Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Abant'ta Kürt açılımı önerileri

Abant Platformu'nun Erbil'de düzenlediği konferans bitti. İşte Türkiye'ye Kürt sorunu ve K.Irak'la ilişkilere kadar birçok önerinin sunulduğu konferansın sonuç bildirgesi.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-02-17 01:13:00

Abant'ta Kürt açılımı önerileri
Oturumlarda, Erbil'e Türk konsolosluğu açılması talepleri damgasını vurdu. İlişkilerin geleceğine dair beklenti ve öneriler dile getirilirken medyanın bu konudaki rolü üzerinde duruldu. En çarpıcı öneri ise yazar Altan Tan'dan geldi: 'Türkiye, Irak, Suriye, Azerbaycan ve Ermenistan arasında geçmişte Hollanda, Belçika ve Lüksemburg arasında yapılan Benelüks anlaşması (gümrük birliği) benzeri bir yapı hayata geçirilmeli.'

Konferansın dünkü ilk oturumunda ekonomik ve sosyo-politik süreç ile medyanın gücü masaya yatırıldı. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Galip Ensarioğlu, Türkiye'nin Ermenistan ile ilişkilerindeki ezber bozan adımlarını Kuzey Irak konusunda da atması gerektiğini söyledi. Erbil'e konsolosluk açılmasını teklif eden Ensarioğlu, 'Türkiye Cumhurbaşkanı'nın tarihi Ermenistan ziyaretinin bir benzerini Erbil'e yapması bu tür ezber bozucu bir etki yapacaktır. Birkaç stratejik adımdan sonra iki ülke arasına çekilen sınır kağıt üzerinde kalacaktır. Türkiye, Erbil'de konsolosluk açmalı.' dedi. Kuzey Irak'ın, geleceğin Dubai'si, Türkiye'nin ise geleceğin İngiltere'si olacağına dikkat çeken oda başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Ekonomik ilişkiler daha da güçlendirilmeli. Destekleme ve stratejik entegrasyon başarılı bir şekilde hayata geçirilirse kısa zamanda büyük mesafeler alacağız. Korkuların ve paranoyaların aşılması durumunda, bu köklü geçmiş güçlü bir gelecek yaratacak.'

ORTADOĞU'DA BARIŞIN KİLİDİ TÜRKİYE

Kürdistan TV Genel Yayın Yönetmeni Karwan Akreyi de Türkiye'nin Erbil'e konsolosluk açma teklifini yineledi. Türkiye'nin Ortadoğu'da barış ve istikrarı sağlamaya yönelik önemli bir rol üstlendiğini vurgulayan Akreyi, 'Türkiye özellikle Amerikan güçlerinin çekilmesinden sonra, Irak'ın istikrarı için Kürt bölgesi ile koordinasyon kurabilir. Bunun için Kürt bölgesi ile doğrudan ilişkiler kurulmalı. Türkiye'nin Erbil'de konsolosluk açması lazım.' dedi. PKK'nın faaliyetleri yüzünden hem Türkiye'nin hem de Kürtlerin büyük zarar gördüğüne dikkat çeken genel yayın yönetmeni, Türkiye'nin Kürt sorunu ile PKK meselesini birbirinden ayırması gerektiğini sözlerine ekledi.
 
İlişkilerin belirlenmesinde medyanın rolünü irdeleyen gazeteci-yazar Nasuhi Güngör ise Kuzey Irak'a yönelik yayınlarda kullanılan küçümseyici-aşağılayıcı haber ve yazılardan örnekler vererek bu dilin değiştirilmesi gerektiğini anlattı.
 
TÜRKİYE, IRAK'I AB'YE BAĞLAYACAK
 
İkinci oturumda söz alan Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi eski Kültür Bakanı Sami Şorış, geleceğe dair aydınlık bir ufuk gözüktüğünü söyledi. 'Yeni bir gelecek kurmak için geçmişteki kin ve nefret duygularına takılmamak gerekiyor.' ifadelerini kullandı. Şorıs, Türkiye'nin çevre ülkeleriyle ilişkilerinde var olan sorunların kalkması için büyük bir süreç başlattığına dikkat çekerken, bunu yeni bir 'Osmanlıcılık' olarak tanımladı. Türkiye ile Irak Kürtleri arasındaki ilişkinin Turgut Özal döneminde sıcak bir atmosfer bulduğunu anlatan eski Kültür Bakanı, Özal'ın ölümünün Kürt siyaseti konusundaki çabalarını sonuna kadar götürmesini engellediğini belirtti. Türkiye'nin Irak Kürtleri için dinamik ve önemli bir devlet olduğunu vurgulayan Şorış, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Bölgeyi dünyaya bağlayan sınır kapısı Türkiye'de. AB'ye girmesi durumunda bu coğrafi özelliğin yanı sıra siyasi, iktisadi, kültürel anlamlar da yüklenmiş olur. Avrupa'nın ticari sınırı ve insan hakları Irak Kürtlerine ulaşmış olacak. Türkiye'nin İslami ve demokratik kimliği de Kürtler için çok önemli. Eğer Ankara Irak Kürtleri ile ilişkilerin geliştirilmesi yönünde ileriye doğru adım atarsa bölgedeki 35 milyon Kürt'ün dostluğunu garantilemiş olur.'
 
ORTADOĞU BENELÜKS'Ü
 
Yazar Altan Tan, 'Ortadoğu'nun gelecek perspektifi: Ya çatışma ya uzlaşma' adlı sunumunda somut talepleri dile getirdi. Bölgedeki çok kültürlülük ve renkliliğe dikkat çekerken şu uyarıda bulundu: 'Tekleştirici ve ötekileştirici bütün projeler kıyamete kadar savaş demek.' Bölgenin çatışma ve ayrışma yerine mutlaka birlikte yaşamanın yolunu bulması gerektiğinin altını çizerek, şöyle konuştu: 'Hiçbir halkın kendi geleceğini ve mutluluğunu diğerinin felaketi üzerine kurması mümkün değildir. Ya hep birlikte kazanılacak veya hep birlikte kaybedilecektir.' İlişkilerin istikrarı için kısa vadede olması gerekenleri ise maddeler halinde sıraladı: 'Türkiye'nin AB süreci desteklenmeli. Kürt bölgesi yönetimi demokratik bir yapıda olmalı. Kerkük ve mümkünse tüm Türkmenler Kürt bölgesine bağlanmalı. Türkiye ile Kürt bölgesi arasındaki her türlü siyasi, ticari ve ekonomik ilişki güçlendirilmeli. Vize ve gümrük kaldırılmalı. Entegrasyon en yüksek düzeyde olmalı. Bir sonraki aşama olarak Türkiye, Irak, Suriye, Azerbaycan ve Ermenistan arasında geçmişte Hollanda, Belçika ve Lüksemburg arasında olan Benelüks anlaşması (gümrük birliği) benzeri bir yapı hayata geçirilmeli. Uzun vadede ise İran'dan Arabistan'a kadar tüm bölge aynı entegrasyona dahil edilmeli.'
 
Ortadoğu'nun yeniden şekillendiği bir dönemde Abant Platformu'nun Erbil'de toplanmasının özel bir anlamı olduğunu kaydeden yazar Cengiz Çandar da, sürecin diyalog ve karşılıklı anlayışla değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
 
SONUÇ BİLDİRGESİ
 
Abant Platformu, Selahattin Üniversitesi ve Mukriyani Enstitüsü ortak bir mutabakat metni olarak aşağıdaki hususların kamuoyuna açıklanmasını uygun bulmuştur.

1. Türkiye ile Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasındaki münasebetlerin geliştirilmesi sadece iki tarafa değil bölgeye de barış ve istikrar getirecektir. Bu gelişme Irak'ta bulunan Kürtlerin, Arapların, Türkmenlerin, Asurilerin, Süryanilerin, Keldanilerin, Ermenilerin ve tüm Ortadoğu halklarının faydasına bir gelişme olacaktır.

2. Tarih, Coğrafya ve Kültür, Türk ve Kürt halklarını kardeş kılmıştır. Bize düşen bu kardeşlik bağlarını güçlendirmektir.

3. Etno-milliyetçilik üzerinde kurulan her türlü politikayı reddedilmektedir.

4. Irak'ın Türkiye sınırı aynı zamanda Irak'ın Avrupa kapısıdır. Türkiye'nin Irak sınırı ise tarihe ve medeniyete açılan kapıdır. Bu kapılar sonuna kadar açık kalmalıdır.

5. Türkiye ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde siyasetin yanında kültür, ekonomi, ticaret, eğitim ve sağlık alanlarında da çok daha yakın bir işbirliği gerçekleştirilmelidir.

6. Sınırdan geçişlerin kolaylaştırılması için gerekli düzenlemeler acilen yapılmalıdır.

7. Taraflar, hukuk güvencesi altında insan haklarına saygıyı en değerli ortak payda olarak görmektedir.

8. Hoşgörü ve diyalog zeminin yerleşmesi ve gelişmesi için her fırsat ve vesile karşılıklı olarak değerlendirilmelidir.

9. Demokratik hak ve hürriyetlerin güvence altına alınması demokratik kurumların güçlenmesi ve ilişkilerde demokratik aktörlerin seferber edilmesi taraflarca vazgeçilmez addedilmektedir.

10. Taraflar, Erbil'de Kürt siyasi gruplarının barışçı ve demokratik yöntemlerle sorunlarını tartışacakları bir konferansın düzenlenmesini olumlu bir adım olarak değerlendirilmektedir.

11. Medyada barışçı, saygılı ve yapıcı bir dilin egemen olmasına gayret gösterilmelidir.

12. Taraflar her türlü sorununun çözümünde şiddet yöntemlerini reddetmektedir.

13. Her fırsat ve imkan kullanılarak bu tür toplantıların yapılmasını ve yaygınlaştırılmasını önemsiyoruz.

14. Erbil'de bir Türk Konsolosluğu ve Ankara'da Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminin bir temsilciliğinin açılması genel bir arzu olarak dile getirilmiştir.

SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara