölleri 2 komşu ülkeyle birlikte kullandığını belirterek, su konusunda gelecekte yaşanabilecek çatışmaların önlenmesi için su kaynaklarının ülkeler tarafından paylaşımının büyük önemi bulunduğunu aktardı.
Kongo'nun geçmişte şiddet olaylarının yaşandığı zor bir dönem geçirdiğini dile getiren ve bu şiddet döngüsünün yıkılması için uluslararası toplumun desteğini isteyen Bitakuya, ''Kongo'da nüfusun sadece yüzde 22'sinin ihtiyacı olan suya erişimi bulunuyor. 60 milyonluk nüfustan sadece yüzde 22'sinin suya erişimi olması kabul edilemez. Uluslararası toplumun, Kongo'daki çalkantılı dönemlerde tahrip olan altyapısını yeniden oluşturmak için yardımcı olması gerekmektedir'' diye konuştu.
Singapur Çevre ve Su Kaynakları Bakanı Yaacob İbrahim de, su yönetimi konusunda Asya-Pasifik bölgesinin performansının oldukça iyi olduğunu, Singapur'da vatandaşların suya erişim oranı yüzde 40 düzeyindeyken, bugün bu oranın yüzde 90'lara çıktığını bildirdi.
Singapur'un iklim değişikliği konusunda da hassasiyet gösterdiğine vurgu yapan İbrahim, ayrıca desalinasyon (deniz suyunun tuzdan arındırılması) çalışmalarını da sürdürdüklerini, bu konuda ar-ge çalışmaları yürüttüklerini dile getirdi.
Brezilya Çevre Bakan Yardımcısı Izabella Vieira Teixeira da, bütün dünyada su kaynaklarının korunmasını büyük önem taşıdığını ve sürdürülebilir kalkınma açısından kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Bu nedenle her ülkenin kendi politikasını geliştirmesi gerektiğine işaret eden Teixeira, Brezilya'da su kaynaklarının yönetimi konusundaki yasanın 1996 yılında çıktığını, bu yasayla ulusal bir su planının hazırlandığını, suyun ne şekilde kullanılacağının ve dağıtımının nasıl yapılacağının kurallarının belirlendiğini aktardı.
Teixeira, ''Brezilya'da su politikasını geliştirmeye başladığımızdan bu yana çok yol katettik. Ama iklim değişikliği bağlamında bakıldığında daha yapılacak çok şey bulunuyor'' dedi.
Çek Cumhuriyeti Çevre Bakan Yardımcısı Jan Dusik de, suyun dünyada sağlık, barış, refah, güvenlik ve sürdürülebilir kalkınmanın esası olduğunu vurgulayarak, sınır ötesi su yönetiminin gelecekte su konusunda yaşanacak problemlerin aşılmasında büyük önem taşıdığını söyledi.
5. Dünya Su Forumu'nun tüm dünyada su yönetimi için yeni bir sayfa olduğunu dile getiren Dusik, ''Ekonomik ve mali kriz yaşadığımız bir süreçte bulunuyoruz. Hepimizin ekonomik ve mali krize su politikalarını unutmadan göğüs germesi gerekiyor'' şeklinde konuştu.
Dusik, konuşmasında, su konusunun uluslararası gündemin ön sıralarında yer almasının, yoksulluğun azaltılması ve ülkelerin ulusal bütçesinin ekonomik kullanımı için su politikalarına önem verilmesin, su kapasitelerinin geliştirilmesi için yapılan çalışmaların yaygınlaştırılmasının da gereğine işaret etti.