Nihal Özergan* / TIMETURK
Biri gelip de size ?Dünya?nın merkezi nerede?? diye sorarsa, ona gönül rahatlıyla Fırat ve Dicle nehirlerin arasındaki mübarek topraklar diyebilirsiniz. Çünkü aslında medeniyetler tarihi bu iki nehrin arasında yazılmaya başlanır. O kudretli suların bereketinden doğan ilk yerleşik hayat bundan 10 000 yıl önce günümüzün Güneydoğu Anadolu?sunda, eskilerin Kuzey Mezopotamya dedikleri topraklarda kurulur.
İnsanoğlu, burada uygarlığımızın beşiğini sallamaya başlar ve onu asırlar boyu büyütür. Dillerin, dinlerin, kültürlerin ve halkların kesiştiği nokta olan Türkiye, 16?22 Mart tarihleri arasında bu yıl 5. kez düzenlenecek olan Dünya Su Forumu'na İstanbul?da ev sahipliği yapacak. Forumun en önemli partnerlerinden biri olan, kısaca IUCN olarak bilinen ve merkezi İsviçre?de, Cenevre yakınlarındaki Grand?da bulunan Uluslararası Doğayı Koruma Birliği?nden Mark Smith?e, Türkiye?nin bazı güncel sorunları hakkındaki görüşlerini sorduk.
GAP'la başlayalım. Bu devasa projeyle bölgenin su ihtiyacı karşılanabildi mi?
Türkiye?nin devasa projesi GAP ile birlikte asırlar boyu suya hasret kalan Harran ovası mühendislik harikası olarak nitelendirilen su tünelleri ile suyuna kavuştu. Eylem planında pamuk üretimi yüzde 30 olarak görülürken, devletin teşviki ile Harran ovası tamamen pamuk mono kültürüne yöneldi. Suyu bol gören ve bu konularda eğitilmemiş çiftçi daha fazla üretim elde etmek için hem suyu hem kimyasal gübreyi verdikçe verdi. Ve yaklaşık 10 yıl süren yanlış sulamanın ve akıtılan zehrin sonucunda topraktaki mineral ve tuz yoğunluğunun artmasına ve yükselmesine sebep oldu. Şimdi Türk yetkilileri yeni ?damla sulama? metoduyla bölgeyi, oluşan aşırı tuzlanmadan kurtarmaya çalışıyor.
Sizin tecrübelerinize dayanarak bu bir çözüm olabilir mi?
Bu sorun dünyanın başka yerlerinde de görünen ve pahalı bir problemdir. Bunun halledilmesi de zor bir iştir, çünkü zaman gerektirir. Hatta damla sulama metodu bile sürekli olarak kullanılırsa, o da problemi eski haline getirebilir. Suyun kalitesini arttırmanın ve topraktan tuzu ayırmanın teknik yolları vardır ama bunlar çok pahalıdır ve dünyada sadece birkaç ülke bunu karşılayabilir. Türk yetkililerinin nasıl bir finans kaynağı ayıracaklarına ve oradaki halkı bilinçlendirme programlarını nasıl hayata geçireceklerine bağlı bence. Bu problemle başa çıkabilmenin en kolay yolu, yine de etkili ve uygun sulama yapmak ve drenaj tekniğini kullanmaktır.
Şu anda bu durum değişiyor ve sadece pamuk değil, meyve ve sebze üretimi, hayvancılık için de çok sayıda proje yerel nüfusun diğer üretim alanlarına yönelmesi için sırada. Toprağın kalitesinin eski haline gelebilmesi kaç yıl alacaktır? Bu süreci geliştirmek ve hızlandırmak için daha fazla ne yapılabilir?
Küresel tatlı suların %80?lik bir bölümü tarım için kullanılıyor. Hükümetlerin nakit para desteğinden ziyade çok ciddi olarak güvenilir su yöntemlerine teşviki arttırması, su dağıtımının düzenlenmesi, su ticaret haklarının ve çiftçiliğin çeşitlendirilmesini sağlaması gerekir.
Dünya su forumun ana konularından biri uluslararası sular olacak. GAP ?tan dolayı geçmişte bölge ülkeleriyle, özellikle de Suriye ile sorunlar yaşayan Türkiye, komşu ülkeleriyle birkaç yıldır siyasi ilişkilerini iyileştirmeyi başardı ve birçok ortak projeye imza attı. Bilhassa Türkiye?nin Nusaybin ilçesi ile Suriye?nin Kamışlı ilçesindeki, Türkiye?den Suriye?ye akan Dicle nehrinin sınır oluşturduğu bölgede, devletler arasında imzalanan antlaşmayla ortak suların ıslah edilmesi, ekolojik ve sürdürülebilir bir biçimde tarımın gelişmesi için ortaklaşa çalışmalar başladı. Türkiye?nin tecrübelerinden yararlanarak orada bir mini-GAP projesi geliştiriliyor. Suriye?den Türkiye?ye akan Asi nehrinin üzerine Hatay bölgesinde Suriye tarafındaki baraj için de kollar sıvandı. Irak?ı da projeye dâhil etme çabaları devam ediyor.
Siz, baraj inşa etmenin bölge için iyi mi yoksa kötü mü olduğunu düşünüyorsunuz?
Tek yönlü eylemlerden çoklu işbirliği içinde bir yaklaşıma yönelme olumlu bir gelişmedir. Hem bölgedeki her bir ülke için, hem de bütün bölgenin menfaatine ve ortak suların kullanımı için faydalı olacağına samimiyetle inanıyorum. Türk ve Suriyeli uzmanların Suriye tarafında Türkiye?dekinde benzer küçük bir GAP projesini birlikte oluşturmaya yönelik çalışmaları bence güzel bir başlangıç noktası.
İUCN?nin tecrübesine dayanarak, dünyadaki başka bölgelerde mevcut olan ağır alt yapı gelişiminde söyleyebilirim ki, bir sonraki aşama olarak nehir havzalarının restorasyonu ve su kaynaklarının daha iyi idare edilmesi için geniş bir tercih kümesinin değerlendirilmesi gerektirdiğini ortaya koyuyor. Zorlu altyapının karar verme sürecine baskın geldiği zamanlarda tüm ihtimalleri hesaba katabilmek her zaman çok zordur.
Bizim birliğimizin felsefesi ve prensibi, bir ülkenin ortak suların veya diğer değişle uluslar- arası suları tek taraflı idare etmesinden çok, ülkelerin ortak olarak nehir havzalarının yönetimini teşvik edilmesi. Bölgedeki komşu ülkelerin bilgi ve veri paylaşımına ihtiyaçları vardır. Pazartesi İstanbul?da başlayacak olan Dünya Su Forumunda yer alacak olan İUCN stratejistlerin temel politikası doğal çevreyi korumak için herkesin daha çok çaba sarf etmesi gereği ve insan gelişimi ve güvenliği için doğanın sunduğu hizmetlerin daha iyi kullanımına teşvik ediyor. Nehirler ve sulak alanlar insanlara hayati hizmetler sunar, temiz içme suyu, enerji, sağlık ve sürdürülebilir geçim yolu. Hükümetlerin iyi bir su denetimine yatırım yapmaları sürdürülebilir ortak su geleceği için hem ülkelerin kendileri için, hem de sınırlardan geçen 260 nehir havzası için kritik bir önem taşır.
Gelecekteki geniş hidro- fabrikaların inşaatıyla ilgili düşünceleriniz nedir?
Şu anki mevcut küresel finans krizin ve iklim değişikliklerinin çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin farkına varmak bize yeşil altyapıya yatırım yapmak için önemli bir imkân sağlıyor.
Geniş hidro- fabrikalar inşa etmeden önce tüm mümkün seçenekleri ve doğanın bize sağladıklarını değerlendirmek zorundayız. Nehir havzaları ve kıyılar su deposu, gıda kontrolü ve kıyı savunması sağlar. Doğaya yatırım politikalara entegre olup, sadece iklim değişikliğine adapte olmayıp, su kaynaklarının idaresi ve herkese yetecek kadar suyun olduğundan emin olmaya yönelik olmalıdır.
Birçok bölgelerde su kıtlığı ve kirlilik insanları artan oranlarda ciddi riske atıyor. Kendimizi suyu daha sürdürülebilir kullanabilmek için ayarlamalıyız. Dengeli bir politikaya bağlı olarak suyun idare edilebilmesi için sistemlere, iyi su yasalarına ve katılımcı enstitülere ihtiyacımız vardır. Su bölümlerini daha etkili olarak nasıl kanalize ederiz ve bu büyük su arterlerine bağımlı olan insanların politik ya da diğer bölünmelerden zarar görmemelerini sağlayabiliriz? Esas soru budur. Su kaynakları üzerindeki baskı dünya nüfusu arttıkça, ekosistemler bozuldukça ve tüketim şekli değiştikçe hızla artıyor. Neyin uygun olduğu ölçülerine bağlı kalarak suyu farklı kullanıcılar için nasıl yerleştirebiliriz, bunun yolunu bulmalıyız.
Bu tarz müzakerelere yardımcı olmak bizim Uluslar arası doğayı koruma birliğinin temel işlerinden biridir. Bilgi ve menfaat paylaşımı sürdürülebilir tatlı su kullanımında çok önemli bir rol oynar.
Uluslararası doğayı koruma birliği hakkında:
IUCN ? Dünya?da çevre ve kalkınmayla ilgili en önemli meselelere faydacı çözümler bulunmasına ve bununla ilgili bilimsel araştırmalara destek verir. Tüm dünyada alan projeleri yönetir. Hükümetleri, siyasileri, Sivil toplum kuruluşlarını (STK), Birleşmiş milletlerini(BM), uluslararası konvansiyonelleri ve şirketleri bir araya getirip, politika ve yasa geliştirmelerini ve en iyi uygulamayı yapmalarını sağlamaya yardım eder.
Dünyanın en eski ve geniş küresel çevre ağı olan Uluslararası Doğa?yı Koruma Birliği, 1000?den fazla üye hükümetiyle, STK üye organizasyonuyla ve 11.000 gönüllü bilim adamı ve 160 ülkeden uzmanlarla demokratik bir birliktir.
Çalışmaları 60 ofiste 1000?i aşkın profesyonel eleman, yüzlerce gönüllü ortağı ve tüm dünyadan özel sektörler tarafından desteklenir.
www.iucn.org
* Bulgaristan ulusal radyosu ve Trud gazetesi Türkiye muhabiri