N.Esen Gök/ Timeturk
Reza Hemmatirad bir zamanlar İstanbul da hekimlik yapan Süleyman Süleymanzade.?nin torunu. Anneannesi ona ?Topraklarına döndün oğlum? dese de 7 yıllık İstanbul macerası zorluklarla geçmiş. Türk vatandaşlığına geçmek için başvurduğunu belirten Hemmatirad ?Ben zaten bir Türk?üm şimdi resmi işlemlerini yapacağız? dedi.
İki ayrı kalmış kardeş ulusun çocuklarıyız diyen Hemmatirad ?la atölyesinde görüştük?
Türkiye hakkındaki düşünceleriniz nedir?
Türkiye ciddi bir geleneğin devamı olan bir kültür fakat ne yazık ki batıya bakan bir yüzü var. Özellikle medyanızın. Sürekli İran?ı ve dolayısı ile İranlıları kötülüyor. Hatta İranlılar kafadan terörist sayılıyor. Maalesef Türk halkı da onlara yanlış anlatıldığı için doğruları öğrenemiyor..Bu durum bizi çok yıpratıyor. Ben İran doğumlu bir Türküm. Türkiye?de bulunduğum7 yıl içinde Türk ulusuna hizmetlerde bulunmuş biriyim. Öyle addediyorum. Övünerek söylüyorum. İyi projelerin içinde bulundum ve bunu yapmaya devam edeceğim. Türkiye?de bulunduğum süre içinde değişik davranışlarla karşılaştım. Mesela Atatürk konulu bir resim sergimde ?Atatürk?ü çizdirecek başka kimse bulamadınız mı? diye yorumlar yapan oldu. Fakat bunun yanı sıra çok güzel şeylerle de karşılaştım. Beni bağrına basan insanlar sayesinde ayaktayım. Sonuçta Türkiye?deyim ve burada bulunmaktan onur duyuyorum.
Türk vatandaşlığına geçmek için başvuru yaptınız?
Evet, gerekli işlemleri yapmak için yazışmalara başladık. İnşallah bir problem çıkmayacak. Türk vatandaşlığına geçiyor olmamın iki sebebi var. İlki bu topraklara bir vefa borcum olduğunu düşünmemdir. İran?dan ayrılırken Londra?ya bitmek üzere geldim fakat burada kaldım. Bırakamadım. Rahmetli Mustafa Diken ve Sevan Bıçakçı bana sahip çıktılar. O sıkıntılı anlarımda beni yalnız bırakmadılar. İkinci sebepse Türkiye?yi sevmemdir. Şu an tarihi yarımadadayız. Şöyle diyorum bir zamanlar benim dedem bu topraklarda hekimlik yapmış. Benimde yapacak işlerim ve söyleyecek sözlerim, hedeflerim var.
Osman Sınav ile beraber ?kapıları açmak? adlı bir projede yapmışsınız. Çalışmanın mimarlarından biri olarak biraz anlatır mısınız?
Aslında fikir tamamen Osman Sınav?dan çıktı. ? Kendi kültürüme uygun bir sanatla nasıl bir çalışma yapabilirim? sorusundan sonra 25 kişilik ekiple çalışmalara başladık. Ben ve Hikmet Barutçugil ebrunun bize tanıdığı imkânlar doğrultusunda çizimleri gerçekleştirdik. Hikmet bey bana ebrunun yapım tekniklerini ve detaylarının bilgilerini verdikten sonra uygulamalar yaptık. Osman Sınav denemelerin ardından ?tamamdır? dedi ve 9 bölümlük bir seri çıkardık. Seslendirmeleri dublaj sanatçısı ve tiyatrocu Müşvik Kenter yaptı. KanalD?de de yayımlandı. Bu dizinin çok tutulacağını düşünmüştüm. Çünkü bize ait bir kültürün ürünü olan bir argümanla yeni bir seyir çıkarmıştık. Ne yazık ki tutmadı. Sadece 9 bölüm yayımlandı. İlerleyen zamanda bu tip çalışmaların devamı için denemelerimiz olacak inşallah.
Hangi dallarda eser veriyorsunuz?
Resim, kaligrafi, minyatür, sinema ve edebiyata kadar birçok dalda eser veriyorum. Bunlar benim hayatım. Çok çalışıyorum. Bu kadar geniş bir yelpaze içinde sanat için uğraşı verirken bana ?hangi alandasınız? diye soru yöneltiliyor. Bana bir isim vermeniz gerekmiyor. Ben mücevher tasarımı da yapıyorum fotoğraf ta çekiyorum.
Erdem yayıncılık'la çalışmalarınızdan bazı örnekler gördüm. Çok keyifli. Çocuk kitapları yayımlayan bu yayınevinin de sanat danışmanısınız.
Türkiye?deki çocuk kitapları konusunda titiz çalışmalar sunan, ender yayınevlerinden biridir. Buradaki profesyonel hayatımda büyük etkileri oldu. Tanınmamda özellikle katkıları oldu. Yayınevindeki ressam ve tasarımcı arkadaşlarla bir ekip olarak çalışma yürütüyoruz.
Hedeflerim var dediniz. Nedir hedefiniz?
Hedefim Türkiye de bir üniversite açmak. Bizde sanata sahip çıkma yok. Fakat çok derin ve üslubu olan kültürümüz var. Bunu İran da yapmak yönetimin baskılarında dolayı zor olacaktır. Türkiye?de daha mümkün görünüyor. Öyle bir üniversite olsun istiyorum ki içinde bize ait medeniyetin sanat derinliği olsun ve modern sanatları da içine alsın.
Ülkenizin gerek yönetmenleri gerekse filmleri dünyaca biliniyor. Nasıl başarıyorsunuz bunu?
İran sineması Muhammet Hatemi ile birlikte bir sıçrama yaşadı. Kültür bakanı olduğu sıralarda şahsının da sanata olan yakınlığından dolayı özellikle sinema için kapılar açtı. Ortaya konulan filmlerin özellikle ?sanat sineması?çalışmaları büyük özverilerin sonucunda oluşmuştur. Teknik olarak zayıf ama içeriği olan filmlerdir..Bu güç bizim geçmişimizle olan bağımızın kopmamasından kaynaklanır.Size şöyle bi ipucu vermeliyim:İran?da yalızca 30 bine yakın şair vardır. Hayyam,Hafız, Şehriyar, Baba Tahir, Sadi dünyaya ait olan Mevlana.İran da sinemacısından tutun ressamına varıncaya kadar bir çok sanatçı bu isimlerden beslenir.Ve bende.Dolayısı ile başarılı çalışmalara imza atılabiliyor.Tabii ki bunun dışında düşünen kendi öz kültürünü ?gerikafalılık? olarak değerlendiren insanlarımızda yok değil.Siz ?Mesnevi? okursanız köhnemişsinizdir, fakat Paulo Coelho Mesnevi?yi okuyup Simyacıyı yazarsa süper bir adamdır.Sanırım tüm doğu kültürüne sahip halkların sıkıntısı aynı.
Sergi haberleriniz var. Nerede ve ne zaman olacak?
24 Şubatta Dolmabahçe Sanat Galerisinde Hikmet Barutçugil ile ortak bir sergimiz olacak.?Gelenekli Çağdaş yansımalar? Bütün sanatseverleri bekliyoruz.
Son olarak
İki birbirini kaybetmiş kardeş ülkenin arasında köprü olmak hayalimdir.İnşallah olurum?.
Reza Hemmatirad
7 Ocak 1974 Urumiye de dünyaya Gelen Reza Hemmatirad, Tahran Azad İslam Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesini bitirir. Grafik ve İllüstrasyon da yüksek Lisans ve aynı üniversitede önceasistanlık yapar ardından öğretim görevlisi olarak 1 yıl eğitim verir İran da evlenir. Kısa süren evliliğin Ardından Türkiye?ye gelir. Halen çeşitli kuruluş ve özel kişiler için illüstrasyonlar ve resim çalışmaları yapıyor.