GAZZA SALDIRILARINDAN SONRA FETİH HAREKETİ
Ali Bedvan*
Fetih hareketi uzun ve dikenli tarihi yolculuğunda Filistin?de özelde ise Gazze?de son günlerde meydana gelen gelişmelerden sonra karşılaştığı kadar hiçbir zaman zorlu koşullarla karşılaşmamıştır. Ayrıca 23 gün boyunca aralıksız bir şekilde işgalci kuvvetlerin Gazze üzerine gerçekleştirdikleri ürkütücü boyuttaki cehennemi saldırılarına karşılık direnişçi unsurların ortaya koyduğu kararlılık da Fetih Hareketini güç duruma sokmuştur.
Siyonist faşist düşman?ın Gazze üzerine gerçekleştirdiği saldırılar Fetih Hareketini sarsan iç kutuplaşmaların boyutunu açığa çıkarttı. Filistin Yönetimi içindeki karar mekanizmalarını ele geçiren fetih liderliği siyasi sorumluluklarını yerine getirme noktasında üzerine düşenleri yapmayışı hareket içinde bölünmelere neden oldu. Bu süreçte Fetih Hareketinin bünyesine isabet eden büyük yaralardan mensuplarının etkilenmeleri ve çizgilerinden geri adım atmaları gözlemlenebilir açıklıkta ortaya çıkmıştır.
Fetih Hareketi kimilerinin tanımladığı gibi işgale karşı ilk kurşunu sıkan hareket olmasından dolayı ?Filistin ayaklanmasının omurgası? bağımsızlığa giden yolu açan Filistin ulusal çalışma guruplarının en büyüğüdür.
Sis Perdesi Aralanıyor:
Fetih Hareketinin karşı karşıya kaldığı problemler hareketin geçmişinden bugüne taşıya geldiği iç sorunlarının bugün ortaya çıkmış olduğunu gösteriyor. Uzun zamandan beri özellikle 1989 yılında Tunus?un başkentinde gerçekleştirilen 5. Kongre?nin ardından Fetih Hareketinin örgütsel düzlemde yaşamaya başladığı çözülme, hareketin bünyesinde ve örgüsel yapısının bütününde baş gösteren genel bir yozlaşma sonucunda ortaya çıkmıştır.
Filistin?in Madrid Konferansına resmi düzeyde katılması, 1. Oslo Antlaşmasının imzalanması ve Filistin Yönetiminin kurulmasının ardından Filistin sahasında büyük değişimler ard arda yaşandı. Bu durum Fetih Hareketinin temel ilkeleri ve Filistin sahasında bugüne kadar yaptıklarını gözden geçirmeyi zorunlu kıldı.
Ne var ki sorunların o günden bu güne ertelenmiş olmasının getirdiği olaylara yön vermede yetersizlik ve siyaseten etkinliğini kaybetme Fetih Hareketinin bünyesinde olumsuz ve yıkıcı sonuçlar doğurdu. Hareketin Yönetime katılmasıyla birlikte kuruluş felsefesinden uzaklaşması örgütsel yapıda önü alınamayan bir çözülme meydana getirdi. 2001 yılı sonlarında ikinci intifada olayları sırasında el-Aksa Tugaylarının kurulmasının ardından örgütsel tabanını beslemek adına Fetih Hareketinin intifada ve eylemlerine etkin bir şekilde katılmış olması dahi bu çözülmeyi engelleyemedi. Çözülmeyle birlikte hareket yeni gurupların ortaya çıkmasına ve bunların aralarında ciddi çatışmaların yaşanmasına tanık oldu.
İşte Fetih Hareketinin yaşadığı derin siyasi çalkantılar ve iç karışıklıklarını örten kalın perde Siyonist barbarın Gazze üzerine saldırılarıyla aralanmış oldu. Gazze üzerine düzenlenen saldırılarla birlikte hareketin yaşadığı sorunlar da gün yüzüne çıktı. Peki, sözünü ettiğimiz sorunlar nelerdir? Bu sorunlar: Filistin Ulusal Yönetimi ve Fetih Hareketinin yönetim kurullarında yaşanan ve kompleks hal almış siyasi ve örgütsel iç sorunlar ve hareketi ehlileştirmeye dönük dış kaynaklı sorunlar olmak üzere iki başlıkta ele alınabilir.
Filistin halkının ulusal bir devlete kavuşma probleminin çözüme ulaşması noktasında hala ilişkilerin normalleşmesini sağlayabileceğine inanan yönetimdeki merkez kadrolar ile çatışmanın bütün taraflarını bir araya getirmenin doğru olduğuna hala inancını kaybetmemiş çevreyi temsil eden kadroların yönettiği akımlar arasında sorunlar yaşandığını açığa çıkıyor.
1987 yılından itibaren Filistin içinde intifada saflarında serpilip büyümüş gençlerin, özellikle de Lübnan ve Suriye?de bulunan ve unutulmaya yüz tutmuş olan dağınık Filistinli gurupların katılımıyla geçmiş sürecin bir değerlendirmesini yapmak ve yeni yönetimi (Devrim Konseyi-Merkez Komite) seçmek üzere genel kongrenin yapılması noktasındaki görüş ayrılıklarının sürmesi çatışmayı ayyuka çıkardı. Hâlbuki bir önceki kongrenin yapılmasının ardından uzun yıllar geçmiş ve yeni bir genel kongrenin yapılmasının önemi herkesçe kabul gördüğü biliniyordu.
İşte bunlar FKÖ?nün geçmişi ve geleceği ile ilgili iç meseleleri ve siyasi yol haritası noktasındaki görüş ayrılıkları ifade eden ve esasen 1991 yılından beri derin uyku halinde ve sinsice varlığını sürdüren sorunlardır.
Karmaşık Sorunlar ve Bir türlü Gerçekleşmeyen Kongre
O halde Filistin?de meydana gelen son olayların iki önemli noktayı gün yüzüne çıkarttığı söylenebilir: 1. Fetih Hareketinin salgın hal almış iç sorunları 2. Siyasi ve örgütsel sorunlar.
Fetih Hareketinin daha önceki liderlerini örneğin Faruk el-Kaddumi ve Hani el-Hasan?ı hareketin iç sorunlarını açıkça dile getirmeye itende budur. Artık bu çatışmalar Fetih mensuplarının kulislerinden hatta Filistin kamuoyundan dünya kamuoyuna taşınmış, ayyuka çıkmış durumdadır.
İsrail?le ilişkileri normalleştirme sürecinin oluşturduğu koşullar ve alınan siyasi kararların taraflarını idare etmede karşılaşılan güçlükler Fetih Hareketinin önünde bekleyen önemli siyasi sorunlardır. Sonunda siyasi meseleler etrafında anlaşmazlıkların gündeme getirdiği sorunların birikmesi Fetih hareketinin içinde de bir biriyle çatışan kutuplaşmalara dönüştü.
Siyasi sahada faaliyet gösteren FKÖ ve diğer bütün guruplar Filistin?in içinde bulunduğu siyasi problemlerden çıkışına katkıda bulunmak adına birleştirici bir programa yönelmeleri gerekirken hali hazırda ellerinde gözle görülür bir program yoktur. Üstelik bu kutuplar kimi zaman birbirlerine karşı silaha başvurmaktadırlar. Fetih mensupları Filistin içindeki diğer guruplarla diyalogu geliştirme noktasında atmaları gereken adımları bir türlü atmış değiller. Fetih Hareketi Filistin?in içinde bulunduğu koşulları henüz bütün Filistinlilerin karşı karşıya olduğu bir meydan okuma sorunu olduğunu idrak etmiş değildir.
Filistin Ulusal Yönetiminin kurulmasından bu yana kuruluş ilkelerinden sürekli geri adım atan politikalarıyla örgüt kendi içinde çözülmeye neden olan kargaşaların baş göstermesine sahne oldu.
Filistin ulusunun inşası sürecinde öncü örgütlenme olan Fetih Hareketi ile Filistin Yönetimi kademelerinde görev alanlar arasında sorunun ne ölçüde kompleks bir sorun olduğu, bazı fetih mensuplarının örgütsel anlamda hareketin yolun sonuna geldiğine inanmış olmaları açıkça göstermektedir.
Sonuç olarak 20 yıl önce Tunus?un başkentinde gerçekleştirilen Fetih Hareketinin 5. Genel Kongresinde belirlenen kırmızıçizgiler çoktan yok olmuştur. Geçmiş dönemlerde meydana gelen şiddetli sarsıntıların yaşandığı süreçler birleştirici bir kongreye gidilmesi ihtiyacını çoktan gündeme getirmiştir. Fetih Hareketi, deneyimini ortaya koyarak Merkezi Yönetim Kurulu seçimlerinin şeffaf bir şekilde yenilenmesini sağlayabilir. Şayet bu önemli görevi yerine getirirse Fetih Hareketi salt Ulusal Kurtuluş Partisi olma durumundan diğer unsurlarla bütünleşerek Filistin?in Varlığını Oluşturma Partisine ve bu partinin (muhalif liderlerinin de dile getirdiği gibi) Filistin coğrafyasıyla bütünleşme aşamasına geçişini garantileyebilecektir.
Fetih Hareketinin uzun zamandır genel kongreye gitmemiş olması iç örgütsel sorunlarının devem etmesine ve yaralarının daha da derinleşmesine, çatlakların büyümesine neden olmaktadır. Bu sorunlara çözüm bulunmazsa Fetih Hareketi de Filistin?de faaliyet gösteren diğer birçok örgütlenmenin yaşadığı gibi marjinalleşmek mecburiyetinde kalacaktır.
Gazze Olayları Sonrasında Konjektür Değişecek
İsrail?in Gazze üzerine düzenlediği saldırılardan sonra ne ilişkilerin normalleştirilmesi ne siyasi sistemin alacağı şekil nede Fetih Hareketi ile Hamas arasındaki ilişkiler bağlamında Filistin?de koşullar öncekinden farklı olacağı herkesçe bilinen bir durumdur.
Bu vahşi ve yıkıcı saldırışlardan sonra artık Filistinli taraflar ve Araplar nezdinde barış görüşmeleri ve müzakerelerin sürdürülmesinin bir anlamı kalmamıştır. Zira barış görüşmeleri hiç bir sonuç alınamayan rutin ilişkilere dönmüştür. Barış görüşmeleri kamuflajı altında İsrail açıkça sömürgeci bir yöntemle Filistin topraklarını Yahudilerin yerleşime açarak, Kudüs?ü Yahudileştirerek, Filistin topraklarını bölen duvarı örerek ve Gazze?yi ambargo altına alarak işgali meşrulaştırmayı ve kendisinin planladığı doğrultuda koşullara boyun eğmeyi dayatmaktadır.
Aynı şekilde bu koşullara rağmen FKÖ?nün kendini yenilememesi, siyasi aktörlerin zorda kaldıklarında kullanmak üzere kendisine başvurdukları bir aygıt görüntüsünü vermesi hiç de makbul bir şey değildir.. Bununda ötesinde FKÖ üzerinde belirleyici bir aktör olarak Fetih Hareketi öncelikle kendini yenilemesi ve saygınlığını yeniden kazanabilmesi gerekir. Fetih Hareketi bundan sonra inisiyatifi ele alabilmesi için dürüst ve cesur adımlar atarak sorunlarının üstesinden gelmesi ve yeniden yapılanması gerekecektir.
Bütün bunları yapabilmesi için Fetih Hareketinin atması gereken adımlar şunlardır:
1. Bütün taraflarla ön koşulsuz tam anlamıyla diyaloga hazır olduğunu ve FKÖ?nün içinde bulunduğu durumun sorumluluğunu ciddiyetle üstlenmeye hazır olduğunu ilan etmesi.
2. Filistin toplumu nezdinde temsil oranı göz önünde bulundurularak Ulusal boyutta yetkili bir organın derhal oluşturulması. Bu, bütün tarafların katılımını güvence altına alacak objektif ilkelere bağlı kalınarak yapılmalıdır.
3. Filistin içinde ve dışında yaşayanların katılacağı merkezi, genel bir seçimle yeni bir parlamentonun oluşturulması.
4. Seçilmiş bu meclisin Teşkilat birimlerini (Merkezi Yönetim ve Yürütme Kurulları) oluşturması ve ardından Filistin?in ulusal çapta birlikte hareket etmesine imkân verecek olan uyum ve iş birliği zeminini hazırlamak ve bütün Filistin halkını ilgilendiren siyasi konuların yönetiminde bu uyum komisyonlarının alacağı kararlar çerçevesinde hareket etmek gerekir.
El Fetih Hareketi ve Bekleyen Yeni Tehditler
Filistin siyasi haritası içinde el-Fetih Hareketi?nin ve FKÖ?nün bünyesinde yer alan unsurlarının bugünü ve yarınını bekleyen yeni tehditler tahmin edilenden daha tehlikeli ve derin etkileri olan tehlikelerdir. Fetih Hareketi?nin 2005 Kahire Sözleşmesinin göstergeleri doğrultusunda yol alması ve yeniden yapılanmasının zorunluluğu örgüt olarak kendisine ulusal bir misyon yüklemektedir.
Aynı şekilde Ulusal programından kaynaklanan rasyonel tercihlerini ve siyasi kimliğini gözden geçirmesi hareketin karşı karşıya olduğu öncelikli ve önemli meselelerdir. Ayrıca teşkilat ve yönetim organlarını yenilemesi, yeni dördüncü nesli Filistin meydanlarından hareketin karar mekanizmalarına kaydırması, atması gereken önemli adımlardır. Sözünü ettiğimiz dördüncü nesil 1. ve 2. intifadanın gölgesinde Filistin?de olayların içinde büyümüş nesildir. Bu nesil aynı zamanda 1994?den sonra Filistin Yönetimi?nin ortaya çıkmasının ardından hareket üzerinde yoğun eleştirilere neden olan hata ve yozlaşmanın sorumluluğunu üstlenmeyen ve bu dönemin kirli ilişkilerine bulaşmamış bir nesildir.
Son olarak; Fetih hareketinin Filistin ulusal mücadelesinin sancağını taşıma noktasındaki çabasını görmezden gelmiyoruz. Ancak bununla birlikte iktidar hırsı hareketin temel programına yabancılaşma ve onunla uyuşmayan gömleği giymesi anlamına gelen olaylara kendini teslim etmesini beraberinde getirdi.
Fetih Hareketinin asıl misyonunu üstlenmesi, Filistin ulusal siyaseti bağlamında etkin ve işlevsel tarihi vizyonuna yeniden sahip olması gerekiyor.
Filistin halkını önümüzdeki günlerde bekleyen mücadele sürecini başarıyla göğüsleyebilmesi için tek seçeneği olan ulusal birliğin zaruri olduğu gerçeğinden hareketle, Merkezi Komitenin son olarak Gazze?de olanları ve İsrail?le ilişkilerin iyileştirilmesi sürecinden çıkartılması gereken dersleri, Filistin halkının yüksek ulusal çıkarları doğrultusunda yeniden değerlendirmesi gerekmektedir.
* Filistinli gazeteci-yazar
Bu makale Abdurrahim Şen tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.