Adem Özköse / TIMETURK / Gazze
Birkaç gün önce fotoğraf çekmek ve insanlarla sohbet etmek için Gazze sokaklarında dolaşıyordum. Bir ara gözlerim kumlar üzerinde neşeyle oynayan bir grup çocuğa takıldı. Çocuklara doğru yöneldim ve fotoğraf makinemi çantamdan çıkardım. Tam bu sırada 4-5 yaşlarındaki bir kız çocuğuyla göz göze geldik. Yüzü korkudan sapsarı kesilen çocuk hızlıca ayağa kalktı ve ?Anne anne? diye bağırarak koşmaya başladı. Küçük kız koşarken iki kulağını da parmaklarıyla kapatmaya çalışıyordu ve öyle hızlı koşuyordu ki koşarken terlikleri ayağından fırladı. Fotoğraf makinemi çantamın içine sokmaya çalışırken küçük kız daracık sokakların arasından koşarak kayboldu . Küçük kızın korku dolu bir sesle ?Anne anne? diye bağırması kulaklarımın içini öyle kapladı ki 5-10 saniye kadar olduğum yerde dondum kaldım. Küçük kız günlerce süren bombardımanın ve kurşun seslerinin etkisiyle fotoğraf makinemi silah sanmıştı ve o berbat sesleri bir daha duymamak için kulaklarını kapamıştı. Onu artık göremiyordum fakat göz göze geldiğimiz anki o korku dolu yüz sürekli gözümün önüne geliyordu. Kısa bir süre içinde kendimi topladım ve küçük kızın arkadaşlarına doğru yöneldim. Önce çantamda taşıdığım çikolataları çocuklara dağıttım, daha sonra da Filistinli çocuklarla birlikte kumların üzerinde hep birlikte oyun oynamaya başladık. En çok fotoğraf makinemi merak ediyorlardı.
Hatta makinemi çocuklara uzattım ve birbirlerinin resimlerini çekmeye başladılar. Dakikalar geçtikten sonra o küçük kız sokağın başında tekrar göründü. Ürkek bakışlarla yanıma doğru geldi. İsminin Hena olduğunu öğrendiğim küçük kızın korkmasına neden olduğum için içimde vicdan azabı oluşmuştu. O?nu eğlendirmek için elimden geleni yapmaya karar verdim ve birlikte saklambaç oynayıp fotoğraf çektik. Akşama doğru çocuklar teker teker evlerine dönünce ben de bir arabaya atlayıp Gazze?deki evimiz olan Şifa Hastanesi?nin misafirhanesine geri döndüm.
?GAZZE MEĞER NE KADAR DA GÜZELMİŞ?
Bu yazıyı Gazze?de bir haftamı doldurduğum günün sabahı yazıyorum. Bir hafta boyunca bir çok olaya şahit oldum ve bir çok hikaye dinledim. Fakat beni en çok etkileyen küçük Hena?nın o korku dolu bakışları ve acıyla ?anne anne? diye bağırmasıydı. Kim bilir küçük Hena 22 gün süren savaş boyunca ne büyük korkular yaşamıştı. Savaş gerçekten berbat bir şey ve bütün savaşlardan en çok çocuklar etkileniyorlar. Gazze?ye girdiğim ilk günden beri sürekli olarak Allah?a şükrediyorum. Sonunda lise ve üniversite yıllarımın en tutkulu hayali olan Filistin topraklarındayım. Mısır?dan Gazze?ye girer girmez bir anda her şey değişiyor. Refah Kapısı?nın Mısır tarafındaki o sert bakışlı asker ve gümrük memurlarının yerini Gazze tarafında hepsi son derece güler yüzlü olan Hamas Hükümeti?nin memur ve askerleri alıyor. Geneli doktorlardan oluşan 12 kişilik İHH heyeti ile birlikte geceyi geçireceğimiz Avrupa Hastanesi?ne doğru ilerliyoruz. Refah, Han Yunus, En Nusayrat, Gazze, Darul Beleh, El Berej,Cebali?ye ve Beytül Hanun bölgelerinden oluşan Gazze açıkçası hayal ettiğimden çok daha güzel. Her yer ağaçlar ve yemyeşil bahçelerle dolu. İlk gecemizi Avrupa Hastanesi?nin misafirhanesinde geçirdikten sonra Gazze?nin merkezi sayılan ve adı yine Gazze olan bölgeye doğru yola çıkıyoruz. Gazze?nin içine giremeyen İsrail Askerleri ekili arazileri yerle bir etmişler, zeytin ve portakal ağaçlarını tanklarla devirmişler, inek ve keçileri kafalarına kurşun sıkarak öldürmüşler. Yol boyunca bu manzarayla karşılaşınca aklıma tahrif edilmiş Tevat?taki emirler geliyor. Anlaşılan İsrail Askerleri tahrif edilmiş Tevrat?ın emirlerini yerine getirmek için bir hayli çaba göstermişler. Moloz yığınları arasından eşya arayan insanlarla karşılaşıyoruz.
İsrail Ordusu 2006?da 33 gün boyunca Lübnan?a attığı bombaların iki katını 22 günlük savaşta Gazze?ye atmış. 20 binden fazla ev bombardıman nedeniyle harabe haline gelirken şu an halkın bir kısmı çadırlarda, bir kısmı akrabalarının yanında, bir kısmı da okullarda yatıp-kalkıyor. Savaştan çıkmasına rağmen Gazze?de sokaklar son derece temiz. Hamas Hükümeti günlerdir savaş nedeniyle belediye hizmetlerini yerine getiremese de, halk sokaklara çöp atmamaya dikkat ediyor. Hatta Hamas?ın Sosyal İşler Bakanı Ahmet el Kürdi Gazzelilerin temizliği Türklerden öğrendikleri için bu kadar temiz olduklarını söyledi.
HAMAS GÖNÜLLERİ FETHETMİŞ
Gazze?de insanlarla sohbet ederken iki şey dikkatimi çekti. İlki Hamas?a karşı duyulan yoğun sevgi. Hamas Hükümeti Gazze Halkı?nın sevgi ve muhabbetini fazlasıyla elde etmiş ve bu savaşta elde edilen başarılar Hamas?a duyulan güveni daha da arttırmış.Gazzelilerin Hamas?ı bu kadar çok sevmelerinin nedeni ise sanırım Hamas?ın uygulamalarında yatıyor. İsmail Heniye?nin danışmanı Ahmet Yusuf?a halka kendinizi bu kadar çok nasıl sevdirdiniz diye sorduğumda şu cevabı alıyoruz: ?Hamas bir halk hareketidir ve insanları İslam?a davet ederken asla baskı uygulamaz. İnsanları İslam?a çağırırken davet ve eğitim metodunu kullanıyoruz. Polislerimiz, memurlarımız halka merhametle davranıyorlar. Gazze Halkı Mahmud Abbas Yönetimi?ni de gördü. O dönem devlet dairelerinde rüşvet ve yolsuzluk en üst seviyeye çıkmıştı. Fakat Hamas Hükümeti ile rüşvet, hırsızlık gibi olaylar sona erdi.? Gazze?de gezerken dönem dönem açık bayanlara da rastlıyorum ve onlara başları açık olduğu için herhangi bir baskıya maruz kalıp kalmadıklarını sorunca; ?Şimdiye kadar baskı görmedik. Hepimiz Hamas?ı çok seviyoruz? cevabını alıyorum. Gazze sokaklarında dikkatimi çeken diğer olguda halkın moralinin son derece yüksek olması. Gazzeliler bu savaşta İsrail?e karşı büyük bir zafer elde ettiklerini düşünüyorlar. Evlerde günlerdir zafer yemekleri veriliyoryor. Ben de bir zafer yemeğine davet edildim ve yemekte Gazzelilerle bol bol sohbet etme imkanı buldum. Zafer yemeğine katılanlar arasında İzzettin Kassam Birlikleri?ne bağlı direnişçiler de vardı. Direnişçilerin sözcülerinden olan Ebu Cihad İzzettin Kassam Birlikleri?nin 20 bin kişilik bir ordu olduğunu ve bu savaşta cepheye sürülen asker sayısının sadece 8-9 bin civarında olduğunu söylüyor. Gözlemlediğim kadarıyla İzzettin Kassam Birlikleri artık sıradan bir gerilla hareketi olmaktan çıkmış ve ülkesini savunan milli bir orduya dönüşmüş. 22 gün süren savaş esnasında en güçlü direniş Kafi ve Reis tepelerinde yaşanmış. İsrail Ordusu günlerce saldırmasına rağmen Gazze?nin içine girmeyi bir türlü başaramamış.
?GAZZE?DE TÜRKİYE RÜZGARI?
Bence bu savaşın iki galibi ve iki mağlubu var. Savaşın mağlupları Gazze saldırısı öncesi planladığı hedeflerin hiçbirine ulaşamayan İsrail Hükümeti ile savaş esnasında Refah Kapısı?nı kapalı tutarak bütün dünyanın nefretini kazanan Mısır. Savaşın galipleri de dünya kamuoyunda özellikle de İslam Dünyası?nda büyük bir prestij kazanan Hamas ile Türkiye. Gazeteciliğe başladığımdan beri bir çok İslam Ülkesi gezdim; fakat Türk Halkı?nın ve Osmanlının bu kadar çok sevildiği bir başka İslam Beldesi görmedim. Gazze Savaşı boyunca Türkiye?de Gazze?ye destek için düzenlenen gösteriler, İstanbul?daki İsrail Konsolosluğu?nun savaş boyunca kuşatma altında tutulması ve Ankaralıların İsrail Basketbol takımını kovmaları Gazze?de büyük bir yankı bulmuş. Bindiğim dolmuşlardaki şoförler, yemek yediğimiz lokantaların görevlileri Türk olduğumuzu öğrenince bizden para almak istemiyorlar. Hatta bazı Gazzelilerin evlerine Türk bayrağı astıklarını bile gördüm. Dükkanlarda satılan Filistin askılarında ise Filistin bayrağının yanında Türk bayrağı da var. Birkaç gün önce Şifa Hastanesi?nin kantininde Sudanlı, Suriyeli, Ürdünlü, Mısırlı ve Filistinli doktorlarla oturuyorduk. El Cezire Kanalı?nı seyrederken birden televizyon canlı olarak İstanbul Haldun Alagaş Spor Merkezi?ndeki Filistinle dayanışma gecesini vermeye başladı. Gazze?den İstabul?daki Filistin Gecesi?ni seyretmek beni son derece heyecanlandırdı. Sudanlı bir doktor gözyaşlarına hakim olamamış ağlıyordu ve birden ön tarafta oturan Filistinli Doktor İhsan ayağa kalkarak; ?Bu Türkler Filistinlilerden daha Filistinli, Allah Türklerden razı olsun? dedi. Gazze?de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Necmeddin Erbakan Hoca da bir hayli ünlü. Yalnız bir fark var. Başbakan Erdoğan daha çok halk tarafından sevilirken, Erbakan Hoca siyasi yönleri ağır basan İslamcılar tarafından seviliyor.
BABALAR VE OĞULLARI
Şehid Nizar Reyyan'ın oğlu Bilal
Gazze?deki savaşta iki kişi çok ön plana çıkmıştı. Biri Hamas?ın İçişleri Bakanı Said Siyam, diğeri de 4 eşi ve 12 çocuğu ile birlikte şehit olan Nizar Reyyan . Önce Nizar Reyyan?ın oğlu Bilal?i ziyaret ettik. Bilal bir hayli metin gözüküyordu. Bilal, Nizar Reyyan?ın defalarca kez Türkiye?ye geldiğini ve Türk Halkını çok sevdiğini söyledi. Babasının sürekli olarak şehit olmayı arzu ettiğini belirten Bilal; ?Babam cihadı terk eden ve Filistin?i unutan alimlere çok kızardı. Filistin Mücadelesii?ne önderlik etmesi gereken asıl kişilerin de alimler olması gerektiğini söylerdi. O şehid olarak en güzel nimete kavuştu? dedi. Bilal?le uzun uzun babası ve son savaşla ilgili sohbet ettik. İzzettin Kassam Birlikleri?ndeki direnişçilerin tamamına yakını Nizar Reyyan?ın öğrencileriymiş ve Nizar Reyyan Filistinli direnişçilerle birlikte operasyonlara katılırmış.
Şehid Said Siyam'ın oğlu Musab
Daha sonraki adresimiz ise Said Siyam?ın eviydi. Evin önüne bir taziye çadırı kurulmuştu ve Gazzeliler gruplar halinde Said Siyam?ın oğlunu ziyaret ediyorlardı. Bizi de çadırın girişinde Said Siyam?ın oğlu Musab karşıladı. Musab?ın neşeli hali dikkatimi çekti. Musab kısa bir süre önce babasını kaybetmesine rağmen son derece mutlu görülüyordu. O?na bu mutluluğunun sebebini sorduğumda aynen şu cevabı aldım: ?Babam Allah yolunda şehit olmayı çok istiyordu ve sonunda da bu isteğine kavuştu. Babamın dualarının Allah tarafından kabul edilmesi ise beni son derece mutlu etti. Yahudilerin hayatı sevdiklerinden çok daha fazla bizler ölümü, Allah yolunda şehit olmayı seviyoruz. Şehadet bizim için Allah tarafından gönderilen en güzel hediyedir. Biz de şehadeti bekliyoruz ? Bilal ve Musab?ın babalarının ardından söyledikleri sözler son derece etkileyiciydi. Şehitlik Gazze?de bir kültür haline gelmiş ve her evde neredeyse bir şehit var. Bir hafta içinde sadece sokakta gezerken onlarca şehit babasıyla tanıştım. Burada şehit babası olmak da son derece övünülecek bir rütbe. Tanıştığımız şehit babaları hemen cep telefonlarındaki oğullarının fotoğraflarını çıkarıp övünçle bize gösteriyorlar. Sanırım Gazzelilerin İsrail Ordusu karşısındaki en etkili silahları da şehadete tutkulu on binlerce gence sahip olmaları.
?AMBARGO SAVAŞTAN BETER?
Gazze?de bir haftadır üzerimizde İsrail uçakları geziyor. Uçaklardan her gün 10?dan fazla ses bombası atılıyor. Dün ard arda atılan ses bombaları büyük bir paniğe neden oldu ve devlet dairelerinin tamamına yakını boşaltıldı. Şimdilik savaş bitti gibi gözükse de İsrail Ordusu Gazzelilerin psikolojilerini bozabilmek için elinden geleni yapıyor. Hamas Yetkilileri ve Gazze Halkı İsrail?in yakın zamanda tekrar büyük çapta bir saldırı başlatacağını düşünmüyor. Fakat Gazzeliler İsrail uçakları tarafından atılan bombalardan çok daha fazla ambargodan şikayetçiler. Hamas?ın Sağlık Bakanı Besim Naim; ?Ambargo bize İsrail saldırılarından çok daha fazla sıkıntı veriyor. Uçaklar bomba attıklarında bir seferde ölüyorsunuz; fakat ambargo nedeniyle yavaş yavaş ve her gün ölüyorsunuz? diyor. Ambargo nedeniyle Gazze hayli pahallı bir şehir haline gelmiş. Mesela Mısır tarafında 2 Mısır Cüneyhine satılan bir kilo portakal; Gazze?ye girince 15 Cüneyhe çıkıyor.
Türkiye?de 10 Milyar olan bir araba ise Gazze?de Türk parasıyla 25 Milyar civarında. Gazze?ye Mısır ve İsrail tarafından sıkı bir ambargo uygulansa da Türk yardım kuruluşları ne yapıp edip Türkiye Halkı?nın yardımlarını Gazze Halkı?na ulaştırıyorlar. İHH Yönetim Kurulu Üyesi Murat Yılmaz?dan aldığımız bilgilere göre İHH şimdiye kadar Gazze?de 10 Milyon YTL?den fazla ayni ve nakdi yardım dağıtmış. 1350 şehit ailesine 500?er EURO yardımda bulunan İHH?nın Gazze?deki görevlileri, bu savaşta evi yıkılan bin aileye de 2 şer bin dolar dağıtmışlar. Gazze?ye bir çocuk hastanesi ve bir protez merkezi kurma kararı alan İHH, ayrıca savaş esnasında vurulan okulların onarılma işini de üstlenmiş. Yardım Eli, Deniz Feneri, Cansuyu ve Yeryüzü Doktorları da Gazze?de göğsümüzü kabartacak çalışmalara imza atıyorlar. Savaş sırasında başta İslam Dünyası olmak üzere bütün dünya bir büyük sınav verdi. Gazzelilerin söylediklerine göre bu sınavda en yüksek notu Türkiye Halkı aldı. Şimdi sıra Gazze?yi açık bir cezaevine çeviren ambargoyu delip Gazzelilerin açlıktan ve ilaçsızlıktan ölmelerini engellemek.