Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

?Gazze, nefes almaya devam ediyor?

21?nci gününe giren İsrail?in soykırımında yaşananları, Cenin?de İsrail kurşununa hedef olan Caoimhe Butterly anlatıyor: Gazze, İsrail?i aşağılamayı sürdürüyor!

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-01-16 21:41:00

?Gazze, nefes almaya devam ediyor?

 

Haber Merkezi / TIMETURK

 

HALA NEFES ALIYORUZ

Caoimhe Butterly*

Gazze hastanelerinin morgları hınca hınç. Kanla ıslanmış beyaz kefenlerle örtülü cesetler, Şifa Hastanesi?nin morgunun yerlerini kaplıyor. Bazıları el değmemiş, ekserisi fena şekilde bozulmuş, uzuvlar doğal olmayan şekillerde çarpılmış, göğüs kafesleri açılmış, kafaları patlamış, kafatasları içeri çökmüş. Dışarıda aileler, kardeşlerini, babalarını, kocalarını, annelerini, eşlerini ve çocuklarını teşhis etmek için bekleşiyor. Sıralarını bekleyenlerin çoğunluğu sevdiklerinin ve ailelerinin sayısız kayıplarla geri dönüyor.

Kan her yerde. Hastane hademeleri ameliyat odalarını hortumla yıkıyor, kanlı bandajlar köşelere atılmış ve yaralılar akmaya devam ediyor. Şarapnelle yaralanmış bedenler, yanıklar ve kurşun yaraları. Sağlık ekipleri bitkin ve abluka altında gece gündüz çalışıyor. Kurtarılan her hayat ölümün hükümdarlığına karşı bir zafer sayılıyor.

Gazze caddeleri ürkütücü olarak sessiz. Marketlerin, çocukların ve şafakla denize yürüyen balıkçıların hayat atışları ve ritmi vahşice susturulmuş; belirsizlik, tecrit ve korku atmosferiyle değiştirilmiş. İnsansız keşif hava araçları, F16?lar, tanklar ve apachelerin olan yegâne sesler,  dikkatlice dinleniyor. Sakinler bir sonraki ölümcül saldırının nereye olacağını tahmin etmeye çalışıyor. Hangi ev, okul, klinik, cami, hükümet binası ya da meydanın bir sonraki hedef olacak ve vurulmadan önce ne yapılacak? Güvenli hiçbir yerin, zayıf insan bedenleri için sığınağın olmadığı keskin şekilde hissediliyor. Aileler için aşırı yıkıcı bir farkındalık, çocuklarını güvenli tutmanın hiçbir yolu yok.

Ambülanslara eşlik etmeye, başka hayat-hattına sahip olmayanların çağrılarına cevap vererek hayatlarını her gün riske atan Filistinli sağlık ekiplerinin yanında olmaya devam ettikçe, varlığımız geçici olarak hayat ve ölüm arasında fark yaratan birkaç özel dakikaya sıkışmaya ve odaklanmaya başlıyor. Ambülanslarla kırılmış, sessiz yollarda, siren ve kornalarla giderken gelen her yeni çağrıda, ölüme karşı bir savaş başlıyor. İsrail?in Gazze?nin esir halkına topyekûn yürüttüğü savaşın dilini öğrendik: Kullanılan silahların seslerinden ayırt etmeyi, ilk düşen füze ile yaralıları çıkarmak için koşanları hedefleyen ikinci füze arasındaki zaman farkını, bu katliamda kullanılan farklı kimyasal silahları ayıran işaretleri, kendi ölümlülüğümüzü idrak etmenin ilk hassasiyetini aşmayı.

Gelen çağrılardan çoğu yaralıların değil cesetlerin toplanmasıyla ilgili olduğundan, ölüye saygın bir gömme töreni sunmanın ihtiyacıyla koşan sağlık ekiplerini, bile bile iş arkadaşlarını ve yoldaşlarını hedef haline getirmeyle yüz yüze bırakıyor. Yaralılara koşan 13?ü öldürüldü, 14 ambülans yok edildi ancak ölülerin parçalanmış cesetlerini ailelerine getirmek için aramaya devam ediyorlar.

