Kadın Girişimcileri Derneği (KADİGER) tarafından düzenlenen 'Ekonomideki Beklentiler, Şirketlere Tavsiyeler' başlıklı toplantıda konuşan Suzan Sabancı Dinçer, global krizin dünyadaki etkisinin 1 trilyon dolara, IMF beklentisinin ise bu zararların 1.4 trilyon dolara çıkmasını tahmin ettiğini ifaderek, bu rakamları üst üste koyduğunuz da Amerika'nın milli gelirinin yüzde 5'i, Avrupa Birliğinin toplam milli gelirinin yüzde 5'ne denk geldiğini söyledi.
Krizin ana nedenlerini, Amerika'daki aşırı likitide, yurtdışı bazlı bankaların yetersiz öz kaynakları, finansal kesimde yurtdışında aygın mevduat tabanı olmayan bankaların belirli piyasa mekanizmalarını borçlanma yapıp bunları kredi olarak vermeleri, yüksek bilonço dışı türev ürünler olarak sıralayan Dinçer, borsalarda çok büyük düşüş, konut piyasasında ço büyük değer kaybı olduğunu, belirterek, sadece Amerika da bireylerin bu krizden kaybettikleri 7 trilyon dolar olduğunu kaydetti.
Dinçer, küresel krizle birlikte dünya genelinde 10 trilyona yakın çeşitli paketler hazırlandığını, bankalara sermeye konduğu, sorunlu aktiflerin bilançoların dışarı çıkarılması ve bankalara devlet güvencesi getirilmesine rağmen ekonominin çarkları dönmesinde sıkıntılar olduğunu ifade etti.
Ekonomilerin büyümesi ve tüketicinin harcamaya başlamasının zaman alacağını düşündüklerini belirten Dinçer, 'Bizim tahminimiz Amerikan ekonomisinin tekrar hareketlenmesi için konut problemlerinin çözülmesi lazım. 2009 sonlarına kadar olmayacak diye tahmil edilmekte. Türkiye'ye geldiğimizde, krizin hissedilmesi özellikle 2008 son çeyreğinde oldu. Global krizden etkilenmesi mümkün değil. Türkiye kaynaklı bir kriz değil. Bir sürü karar alınmakta ama görüyoruz ki alınan kararlar yeterli değil' dedi.
Türkiye'nin krize kuvvetli girdiğine işaret eden Dinçer, 'Türkiye'nin bankacılık sektörü krize çok kuvvetli girdi. Finans sektörünün sağlıklı olması bizim için kazançtır. Son 4-5 yıldır yaşanan büyüme Türkiye için moraldir. Çok büyük krizler yaşadık bir gördük ki eğer el ele verirsek bu ülkede çok büyük fırsatlar olduğunu yaşadık. Moralleri bozmayacağız.
Bankacılık sektörünün kuvvetli olmasının sebebini, sermaye yapısının çok kuvvetli olması olarak gösteren Dinçer, 'Tüm bankacılık sektörüne bakıldığında sermaye oranları yüzde 15 civarında. Kaynak toplama mevduat ağılıklıdır dolayısıyla mevduata tabanı yaygındır. Türkiye'nin gelişmekte olan ülke olması bizi korudu. Türev ürünler bizde yok' şeklinde konuştu.
Dinçer sözlerini şöyle sürdürdü: 'Kredilerin gayrisafi milli hasılaya oranı yüzde 38 civarındadır. Diğer ülkelere baktığımızda bu oran yüzde 120 civarındadır. Bireysel kredilerin oranı sadece yüzde 12 bu bazı Ülker de bu çok fazla. Konut kredilerin milli hasılaya oranı yüzde 4 bizim ülkemizin az borçlu olduğunu görüyoruz. Son dönemde sorunlu kredilerde hafif bir artma olması normaldir . Çünkü ekonomide bir durgunluk var'
'2009'un ilk 9 ayı zor geçecek'
Türkiye'nin bu kriz döneminde kısa ve uzun vadeli önlemler alması gerektiğini dile getiren Suzan Sabancı Dinçer, 'Kısa vadeli önlemler derken, tüm dünyada global krizin etkisi 2008 bittikten sonra 2009 ilk çeyreğinde devam edeceği beklentisi ağırlıkta. 2009 sorunlu geçecek Belki 2009 son çeyreği ve 2010 yılı başından itibaren Amerika'dan başlayarak ekonomide büyüme hareketlenme bekleniyor. Demek bizim için 2008 büyümeyi yüzde 1.5 ile kapayacaksak. 2009 da başa baş belki artı 0.5 puan büyüme beklentisi koyarsak ilk 7-8 ay biraz sorunlu, sıkıntılı geçeği açık' diye konuştu.
Kısa vadede dikkat edilmesi gereken en önemli konunun bütçe disiplini olması gerektiğine vurgu yapan Dinçer, 'Hem ülke genelinde hem şirketler bazında bütçe disiplini çok önemli olmakta, çünkü bizim ülkemizde tasarruf, güven ve yurtdışı piyasalara vereceğimiz kontrollü yönetim ülkemzi krizin bitiminde kaynak çekmekte öncelikli ülkeler yapmak açısından çok önemli. Yapıcı olmak el ele vermek. Her birlikte çalışmalıtız. Sonuç bu 7- 8 ayı en az hasarla geçirmek zorundayız. Nakit akımı likitideye çok önem vermeliyiz' şeklinde konuştu.
'Türkiye'nin en önemli konularından biri istihdam'
İleriye dönük olarak, Türkiye'nin en önemli konularından birinin istihdam olduğunu kaydeden Dinçer 'Kriz bittikten sonra bir şekilde gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere kaynak aktarımı devam edecek Biz ülke olarak öncelikli ülkeler arasındayız. Yeni yatırımlarını çekmemiz gerekiyor. Bundan yeni işler olmalı ki yeni tesisler yapılsın. Kayıt dışı ekonomi mümkün olduğu kadar kayıt içine alınması bizim çok önemli, kayıt dışının azaltılması lazım. Ar-Ge çalışmalarına önem verilmeli. Ar-Ge
çalışmalarına ayırdığımız miktarlar çok düşük. Ar-Ge'ye ayrılan paylar artırılmalı. Eğitim reformu yapılmalı' diye konuştu.
'IMF ile yapılan anlaşma yararlı olacak'
Türkiye IMF ile çalışmasının olduğunu hatırlatan Dinçer, 'IMF bizim için çok önemli, çünkü tüm dünyada bir güven eksikliği var. Yatırım yapmak isteyenlerin iştahı tamamen azalmış durumda, herkes çok dikkatli. Tekrardan ülkemizde güveni sağlayabilmek için kaynak sağlayabilmek için IMF ile yapılacak doğru anlaşmanın üst üste yararlı olacağını düşünüyoruz' dedi.
Toplumları ülkeleri ileriye götürecek konunun girişimcilik olduğuna işaret eden Dinçer 'Girişimliği desteklememiz lazım. Ben kriz bittikten sonra ilk çıkış yapacak ülkelerden bir olacağını inanıyoruz. 2009 ilk çeyreğini en az hasarla atlatabilirsek Türkiye'nin önünün tekrar açık olduğunu düşünüyorum' şeklinde konuştu.
Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan, Dinçer Türkiye'de cari açığın bu yıl 20-22 milyar dolar seviyesinde olmasını beklediklerini ifade ederek ''2008'i yüzde 1,5 büyüme ile kapattıktan sonra 2009'da banka olarak tahminimiz yüzde yarım büyüme veya başa baş diye görüyoruz Türkiye'yi'' dedi.
İstihdama ilişkin bir soru üzerine Dinçer, 'Akbank, ekonomik olarak sorumluluğu olan bir bankadır. İstihdam konusunda Akbank her zaman adam da alacak, adam da çıkaracaktır. Performansı iyi olan arkadaşlar bizlerle çalışacaktır. Performansı iyi olmayanları da maalesef ayırmak zorunda kalacağız. İstihdam konuları, eleman konuları günlük değildir, süreklidir. Şirketlerin ülkelere, ekonomiye, müşterilerine, hissedarlarına sorumlulukları vardır. Bizler, ekonomik değer yaratmak için buralardayız' şeklinde konuştu.
2009 yılında 50 yeni şube açma politikalarının olduğunu belirten Dinçer '50 şube açmak demek şube başına 7 -8 personel düşündüğün zaman net olarak banka büyüyecek. Ancak şubelerin nerede açılacak diye bakıldığı zaman illerin kompozisyonu ve illerin segmentine göre karar vereceğiz' dedi.
Akbank için yurt dışında borç çevirmede likiditenin sorun olmadığını, faizin öneminin bulunduğunu ifade eden Dinçer, 'Ben diyorum ki 'faiz iyiyse alırım, faiz iyi değilse alamam'. Bunu söylerseniz para alabilirsiniz, bunu söylerseniz size para verirler; ama bunu söylemezseniz, 'ne olursa alacağım, benim ihtiyacım var' derseniz, size para vermez hiç kimse. Dolayısıyla bizim, Türkiye'nin itibarını yukarıda tutabilmemiz
için ve yerel oyuncuların, yani Türkiye'deki tüm bankalar için diyorum, itibarını tutabilmesi için bizim likiditeye dikkat etmemiz gerekiyordu' şeklinde konuştu.
Dinçer, bankacılıkta faizlerin düşmesinin kendileri için çok önemli olduğunu belirterek şu anda tüm bankaların kredi faizlerinin çok düşük olduğunu, ancak faizler düşse bile herkesin temkinli davrandığını, bunun da çok doğal olduğunu ifade etti.
'Krize rağmen 50 şube açacağız'
Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, yaşanan küresel krize rağmen 2009 yılında 50 yeni şube açmayı planladıklarını söyledi.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-01-21 15:39:00
SON VİDEO HABER
Haber Ara