Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Markezinis: Türkiye İslam ile büyüyecek

İngiltere Kraliçe?sinin Hukuk Danışmanı Markezinis, ?Türkiye İslam?a yönelirse dünya çapında rol oynayacak ve ABD Türkiye?ye daha çok muhtaç hale gelecek? dedi.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-03-17 00:48:00

Markezinis: Türkiye İslam ile büyüyecek

 

Haber Merkezi / TİMETURK

 

Fransa?da aylık olarak yayımlanan Le Monde Diplomatique gazetesinin Türkçe versiyonunda İslam?a yönelecek bir Türkiye?nin dünya çapında rol oynayacağı değerlendirmesinde bulunuldu.

 

İngiltere Kraliçe?sinin Hukuk Danışmanı Yunan asıllı Vasilios Markezinis tarafından kaleme alınmış yorum-analizde ?Laik taraf ortama hâkim olursa, Türkiye?nin AB üyeliği de ivme kazanacak. Türkiye İslam?a yönelirse dünya çapında boy gösterecek. Sonunda Başbakan Erdoğan?ın ılımlı yolu hâkim olursa, Türkiye Avrupa?da, Kafkasya?da ve Orta Doğu?da kritik rol oynayan bir ülke olarak ortaya çıkacak. Neden bunu hiç bir Yunanlı lider veya uzman anlatmıyor?? diye soruldu.

 

 

?Yunanistan, ABD Dışında İttifaklar Kurmalı?

 

?Türkiye?nin dengeleri koruma marifetinden Yunanistan?ın alması gereken dersler? olduğunu yazan Markezinis, Atina?nın, Washington dışında başka ittifaklar kurması gerektiğini yazdı. Markezinis?e göre ? Jeopolitik sahne sürekli değişiyor ve sadece ABD ile ?evlilik? ilişkisinin (Yunanistan için) pek bir yararı yok?

 

?ABD, Türkiye?ye Gittikçe Daha Çok Muhtaç Hale Geliyor?

 

İngiltere Kraliçe?sinin Hukuk Danışmanı Markezinis ?Zaman geçtikçe Amerikalılar, Türkiye?ye olan ihtiyaçlarının Türkiye?nin Amerika?ya ihtiyacından çoık daha büyük olduğunu anlamış olmalılar. Bu da bizim için pek olumlu gelişme değil? diye yazdı.

 

Vasilios Markezinis?in yorum-analizin tam metni şöyle: ?Çeşitli kaygı verici belirtiler (vergi, kaçakçılığı, prim dağıtma taktiğinin devamı, olumsuz yönde gelişmeye devam eden ekonomik kriz) aşamalı bir şekilde ortaya çıkmaya başlamasına rağmen, Obama'nın başkan olmasından duyulan memnuniyet hâlâ sürüyor. Bu arada dış cephede de durum farklı değil; değişikliğin yüzeysel olduğuna, konuların özüne değinilmediğine dair belirtiler artıyor. Şüpheli kişilerin kaçırılması ve mahkemeye sevk edilmeden sorguya çekilmesi sadece devam etmiyor, artık resmen uygulanıyor. Kısa bir süre önce işkencenin bundan böyle sadece Başkanın yetki tanımasıyla yapılacağını öğrendik. Guantanamo'ya gelince, sadece Avrupalılar konuyla ciddi bir şekilde uğraşmak isterlerse kapanacak. Başkan Yardımcısı Jo Biden'in Münih'teki konuşması birtakım konuların özüne değinmediğinin, yüzeysel olduğunun bir örneğidir. Bush argümanlarının sık sık tekrarlandığı bu konuşmayı Avrupalıların memnuniyetle karşılaması, 'gizli bir istekten mi yoksa yaltakçı bir tutumdan mı kaynaklandı?' sorusunun cevabını başkaları versin. Afganistan'da Amerika'ya yardım etmeye yönelik Rusya'nın önerisi, aynı zamanda da Kırgızistan'daki Manas Hava Üssü'nü kullanmasına son vermesi, bundan böyle ne olacağına dair bir fikir edinmemizi sağlıyor. Bu çerçevede, Türkiye ve bu ülkenin hem Yunanistan'a hem Avrupa'ya getireceği çok ciddi sorunlara dikkati çekmek istiyorum. Bu konu Amerikan-Rus ilişkileri geniş çerçevesinde ele alınmalı.

 

Son iki (belki de 20) yılda Yunanistan'ın dış politikası, çabaları ve yaratıcılığı bütünüyle Makedonya Devleti olarak tanımlanan devletle ilgili sorunun üzerinde toplandı (yoksa harcandı mı?). Bu noktada sorunla ilgili konuları özetlemek uygun olmaz fakat samimi olmak gerekirse, bu çıkmazdan Yunanistan'ın da sorumlu olduğunu kabul etmeliyiz.

 

EYCM en önemli baş ağrımız değil (yeter ki yayılmacı hedeflerinden tamamen vazgeçsin). Asıl baş ağrımız Türkiye'dir. Türkiye'nin sorunu tarihî doyumsuzluktan, halkına yönelik nefretten veya hayal gücü eksikliğinden kaynaklanmıyor, ülke içindeki belirsizliklerden kaynaklanıyor. Birinci belirsizliği ülke içindeki 'iki özellikli' karakteri, ikinci belirsizlik de olası Avrupa üyeliği. Bu gerçekleşirse Avrupa'yı yönetmek bugün olduğundan da daha zor olacak.