Cebaliye mülteci kampında sağlık ekipleriyle oturup, çay için hikayelerini dinlerken, bir füze saldırısının akıbetine bakma çağrısı aldık. Saldırının olduğu kampın dış mahallelerindeki olay yerine vardığımızda, bölge toz dumanlarıyla kaplıydı, elektrik kabloları ve beton levhalar parçalanmıştı ve borulardan caddeye sular akıyordu. Kopmuş uzuvlar ve kanın arasından genç bir adamın bedenini çektik. Göğsü ve yüzü şarapnel yaralarından parçalanmıştı ancak canlıydı, bilinci açık ve inliyordu.

Soğuk gecede ambülans hızla giderken, yaralarına basınç uyguluyorduk, bandajları arasından sızan kanın sıcaklığı içinde hala hayat olduğunun bir anımsatıcısıydı. Benim sorularıma cevap gibi gözlerini açtı ve kapadı ve gönüllü sağlıkçı Muhammed ?ayeesh, nufuss? diye mırıldandı, yaşa, nefes al, bırakma diye. Hastaneye vardığımızda bilincini kaybetti ve arkadaşlarının kollarında acile taşındı. O, Macit, yaşıyor ve iyileşiyor.

Birkaç dakika sonra başka bir füze saldırısı daha oldu, bu sefer meskûn bir eve. Vardığımızda dört katlı evin kalıntılarına molozun altından kurtulanları çıkartmak için koşan bir kalabalık vardı. Evin sahibi olan aile bir gün önce evi boşaltmış. Saldırı sırasında evde olan tek kişi ailesinin eşyalarını almaya giden 17 yaşındaki Muhammed?miş. Enkazın altından çıkarıldığında hala nefes alıyordu, bacakları doğal olmayan şekilde kıvrılmış, başından yaralı ancak yaşıyordu. Onu taşımaktan başka bir seçenek yoktu zira ikinci olası saldırı çok yakındı. Ambülansta acı içerisinde ve annesine seslenerek inliyordu. Yaşayacağını düşünüyorduk, aşırı acıya rağmen bilinci açıktı. Tüm gece yaralı ve ölüleri taşımakla uğraşırken, onu kontrol etmeyi unutmuşum? Bu sabah Gazze Şehri?ndeki Şifa Hastanesi?nden Cebaliye?ye geri götürmek için bir beden almaya çağrıldık. Kanla kaplı bir kefene sarılı bir bedeni ambülansa taşıdık. Onun Muhammed olduğunu yola çıkıncaya kadar anlamadık. Kardeşi bizimleydi, kefeni açtı ve Muhammed?in alnına bir öpücük kondurdu.

Bu sabah Gazze Şehri?ndeki el-Kudüs Hastanesi?nin abluka altında olduğu haberini aldık. Saatlerce hastaneye girebilmek için beyhude uğraştık, İsrail tankları ve keskin nişancılarını atlayarak yaralıları ve ölüleri taşımak için ambülânsların koordinasyonunu organize etmeye çalıştık. Saatler boyunca sonuçsuz uğraşımızın ardından Shujahiya mahallesinden bir çağrı aldık. Çağrıda içinde yaralı ve ölülerin olduğu bir ev tarif ediliyordu. Bölge terk edilmişti, birçok aile İsrail tankları ve keskin nişancıları evleri arasında siper aldığı için kaçmıştı, diğerleri evlerin karanlığı ve soğuğunda sessizce, pencerelerden gelecek keskin nişancı kurşunlarından kaçınmak için odadan odaya sürünüyorlardı.

