Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, minarelerin bir Budizm geleneği olduğunu söyledi. Halaçoğlu minarenin yanı sıra türbelerin de Budizm'den geldiğini savunarak, 'Minareler bizim İslami geleneği değildir, hatta Şaman da değildir. Tamamen Budizm'den gelmiştir. Türbe Budizm'den gelmiştir. Bunları açıkça konuşmamız lazım korkmadan.' diye konuştu. İlahiyatçılar ise Halaçoğlu'nun bu açıklamasına karşı görüş bildirerek, tarihi dayanağı olmadığını ve herkesin herkesten etkilendiğini söylediler. İşte görüşler:
Prof. Dr. Beyza Bilgin:
'Herkes herkesten etkilendi'
Peygamber'in sağlığında ilk müezzin Bilal Habeşi koyu renkli bir köle. İslam'da kölelik olmadığı için hür oluyor. Onun tırmanıp ezan okuduğu sütun şeklinde bir taş var. O taş ilk minare kabul edilebilir. Emeviler zamanına kadar, yani Emeviler ilk minareyi camiye ekleyinceye kadar camilerde minare yok. O zamana kadar seslerini duyurmak için yüksek yerlere çıkıyorlar. Minare ilk Emeviler zamanında ekleniyor. Esetik ve güzellik için yapılan mimarilere gelirsek, bunlar M.Ö'den beri var. Bunlar kuleler şeklinde. Hatta işaret direği deniyor. Minareler bunların süslemelerinden etkileniyor. Yani minareler ezan duyurma ihtiyacıyla doğdu. Sonra kule gibi daha amaca dayalı hale getirildi. Bunlar Hinliler de, Budistlerde de var. Ancak sadece tek başına Budizm'den etkilendi demek yanlış olur. Herkes herkesten etkilendi. Türbeler için de aynı şey söylenebilir. Sadece Budizm'den etkilendi demek doğru değil. Onların hiç bilinmediği zaman da minare ve türbeler kullanılmış.
Prof. Dr. Şinasi Gündüz (İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi)
'Doğru değil'
Şaşırdım. Hemen her şeyi Asya'ya ve Şaman geleneğine bağlama yönünde şeyler söylemiş. Bu tarihsel olarak doğru değil. Kuşkusuz Budizmde birtakım Budist mabedleri kuleleri var. Bunu Nepal'de, Vietnam'da Kampoçya'da, Çin'de ve Japonya'da görmek mümkün. Ancak minare mimarisine benzer bir minare tasarımı yok. Kaldı ki, minareler açısından baktığımızda minarelerin İslam tarihinde büyük ihtimalle Hıristiyan mabed geleneğinin bir yansıması olarak ortaya çıktığı tartışılabilir. Minareler mescitlere sonradan yapılan eklentilerdir. Budizmin ya da Hinduizmin İslam sanatı, kültürü ve mimarisi üzerine etkisi çok sonralara aittir. Tarihsel açıdan türbeler konusunda da aynı şeyi söyleyebiliriz. Türbe geleneği, Ortadoğu'da Hıristiyan kültüründe de, Yahudi kültüründe de çok yaygın.
Prof. Dr. Nasuhi Ünal Karaarslan (Çanakkale 18 Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı):
Bilimsel gerçekliği yok
Bilimsel ve tarihsel bir gerçekliği yok. Sanat binaları birbirinden etkilenir, ille de şundan etkilendi diye bir şey söylemek mümkün değil? Camiler yokken Ayasofya'nın da kubbesi vardı. Bugünkü camilerimiz Ayasofya'ya benzemiyor mu? Bundan yola çıkarak ?camiler Ayasofya'dan gelmiştir' demenin anlamı var mı? Bunlar insanoğlunun ortak mirasıdır. Minare, ?menar'dan gelir ve kelime anlamı deniz feneridir. İslamiyet'ten sonra bu ad minareye dönmüş. Budistlerden gelmedi. Deniz fenerine benzediği için minare denmiş. Budistlerle ne ilgisi var. Dünyanın her tarafında, Babil'de bile böyle kule yapılıyor. Minare ihtiyaçtan doğdu. Deniz feneri minareden önce vardı. İskenderiye Feneri mesela. Daha önceden yapılmış mimari eserlerin, İslam mimarisi üzerine etkisi elbette oldu ama Budizmden etkilendi demek yanlış. Türbe de çok eskiden beri yok mu? Mozole kelimesi bile türbe demektir. M.Ö yüzlerce yıl ?mosseleum' vardı. Şimdi, türbe Budistlerden geldi denilebilir mi? Mısır piramitleri türbe değil midir? Onlar da türbelerdir. Ancak mimari açıdan farklı yapılardır.
HABERTÜRK
Minareler Budizm etkisi mi?
İlahiyatçılar, 'Minareler Budizm geleneğinden gelmiştir' diyen Yusuf Halaçoğlu ile aynı görüşte değil.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-02-12 17:55:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara