Dolar

34,8719

Euro

36,7287

Altın

3.040,58

Bist

10.123,70

Filistinli aydınlardan Mahmud Abbas'a isyan

Mahmud Abbas'ın başında olduğu Filistin Özerk Yönetimi?nin İsrail saldırıların karşı takındığı tavrı kınayan 200'ün üzerinde aydın ve siyasetçi bir bildiri yayınladı.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-01-19 12:33:00

Filistinli aydınlardan Mahmud Abbas'a isyan

Haber Merkezi / TİMETURK

Çoğunluğu Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ)'nden 200'ün üzerinde siyasi lider ve aydından, Gazze saldırısı boyunca İsrail yanlısı tavır takınan Mahmud Abbas'a sert tepki. Siyasi liderler ve aydınlar, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları boyunca pasif bir tavır takınan Mahmud Abbas'ın başında bulunduğu Filistin Özerk Yönetimi?ne (FÖY) karşı isyan bayrağı çekti.

Filistin Özerk Yönetimi?nin takındığı tavrı kınayan bir bildiri yayınlayan aydınlar, direnişin ve Gazze halkının yanında yer aldıklarını açıkladı.

ABBAS'A AĞIR ELEŞTİRİ

Abbas yönetimi, Batı Şeria'da özellikle Cuma günleri namaz çıkışında eylemlerin düzenlenmesini engellemek için kent meydanlarını polis ve özel güçlerle kuşatıyordu. Aydınlar, Abbas yönetiminin İsrail'i protesto eylemlerini polisle engelleme tavrını eleştirdi.

GAZZE HALKININ ACISININ SEBEBİ FİLİSTİ PARTİLERİNİN SESSİZLİĞİ

Bildiride 'Gazze halkının acı çekmesinin sebebi Filistin direnişi değil, İsrail işgali ve diğer Filistin partilerinin sessizliğidir. İsrail?in savaş suçlarını incelemek üzere Gazze?de bir uluslararası komisyonun görevlendirilmelidir' denildi. Bildiriye ulusal birlik hükümetinde Enformasyon Bakanı olarak görev alan Mustafa Barguti öncülük etti.

KIR SAÇLI EBU MAZEN (Mahmud Abbas) KİMDİR?

Mahmud Abbas, 1935 yılında, İngiliz mandası altındaki Filistin topraklarına dâhil olan, şu anda ise İsrail işgali altındaki Safed kasabasında dünyaya geldi. 1948'de bir mülteci olarak gittiği Suriye'de bir süre öğretmen olarak çalıştı. Daha sonra Şam ve Kahire üniversitelerinde hukuk eğitimi gördü. Moskova'da tarih alanında doktora yaptı.

Doktora tezi Siyonizmin Filistinli bakış açısıyla tarihiyle ilgiliydi. Ancak bazı Yahudi grupları doktora konusunu ve çalışmalarının ürünü olan 'Madalyonun Öteki Yüzü: Nazizm ve Siyonizm arasındaki gizli ilişki' adlı kitabı, Yahudi soykırımının yadsınması olarak eleştiriyor. Kitapta kurbanların sayısının az gösterildiği ve Yahudilerin Nazilerle işbirliği yapmakla suçlandığı belirtiliyor. 'Soykırım Yahudi ulusuna karşı insanlığın kabul edemeyeceği bir suçtu' diyen Abbas ise kendisine yöneltilen bu iddiaları reddediyor.

FKÖ içinde Ebu Mazen adıyla anılan Mahmud Abbas, 1950'li yıllarda, Katar'da sürgünde yaşarken, Filistin davası için taraftar toplamaya çalışıyordu. Bu dönemde tanıştığı isimler daha sonra Filistin Kurtuluş Örgütü'nün önde gelenleri haline geldi.

Mahmud Abbas, Yaser Arafat ile birlikte El Fetih'i kurdu. Filistin davası için mücadele ederken, Arafat'ı Ürdün, Lübnan ve Tunus'taki sürgününde yalnız bırakmadı.

İstihbarat birimleri ile arası iyiydi.

Abbas, hep arka planda olmayı tercih etse de, bu durum onun uluslararası arenada, Arap liderleri ve istihbarat şefleriyle güçlü bağlantılar kurmasını engellemedi. Bu bağlantılar onun Filistin Kurtuluş Örgütü'nde yükselmesini de sağladı. İlk olarak örgütün mali işlerinin sorumluluğunu aldı. 70'lı yıllarda güvenlikle ilgili görev üstlendi, 1980'de ise FKÖ'nün ulusal ve uluslararası ilişkileri departmanı sorumlusu oldu.

Oslo'nun öncülerinden

Pragmatik olarak tanınan Abbas siyasi alanda riskli kararlar almaktan çekinmedi. İsrail-Filistin çatışmasına barışçıl çözüm bulunmasını savundu, Yahudi gruplarla diyaloğa destek verdi, iki devletli çözümden yana oldu. Oslo'daki gizli görüşmelere katılan Filistin heyetinin başkanlığını üstlenmesi Abbas'ın FKÖ içinde güvercin olarak tanınmasına yol açtı. 1993 yılında örgüt adına İsrail ile barış anlaşmasına imza attı. 69 yaşındaki Abbas, 48 yıllık bir sürgünden sonra 1995'te Filistin topraklarına döndü.

1996'da Filistin Kurtuluş Örgütü genel sekreteri ve Arafat'ın resmi olmayan sözcüsü konumundayken, Arafat'ın Oslo Sözleşmeleri'ndeki tutumunu eleştirdi. İkinci İntifada'nın başlamasından sonra Filistinlilerin İsrail'e yönelik saldırılarına karşı tavır aldı ve Arafat'ın çizgisinden belirgin bir şekilde uzaklaştı. Çok az sayıda Filistinli politikacıdan biri olarak, İsrail ve ABD hükümetleriyle diyalogu hep sürdürdü.

Arafat, Abbas'ı neden istemiyordu?

2003'te, İsrail ile ABD'nin Yaser Arafat'ı muhatap olarak kabul etmemelerinin ardından yeni lider adayı olarak sivrildi. Aynı yıl Filistin Özerk Yönetimi'nin ilk başbakanı oldu; ancak tüm yetkilerine sahip olamadı.

Abbas'ın bu makama atanması hem ABD Başkanı George W. Bush hem de İsrail başbakanı Ariel Şaron tarafından Ortadoğu Sorunu'nun çözümü için ilk adım olarak talep edilmişti. Abbas, Arafat'ın itirazlarına karşın Filistinli direniş gruplarıyla baş edebileceğini düşündüğü eski Gazze güvenlik şefi Muhammed Dahlan'ı içişleri bakanlığına atamak istiyordu. Ancak ABD başta olmak üzere dışarıdan gelen baskı sonucu Arafat Abbas'ın isteklerine boyun eğmek zorunda kaldı. Yaser Arafat ile yaşadığı iktidar mücadelesi sonucu 4 ay sonra başbakanlığı bıraktı. 5 Ekim 2003'te Arafat, Abbas'ın yerine bu makama Ahmed Kurey'i atadı.

Yaser Arafat'ın ölümünden sonra Filistin Kurtuluş Örgütü başkanlığını devralan Abbas, 9 Ocak 2005 tarihinde yapılan seçimlere El Fetih'in adayı olarak girdi ve oyların % 62.52'sini alarak Filistin Devlet başkanı seçildi. El Fetih liderlerinden Mervan Barguti'nin adaylıktan çekilmesinin ardından, Filistin halkının çoğunluğunun desteğiyle seçimleri kazandı. Abbas, Seçim zaferinden sonra İsrail'e karşı silahlı direnişi bitirme yolunda açıklamalar yaptı.

23 Ocak'ta Hamas ve İslami Cihad'ın ilan ettiği ateşkes ancak 12 Şubat'a kadar sürdü. Ateşkes müddetin içerisinde İsrail, Filistin'e ve Filistinli gruplara yönelik şiddetli saldırılarını artırdı. Bu saldırıların ardından Filistinli gruplar, ateşkesin hiçbir öneminin olmadığını ilan ettiler.

İsrail-Filistin geriliminin tırmanmasından sonra Abbas Ağustos ayında normalde 17 Haziran'da yapılması gereken parlamento seçimlerinin Ocak ayına alındığını duyurdu. Ocak 2006'da yapılan parlamento seçimlerinde El Fetih bozguna uğradı ve parlamentodaki çoğunluğunu kaybetti. Seçimlerin galibi Hamas oldu. Bu yenilginin sorumlusu olarak yolsuzluğu engelleyemeyen Abbas gösterildi.

İsrail ile diyaloga 'evet', Filistinli gruplarla diyaloga 'hayır'

Mahmud Abbas, Haziran 2007'de hem Gazze Şeridi hem Batı Şeria'da olağanüstü hal ilan etti, hükümeti lağvederek geçiş dönemi için olağanüstü hal hükümeti kuracağını açıkladı. Hamas ise Abbas'ın 'kararları kabul etmiyoruz' dedi.

Abbas'ın kararının ardından İsrail Gazze'yi kontrolü altına alan Hamas'a ambargo uygulama kararı aldı. İsrail'e Gazze'deki Filistinli mültecilere yapılan tüm gıda yardım çalışmalarını durdurdu. Gazze'yi havadan, karadan ve denizden kuşatma altında aldı. 8 Temmuz Haaretz tarafından yayınlanan bir makalede ortaya çıkan 'Abbas'ın ve birkaç yardımcısının Mısır ve İsrail'e, insanların Mısır'dan Refah sınır kapısı yoluyla Gazze şeridine geçmesinin engellenmesi için akıl danıştıkları' bilgisini de doğruladı. (Abbas Refah/Gazze-Mısır kapısının kapalı kalmasını istiyor- Haaretz, 18 Temmuz 2007)

Abbas'ın İsrail ile gizlice anlaşmaya dayalı siyasetinin insanları açlığa mahkûm etmesi karşıt bir etki de yaratıyor. Birleşmiş Milletler Filistinli Mülteciler Ajansı UNRWA kuşatma altındaki sınırın yeniden açılması için çaresiz bir başvuru yayınladı. Ajansın komisyon genel temsilcisi Filippo Grandi 9 Ağustos'ta verdiği beyanda Gazze'nin 'yüzde yüz yardıma bağımlı durumda olduğu' uyarısında bulundu (UNRWA komisyon genel temsilcisi Filippo Grandi'nin basın açıklaması, Gazze, 9 Ağustos 2007). Grandi, Abbas'ı açıklamasından dolayı da kınadı. İşgalci ve sömürgecileri her şeyiyle kucaklarken Abbas'ın Filistinliler arası olası bir diyaloga ise şiddetle karşı çıkması Filistinli düşünürler tarafından sert bir dille eleştiriliyor.

Edward Said ve Robert Fisk'in gözüyle Mahmud Abbas

Lübnan asıllı ünlü Filistinli düşünür Edward Said vefatından önce kaleme son makalesinde Mahmud Abbas'ı ağır eleştirenler arasındaydı. Said, Abbas'ın İsrail ve ABD tarafından ortaya çıkarıldığını ifade ediyordu. Said makalesinin devamın şunları kaydediyordu: 'FKÖ'nün 1994 yılında İşgal Altındaki Topraklar'a dönüşünden itibaren, Ebu Mazen ikinci sınıf bir karakter olarak kaldı. Fetih'in ilk kurucularından biri, uzun süreli üyesi ve Merkez Komitesi'nin genel sekreteri olmasına rağmen dünya çapında, İsrail'e karşı 'esnekliği', Arafat'a olan itaati ve, herhangi bir örgütlü politik temelden tamamen yoksun olmasıyla tanınıyordu. Bildiğim kadarıyla hiçbir zaman herhangi bir mevkiye ve tabii ki Filistin Yasama Konseyi'ne seçilmedi. FKÖ ve Arafat'ın kontrolü altındaki Filistin Otoritesi kesinlikle şeffaf değildir. Kararların nasıl alındığı ya da paranın nasıl harcandığı, nerede olduğu ve meselede Arafat dışında kimin söz sahibi olduğu konusunda çok az şey biliniyor. Ancak herkes, gaddar bir küçük yönetici ve denetim delisi olan Arafat'ın önem taşıyan her yerde merkezi bir figür olarak durduğu konusunda hemfikir. Çoğu Filistinli, Ebu Mazen'in, reformları gerçekleştirecek olan başbakanlık statüsüne yükseltilmesinin (bu Amerikalıların ve İsraillilerin çok hoşuna gitmişti), bir çeşit şaka, deyim yerindeyse yaşlı adamın yeni bir hile icat ederek iktidarı elinde tutma yolu olduğunu düşünüyor. Ebu Mazen'in genel olarak renksiz, orta derecede yozlaşmış ve beyaz adamı mutlu etmeyi istemesi dışında kendine ait hiç bir açık düşünceye sahip olmayan biri olduğu düşünülüyor. Ebu Mazen de, Arafat gibi Körfez, Suriye, Lübnan, Tunus ve şimdi işgal edilmiş olan Filistin dışında hiçbir yerde yaşamamış. Arapça'dan başka bir dil bilmiyor, bir hatip ya da kamusal etkisi olan biri değil. Onun tersine, Gazzeli yeni güvenlik şefi Muhammed Dahlan --Amerikalıların ve İsraillilerin büyük umutlar bağladığı, ismi çokça anılan bir diğer figür-- daha genç, daha akıllı ve büsbütün merhametsiz.'

The Independent gazetesinin tecrübeli Ortadoğu muhabiri Robert Fisk ise 'Adaletsiz Ortadoğu Barışı Olmaz' başlığıyla 2005 yılında kaleme aldığı makalesinde Abbas hakkında şunları yazıyordu. Mahmud Abbas'ı Filistin'in Hamid Karzai'si olarak adlandıran Fisk, Abbas'ın Arafat'tan 'farklı' görünmek için takım elbise giyip kravat taktığını kaydediyordu.

Fisk makalesinde devam şunları kaydediyordu: 'Kır saçlı, erdemin ağır yükü altındaki Abbas, role gayet uygundu. Bu Abbas'ın, Oslo İlkeleri'ni yazan, bin sayfa içinde - bir kez bile - işgal sözcüğünü kullanamayan, İsrail'in Filistin topraklarından 'çekilmesi' yerine 'yeniden yerleştirme'den bahseden Abbas'la aynı kişi olduğunu unutmak zorunda kalmıştık. Mahmud Abbas Filistin'in Hamid Karzai'si olacak: kravatı Karzai'nin yeşil cüppesine denk, 'bizim' Filistin'deki yeni adamımız, Rice'ın mezarından sakınmayı becerdiği Arafat'ın pisliğinin yıkayıp götüren 'tsunami'. Ancak tank tuzakları hâlâ yerli yerinde: Doğu Kudüs, Yahudi yerleşimleri ve 1948 mültecilerinin kaybettikleri evlerine 'geri dönüş hakkı'.'


Evli olan Abbas'ın iki yetişkin oğlu var. 'Ebu Mazen' takma adı da büyük oğlu Mazen'den geliyor.

Haber Ara