Haber Merkezi / TİMETURK
Dr. Salina Hj. Kasım ve Dr. M. Sabri Abd. Mecid*
ABD?de meydana gelen 2007 yılındaki krizden sonra ortaya çıkan küresel ekonomik kriz George Soros, Joseph Stiglitz ve Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından büyük buhrandan sonra dünyanın şahit olduğu en büyük kriz olarak tanımlandı. (Jaffee, 2008; Tong and Wei, 2008) Kriz, şimdi her yönü ile tam derinleşmiş bir kriz halini aldı.
Global ekonominin sınır tanımayan doğası nedeniyle, ABD?nin yaşadığı ekonomik kriz bütün dünyada sistematik bir ekonomik şoka neden oldu. Yani bu kriz, küresel mali sistemin çekirdeğini oluşturan piyasalar ve kurumları ağır zarara uğrattı (IMF, 2008).
Birçok kişi en kötü senaryo ile henüz karşılaşmadığımıza inanıyorken, küresel ekonominin karşı karşıya olduğu bu krizin ana nedenlerini tanımlamak ve çözüm yolları belirlemek için çalışmalar sürüyor.
Tıpkı önceki krizlerde olduğu gibi kriz ortaya çıkar çıkmaz mevcut finans sisteminin arızalarını tespit etmek, sistemi güçlendirmek, problemlere çözüm yolları bulmak ve gelecekte de bu tür sorunlar yaşamamak amacıyla çeşitli çözüm yolları aranıyor.
Fakat 2008 yılında karşılaştığımız bu kriz, doğası gereği benzersiz bir krizdir. Öyle ki çok iyi kurumsallaşmış ve başarısız olması ?büyük olay? olan finans kurumları bile bu krizde çok olumsuz etkilendi. (Citibank, Lehman Brothers ve AIG, bunlardan sadece bir kaçı).
Bunun tam tersine bütün dünyadaki İslami bankalar ve finans kurumları bir nevi koruma altında ve hiç de şokta değil.
Biraz yavaşlamasına rağmen en büyük 10 İslami banka 2008 yılında yüzde 30 büyüme ile cesaret verici bir performans sergiledi.
Geleneksel bankaların birçoğu işçi çıkarma yoluna giderken özellikle de Körfez Birliği Konseyi ülkelerindeki İslami bankalar büyümeye ve çalışan sayısını artırmaya devam ettiler.
İslami finans kurumlarının mevcut finansal şoklara karşı dayanıklılığı ve hala büyümeye devam etmesi birçok çevrede İslami finans sisteminin mevcut finans sisteminin hastalıklarına çare ve alternatif olarak görülmesini sağladı.
Mevcut kriz, küresel finans sisteminin üzerine bina edildiği geleneksel bankacılık ve finansal sistemin felsefesinin de zayıf noktalarını su yüzüne çıkarmış görünüyor.
Geleneksel sistem herhangi bir takas işlemi olmadan kredi sistemi ile birden fazla yere borçlanma işlemini mümkün kılıyor.
Bunun tam tersine İslami finans sistemi İslam hukukuna göre finansal işlemlerin belli bir gayrimenkule sahip olunması durumunda gerçekleşmesini şart koşuyor.
Genel olarak, İslami bankacılık sisteminin üzerine inşa edildiği prensipler finansal işlemlerin kesin ve istikrarlı olmasını esas alıyor.
Özellikle de İslam düzeninin öngördüğü, finans sisteminde Riba (faiz), Ğırar (belirsizlik) ve Maysir (kumar) gibi unsurların bulunmaması sömürü unsurları ve aşırı spekülasyonları engellemektedir ve bu yönüyle güven vericidir.
Sorumluluk ve adaletin sağlanması için İslami finans işlemleri, ivad (eşit şartlar, emek, risk ve üretim) anlayışını gözetmelidir.
Ayrıca İslam düzeninde İslami finans kurumları tarafından sunulan hizmetleri takip edip genel değerlendirmeye ve teftişe tabii tutan İslam Hukuku (Şeriat) teftiş kurumu ve ulusal düzenleme kurumları gibi denetleyici mekanizmalar da vardır.
Daha da önemlisi, İslami bankacılıktaki finans işlemleri nihai amaç olarak adaleti esas alır ve borç tabanlı finans işlemlerindense adalet ve eşitlik tabanlı mali işlemlere öncelik verilir.
Genel olarak borca dayalı geleneksel finansal sistem, servetin çoğunluğunun büyük kredi şirketleri ve bireylerde toplanması sonucunu doğurdu.
İslam ekonomisinde ise öncelik, zaten varlıklı olan holdingler yerine genel olarak toplumun yararlanabileceği işlemlere verilir, böylece servet daha geniş tabanlı bir para dolaşımı ile her yöne yayılır.
Kar paylaşımı unsuruna sahip adalete dayalı finans işlemleri İslami finans sisteminin bir diğer istikrar öğesidir. Müşareket (eşit paylaşım) gibi en temel ortaklık girişimi, bu girişimden en iyi sonucu elde etmek için hem sermayedar hem de borçlanan kişinin aktif katılımını gerektirir.
Adalete dayalı finans işlemi, hem borçluya hem de sermayedara risk ve sorumluluk vererek işlemi yapan her iki tarafa da gelen geliri meşrulaştırır.
Sonuç olarak bu, ekonomide servet ve kaynak paylaşımını etkileyecektir. Bütün dünyadaki geleneksel bankalar kredi krizinden dolayı 400 milyar dolar kayba uğramasına rağmen İslami bankalar bundan hemen hemen hiç etkilenmediler.
Faizsiz finans sistemine talep
Suudi Arabistan El Rajhi Bankası, Kuveyt Finans Kurumu, Dubai İslam Bankası ve İslami Maybank gibi İslami bankalar kriz sürecinde de şaşırtıcı bir şekilde istikrarla büyümeye devam ettiler.
İslami bankacılık sisteminin ahlakiliği ve erdemlerinden ötürü bu sistemin ürünlerine sadece İslam ülkelerinde değil, ABD ve İngiltere gibi birçok batı ülkesinde de talep arttı.
Mevcut kriz ışığında, finans işlemlerini belirleyen prensiplerin küresel çapta bir değerlendirmeye tabii tutulması bekleniyor.
Genel olarak İslam ekonomi modeli ve İslami bankacılık sistemi hali hazırda süregelen daha güvenli bir küresel ekonomi modeli arayışları için uygun seçeneklerdir.
Global kredi krizi 1 trilyon dolar değere sahip (spekülatif olmayan) İslami Finans endüstrisine bağlı Müslüman girişimcilere büyük fırsatlar sunuyor.
Zaten İslami finans kuruluşları ABD ve İngiltere gibi birçok batı ülkesinde yükselişteydi.
Aslında, bu ülkelerde, özellikle de ev alım işlemleri gibi uzun vadeli işlemlerde faizsiz finans işlemlerine olan ilgi 1980?lerin başlarına kadar uzanıyor.
Faizsiz ev alım işlemlerine olan talep ABD?de 1985 yılında Teksas?ta açılan MSI Finansal Hizmetler Kurumu, California?daki Amerikan Finans Evi-LaRiba (1986) ve Ann Arbor, Michigan?daki İslami Finans Kurumu Üniversitesi (2005) gibi birçok kurumun oluşturulmasına yol açmıştı.
Olağanüstü büyüme
Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri dışında da El Ensar Konut ltd şirketi (1981 Toronto, Kanada,) İngiltere İslam Bankası (2004) ve Avrupa İslam Yatırım Bankası (2005 İngiltere) Özel Faysal Bankası (2006 İsviçre) gibi dünya çapında birçok İslami banka var.
Tamamıyla İslami olan bu İslami finans kurumları dışında UBS İsviçre, Citibank, Deutsche Bank ve BNP Paribas Bankası gibi birçok geleneksel banka da şeriat temelli İslami bankacılık sistemine ait bazı hizmetler sunuyorlar. Kriz sırasında ve hemen sonrasında İslami bankacılık hizmetlerinin ve ürünlerinin artacağı aşikâr.
Ayrıca daha yenilikçi ürün ve hizmet çeşidi sunan İslami finans kurumlarının sayısında da büyük bir artışın olması bekleniyor. Asya Kalkınma Bankası 2010 yılına kadar yüzde 10 ile15 arasında bir büyüme oranına sahip olan İslami yatırımların tüm dünyada toplam 1 trilyon dolar değere sahip olduğunu açıkladı.
İslami bankacılık ve finans sisteminin ideallerinin sayısız fayda ve olumlu sonucuna rağmen finansal kurumlar tarafından uygulanan gerçek uygulamalar ve pratikler birçok farklılıklar arz etmektedir.
Dolayısıyla İslami finans kuruluşlarının, mevcut krizden şeriat kurallarına dayalı olmayan ve İslami ekonominin gerçek prensipleriyle uyuşmayan sert rekabete dayalı büyüme yöntemlerinin çok yıkıcı etkilere yol açabileceğini de öğrenmeleri çok yararlı olacaktır.
*Dr Salina Hj. Kasm ve M. Sabri Abd. Majid Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi Ekonomi ve yönetim Bilimleri fakültesinde yardımcı profesör olarak görev yapmaktadırlar.
Bu makale Abdulkadir Şen tarafından Timeturk.com için çevrilmiştir.
Yükselen bir endüstri olarak İslami Finans
Küresel kriz, İslami bankacılığa olan ilgiyi her geçen gün artıyor. İslami bankalar ve finans kurumları son yıllarda olağanüstü büyüme gösterdi.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-03-12 13:14:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara