Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

ABD'nin en kötü devlet başkanı

Hiç kuşku yok, Bush en kötü ABD Başkanlarından biri olarak tarihe geçti.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-01-21 09:26:00

ABD'nin en kötü devlet başkanı

George W. Bush, geçen 8 yılık dönemde arkasında Amerikan tarihinin en kötü bilançosunu bıraktı. Bu aynı zamanda dünyanın her zamankinden daha kötü bir duruma gelmesine yol açtı. Hiç kuşku yok, Bush en kötü ABD Başkanlarından biri olarak tarihe geçti.

ABD?nin 43. Başkanı George W. Bush sekiz yıllık iktidarının Amerikan halkının güvenini kaybetmesiyle sonlandırdı. Gallup /CNN anketine göre hakkında yüzde 72 oranında olumsuz görüş var. Bush?tan önce sadece Kore savaşının ortasındayken Harry Truman ve Watergate skandalı sonucu istifası sırasında Richard Nixon bu düzeyde bir güven kırılmasıyla karşılaşmıştı. Amerikalı tarihçiler nezdinde hiç kuşku yok ki Bush, en kötü ABD Başkanları arasında yerini aldı.

Bunu Amerikalı tarihçilerin anlatmasına da gerek yok. Dünyanın geldiği duruma bakıldığında bunu görmemek mümkün değil. Bush arkasında dev bir ekonomik kriz, Afganistan ve Irak?ta iflas eden savaş politikası ve yıkım, Filistin?de savaş, Kürdistan?da çözümsüzlük bıraktı. Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile masaya oturarak PKK?ye aktif destek sundu. Politikaları sonucu ekonomide Büyük Depresyon hızlandı. 20 Ocak 2008 tarihinde görevi resmen sona erdi ve yerine ABD?nin ilk siyahi başkanı Barack Obama geçti.

Tek tek ele alındığında Bush?un sekiz yıllık iktidarı geriye şöyle bir tablo çıkarıyor.

Ekonomi Büyük Depresyon eşiğinde:

2008 yılının sonlarına doğru ABD ekonomisi resesyona girdi. Mali ve emlak krizi sürekli kötüye giderken Bush yönetimin endişelenmedi ve tedbirler almadı. Buna karşın savaş bütçesini arttırmak için yoğun çaba gösterdi. 2008 yılında Beyaz Saray?a geldiğinde Bill Clinton?dan kalma güçlü bir ekonomik büyüme devraldı. Eylül 2001 saldırıları ile birlikte Cumhuriyetçi Reagan dönemindeki liberal düzenleme gibi mali pazarda radikal düzenlemelere gitti. Tüketiciler, şirketler ve Wall Street mali kuruluşlarının artan borç tehlikesini görmezden geldi. 2008 yazına kadar sorunu hep erteledi. Gerisinde bıraktığı mali gerçek bir depresyona dönüşüp dönüşmeyeceğini de gelecek gösterecek.

?Terörizme? karşı mücadele adı altında yürütülen küresel savaş:

George W. Bush iktidara geldiğinde ne gariptir ki 11 Eylül 2001?de New York ve Washington?da saldırılar gerçekleşti. Bu ABD tarihinde ulusal topraklara yönelik ilk saldırı oldu. Saldırıyı El Kaide üstlendi. Ancak halen tartışmalı bir saldırı olarak yerini koruyor. Kendi iktidarından önce ulusal güvenlik alanında boşluklar olduğu ileri sürüldü, büyük bir ?anti terörizm? aygırı devreye koyuldu. Ulusal Güvenlik Departmanı kuruldu, bu İkinci Dünya Savaşı?ndan bu yana federal hükümetin en önemli yeniden organizasyonu oldu. İstihbarat ve antiterör servisleri güçlendirildi. ?Terörizmle mücadele? adı altında dünyanın bir çok yerinde savaşlar başlattı.

Amerika?nın imajı hiç olmadığı kadar uluslar arası kamuoyunda zedelendi. Elektronik gözetim ağır genişletildi, ülke dışında bir çok ülkede CİA işkence merkezleri kuruldu, Anayasa defalarca ihlal edildi. Özellikle ?İslami terör tehdidi? adı altında Pakistan ve Afganistan?da savaşı tırmandırdı. Aralık 2001?de Afganistan?da Taliban rejimi devrilse de sonrası pek de farklı olmadı. Mart 2003?te bu kez Irak?ı işgal harekatı başlattı ve Saddam rejimini devirdi. Bu işgal harekatı yüzbinlerce insanın hayatına mal oldu. İşgal tam bir fiyasko ile sonuçlandı. Afganistan ve Irak savaşı ABD?ye 1 trilyon dolara mal oldu.

Uluslararası izolasyon:

Bush?un dünya genelinde izlediği tek taraflı politikalar ABD?yi hiç olmadığı kadar izole etti. Dünya ülkelerinin çoğunluğunun karşı olmasına rağmen Irak?a işgal harekatı başlattı. Dünya genelinde anti Amerikancılık Bush politikaları ile beslendi. İran?a yönelik nükleer silah programını durdurmada aynı şekilde tek taraflı politikalarını dayattı. Ortadoğu?da Filistin-İsrail çatışmasında barış sürecinin çözümsüz kalmasının temel aktörü oldu. Küresel ısınmaya karşı Kyoto Protokolü?nü imzalamayarak diplomatik alanda etkisinin azalmasına yol açtı. Dünya Ticaret Örgütü?nün Doha?daki görüşmelerinde ödün vermek zorunda kaldı. Bush yönetimi son yıllarda AB ile ilişkileri yenilemeyi denedi, Wall Street?in çöküşü ile küresel mali kriz hızlandı ve Bush yönetimi AB?lilerin küresel mali sistemin yenilenmesi üzerine kolektif bir düşünme sağlanması girişimini kabul etmek zorunda kaldı.

Krizdeki Amerikan hayali:

Bush döneminde sosyal eşitsizlik derinleşerek 1920?den bu yana en kötü duruma ulaştı. Amerikalı işçilerin gelirleri 2000 ile 2008 arasında geriledi. Sadece 4 Kasım ile Aralık sonuna kadar 1 milyonu aşkın kişi işsiz kaldı. Sağlık sigortası ve çocuk yardım giderleri artmaya devam etti. Bush?un görevini devrettiği sırada Amerikalıların önemli bir çoğunluğu çocuklarının kendilerinden daha iyi bir yaşama sahip olacağını düşünmüyor. Amerikan hayalinin gerçekleşeceğine inanmıyorlar. Bugün 42 milyon Amerikalı sağlık sigortasından yoksun ve bu sayı giderek artıyor. Kamu bütçe açığı 2008-2009?da 1 trilyon dolara ulaştı ve bu borcun 10 trilyonu aşması bekleniyor.

Cumhuriyetçi parti Bush ile birlikte kaybetti:

2000 yılında Yüksek Mahkeme?nin tartışmalı karı ile seçilen ve 2004 yılında yeniden seçilen Bush kendisini Reagan döneminin garantisi olarak sundu. Ancak muhafazakarların gözünde Reaganizmi öldüren kişi olarak kalacak. Cumhuriyetçiler 1994 yılından beri çoğunluğa sahip oldukları Kongre?de 2006?da çoğunluğu kaybetti.

 

SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara