Haber Merkezi / TİMETURK
?Okulda okuduğunuz her kitapta, memur ve işçi olmak için girdiğiniz her sınavda, TV ekranlarında, izlemek için gittiğiniz sinemalarda, özetle hayatınızın her köşesinde gizli ?Ataköy Planı? ile karşılaşıyorsunuz. Bu iddia sanal değil gerçek? Üstelik bu ?toplum mühendisliği? Milli Güvenlik Kurulu patentli?
Gazeteci Yazar Ahmet Ünal?ın kaleme aldığı ?Gizli Atatürkçülük Projesi /Ataköy Planı? isimli kitapta 1985?den günümüze uygulanmakta olan Ataköy Planı ilk kez belgeleriyle ortaya konuyor.
Nedir bu Ataköy Planı?
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği bağlı Toplumla İlişkiler Başkanlığı (TİB) tarafından 1985 yılında hazırlanan ?Türk Toplumunun Atatürkçü Düşünce Doğrultusunda Yetiştirilmesi ve Güçlendirilmesi? direktifidir. Yani devletin ?toplum yetiştirme? planıdır. Planın uygulayıcıları Milli Eğitim, İçişleri, Kültür ve Çalışma bakanlıklarıdır. YÖK ve TRT?ye de önemli görevler yüklenmiştir. Burada gençlerin yetiştirilmesinden bahsetmiyoruz. Yetiştirilecek olan bizzat toplumdur.
İddiamı abartılı bulabilirsiniz fakat bu plandan birçok bakan ve üst düzey bürokrat dahi habersiz. Eğitim bürokrasisi ise ilk zamanlar ?konsept konuları? ve şimdilerde ?Atatürkçülükle ilgili konular? ismiyle biliyor ve yürütüyor.
12 Eylül darbesini gerçekleştiren Kenan Evren ve ekibi, Atatürkçü bir toplumu yetiştirme planlarını darbeyi gerçekleştirmeden önce planlamışlardı. Henüz Anayasa hazırlanmadan, özellikle İnkılâp Tarihi dersinde bu konunun etraflıca işlenmesi için dönemin Milli Eğitim Bakanı Emekli Korgeneral Hasan Sağlam zamanında Talim ve Terbiye Kurulu müfredat programı hazırladı. Sonra dersin ismi İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük olarak değiştirildi.
Ataköy Planı hazırlanmadan önce Anayasa?da gerekli düzenlemeler yapılmış, Milli Eğitim Temel Kanunu değiştirilmiş, YÖK Kurulmuş ve mevzuatı yayımlanmıştı. Ataköy Projesi bunların hepsinin sistematik hale dönüştürülmesi ve takip edilmesi amacıyla hazırlanmıştır.
?NATO STANDARTINDA ATATÜRKÇÜLÜK?
Planın amacı nedir?
1980 öncesinde üniversite ve liselerde kendisini ?Atatürkçü? olarak tanımlayan gençlere nadiren rastlanıyordu. Bunlar da bir araya gelebilecek kadar organize değildi. Düşünün, Atatürkçü Düşünce Derneği?nin bile kuruluşu 1989 yılıdır.
12 Eylül darbecileri gençliğin Komünist, Ülkücü ve Akıncı olarak kamplara ayrılmasından rahatsızdı. Gençlere ve topluma yeni bir ideoloji benimsetmek niyetindeydi. Komünizm tehlikesine karşı ?zorunlu din kültürü dersi? ve Türk Milliyetçiliği sorununa karşı ?Atatürk Milliyetçiliği? çaresi üretildi. Cunta, devletin iç ve dış sorunlarına uyumlu ?ılımlı dindarlığı? tesis ederken, devleti ve toplumu, tarikat ve cemaatlerden arındırmayı da unutmadı. Bir anlamda ?NATO standartlarında Atatürkçülük? üretilmek istendi.
?Okulda yardımcı ders kitabı dahil her kitabın sayfaları arasında, öğretim kurumları ve kamu işyerlerinin en görünür mekanlarında, memur ve işçi olmak için girdiğiniz her sınavda, radyo dinlerken, TV seyrederken, sinemada film izlerken, özetle hayatın her alanında, toplumun ?Atatürkçülük? propagandasına tabi tutulması hedefleniyor. Bir çeşit sanal reklam uygulaması? Farkında olarak veya olmayarak toplumun bilinçaltına Atatürkçülük ideolojisinin yerleştirilmesi hedefleniyor. Buna şartlandırma da diyebilirsiniz. Şimdiye kadar çok konuşuldu ama belgelendirilemedi. Herkes ?toplum mühendisliği?nden bahsediyor fakat ispatlanamıyordu. Kitabım, yakın tarihi öğrenmek isteyenler için önemli bir kaynak oluşturacak.
Böyle bir plan niçin gizli hazırlandı?
Aslında benim de vurgulamak istediğim en önemli konu bu. Böyle bir planın gizli değil, açık hazırlanması gerekirdi. Hatta kitabımda, bunun Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği?ne bağlı Toplumla İlişkiler Başkanlığı yerine genişletilmiş bir Milli Eğitim Şurası veya Devlet Şurası ile yapılması gerektiğini belirtiyorum. 12 Eylül yönetimi, sivil bürokrasinin gizli planlar karşısında zaafını bildiği için böyle bir yöntem benimsedi. Nitekim planların geri bildirimleri alındığında olumsuz görüş bildiren yahut konuyu savsaklayan herhangi bir bakanlık veya kamu kurumu olmadığını görüyoruz. Konu bir güvenlik sorunu olarak ele alındığı için bürokrasi haliyle daha özenli davranıyor.
1950 ÖNCESİNDE ATATÜRKÇÜLÜK KAVRAMI YOK
Atatürk Milliyetçiliği ile ne kastediliyor. Türk Milliyetçiliği?nden ne farkı var?
Atatürk hayattayken ve öldükten sonra 1950?ye kadar geçen sürede ?Atatürkçülük? kavramı kullanılmıyor. Batılı kaynaklarda da Atatürkçülük yerine Kemalizm geçmektedir. Atatürkçülük, Demokrat Parti iktidarı döneminde kullanılmaya başlar.
Atatürkçülük terimine, devletin temel metinlerinde kullanılması açısından ilk kez 1961 Anayasası?nın başlangıç kısmında rastlıyoruz. 1971 Muhtırası?nda kullanılsa da 1982 Anayasası?nda 12 kez gönderme yapılıyor. Ancak önceki kullanımların hiçbirinde Atatürkçülük bir toplum ideolojisi olarak ele alınmıyor. 12 Eylül cuntası, Türk-İslam sentezinde kantarın topuzu tutturmakta zorlanıyordu. Bazen Turancılık bazen de İslamcılık baskın çıkıyordu. 1961 Anayasası?nın başlangıç kısmındaki ?Türk Milliyetçiliği? ifadesi kaldırılarak yerine 1982 Anayasası?nda ?Atatürk Milliyetçiliği? kavramı getirildi.
Böylece kavramın içeriği cuntanın istediği gibi doldurulabilecekti. Öyle de oldu. Türk Milliyetçiliği?nin tanımı daha önceden öyle veya böyle yapılacaktı. Lideri hapse atılan (Alparslan Türkeş) bir hareketin yeniden güçlenmesini istemediler.
Gizli bir planın açıklanması suç değil mi?
Her devletin toplumuna önerdiği bir doktrin veya ideolojik model olabilir. Bunu anlayışla da karşılayabilirim. Dayatılan ideoloji, doğru ve tutarlı olsa bile gizli kararlarla kabul ettirilmek istendiğinde bunun adı dayatma veya en hafif tanımıyla ?toplum mühendisliği? olur.
Dikte edilen görüşün tartışmaya açık olması, sözkonusu düşünce sisteminin hatalarını düzeltmesine, eksiklerini tamamlamasına ve açıklarını kapatmasına fırsat verir. Gizli kapaklı işler ise dayanağı ne olursa olsun her zaman yozlaşmaya mahkumdur.
Bu tür kararların gizli alınmasının suç teşkil ettiğini düşünüyorum. Gazeteci olarak devletin güvenliğini ilgilendiren, askeri sır kapsamındaki bilgilerde özen gösteriyoruz. Burada yapılan ise toplumdan gizli kapaklı toplum yetiştirme projesidir. Toplum neye göre ?yetiştirildiğini(!) bilmelidir. Elbette askeri sırların, diplomatik kozmik bilgilerin ve istihbarat kayıtlarının gelişigüzel ortalığa dökülmesi sakıncalıdır. Ancak toplumdaki bütün fertleri doğrudan ilgilendiren, çocuklarımızın geleceğini şekillendiren ve sosyal hayatımızı derinden etkileyen kararlarda şeffaflık esas alınmalıdır.
Projenin başarılı olduğunu düşünüyor musunuz?
Önemli oranda başarı kaydetmiştir. Bu yönüyle dünyada eşine rastlanmayan bir ?toplum mühendisliği? örneğidir. Başarının Atatürkçülük düşüncesinin toplumda karşılık bulmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Üstelik sadece askeri kesimde değil, siviller arasında da ?Atatürkçülük? adına yapılanların hala çok yetersiz olduğunu savunanların bulunduğu da bir olgudur.
Kararları uygulayan Toplumla İlişkiler Başkanlığı (TİB), 2003 yılında kapatıldı belki de Genelkurmay?a taşındı demek daha doğru olur Görevi; ?topyekûn devlet çapında psikolojik harekat yapmak? idi. Kapatıldığında 20 farklı operasyonunun sonlandırıldığı söylenir. Fakat Ataköy Projesi halen devam ediyor. AB uyum yasaları paralelinde Milli Güvenlik Kurulu genel sekreterliğine bir sivilin atanması üzerine bu birim de ?resmen? lağvedildi.
Ataköy Planı ile hayatımızda neler değişti?
?Okulda okuduğunuz her kitapta, memur ve işçi olmak için girdiğiniz her sınavda, TV ekranlarında, izlemek için gittiğiniz sinemalarda, özetle hayatınızın her köşesinde gizli ?Ataköy Planı? ile karşılaşıyorsunuz.
İçişleri Bakanlığı, vali, kaymakam ve polislerin her yıl hazırlanan bir program dahilde, Atatürkçülük ve Tehdit konularında düzenlenen çeşitli kurs, seminer, toplantı, sempozyum, konferans gibi eğitim faaliyetleriyle ?oryante? etti.
Milli Eğitim Bakanlığı, ilkokul, ortaokul ve liselerde okutulan bütün ders ve yardımcı ders kitaplarına, ?vazifeye yönelik konular? (Konsept konuları) yerleştirdi. ?Atatürk?ü anma? bölümleri bütün önemli gün ve gecelerin program akışına girdi.
Üniversitelerde Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezleri kuruldu.
Memur ve işçi alım şartları arasında, ?Atatürk İlke ve İnkılapları?nın bilinmesi de esas alındı.
GİZLİ DARBE: ATAKÖY MUHTIRASI!
Plana sivil hükümetler neden sessiz kaldı?
Biliyorsunuz, sivil hayata geçilen 1983?deki seçimlere askerlerin onay vermediği kimse katılamadı. Tedbir en baştan alınmıştı. 1989 yılına kadar Kenan Evren cumhurbaşkanıydı ve onay vermediği kimse bakan olamıyordu. Diğer yandan siyasetçilerin bu konulara girmek gibi bir arzusu da yoktu. Zaten çoğu da bilmiyordu.
Askerler açısından Milli Eğitim ve İçişleri bakanlıkları savunma bakanlığından önemlidir. 12 Eylül darbesi yapıldığında bu iki bakanlığa emekli generaller atanırken Milli Savunma Bakanlığı?na bir sivil getirilmişti.
Plan uygulamaya geçirilmesine paralel bu iki bakanlıkta ciddi bir personel operasyonu da başlatıldı. Mesela Milli Eğitim eski Bakanı Vehbi Dinçerler?in görevden alınıp, Hasan Celal Güzel?in getirilmesinde Ataköy Planı?nın etkisi vardır. Hasan Celal Güzel, bakanlığa atandığında, TİB?den bu işi yürütecek ekibi de yanında getirmişti. Merhum Avni Akyol?un bakanlık görevinin ilk günlerinde de dindar personele yönelik ?irtica? operasyonu yapılmıştı. Benzer bir durum İçişleri Bakanlığı?nda da sözkonusu oldu. Sağlık Bakanlığı?ndaki laik uygulamaları sebebiyle göz dolduran üroloji uzmanı Mustafa Kalemli İçişleri Bakanlığına getirildi.
Bu yönüyle aslında 10 yılda bir darbe geleneği bozulmadı. 1987-1989 yılları arasını, Türkiye, 28 Şubat benzeri muhtıra atmosferinde yaşadı. Buna bir ad konmak gerekirse benim teklifim ?Ataköy Muhtırası?dır.
Son olarak 2008 Şubat?ında görevden ayrılmak zorunda kaldığını söyleyen Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı İrfan Erdoğan?ın ayrılışının perde arkasında da ?Ataköy Planı? bulunuyor. Önceden liberal bir çizgide yazıp çizen Prof. Dr. İrfan Erdoğan, bazı kanallardan uyarılınca birden ?liberal özgürlükçülüğün naiflik? olduğunu anlıyor. İrfan Erdoğan, kendisini göreve getiren Bakan Hüseyin Çelik?le ters düşmesine rağmen görevinin hemen bırakmamasının sebebi olarak ?konsept konuları?nı gösteriyor. Yani Ataköy Planı?nın kapsamının genişletilmesi çalışmaları bitirilinceye kadar görevini sürdürmesi istenmiş.