29 Mart yerel seçimlerine 1 aydan daha az bir süre kalırken; özellikle 4 büyük kentte büyük heyecan ve yarış var: İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır. İlk üç büyük kentteki yarış AKP ile CHP arasında. İstanbul'da favori AKP, İzmir'de ise CHP. Anketler de onu gösteriyor. Ama Diyarbakır'daki yarış AKP ile DTP arasında. Galiba en büyük heyecan da bu kentte yaşanacak. DTP'nin adayı mevcut belediye başkanı Osman Baydemir. AKP'nin adayı ise aynı partinin Diyarbakır milletvekili Kutbettin Arzu. İşte bu haftaki röportaj konuğum Kutbettin Arzu. Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır gezisi sırasında kürsüde 'Boyuna bakmayın atom karıncadır' demesi üzerine herkes Arzu'yu merak etmeye başladı. DTP'nin kalesi olarak görülen Diyarbakır'da seçilme şansı var mı? PKK'dan tehdit aldığı doğru mu? Ahmet Türk'ün Kürtçe çıkışına ne diyor? Diyarbakır seçimlerinin ayrı bir özelliği daha var. Seçimde birbirine rakip olan Baydemir ile Arzu, yakın arkadaşlar. Yüksek mimar olan Arzu, Diyarbakır Sanayi Odası Başkanlığı yaparken, Baydemir İnsan Hakları Derneği Başkanı'ydı. Baydemir, belediye başkanı, Arzu ise milletvekili seçildi. Ama Arzu, 'Bu seçim AK Parti ile DTP'nin yerel yöneticilik anlayışı arasındaki bir mücadele' diyor.
* DTP'nin en güçlü olduğu kentte adaysınız. Kazanma şansınız var mı?
Şansımız çok yüksek. Demokratikleşmeyle ilgili atılan adımlar, Kürt meselesinin çözümü için yapılanlar ve bölgelerarası gelişmişlik farkını ortadan kaldırmaya yönelik çalışmalar nedeniyle, Diyarbakır'da AK Parti'ye ciddi bir teveccüh var. Özellikle Başbakan'a büyük bir güven söz konusu. Biz de halkla iç içeyiz, yakından tanıyorlar. Bir de DTP'li yerel yönetimler, halkın hayatını değiştirecek en ufak bir belediyecilik yapmadı. Sadece siyaset yaptılar. Ama yürüttükleri siyaset artık toplum tarafından benimsenmiyor.
* Toplum ne istiyor?
Artık Kürt meselesinin barış içinde çözülmesini. O nedenle AK Parti'nin şansı yüksek. DTP'lilerin halka söylediği tek şey 'Oyunu kendine ver.' Kimlik siyaseti yapıyorlar. Ama halk, kimlik siyasetinin de artık bu arkadaşlar tarafından çözülemeyeceğini gördü.
* Neden onlar çözemez? Kim çözer?
Şimdi söylem olarak demokratik cumhuriyeti savunuyorlar. Demokratik cumhuriyet de silahlı mücadeleyle olmaz. Dolayısıyla bu arkadaşlarımızın kullandıkları yöntemlerle söylemleri arasındaki çelişkiyi artık vatandaş kendi yaşantısında da görüyor. Kimlik siyaseti yapılacaksa parlamentoda DTP var zaten. Yerel yönetimlerin esas yapması gereken halka hizmettir. Halk, AK Parti'nin bu sorunun çözümünde yaptıklarını görüyor.
* Neler yapıldı?
80 yıllık Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Başbakan, 'Kürt vardır. Kürt kardeşlerimin bazı hakları vardır. Geçmişte bunlara karşı bazı yanlışlıklar yapılmış, büyük devlet olmanın gereği bu yanlışlıkları kabul etmek ve bu yanlışlıklardan vazgeçip bu yanlışlıklar sürecinde oluşmuş olan yaraları sarmaktır' dedi. Başbakan'ın söylediklerinin pratikte yansıması var; Kürtçe yayın yapan televizyon, Kürt Dili ve Edebiyatı bölümlerinin açılması çalışmaları, Irak'taki Kürtlerle iyi ilişkiler. Şu anda DTP'nin önündeyiz. Onların yapmış olduğu sadece kamuoyunu tedirgin etmek ve manipülasyon yapmak.
* Diyarbakır için DTP'nin kalesi deyimi var...
Diyarbakır kimsenin kalesi değil. Birilerinin 'Burası benim kalemdir' demesi yanlış. Kale statükoyu, muhafazakârlığı, savunmayı belirler. Bana göre bir kapıdır. O kapı barışı, diyalogu, iletişimi belirliyor.
* Barış sözcüğüne vurgu yapıyorsunuz. Sizin Diyarbakır Belediye Başkanı seçilmeniz buna nasıl bir katkı sağlar?
Bunu hızlandırır. Yaratacağı pozitif enerjiyle çatışmasızlık, silahların bırakıldığı döneme hızlı geçilmesine büyük katkı sağlar. Kalıcı bir barışın oluşmasında önemli olur. Çünkü çatışmalı ortamda sorunları çözmek zordur.
JİTEM'cilerin tutuklanması bana oy getiriyor
* Ergenekon operasyonuyla JİTEM'in faaliyetlerinin açığa çıkartılması, Güneydoğu'da halk arasında nasıl karşılanıyor?
Halk seviniyor. Karanlıkların aydınlığa çıkması her zaman aydınlık taraftarlarını sevindirir. Orada yaşanan olaylar, faili meçhul cinayetlerin kimler tarafından işlendiği, orada yaşayan insanlar tarafından biliniyor. Önemli olan Türkiye kamuoyu tarafından bilinmesi, bu suçu işleyenlerin de yargılanmasıdır. Bu toplum vicdanını rahatlatır. Diğer bir boyutu da kendine devlet adına vazife çıkartıp Türkiye'yi karanlıklara götürme heveslilerinin baltalanmış olması. İnsanlar korku ve baskı nedeniyle o gün bu zulme tepki göstermemiş, ama kalplerinde bir yara olmuş. Bugün bunun açığa çıkması en azından vicdanlarını rahatlatıyor.
* Peki, JİTEM'in yöneticilerinin Ergenekon'dayargılanması size oy sağlıyor mu?
Elbette sağlıyor. AK Parti bu konuda cesur adımlar atıyorsa, aynı konudan mustarip olanların bize sempatisinin artması normal.
Tehdit edildiğim doğru değil
* Yatırımlar konusunda DTP'li belediye başkanlarının ciddi bir şekilde 'İktidardan hiç destek görmedik' eleştirisi var...
Bunun için hiç çabaları olmadı ki destek görsünler. Şimdi insanlar sormaz mı 'Tamam hiç destek almadınız ama bir çocuk oyun alanı da mı yapamadınız?' Bir köprülü kavşak yapsalardı, bir yeşil alan oluştursalardı... Diyarbakırlıların yaşam standardını yükseltmek için en ufak çalışma ve çabaları olmadı. Zaten DTP'li arkadaşlarımız seçim propagandalarında da bunu söylüyorlar; 'Biz halka hizmete talip değiliz, halkımızın oyuna talibiz' diye.
* Kentin en büyük sorunu işsizlik mi?
Doğru. Bunun sebebi de işte 10 yıldır belediyenin herhangi bir hizmet üretmemesi.
* Belediye yapacağı yatırımlarla işsizliği ne kadar önleyebilir ki? Devlet ve özel sektöre sorumluluk düşmüyor mu?
Siz belediye olarak hizmet üretirseniz, çağdaş, modern yaşamlı bir kent yaparsanız, bu kente yatırım gelir, bu kente istihdam gelir, bu kente turist gelir. Hükümet, burada yatırım yapacaklara bazı teşvikler sağladı. Ancak huzur ortamının yeterince sağlanmaması nedeniyle insanlar yatırım yapmaya gelmiyor. Nedeni de yaratılan gerginlik ortamı. Başbakan'ın bundan önceki Diyarbakır gezisinden sonra Koç Vakfı iki okul yaptırdı. Bu okulların açılışı için davetiye bile basılmıştı. Ama sonra gerginlik ortamı nedeniyle açılışı yapılmadı. Barış ortamının üstüne belediyecilik anlamında yatırımcıya hizmet imkânlarını yaratırsak, yatırımcı devletin de vereceği teşvik politikasıyla gelip burada yatırım yapar.
* İşsizliği önleme noktasında projeleriniz var mı?
Bu süreçte Başbakan'ın GAP planını ilk defa bütçesini ve kaynağını da göstererek hayata geçirmesi nedeniyle önümüzdeki 4 yıl içinde sulama kanallarının büyük bir kısmı bitecek. Sulama kanallarının ihalesi yapıldı. İnşaatlarına başlanacak. Birinci önceliğimiz insanları meslek sahibi yapmak. Çünkü bu insanlar normal koşullarda yaşamadılar. Olağanüstü halde, sıkıyönetimde ve köy boşaltmalarının, faili meçhul cinayetlerin olduğu ortamda yaşadılar. Dolayısıyla hem Kürt meselesi, hem demokrasi, hem de iş ve aş bulma noktasında umutları kırılmış. Ama çalışmalarımızla bu umutları yeniden yeşerteceğiz.
* Aday olduğunuz için PKK'dan tehdit alıyor musunuz?
Benim şahsıma hiçbir tehdit olmadı bugüne kadar. Asla böyle bir şey yok.
* DTP lideri Ahmet Türk'ün Meclis'te Kürtçe konuşmasına ne diyorsunuz?
Diyarbakır seçimlerini kaybetmemeye yönelik bir çıkıştı. Türk toplumu da Diyarbakır halkı da bunu biliyor. DTP iki yıldır Meclis'te ama Diyarbakır seçimlerine 1 ay kala böyle bir tavır gösterdi. Aslında bir yönü daha var; demokratikleşme ve Kürt meselesiyle ilgili barışçıl açılımları sabote veya provoke etmek.
Röportaj: Ecevit Kılıç
Kaynak: Sabah
Seçilirsem silahlar susar, barış gelir
Başbakan'ın 'Atom Karınca' diye tanımladığı Kutbettin Arzu, 'Seçilirsem silahlar susar, barış gelir' dedi.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-03-02 03:14:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara