Kriz askeri harcamaları teğet bile geçmedi
Küresel ekonomik krizin etkilerini azaltma arayışındaki gelişmiş ülkeler, halkın sıkıntılannı bir ölçüde hafifletecek bir dizi tedbir paketlerini açıklıyorlar. Kriz öylesine derinden hissediliyor ki bu paketler, söz konusu ülkelerde insanların sokağa dökülüp durumu protesto etmesini önleyemiyor.
Krize önlem olarak pek çok gelişmiş ülke, milyarlık askerî projelerini de ya askıya aldı, ya sayılarını azalttı ya da iptal etti. Askerî alandaki bu kemer sıkma politikaları, söz konusu ülkelerin güvenliğini tehdit edici boyutlarda değil zira tehdit değerlendirmeleri tek merkezden, yani seçilmiş siyasi otoriteler tarafından yapıldığı için neyin tehdit, neyin yakın tehdit olduğu gayet iyi hesaplanıyor.
Bize gelince durum çok daha vahim. Kriz çok derinlerde hissedilmesine karşın şu ana kadar Türkiye bütçesinin önemli bir bölümünü oluşturan askerî harcamalarda kesintiye gidilmesi yolunda bir adım atılmadı.
Seçilmiş bürokratlarca mı, yoksa siyasi otoriteler tarafından mı hazırlandığı anlaşılmayan tehdit değerlendirmeleri ışığında her şey tehdit olup çıkıyor ve sonuçta ilgili ilgisiz her türlü silah alınmaya devam ediliyor.
Tehdit değerlendirmelerinin ne denli sivil denetimden uzak yapıldığı, 24 yıldır devam eden PKK ile savaşa karşı etkin silah alımları yapmadığımızdan da anlaşılıyor, öğrendiğim kadarıyla, önümüzdeki 10 yıllık Stratejik Hedef Planlaması1 nda da, genelde asimetrik tehdit adı verilen devlet dışı gruplara karşı -ki buna PKK da dahil- etkin silah alımı öngörülmüyor. Tabii arzu edilen, PKK sorununun silahsız çözülmesidir, zaten başka çıkış yolu da görünmüyor.
Biz böyle düşünsek de, karar vericiler soruna farklı bakmaya devam ediyorlar. Ama farklı bakarken de ağırlıklı olarak klasik savaşlara karşı silah alımlarını devam ettirirken terörle mücadele için gerekli silah ihtiyacını karşılama arayışlanna gitmiyor olmaları enteresan.
Ekonomik krizi derinlemesine hissediyor olmamıza karşın tipik bir geri kalmış ülke mantığıyla, krizin savunma sektörünü etkilemediği ve etkilemeyeceğini söyleyebiliyor kimi sektör temsilcileri. Nitekim, Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar, askerî fuar nedeniyle bulunduğu Abu Dabi'de, geçen pazartesi günü Anadolu Ajansı'nın sorulannı yanıtlarken, 'Savunma sanayii sektörünün krizden şu anda etkilenmediğini, çünkü kaynaklarının belli, bunların çoğunluğunun önceden planlı kaynaklar ve uzun vadeli projeler olduğunu,' söylemiş.
Kendin çal, kendin oyna misali, askerî harcamalar, ne Parlamento ne de Sayıştay tarafından denetlenmeyince verilen demeçlerin doğru olarak algılanması isteniyor. Eleştirince de rahatsız oluyorlar da biz vatandaşlar ne yapalım? Almanın sonu yok, sıkı denetim yapılsın istiyoruz silah alımlarına.
Yok efendim, 'Ülke güvenliği için askerî harcamalann yüksek tutulması gerekiyor,' gibi hamasi laflar artık gerçekten bıktırdı, kabak tadı vermeye başladı.
Daha geçen yıl 25 aralıkta Parlamento, sağlık, eğitim gibi sürdürülebilir kalkınma için kritik önemdeki alanları da içine alan kimi kuruluşlarda 3,1 milyar liralık kesinti yaptı. Bu kesintiler arasında, Milli Savunma Bakanlığı bütçesinin yanı sıra
kamuoyuna açıklanmayan ve fakat savunmaya aynlan diğer kaynaklarla birlikte yılda 20 ila 23 milyar dolar arasında seyrettiği bilinen askerî harcamalar yer almadı.
Parlamento'nun 2009 mali yılı için yaptığı kesintilerin, IMFnin istemi doğrultusunda gerçekleştiği açıklandı. Enteresandır, aynı IMF, kimi yönetim kurullarında emekli kuvvet komutanlarının da bulunduğu banka sahibi işadamlarının, memleketi Cumhuriyet tarihinin en derin krizine sürükledikleri 2001 yılından sonra, o tarihlerde genel bütçenin neredeyse yüzde 40'larına tekabül eden askerî harcamaların kısılması yolunda önemli bir rol oynamıştı. Bu misyonu da Dünya Bankası'nın, Türkiye'deki krizi toparlaması için gönderdiği Kemal Derviş üstlenmişti. O dönem gazetelerine göz gezdirdiğinizde, askerî bütçede kesintiye gidilmesi için yapılan çalışmalar ve askerî bütçenin bir kısmının nasıl gizlice memur maaşlarına yedirildiğini okursunuz.
Bu kez ise IMF'nin, Türkiye'den, silah alımlarında kısıntıya gitme talebinde bulunmamış olması enteresan.
Taraf yazarı Süleyman Yaşar, Türkiye'nin, vatandaşlarının refahından, eğitim ve sağlığından fedakrlık yaparak silaha büyük paralar harcadığını anımsatarak, 'IMF'nin silah alımları için harcanan paralar konusunda niye hiç ses çıkarmadığını,' soruyor (Taraf, 16 şubat).
Yaşar, bu sorusuna yanıtı kendisi vererek, şu tespitte bulunuyor:
'Çünkü silah satışlarını ABD, Britanya, Fransa ve Almanya gibi zengin ülkeler yapıyor. Türkiye silah alımlarını azaltırsa silah ihraç eden zengin ülkelerin ödemeler bilançoları bozulabilir. İşte bu nedenle IMF, emeklinin maaşını azalt, vatandaşlarına iyi bir gelecek hazırlama, çocuğunun sütünden, eğitiminden kes ama silah alımından sakın kesme diyor.'
IMF'nin, Türkiye bütçesinde, kalkınma için gerekli olan alanlarda kesinti yapılmasını sağlarken askerî harcamalarda bir tasarruf talebinde bulunmamış olmasının mantığını, tatmin edici bir açıklama yaparak, açıklığa kavuşturması elzem hale geldi. Aynı şekilde hükümetin de bir açıklama yapması gerekiyor.
Karar vericiler anlamak istemiyor ama artık millet, 'Ülke güvenliği için yüksek ve de hesapsız kitapsız askerî harcamalar gerekiyor,' mealindeki söylemleri yutmuyor.
Türkiye'deki silah alımlannı yakından takip eden çevreler, kimilerinin, özel toplantılar düzenleyerek askerî projeler üzerinden 'yüzde' görüşmeleri yaptıklanndan da haberdarlar. Millete, 'Yüksek askerî harcamalar ülke güvenliği için gerekli,' masalını anlatanlar, önce şu 'yüzde' toplantılarının önünü kesseler. Bakın bu önlem bile askerî harcamalarda nasıl bir tasarruf sağlayacak.
Boşuna demokrasimizi geliştirelim demiyoruz. Böylece masallarla uyutulup, kandınlmaktan da kurtuluruz.
Krizin dokunamadığı yegane sektör
Taraf gazetesinden Lale Sarıibrahimoğlu, dünyayı saran ekonomik krize rağmen hiç etkilenmeyen silah sanayiini köşesine taşıdı:
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-02-25 10:33:00
Haber Ara