 

Dengeler Oyunu

 

'İki özellikli' karakter terimiyle Türkiye'nin uyguladığı dış politikayı tarif edebiliriz; Amerika-Rusya, İsrail-Filistin, İran-Batı, Suriye-İsrail ve tarihi boyunca insan haklarına saygı göstermemiş olan Türkiye'nin bugün insan hakları savunucusu olarak ön plana çıkması nedeniyle elbette insan haklarını kapsayan konular yelpazesini gösterebiliriz.

 

Ancak burada 'iki özellikli' terimini farklı bir anlamla kullanıyorum: Laik yalnızcılığın ve dinî enternasyonalizmin karşıt etkili güçlerinden söz ediyorum. Bu 'iki özellikliliğin' nedenlerini değil, etkilerini vurguluyorum çünkü nedenlere etki edilebilir ancak bunların etkileriyle baş etmek gerekir. Türkiye'nin benimseyeceği laik veya dinî seçeneğin, dış politikasının en önemli faktörü olacağını savunuyorum. Kaygı verici olan, 'dışarıdakilerin' ikisini de tehlikeli kabul etmesi. Başbakan Erdoğan'ın oyunu, Yunanistan için en kötü gelişme olan dengeler oyununu içermiyor. Aslında bizim için gerçek tehlike, Türkiye ülke içinde hangi yolu seçerse seçsin Yunanistan üzerindeki etkisi olumsuz olacaktır.

 

Gerçek Tehlike

 

Laik taraf ortama hâkim olursa, Türkiye'nin AB üyeliği de ivme kazanacak. Türkiye İslam'a yönelirse, dünya arenasında boy gösterecek. Sonunda Başbakan Erdoğan'ın ılımlı yolu hâkim olursa, Türkiye Avrupa'da, Kafkasya'da ve Ortadoğu'da kritik rol oynayan bir ülke olarak ortaya çıkacak. Neden bunu hiçbir Yunanlı lider veya uzman anlatmıyor?

 

Konuyu baştan ele alalım. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye, birbirine tamamen karşıt ülkelerle dikkati ittifaklar kurma sanatını mükemmel bir şekilde uygulamıştır. Rusya'nın Boğazlara hâkim olmak istediğini tespit edince, hemen NATO üyesi oldu.

 

Rusya buna, sol eğilimli Suriye ve Mısır gibi ülkelerde yatırım yapmak şeklinde cevap verdi. Türkiye'nin tepkisi ise çok daha akıllıcaydı. İsrail ve Şah'ın İran'ı ile (ırk, din ve coğrafyaya değinen konuları aşan ve herkese hizmet veren fırsatçı bir bağlantı) ilişkileri pekiştirdi. Buna benzer zorluklarla karşılaşan Yunanlı bir diplomatın, kesinlikle bu kadar cesaret göstermeyeceğini söylemekle haksız olur muyum? Soruyorum.

 

Âkil Tepki

 

Bu âkil düzenleme olası gerginlik belirtileri verdi çünkü birtakım jeopolitik unsurlar nedeniyle İslam daha da güçlendi. İslam birçok Türk'ün gözü önünde (laik Anayasa'nın koruyucusu olan Türk ordusunda değil) ülkesinin din yoluyla etkisinin yayılması olanağını sergilemeye başladı. Bu yayılma çok boyutlu olabilirdi. Avrupa doğrultusunda (Arnavutluk ve Bosna), Kafkasya doğrultusunda (Türk etkisinin geleneksel alanı) hatta diğer İslam dünyası doğrultusunda olabilirdi çünkü gerek ekonomik gerekse iç birliktelik açısından Türkiye en önemli İslam devletlerinden; İran, Endonezya, Pakistan ve Mısır'dan daha güçlüdür.

 

Bu aşamada siyasi sahneye Erdoğan girdi. Ilımlı İslamcı Başbakan ülkesinin cumhurbaşkanlığına ilk İslamcı cumhurbaşkanının seçilmesini sağladı ve merkezdeki konumunu marifetli bir şekilde korumaya devam ediyor.

 

a) Müslüman İran ile bağlarını güçlendiriyor fakat İsrail ve ABD ile Türk dostluğu bozulmasın diye nükleer programına da karşı çıkıyor.

 

b) İsrail'e Suriye ile ilişkilerini yeniden geliştirmesi amacıyla yardım ediyor (Amerikalıları ve İngilizleri de bu şekilde memnun ediyor).

 

c) Filistinlilerle Türkler arasındaki bağları koruyor fakat ülkenin İsrail ile temel bağlarını da tehlikeye sokmuyor. Bu arada İsrail'e karşı en önemli silahı olan suyun kontrolünü elinde tutuyor.

 

Erdoğan'ın kısa bir süre önce Davos'ta sergilediği çok etkili davranışı bütün bunları temsil etti çünkü basın Başbakan Erdoğan'ın panelin moderatörü Amerikalıya karşı ustaca saldırısını yanlışlıkla Cumhurbaşkanı Peres'e karşı bir saldırı olarak algıladı, bu da elbette Başbakanı memnun etti. Bu anlaşmazlık Erdoğan'a

 

a) insan haklarının savunucusu unvanını kazandırdı,

 

b) vatanında Müslüman oyların artmasını sağladı,

 

c) Türkiye'de Filistin yanlısı gösterilerin yapılmayacağının (ordunun müdahalesine yol açabilirdi) güvence altına alınmasına neden oldu.

 

Dersler

 

Türkiye'nin bu dengeleri koruma marifetinden, Yunanistan'ın alması gereken dört ders var:

 

Birincisi: Çeşitli ittifaklar kurarak ülkenin çıkarlarına hizmet edecek avantajlar sağlamamız gerekir. Jeopolitik sahne sürekli değişiyor ve sadece ABD ile 'evlilik' ilişkisinin pek bir yararı yok.

 

 

 

 

Haber Ara