Bölgenin etrafında yavaşça dönerken, kadınların yardım bağrışlarını duyduk. Eve yürüyerek gittik, arkamızda ambülânslar vardı, eşiğe vardığımızda bize doğru çocuklarıyla koştular, titriyorlardı, ağlıyorlardı. Evin kapısında ambülâns ışıkları dört adamın bedenlerini aydınlattı, şarapnel yaralarıyla paralanmış, birinin kafatası ve beyni ortaya çıkmış, diğerlerinin uzuvları kopmuş. Bu dördü, kadınların kardeşleri ve kocalarıymış, dışarıya aileleri için ekmek ve yiyecek aramaya çıkmışlar. Onları eğri büğrü yerden sedyeler üzerinde taşımaya uğraşırken bedenleri hala sıcaktı, kanları toprağa ve elbiselerimize damlıyordu. Bölgeden ayrılmak üzereyken fenerlerimiz yatan bir adamın gölgesini aydınlattı, karnı ve göğsü şarapnelle parçalanmış. Diğer ambülanslarda yer olmadığından ve keskin nişancı ateşinin her an başlamasından korkarak, onun cesedini kadın ve çocukları taşıyan ambülansın içinde bir torbaya koymak zorunda kaldık. Küçük kızlardan biri kollarıma atılıp adını söylemeden önce bana baktı. Sonra torbaya bakıp ne zaman uyanacak diye sordu. Kızın adı Fidaa?ydı, anlamı kurban.

Hastanesinin arkasına geldiğimizde İsrail ordusunun el-Kudüs Hastanesi?ni vurduğunu ve ardından gelen yangının yayılma ihtimali olduğunu ve hastaları doktorları ve sakinleri yakınlardaki evlere tahliye edebilmek için 20 dakikalık zaman olduğunu öğrendik. Vardığımızda ambülans kuyruğu vardı ve yüzlerce insan toplanmıştı. UNRWA hastanesinin ve yerleşkesinin vurulmasıyla Gazze?de hiçbir yerin güvenli ya da dokunulmaz olmadığının iyice farkına vardık.

Toplanmış insanları yakınlarındaki hastanelere ve yerlerinden edilenler için açılan okullara götürülmesine yardım ettik. Sahneler çok üzücüydü. Perişan aileler, çocuklarını, battaniyelerini ve torbalar içindeki sahip olduklarını almış soğuk gecede başlarını sokacak bir hastane ve okul köşesi bulma ümidiyle yolarak düşmüşlerdi. Birlikte olduğumuz sağlıkçı, Gazze?de 46 bin Gazzeli Filistinlinin yerlerinden edilişinin süregelen Nakba?nın devamı olduğuna değindi. Sürekli var olan katliamlara dayanan nesillerin sürgün ve kamulaştırma felaketine.

Bugün ölenlerin sayısı 75?in üzerinde. Bu katliamın başladığından beri en kanlı günlerden biri. Son 21 günde 1.110?un üzerinde Filistinli öldü. Bunların 367?si çocuktu. İki yıldır süren kapsamlı ablukayla zaten harabeye dönmüş Gazze?de insani altyapı dizlerinin üzerinde. Her türlü sığınak yeri sistemli ve kasıtlı olarak yok edildi. Artık kimse için güvenli bir yer yok.

Bu kadar kutsala yapılan saygısızlığa ve tecavüze rağmen, toplum sapasağlam. İnsanlar arasında sosyal yardımlaşma seviyesi ilham verici ve Gazzeli Filistinlilerin metaneti, tanık olanlara esin ve aşağılama kaynağı olmaya devam ediyor. Özverinin seviyesi kolektif tepkimizi hak ediyor ve gösterilerin yetmeyeceği bir farkındalığı. Gazze, Filistin ve insanları yaşamaya, nefes almaya, direnmeye ve el değmeden durmayı sürdürüyor ve kırılmaya olan bu reddediş hepimize bir çağrı ve meydan okuyuş.

 

Caoimhe (Cueeva diye okunuyor) Butterly, Cebaliye ve Gazze Şehri?nde ambülans hizmetleriyle birlikte çalışan İrlanda asıllı insan hakları eylemcisi. Gazze?ye Özgürlük Hareketi?nin de koordinatörlerinden olan Butterly, Zimbabwe?de AIDS?lilerle, New York?taki evsizlerle, Meksika?daki Zapatistalarla da çalıştı. Cenin?de İsrail kurşunuyla da yaralanan Butterly, 16 günlük muhasarasında da FKÖ Lideri Yaser Arafat?la birlikteydi.

 

Haber Ara